Gelişmiş Arama
Ziyaret
70439
Güncellenme Tarihi: 2010/04/03
Soru Özeti
Şia neden ezanda “Eşhedu Enne Aliyen Veliyullah” cümlesinin söylenmesi gerektiğini ileri sürer?
Soru
Şia neden ezan ve ölünün telkininde “Eşhedu Enne Aliyen Veliyullah” cümlesinin söylenmesi gerektiğini ileri sürer? Kaynak: Furu’ul Kafi, c. 3, s. 82.
Kısa Cevap

“Veli” kelimesi değişik anlamlarda kullanılmıştır ve onların en önemlileri aşağıdaki anlamlardır:

A. Liderlik anlamında.

B. Dostluk manasında.

C. Yardımcı manasında.

Her ne kadar bu üç mananın her biri de Hz Ali (a.s) hakkında doğru olsa da bu hususta nakledilmiş rivayetlere binaen ezandaki bu cümleden maksat birinci anlamdır; yani Ali (a.s) veli ve liderdir. O, tasarrufta bulunmaya en liyakatli kişidir. Bu velayet Allah tarafından kendisine verilmiştir. Tıpkı “Muhammed (s.a.a) Allah’ın resulüdür” diye belirtildiğinde bu elçiliğin Allah tarafından verilmiş olması gibi. Ali (a.s) “veliyullah” cümlesi ezanın bir cüz’ü müdür yoksa değil midir? Bu konuda şöyle söylemek gerekir: Ehlibeyt rivayetleri ve Şia fakihlerinin fetvası esasınca ezanın on sekiz cümlesi vardır ve “Eşhedu Enne Aliyen Veliyullah” cümlesi ezanın bir cüz’ü değildir ve bu cümleyi ezanın bir cüz’ü olarak söylememek gerekir.   

Ayrıntılı Cevap

Tam bir cevap vermek için soruyu üç bölüme ayırıyor ve belirli bir düzen içerisinde cevaplandırıyoruz:

1. Esasen “Ali veliyullah” cümlesini söylemek doğru mudur, yoksa bu söz yanlış ve geçersiz midir?

2. Doğru olduğunu varsayarsak bu cümle ezanın bir cüz’ü müdür değil midir?

3. Eğer ezanın bir cüz’ü değilse ezan kasti gütmeksizin onu ezanda söylemenin bir sakıncası var mıdır?

Sorunun birinci kısmını cevaplamak için veli kelimesinin mana ve mefhumuna değinmemiz gerekmektedir.

Veli’nin Mefhumu

“Veli” kelimesi değişik manalarda kullanılmıştır ve onun en önemlilerine işaret ediyoruz:

A. Liderlik Ve İşleri Üstlenmek Manası: Kur’an’ın değişik ayetlerinde veli kelimesi bu manada kullanılmıştır. “Allah gökleri ve yeri, ikisi arasındakileri altı gün içinde (altı evrede) yaratan sonra da Arş’a kurulandır. Sizin için O’ndan başka hiçbir dost, hiçbir şefaatçi yoktur. Hâlâ düşünüp öğüt almayacak mısınız?”[1] Bu ayet bunun için bir örnektir.

B. Dost Manası[2]: Kur’an’da veli kelimesi bu manada da kullanılmıştır: “İyilikle kötülük bir olmaz. Kötülüğü en güzel bir şekilde sav. Bir de bakarsın ki, seninle arasında düşmanlık bulunan kimse sanki sıcak bir dost oluvermiştir.”[3] Bu ayet buna bir örnektir.

C. Yardımcı ve Yaver Manası[4]: Kur’an şöyle buyuruyor: “Mümin erkekler ve mümin kadınlar birbirlerinin dostlarıdır. İyiliği emreder, kötülükten alıkoyarlar. Namazı dosdoğru kılar, zekâtı verirler. Allah’a ve Resulüne itaat ederler. İşte bunlara Allah merhamet edecektir. Şüphesiz Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.”[5]

Belirtilen manalar bağlamında ikinci ve üçüncü (dost ve yardımcı) manasıyla müminler için veliyullah kavramının kullanılması hiçbir sakınca taşımaz. Ehlisünnet ve Şii hadislerinde de bu anlam dile getirilmiştir.[6]

Lakin birinci mana hususunda rivayetlerde Ali’nin (a.s) veli ve lider olduğu ve tasarruf etmede en layık kişi sayıldığının belirtildiğini söylemek gerekir. Nitekim yüce İslam Peygamberi de (s.a.a) böyleydi. Elbette Ali’nin veliyullah olması, onun Allah tarafından velayet makamı ve ümmetin liderliğine atandığı manasını taşır. Tıpkı Muhammed (s.a.a) Allah’ın elçisidir dendiğinde Muhammed’in (s.a.a) Allah tarafından gönderilmiş bir elçi olduğunun kastedilmesi gibi.

