Gelişmiş Arama
Ziyaret
10630
Güncellenme Tarihi: 2010/03/07
Soru Özeti
Şiilerin inancına göre kıyamet günündeki en önemli soru Ehlibeyt’in dostluğu ve velayeti hakkında mı olacaktır?
Soru
Biharu’l-Envar kitabının 27. cildinin 79. sayfasında nakledilen bir rivayete göre, Şiiler nezdinde kıyamet gününde ölen bir kimseden sorulan ilk şeyin Ehlibeyt’in sevgisi olduğu doğru mudur?
Kısa Cevap

Kur’an öğretileri ve Allah Resulü’nün (s.a.a) tavsiyelerinden alınmış Peygamber ve ailesinin sevgisi, Şia inancının en önemli usullerindendir ve hiçbir Şii bunda kuşku duymaz. Bu bağlamda biz kıyamet gününde namaz, oruç ve zekât gibi hususlar hakkında sorulduğu gibi velayet ve Ehlibeyt’in sevgisi hakkında da sorulacağına inanırız. Hatta bu konu kıyamet günündeki en önemli sorudur; zira Kur’an’ın açıkça belirttiği üzere böyle bir sevgi, Hz. Peygamberin (s.a.a) üstlenmiş olduğu elçilik zahmetleri karşısında Müslümanlardan istemiş olduğu tek şeydir. Elbette Ehlibeyt’i seven bir şahıs imkân ölçüsünde günahlardan uzak durmaya, iyi davranışıyla kendini Rabbine yaklaştırmaya ve davranışlarını önderlerinin davranışı doğrultusunda tanzim etmeye çalışmalıdır. Böyle bir birey gafletten kaynaklanan günahlarının da Ehlibeyt sevgisi ve onların şefaati sayesinde Allah tarafından bağışlanacağını ümit edebilir.  

Ayrıntılı Cevap

Uyun-u Ahbarı’r-Rıza kitabının nakli ile Biharu’l-Envar kitabında yer alan belirttiğiniz hadisin metni şudur: Hz. Peygamber (s.a.a) şöyle buyurmuştur: Sorulacak ilk şey, biz Ehlibeyt’in dostluğudur.[1] Bu hususta aşağıda özet olarak belirtilmiş noktaları okumanızı ve son neticeye dikkat etmenizi tavsiye ederiz:

1. Kur’an-ı Kerim’de yer alan bir ayet esasınca Hz. Peygamber (s.a.a), Ehlibeyt’i sevme dışında kendi görevi için başka bir karşılık istememiştir: İşte bu, Allah’ın inanıp salih ameller işleyen kullarına müjdelediği şeydir. De ki: “Ben buna (yaptığım tebliğ görevine) karşılık sizden, akrabalıktan doğan sevgiden başka bir ücret istemiyorum.” Kim güzel bir iş yaparsa, onun iyiliğini artırırız. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, şükrün karşılığını verendir.[2] Şiilerin ekseriyeti bu ayeti Ehlibeyt’i sevmek olarak tefsir etmiş ve Ehlisünnetin birçok hadislerinde de böyle bir tefsire işaret edilmiştir; örneğin İbn. Abbas şöyle nakletmektedir: Bu ayet nazil olduktan sonra Hz. Peygamberin (s.a.a) sahabeleri ey Allah’ın Resulü Allah’ın sevilmesini emrettiği şahıslar kimlerdir diye sordu ve Hz. Peygamber (s.a.a) Fatıma (s.a) ve evlatlarıdır diye buyurdu.[3] Bu bağlamda Ehlibeyt’in velayet ve sevgisi Şii’lerin inançsal bir rüknü sayılmakta ve onlar bu davranışları ile Hz. Peygamberin (s.a.a) isteğine olumlu yanıt vermektedirler.

2. Allah, Peygamber ve Ehlibeyt dostluğu sadece dil ile olmamalı, bu onların emirlerine uymayı da peşinden getirmelidir. Yüce Allah Hz. Peygambere şöyle buyurmaktadır: De ki: “Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Çünkü Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.”[4]  Bu ayetler esasınca sevgi itaat etmeyi gerektirir ve bu ikisi de günahların bağışlanmasına neden olur.

