Gelişmiş Arama
Ziyaret
78201
Güncellenme Tarihi: 2010/04/03
Soru Özeti
Şia neden ezanda “Eşhedu Enne Aliyen Veliyullah” cümlesinin söylenmesi gerektiğini ileri sürer?
Soru
Şia neden ezan ve ölünün telkininde “Eşhedu Enne Aliyen Veliyullah” cümlesinin söylenmesi gerektiğini ileri sürer? Kaynak: Furu’ul Kafi, c. 3, s. 82.
Kısa Cevap

“Veli” kelimesi değişik anlamlarda kullanılmıştır ve onların en önemlileri aşağıdaki anlamlardır:

A. Liderlik anlamında.

B. Dostluk manasında.

C. Yardımcı manasında.

Her ne kadar bu üç mananın her biri de Hz Ali (a.s) hakkında doğru olsa da bu hususta nakledilmiş rivayetlere binaen ezandaki bu cümleden maksat birinci anlamdır; yani Ali (a.s) veli ve liderdir. O, tasarrufta bulunmaya en liyakatli kişidir. Bu velayet Allah tarafından kendisine verilmiştir. Tıpkı “Muhammed (s.a.a) Allah’ın resulüdür” diye belirtildiğinde bu elçiliğin Allah tarafından verilmiş olması gibi. Ali (a.s) “veliyullah” cümlesi ezanın bir cüz’ü müdür yoksa değil midir? Bu konuda şöyle söylemek gerekir: Ehlibeyt rivayetleri ve Şia fakihlerinin fetvası esasınca ezanın on sekiz cümlesi vardır ve “Eşhedu Enne Aliyen Veliyullah” cümlesi ezanın bir cüz’ü değildir ve bu cümleyi ezanın bir cüz’ü olarak söylememek gerekir.   

Ayrıntılı Cevap

Tam bir cevap vermek için soruyu üç bölüme ayırıyor ve belirli bir düzen içerisinde cevaplandırıyoruz:

1. Esasen “Ali veliyullah” cümlesini söylemek doğru mudur, yoksa bu söz yanlış ve geçersiz midir?

2. Doğru olduğunu varsayarsak bu cümle ezanın bir cüz’ü müdür değil midir?

3. Eğer ezanın bir cüz’ü değilse ezan kasti gütmeksizin onu ezanda söylemenin bir sakıncası var mıdır?

Sorunun birinci kısmını cevaplamak için veli kelimesinin mana ve mefhumuna değinmemiz gerekmektedir.

Veli’nin Mefhumu

“Veli” kelimesi değişik manalarda kullanılmıştır ve onun en önemlilerine işaret ediyoruz:

A. Liderlik Ve İşleri Üstlenmek Manası: Kur’an’ın değişik ayetlerinde veli kelimesi bu manada kullanılmıştır. “Allah gökleri ve yeri, ikisi arasındakileri altı gün içinde (altı evrede) yaratan sonra da Arş’a kurulandır. Sizin için O’ndan başka hiçbir dost, hiçbir şefaatçi yoktur. Hâlâ düşünüp öğüt almayacak mısınız?”[1] Bu ayet bunun için bir örnektir.

B. Dost Manası[2]: Kur’an’da veli kelimesi bu manada da kullanılmıştır: “İyilikle kötülük bir olmaz. Kötülüğü en güzel bir şekilde sav. Bir de bakarsın ki, seninle arasında düşmanlık bulunan kimse sanki sıcak bir dost oluvermiştir.”[3] Bu ayet buna bir örnektir.

C. Yardımcı ve Yaver Manası[4]: Kur’an şöyle buyuruyor: “Mümin erkekler ve mümin kadınlar birbirlerinin dostlarıdır. İyiliği emreder, kötülükten alıkoyarlar. Namazı dosdoğru kılar, zekâtı verirler. Allah’a ve Resulüne itaat ederler. İşte bunlara Allah merhamet edecektir. Şüphesiz Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.”[5]

Belirtilen manalar bağlamında ikinci ve üçüncü (dost ve yardımcı) manasıyla müminler için veliyullah kavramının kullanılması hiçbir sakınca taşımaz. Ehlisünnet ve Şii hadislerinde de bu anlam dile getirilmiştir.[6]

Lakin birinci mana hususunda rivayetlerde Ali’nin (a.s) veli ve lider olduğu ve tasarruf etmede en layık kişi sayıldığının belirtildiğini söylemek gerekir. Nitekim yüce İslam Peygamberi de (s.a.a) böyleydi. Elbette Ali’nin veliyullah olması, onun Allah tarafından velayet makamı ve ümmetin liderliğine atandığı manasını taşır. Tıpkı Muhammed (s.a.a) Allah’ın elçisidir dendiğinde Muhammed’in (s.a.a) Allah tarafından gönderilmiş bir elçi olduğunun kastedilmesi gibi.