“Ali veliyullah” cümlesi ezanın bir cüz’ü müdür değil midir? Ehlibeyt rivayetleri esasınca ezanın on sekiz cümlesi vardır. Bu cümleler şunlardan ibarettir:

Allah-u Ekber

Allah-u Ekber

Allah-u Ekber

Allah-u Ekber

Eşhedu en lâ ilâhe illallah

Eşhedu en lâ ilâhe illallah

Eşhedu enne Muhammeden Resulullah

Eşhedu enne Muhammeden Resulullah

Hayya ale’s salâh

Hayya ale’s salâh

Hayya ale’l felâh

Hayya ale’l felâh

Hayya ale hayri’l amel

Hayya ale hayri’l amel

Allah-u Ekber

Allah-u Ekber

La ilâhe illâllah

La ilâhe illâllah[7]

O halde “Eşhedu enne Aliyyen veliyyullah” cümlesi yani üçüncü şehadet ezanın cüz’ü değildir. Şii fakihler de bu tür rivayetler esasınca bu cümlenin ezanın bir cüz’ü olmadığına fetva vermiştir. İmam Humeyni bu hususta şöyle demektedir: Ezanın on sekiz cümlesi vardır: Dört defa Allah-u Ekber denir ve her biri ikişer defa olmak üzere Eşhedu en lâ ilâhe illallah, Eşhedu enne Muhammeden Resulullah, Hayya ale’s salâh, Hayya ale’l felâh, Hayya ale hayri’l amel, Allah-u Ekber, La ilâhe illâllah” söylenmelidir. Sonra şöyle der: “Eşhedu enne Aliyyen veliyyullah” cümlesi ezan ve ikamenin bir cüzü değildir.[8]

“Eşhedu enne Aliyyen veliyyullah” cümlesini söylemek ezanı bozar mı, bozmaz mı? Çok açık olduğu üzere üçüncü şehadeti ezanın bir cüzü kastiyle söylemek sakınca taşır. Bazıları da ezan ve ikame cümlelerinin benzeri olmayacak şekilde söylenmesi durumunda sakınca taşımayacağını belirtmişlerdir.[9] Burada akla en son gelebilecek olan şüphe bunu söylemenin bidat olabileceğidir. Bidatin manasında şu noktayı göz önünde bulundurmalıyız: Bidat, dinden olmayan bir şeyi dine sokmaktır.[10] Eğer bir kimse bu cümleyi ezanın bir cüzü bilir ve ezanda söylerse bu bidat ve haramdır. Lakin hiçbir Şii fakihinin bunu ezanın bir cüzü bilmez ve söylenmesi durumunda imkân dâhilinde ezan ve ikame cümlelerine benzemeyecek şekilde söyler. Dolayısıyla bunu söylemek bidat sayılmaz ve bir sakınca taşımaz. Artı hadis metinlerinde Hz. Peygamberin (s.a.a) risaletine şehadet getirme esnasında Hz. Ali’nin (a.s) velayetine de şehadet getirmeyi vurgulayan rivayetlere rastlamaktayız. Her halükarda Şii fakihlerinin üçüncü şehadeti ezanın bir cüzü sayma kasti gütmeksizin söylemeyi caiz bilmelerinin nedeni bazı rivayetlerin mutlak bir şekilde şöyle demeleridir: Her ne zaman tevhit ve risalete şehadet ederseniz, Ali b. Ebu Talip’in (a.s) velayetine de şehadet ediniz. Bu rivayetler mukayyet olmayıp mutlak olduğundan ezanı da kapsar. Bu husus hem ezan ve ikamede ve hem de ezan ve ikamenin dışında geçerlidir. O halde her ne zaman tevhit ve Hz. Peygamberin (s.a.a) risaletine şehadet edilse Hz. Ali’nin (a.s) velayetine de şehadet edilir. Bu, söz konusu cümlenin ezanın bir cüzü olduğu manasına gelmez. Aynı şekilde ezanda üçüncü şehadeti söylemeyi onaylayan özel rivayetler de mevcuttur.[11] Bundan dolayı ezan ve ölünün telkininde “Ali veliyullah” cümlesini Ali’nin (a.s) makam ve yerini göz önünde bulundurarak[12] söylemek yakınlaşma veya teberrük niyetiyle (bir cüz sayılmadan) söylenecek olursa sakınca taşımaz. Birçok Ehlisünnet âliminin “Esselatu Hayru’n Mine’n Nevm” cümlesinin ezandan olmadığını ve bunun ikinci halifenin icatlarından olduğunu belirttiklerini hatırlatmak gerekir. Malik’ten nakledildiği üzere müezzin sabah namazına kaldırmak için Ömer b. Hattab’ın yanına gelir ve Ömer’in uykuda olduğunu görünce şöyle der: Esselatu Hayru’n Mine’n Nevm (namaz uykudan daha hayırlıdır). Ömer de ona bu cümleyi ezana yerleştirmesi emrini verir.[13] Soru şudur: Sabah ezanında bu cümlenin tekrar edilmesine dair Ehlisünnetin ne gibi bir delili vardır?! Bu fiil, birçok rivayetin onayladığı Şia’nın fiiliyle mukayese edilebilir mi?!