3. İmam Sadık (a.s) bu konuda şöyle buyurmaktadır: “Kıyamet günü sorulacak ilk sorular şunlardır: Farz namazlar, farz zekâtlar, farz oruçlar, farz haç ve biz Ehlibeyt’in velayeti.”[5] Bu rivayet ve benzerleri iki önemli unsur olan “velayet” ve “salih amel” arasındaki bir tür gereklilik ve birlikteliği gösterir ve bunun açıklaması şudur:

3-1. Hz. Peygamberin (s.a.a) makam ve konumunu tanıyan ve hem Kur’an’da ve hem de Allah Resulü’nün tavsiyelerinde Ehlibeyt sevgisinin gerekliliğini bilen şahıslar, bütün bunlara rağmen bu yüce aileye yönelik kin ve haset taşırlarsa ve kalpleri Ehlibeyt sevgisinden yoksun olursa, onların zahirde iyi olan amelleri de kabul edilmez. Zira böyle ameller temiz bir niyetten türemez.

3-2. Öte taraftan zahirde kendini Ehlibeyt’i sevenler olarak tanıtanlar, lakin pratikte onların tavsiye ve buyruklarından yüz çevirenler Ehlibeyt’in gerçek sevenleri değildirler; zira işaret edildiği gibi sevgi ardından itaati getirir.

3-3. Sorunuza konu olan mevcut rivayette Ehlibeyt sevgisi kıyamette sorulacak ilk konu olarak belirtilmiştir, lakin diğer rivayetleri de göz önünde bulundurarak bunun diğer amellerin önemsiz olduğu manasına gelmediği belirtilmelidir. Bilakis İmam Sadık’tan (a.s) nakledilen rivayette de açıkça belirtildiği gibi velayet ve sevgiye ek olarak namaz, oruç, zekât ve hac da kıyametteki ilk sorulardandır. Hem bu rivayette ve hem de sorunuza konu olan rivayette “kuldan sorulacak ilk soru” tabirinden istifade edilmesi enteresandır. Cevap bağlamında son netice şudur: Kıyamet gününde velayet ve Ehlibeyt sevgisi namaz, oruç ve zekât gibi diğer şer’i önemli farzların yanında ve hatta onlardan daha yüksek bir derecede sorulacaktır ve bu konu Kur’an ve sünnet öğretilerine aykırı değildir ve biz Şiiler bunu dile getirmekten hiçbir kuşku ve kaygı duymamaktayız.

 


[1] Meclisi, Muhammed Bakır, Biharu’l Envar, c. 27, s. 79, hadis 18, Müessese-i El- Vefa, Beyrut, 1404 h.k.

[2] Şura Suresi, 23. ayet.

[3] İbni ebi Hatem, Tefsiri’l Kur’an-i’l Azim, s. 10, s. 3277, hadis 18477, Mekteberi Nizarı Mustafa El- Baz, Arabistan-ı Suudi, Mekke’tü’l Mükerreme, 1419 h.k.

[4] A’li İmran Suresi, 31. ayet: "قُلْ إِنْ كُنْتُمْ تُحِبُّونَ اللَّهَ فَاتَّبِعُوني‏ يُحْبِبْكُمُ اللَّهُ وَ يَغْفِرْ لَكُمْ ذُنُوبَكُمْ وَ اللَّهُ غَفُورٌ رَحيم".

[5] Hürr’ü Amuli, Muhammed bin El- Hasan, Vesailu’ş Şia, c. 4, s. 124, hadis 4688, Müessese-i A’lu’l Beyt, Kum, 1409 h.k.

 