“Ali veliyullah” cümlesi ezanın bir cüz’ü müdür değil midir? Ehlibeyt rivayetleri esasınca ezanın on sekiz cümlesi vardır. Bu cümleler şunlardan ibarettir:

Allah-u Ekber

Allah-u Ekber

Allah-u Ekber

Allah-u Ekber

Eşhedu en lâ ilâhe illallah

Eşhedu en lâ ilâhe illallah

Eşhedu enne Muhammeden Resulullah

Eşhedu enne Muhammeden Resulullah

Hayya ale’s salâh

Hayya ale’s salâh

Hayya ale’l felâh

Hayya ale’l felâh

Hayya ale hayri’l amel

Hayya ale hayri’l amel

Allah-u Ekber

Allah-u Ekber

La ilâhe illâllah

La ilâhe illâllah[7]

O halde “Eşhedu enne Aliyyen veliyyullah” cümlesi yani üçüncü şehadet ezanın cüz’ü değildir. Şii fakihler de bu tür rivayetler esasınca bu cümlenin ezanın bir cüz’ü olmadığına fetva vermiştir. İmam Humeyni bu hususta şöyle demektedir: Ezanın on sekiz cümlesi vardır: Dört defa Allah-u Ekber denir ve her biri ikişer defa olmak üzere Eşhedu en lâ ilâhe illallah, Eşhedu enne Muhammeden Resulullah, Hayya ale’s salâh, Hayya ale’l felâh, Hayya ale hayri’l amel, Allah-u Ekber, La ilâhe illâllah” söylenmelidir. Sonra şöyle der: “Eşhedu enne Aliyyen veliyyullah” cümlesi ezan ve ikamenin bir cüzü değildir.[8]

“Eşhedu enne Aliyyen veliyyullah” cümlesini söylemek ezanı bozar mı, bozmaz mı? Çok açık olduğu üzere üçüncü şehadeti ezanın bir cüzü kastiyle söylemek sakınca taşır. Bazıları da ezan ve ikame cümlelerinin benzeri olmayacak şekilde söylenmesi durumunda sakınca taşımayacağını belirtmişlerdir.[9] Burada akla en son gelebilecek olan şüphe bunu söylemenin bidat olabileceğidir. Bidatin manasında şu noktayı göz önünde bulundurmalıyız: Bidat, dinden olmayan bir şeyi dine sokmaktır.[10] Eğer bir kimse bu cümleyi ezanın bir cüzü bilir ve ezanda söylerse bu bidat ve haramdır. Lakin hiçbir Şii fakihinin bunu ezanın bir cüzü bilmez ve söylenmesi durumunda imkân dâhilinde ezan ve ikame cümlelerine benzemeyecek şekilde söyler. Dolayısıyla bunu söylemek bidat sayılmaz ve bir sakınca taşımaz. Artı hadis metinlerinde Hz. Peygamberin (s.a.a) risaletine şehadet getirme esnasında Hz. Ali’nin (a.s) velayetine de şehadet getirmeyi vurgulayan rivayetlere rastlamaktayız. Her halükarda Şii fakihlerinin üçüncü şehadeti ezanın bir cüzü sayma kasti gütmeksizin söylemeyi caiz bilmelerinin nedeni bazı rivayetlerin mutlak bir şekilde şöyle demeleridir: Her ne zaman tevhit ve risalete şehadet ederseniz, Ali b. Ebu Talip’in (a.s) velayetine de şehadet ediniz. Bu rivayetler mukayyet olmayıp mutlak olduğundan ezanı da kapsar. Bu husus hem ezan ve ikamede ve hem de ezan ve ikamenin dışında geçerlidir. O halde her ne zaman tevhit ve Hz. Peygamberin (s.a.a) risaletine şehadet edilse Hz. Ali’nin (a.s) velayetine de şehadet edilir. Bu, söz konusu cümlenin ezanın bir cüzü olduğu manasına gelmez. Aynı şekilde ezanda üçüncü şehadeti söylemeyi onaylayan özel rivayetler de mevcuttur.[11] Bundan dolayı ezan ve ölünün telkininde “Ali veliyullah” cümlesini Ali’nin (a.s) makam ve yerini göz önünde bulundurarak[12] söylemek yakınlaşma veya teberrük niyetiyle (bir cüz sayılmadan) söylenecek olursa sakınca taşımaz. Birçok Ehlisünnet âliminin “Esselatu Hayru’n Mine’n Nevm” cümlesinin ezandan olmadığını ve bunun ikinci halifenin icatlarından olduğunu belirttiklerini hatırlatmak gerekir. Malik’ten nakledildiği üzere müezzin sabah namazına kaldırmak için Ömer b. Hattab’ın yanına gelir ve Ömer’in uykuda olduğunu görünce şöyle der: Esselatu Hayru’n Mine’n Nevm (namaz uykudan daha hayırlıdır). Ömer de ona bu cümleyi ezana yerleştirmesi emrini verir.[13] Soru şudur: Sabah ezanında bu cümlenin tekrar edilmesine dair Ehlisünnetin ne gibi bir delili vardır?! Bu fiil, birçok rivayetin onayladığı Şia’nın fiiliyle mukayese edilebilir mi?!