 


[1] Secde Suresi, 4. ayet.

[2] Teberi Kiya Herasi, Ebu’l Hasan Ali bin Muhammed, Ahkamu’l Kur’an (El-Kiya Herasi), c. 3, s. 83, Naşir: Daru’l Kutubu’l İlmiye, Beyrut, 1405 h.k.

[3] Fussilet Suresi, 34. ayet.

[4] İbni Menzur, Muhammed bin Mukrim, Lisau’l Arab, c. 15, s. 407, Naşir: Dar-ı Sadr, Beyrut, çapı sevvum, 1414 h.k.

[5] Tövbe Suresi, 71. ayet.

[6] İbni Ebi Hatem, Abdu’r Rahman bin Muhammed, Tefsiri’l Kur’an-i’l Azim (İbni ebi Hatem), c. 2, s. 675, Naşir: Mektebeti Nizarı Mustafa El- Baz, çapı sevvum, 1419 h.k.

[7] Saduk, Men la Yehzeruhu’l Fakih, İntişaratı camiayı Muderrisin, Kum, 1413 h.k.

[8] Tevzihü’l-Mesail (el-Mahşi lil-İmami’l-Humeyni), c. 1, s. 519, m. 918.

[9] a.g.e.

[10] Ragıbı İsfahani, Hüseyin bin Muhammed, El- Müfredat fi Garibi’l Kur’an, s. 111, Naşir: Daru’l İlm Eddaru’ş Şamiye, çapı evvel, 1412 h.k.

[11] Bu konu hakkında şu adrese müracaat edebilirsiniz: شهادت ثالثه در اذان، اقامه و نماز.

[12] Bu mevzu hakkında bilgi edinmek için bu sitede mevcut olan 1162 sayılı “İmam Ali’nin İmametinin İspatı” ve 1817 sayılı “Kur’an Ve İmam Ali’nin İmameti” konularına müracaat edebilirsiniz.

[13] Malik, Muvatta, c. 1, s. 210, Mevguu’l İslam, http://www.al-islam.com.

 