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Yemek yemek için ev sahibinden izin almak gerekir mi?
    6842 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/02/14
    İslami açıdan insanın yemeğinin helal ve pak olmasının yanı sıra mubah da olması gerekir yani o yemeğin sahibi de razı olmalıdır ve biz de onun razılığını bilmeliyiz. Başkalarını malını izinleri olmaksızın kullanmak haramdır. Ancak bir kimse başkasını yemek için evine davet etmiş yemek sofrasını açmış veya bir bağ sahibi ...
  • Bu asırda kızları köleliğe çekmek caiz midir?
    6938 Eski Kelam İlmi 2011/10/23
    Her şeyden önce köleliğin İslam dini tarafından temelleri atılan bir kurum olmadığını, bilakis bu fenomenin İslam’ın doğduğu çağda dünyanın tüm bölgelerinde yaygın olan bir realite olduğunu bilmeliyiz. İslam köle sahiplerine ciddi bir zarar vermeksizin ve mevcut toplumsal dengeyi ani ve hızlı bir girişimle ortadan kaldırmaksızın imkânların elverdiği ölçüde ve ...
  • Çocukken bir defa kız kardeşimin sütünü içmiş olan amcakızım ile evlenebilir miyim?
    7868 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/22
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Allah gerçekleşmeden önce insan amelini nasıl bilmektedir?
    6359 Eski Kelam İlmi 2011/08/21
    Bizim için böyle bir sorunun meydana gelmesinin sebebi, Allah ile zaman arasındaki bağı doğru anlamamamızdır. Allah ezeli, ebedi ve zaman üstüdür; yani Allah zamanı kuşatmıştır ve onunla sınırlı değildir. Esasen Allah geçmişte gelecek hakkında bilgi sahibidir diye bir şey söylememiz doğru değildir; çünkü Allah için geçmiş ve gelecek diye ...
  • Eğer birisi ramazan ayında tutmamış orucunu bir sonraki ramazan ayına kadar kaza etmezse hükmü nedir?
    6682 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2015/09/14
    sorunuzun üç sureti var: biz mercii taklitlerin görüşlerini dikkati nazarda tutarak sorununuzun her bir suretini ayrı ayrı cevaplandırırız. Bir: eğer hastalıktan ötürü orucunu tutmamış ve hastalığı bir sonraki ramazana kadar devam etmişse, tutmamış oruçlarının kazası farz değildir ve her gün yerine yaklaşık on sir (750 gram) denkliğinde ...
  • Eğer bir kız ve erkek evlenmeyi kararlaştırırlarsa ve aralarında ilişki olursa, ama erkek ahdine vefa göstermez ve kızı terk ederse günah işlemiş sayılır mı?
    9322 Pratik Ahlak 2011/08/21
    İslam ahit ve anlaşma dini olup ahde vefa göstermeyi müminlerin alamet ve sıfatlarından biri saymaktadır. Peygamber-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyurmaktadır: Müminler şart ve taahhütlerine bağlıdır.[1] Maalesef bazı insanlar bu önemli hususa bağlı değildir ve menfaat, heves ve arzularının ...
  • Ben hastayım ve cep haclığımı da babamdan alıyorum. Bunun dışında param yoktur ki orucumun kefaretini verebileyim, Acaba yine orucumun kefaret üzerimde farz mıdır? Bu senenin kefaret miktarı kaç tümendir?
    6170 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/14
    Fukahanın (fıkıh âlimleri) fetvası esasınca orucunu kasten (amdi olarak) ve her hangi bir mazereti olmaksızın yiyen bir kimse üç çeşit kefaretten birisini seçmek arasında muhayyerdir. Birincisi: Bir köle azat etmek. Günümüz dünyasında köle konusu mevcut olmadığından dolayı bu şık kendiliğinden devre dışı kalıyor.
  • İmam Ca'fer Sadık'a göre Kur'an karisinin özellikleri
    12688 Kur’anî İlimler 2011/07/19
    İmam Cafer Sadık (a.s) Kur'an karisi için bir takım özellikler ve vasıflar zikretmiştir. Bu cümleden şu vasıfları zikredilebilir: Ehl-i Beyt'in velayetini bilmesi, Kur'an'ı doğru okuması, Kur'an'ı okurken ondan etkilenmesi, abdestli olması, doğru bir kimse olması ve yağcılıktan uzak durması, Kur'an'a karşı tevazu ve huşu göstermesi, ilim öğrenmek yolunda çaba göstermesi, ...
  • Hangi surede hay ve kayyum sıfatları yer almaktadır?
    17459 Tefsir 2010/11/08
    Hay ve kayyum Yüce Allah’ın iki zatî sıfatıdır. “Hay” “diri” manasında ve “kayyum” da “zatıyla kaim olan ve başkalarının kendisiyle kaim olduğu varlık” anlamındadır. Bu iki sıfat beraber bir şekilde Kur’an surelerinin üç ayetinde yer almaktadır:1. Bakara suresi 255. ayet: “
  • Dinin afetleri nelerdir?
    12217 Din Felsefesi 2010/08/22
    Din, kendisinde hata, yanlış, hasar ve afetin yer alamayacağı kutsî ve ilahî bir olgudur. Hata ve yanlış yapma beşerî hususlarla ilgilidir. Din ve dindarlığın hasarlarını bilme bahsindeki hasar ve afet, dinin hakikatiyle ilgili değildir. Bilakis insanların dine bakış tarzları, insanın dini anlama ve telaki etme şekli, ...

En Çok Okunanlar