 


[1] Secde Suresi, 4. ayet.

[2] Teberi Kiya Herasi, Ebu’l Hasan Ali bin Muhammed, Ahkamu’l Kur’an (El-Kiya Herasi), c. 3, s. 83, Naşir: Daru’l Kutubu’l İlmiye, Beyrut, 1405 h.k.

[3] Fussilet Suresi, 34. ayet.

[4] İbni Menzur, Muhammed bin Mukrim, Lisau’l Arab, c. 15, s. 407, Naşir: Dar-ı Sadr, Beyrut, çapı sevvum, 1414 h.k.

[5] Tövbe Suresi, 71. ayet.

[6] İbni Ebi Hatem, Abdu’r Rahman bin Muhammed, Tefsiri’l Kur’an-i’l Azim (İbni ebi Hatem), c. 2, s. 675, Naşir: Mektebeti Nizarı Mustafa El- Baz, çapı sevvum, 1419 h.k.

[7] Saduk, Men la Yehzeruhu’l Fakih, İntişaratı camiayı Muderrisin, Kum, 1413 h.k.

[8] Tevzihü’l-Mesail (el-Mahşi lil-İmami’l-Humeyni), c. 1, s. 519, m. 918.

[9] a.g.e.

[10] Ragıbı İsfahani, Hüseyin bin Muhammed, El- Müfredat fi Garibi’l Kur’an, s. 111, Naşir: Daru’l İlm Eddaru’ş Şamiye, çapı evvel, 1412 h.k.

[11] Bu konu hakkında şu adrese müracaat edebilirsiniz: شهادت ثالثه در اذان، اقامه و نماز.

[12] Bu mevzu hakkında bilgi edinmek için bu sitede mevcut olan 1162 sayılı “İmam Ali’nin İmametinin İspatı” ve 1817 sayılı “Kur’an Ve İmam Ali’nin İmameti” konularına müracaat edebilirsiniz.

[13] Malik, Muvatta, c. 1, s. 210, Mevguu’l İslam, http://www.al-islam.com.

 