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Neden Kur'an-ı Kerim'de Allah-u Teala için bazen tekil, bazen de çoğul zamirler kullanılmıştır?
    11856 Tefsir 2009/07/04
    Allah-u Teala birdir ve bu yüzden kendi yaptıklarından bahsederken kelime ve zamirlerin tekil olması gerekir. Nitekim Kur’an’ı Kerim’de kendisini defalarca bu şekilde ifade etmiştir. Ama gerek Arapçada, gerekse başka dillerde bazen tekil zamirlerin kullanılması gereken yerlerde çoğul zamirler kullanılmaktadır. Bunun çeşitli nedenleri vardır ki bu nedenlerden bazıları ...
  • Peygamber Efendimiz (s.a.a) neden kendi evinde defnedildi?
    12532 تاريخ بزرگان 2012/04/11
    Peygamber Efendimizin (s.a.a) vefatından sonra Müslümanlar Onun mübarek bedeninin defnedileceği yer konusunda ihtilafa düştüler. Kimisi mescide defendilsin, dedi, kimisi de ashabıyla defnedilsin, dedi. Emirü’l-Müminin Hz. Ali (a.s) ise şöyle buyurdu: ‘Allah, peygamberini en temiz mekanda ruhunu aldı; öyleyse vefat ettiği evinde gömülmesi en iyisidir.’[1] ...
  • Kıbleyi nasıl bulabiliriz?
    5777 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/10/23
    Kıbleyi bulmak için bir takım yollar vardır ve onlardan bazıları şunlardır: 1. Hissel göstergelerden yola çıkarak tanıklık eden iki adil tanığın tanıklığı.2. Bilimsel kaidelerle (gökbilim vb.) kıbleyi bilen ve güvenilir olan bir şahsın belirtmesi.3. Müslümanların ...
  • neden İslam'ı kabul etmeliyiz.
    25647 Yeni Kelam İlmi 2011/01/31
    Allah tarafından insanı hidayet edip onu ebedi mutluluğuna ve kemaline kavuştumak için gönderilen dinlerin en kâmili ve en kapsamlısı İslam dinindir. İslam dinini kabul etmemizi gerektiren nedenler aşağıdaki kanıtlar ve delillerdir.1-   İslam dinin kapsamlılığı;
  • İkindi namazının ilk vakti ne zamandır?
    9542 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/08/25
    İkindi namazının ilk fazilet vakti, bu namazın fazilet vaktinin başlangıcıdır ki o da öğle namazının (fazilet) vaktinden sonradır. Ancak bir de öğle ile ortak vakitleri vardır ki ayrıntılı cevapta açıklanmıştır. ...
  • Ezgi ve müzik yoluyla İslam dini ve Peygamberin hayat şeklini yaymak caiz midir?
    7310 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/11/08
    Genel anlamıyla İslam dini ve özel anlamıyla da Peygamberin (s.a.a) yaşam şeklini tebliğ etmek kendileri ve tebliğ yolları ve onları icra etme şekilleri hakkında düşünülmesi gereken en önemli konulardandır. Elbette bu hususla ilgili dikkat edilmesi gereken bir takım meseleler vardır:1. İslam ...
  • Arsamı satıp ev almak istiyorum. Arsadan elde ettiğim paraya humus gelir mi?
    6321 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/13
    Hangi taklit merci’den taklit ettiğinizi belirtmediğiniz için bizde yalnızca İslam inkılabı rehberi Ayetullah Hamanei’nin fetvasını yazıyoruz:[1] İhtiyaç duyulan evi satın almak kooperatiften arsa almaya bağlı idiyse ve şu anda ev almak için bu arsayı satmak zorundaysanız yani onun değerinin  humusunu ...
  • bi'setten önce ( peygamber olmandan) peygambere (s.a.a.) itaat edilmesi vacip miydi?
    6641 Eski Kelam İlmi 2011/04/13
    Söz konusu soruya cevap vermek için birkaç noktanın açıklanılması gerekli görülmektedir: 1-   İtaatin vacipliliğinin hükmü nedir? Bu hüküm şer'i midir yoksa akli midir?
  • “Biz olmasaydık Allah’a ibadet edilmezdi ve Allah tanınmazdı” hadisinden kasıt nedir?
    5634 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/01/23
    İnsan fıtrî olarak Allah’ı isteyen ve O’na yönelik bilgi elde etmeye ve böylece Allah’a yönelik elde ettiği bilgiyle yaratılışın asıl hedefi olan ibadet ve kulluğu yerine getirmeye çalışan bir varlıktır. Öte taraftan Yüce Allah’ın Kur’an’da buyurduğu gibi insanın ilim ve bilgiden nasibi çok azdır. O halde taşıdıkları liyakat ve ...
  • Kadınların aylık adet görmesinin felsefesi nedir?
    27083 Tefsir 2012/05/16
    Adet kanının kaynağı, rahim damarlarının sıkışması ve kanla dolması, ardından onun salgısının pıhtılaşması ve mevcut kanların akışıdır. Kadının adet görme kanı, sağlıklı bir kadının beden sisteminin yapısı ve işleyişinin gereğidir ve onda kadın için bulunan acı, rahatsızlık ve zahmetlere rağmen, kanın çıkması şefkatli olan yüce Allah’ın kadınlara ...

En Çok Okunanlar