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Vaktin başında namaz kılmak mı iyidir yoksa iki doğuş arasında yatmamak mı?
    5640 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/11
    Her şeyden önce bir noktaya dikkat etmeniz lazımdır:Kerahete neden olan uyku ister sabah namazından sonra olsun, ister ondan önce olsun iki doğuş arasındaki uykudur. Bu yüzden sorunuza göre siz iki doğuş arasında uyuduğunuzdan dolayı her iki durumda da kerahete mürtekip olmuş bulunmaktasınız. ...
  • Ahmet ismi İncil’in neresinde gelmiştir?
    26742 Eski Kelam İlmi 2011/11/12
    Bu konuda dikkat edilmesi gereken önemli nokta şudur: Kur’an, İncil’de İslam Peygamber’inin (s.a.a) müjdeleyici olduğunu söylüyorsa, tahrif edilmiş İncil’i değil, Hz. İsa’nın (a.s) getirdiği incili kastetmektedir. Elbette tahrif edilmiş hali hazırdaki İncil’de de, bu meseleye işaret edilmesi dikkate değer bir konudur.Hz. Mesih (a.s), “Farkilit”ın geleceği müjdesini vermişti. Bu kelime ...
  • Bazen kıbleye doğru oturuyor ve temiz imamlar (a.s) ile sohbet ediyorum ve bu esnada bedenimde özel bir hal hissediyorum ve deyim yerindeyse tüm tüylerim ürperiyor. Bu hal neyin işaretidir?
    10283 Pratik Ahlak 2012/01/18
    Bildiğiniz gibi masum hazretler (a.s) bizim amellerimizi gözetlemektedir ve rivayetlerde de bu konuya işaret edilmiştir. Kesinlikle bu ilgi onların haremindeyken veya dikkatle kendilerine sevgi ifadesinde bulunduğumuzda daha çok ve belirgindir. Öte taraftan bedenin heyecanlıyken ve manevi hallerde reaksiyon göstermesi, hepimiz için vuku bulmuştur ve ayet ve rivayetlerde de bunun ...
  • Bankanın halktan geciken taksitten dolayı aldığı “gecikme parası” faiz sayılıyor mu?
    5983 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/09/09
    Banka aracılığıyla gecikmiş taksitten dolayı alınan gecikme parasın hükümü hakkında bazı mercilerin görüşleri aşağıda açıklandığı şekildedir: Ayetullah Uzma Hamenei’nin (Allah onun ömrünü uzun etsin) Defteri: Çalışmalarını “İslami Şura Meclisi’nin” tasvip ettiği kanunlar esasına göre yapan ve “Gözetleme Şurası’nın” teyit ettiği bankanın uygulamasında bir ...
  • İlahi yaşam nasıl bir yaşamdır? Şu andaki yaşamla bir tezaddı var mı?
    7834 Pratik Ahlak 2012/01/05
    Kur’an’a baksak ve ‘’Neden yaratıldık? sorusunu ona sorsak şu cevabı verecektir: ‘Ben, cinleri ve insanları, sadece bana kulluk etsinler diye yarattım.’ İbadet nedir? İbadet yani Allah’a kulluk etmektir. Yani yaptığımız bütün işler, hatta yemek içmek gibi günlük ve çok normal işlerimiz bile ilahi ve ibadi ...
  • Acaba Şia mezhebinden Sünni mezhebine geçmek caiz mi?
    4784 Diğer Konular 2018/12/08
    Esasen din ve inanç insanın akıl ve mantık yoluyla hakikati araştırması ve araması sonucu kendi seçimiyledir. İnsan temel inançlarında araştırma yapmalı ve hakikate ulaştıktan sonra onu seçmelidir. Din ve mezhep insana büyüklerinden miras kalmaz. Buna binaen dinin temel inançlarında taklit caiz değildir.[1] Zira din, ...
  • Rivayetlere göre iyi bir ortağın taşıması gereken özellikler nelerdir?
    3561 Şirket 2020/01/20
  • Anne (kadınlar) yoluyla da seyitli intikal eder mi?
    16105 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/06/20
    Hz. Zehra’nın (a.s) tüm evlatlarının Peygamberin (s.a.a) evlatları olduğu hususunda hiçbir şüphe yoktur. Ama Allah Resulü’nün (s.a.a) evladı olmak sıfatı ile seyit ve Haşimi olmak sıfatı arasında fark bulunduğuna dikkat etmek gerekir. Soyu Fatıma Zehra’ya (a.s) ulaşan herkes İslam Peygamberinin (s.a.a) neslindendir, ama seyitlerden değildir; zira seyit ve Haşimî ...
  • Bilal-i Habeşî Ve Hilafet Meselesi
    9683 تاريخ بزرگان 2011/08/03
    Tarihten anlaşıldığı kadarıyla Bilal-i Habeşî halifeler biat etmemiş, bazı yerlerde onlara itiraz etmiş ve hilafet sistemi için ezan okumaktan uzak durmuştur. Bu yüzden Şam’a sürgüne gönderilmiş ve orada vefat etmiştir. ...
  • “Farz” ve “vacip” hangi manaya gelmektedir? Bu iki kelime arasındaki fark nedir?
    10232 مبانی فقهی و اصولی 2014/01/21
    Farz ve vacip eğer değişik durumlarda ve özellikle ayrı (birlikte değil) bir şekilde kullanılırsa, kesinlik ve belirleme anlamına gelir[1] ve ıstılahtaki manası ise mütealliklerinin zorunlu olmasıdır. Ama bu iki kelime arasında bir farkın olduğu bazı lügat kitaplarında zikredilmiştir. Farz ve vacip arasındaki fark, farzın ...

En Çok Okunanlar