Gelişmiş Arama
Ziyaret
8914
Güncellenme Tarihi: 2012/06/11
Soru Özeti
İnsanlara rahmet ve azap etmeyi Allah-u Teâlâ’nın istemesiyle alakalandırılmasının anlamı nedir?
Soru
Bakara Suresinin 284. Ayetinde şöyle buyrulur: “Göklerdeki her şey, yerdeki her şey Allah\'ındır. İçinizdekini açığa vursanız da, gizleseniz de Allah sizi, onunla sorguya çeker de dilediğini bağışlar, dilediğine azap eder. Allah\'ın gücü her şeye hakkıyla yeter”. Kur’anı Kerim’in birçok ayetinde Allah’ın dilediğini hidayete ulaştırıp dilediğini de saptıracağını buyurduğunu görüyoruz. Bakara Suresinin 284. Ayetinde olduğu gibi Allah’ın öbür dünyada da ayrıcalık tanımasının insanları kapsayacağı hatırlatılmıştır. Öbür dünyada Allah’ın sapıkları hangi ölçüye göre bağışlayıp azap edeceği belli değildir. Elbette sapıkların tamamı Allah’ın isteği üzere sapkınlardan olmuşlardı. Bu ayetler Allah-u Teâlâ’nın adaletiyle nasıl uyuşturulabilir?
Kısa Cevap

Çeşitli ayetlerde Allah'ın iradesi kulların izzet, zillet, bağışlama, azap ve ödül sebebi olarak tanıtılmış ve başka ayetlerde hidayete erme, izzet, mutluluk ve rızık, takva ve ihlâsla birlikte çalışma ve ceht koşuluna bağlı kılınmıştır. Bu iki gurupta yer alan ayetlerin birbirleriyle hiçbir çelişir tarafı yoktur ve birbirlerini tekit etmektedir. Zira Allah'ın meşiyet ve iradesi hikmetler ve değişmez adilane kanunlar esasıncadır. O halde Allah'ın istek ve iradesi ihtiyar üzere ve tıpkı onun değişmez hikmetli sünnetleri doğrultusunda hareket etmek anlamına gelir. Bu anlamdaki istek ve iradenin Allah'ın adaletiyle çelişir bir tarafı olmadığı gibi aynı zamanda adaletin kendisidir.

Ayrıntılı Cevap

Çeşitli ayetlerde Kur'an'ı Kerim'de kulların izzet, zillet, rızık, bağışlama, azap ve ödüllendirilmesinin rolünden bahsedilmiştir ve sorunuzda yer alan ayet bunun bir örneğidir.  Bununla birlikte başka ayetlerde Allah-u Teâlâ hidayeti, izzeti, mutluluğu ve rızkı elde etmede asli rolü takva ve ihlâsla birlikte çalışma ve cehde verdiğini açıklamıştır. Yaratılış kanunu açısından, aklın hükmü gereği ve nebilerin daveti esasına göre mutluluğun, izzetin ve zilletin elde edilmesinde ve rızkın kazanılmasında herkes ihtiyar sahibi ve özgürdür. Başka bir ifadeyle cenneti bir şeyin karşılığında verirler, bahanenin karşısında değil. O halde yukarıdaki ayette bunların tamamı Allah-u Teâlâ'ya nasıl nispet verilmiştir?

Acaba bu iki kısım ayetler arasında bir çelişki yok mudur? Her iki kısımda yer alan ayetler nasıl bir araya toplanabilir?

Soruyu cevaplandırmadan önce böyle bir sorunun ortaya çıkma sebebi hakkında şöyle dememiz gerekir: Bazı zihinlerde insanın iradesi, Allah-u Teâlâ'nın iradesi gibi tasavvur edilmiş ve insanın iradesiyle Allah'ın iradesi benzetilmeye çalışılmıştır. Hâlbuki böyle bir karşılaştırma yanlış ve temeli olmayan bir karşılaştırmadır, zira genellikle insanların istemesi ve iradesi birçok konularda kesinlikle akıl ve mantığın onaylamadığı ve hatta bazı konularda akli olmayan nefsanî ve şahsi alaka ve meyillerden kaynaklanır.

Ama Allah'ın istemesi ve iradesi, hikmetler ve değişmeyen adilane kanunlar esası üzerinedir. Zira Allah-u Teâlâ bu dünyada ilerleme ve başarı için bir seri etken ve sebepler yaratmıştır ve bu sebeplerin eserlerinden yararlanmak, Allah'ın iradesiyle aynıdır. O halde Allah-u Teâlâ'nın iradesi, değişmeyen hakimane sünnetler esasınca hareket etmek anlamına gelir.

Bu mukaddimeyi dikkate alarak Allah-u Teâlâ'nın bazı fertlerin ödüllendirilmesindeki iradesi, ayrıcalık ve ayrımcılık anlamında değildir ve O'nun adaletiyle hiçbir zaman çelişmediği gibi aynı zamanda adaletin kendisidir. Zira Allah-u Teâlâ fertlerin izzet ve zilletini, hidayet ve sapıklığını; zenginlik ve fakirliğini ve… alemin asli yaratılış kaynağını ve fertlerin sahip olduğu bağış ve güçlerin hepsinin kendisinden kaynaklanması sebebiyle, bunların tamamını kendi iradesine nispet vermiştir. İmkânların tamamını izzet ve mutluluğun elde edilmesi için kulların ihtiyarına bırakan O'dur ve O, bu âlemde kanun koymuştur ve bu kanunun çiğnenmesi, zilletle sonuçlanır. Bu sebeple bunların tamamı O'na nispet verilebilir, ama bu nispetlendirme, hiçbir zaman insanın özgür iradesiyle çelişmez, zira bu kanundan, bağışlardan ve güçlerden özgürce iyi veya kötü yararlanan insanın kendisidir.[1] Bu açıklamayı dikkate alarak söz konusu ayeti bir kez daha gözden geçirelim. Allah-u Teâlâ bu ayette şöyle buyuruyor: "Göklerdeki her şey, yerdeki her şey Allah'ındır. İçinizdekini açığa vursanız da, gizleseniz de Allah sizi, onunla sorguya çeker de dilediğini bağışlar, dilediğine azap eder. Allah'ın gücü her şeye hakkıyla yeter".[2]

Bu ve diğer ayetlerde gelen "dilediğini(men yeşa) cümlesi, hikmetle birlikte olan iradedir. Yani layık ve müstahak bildiğini bağışlayıp azaba layık ve müstahak olanı da cezalandıracaktır. Zira Allah'ın iradesi hesapsız olmayıp liyakat ve hak etmelerle uygunluk içindedir ve hâkim olan kimse, delil olmaksızın irade etmez ve hesapsız bir iş yapmaz. [3]

Buna binaen Allah'ın istek ve iradesini,  rahmet ve ilahi azap olarak bilen ayetlerle takva ihlâsla birlikte çaba ve telaşı ilahi rahmete ulaşmanın sebebi bilen ayetlerin birbiriyle çelişen bir yanı yoktur ve bunlar birbirlerini tekit etmektedir. Zira Allah'ın istemesi, ilahi sünnet ve kanunlar ve Allah'ın her şeyde karar kıldığı sebep ve etkenlerin eser ve sonucuna ulaşmak için hareket etmek anlamındadır.

Daha fazla bilgi edinmek için bakınız:

İndeks 23146 (Site: ur18332): Rahman ve Rahim olan Allah ve halkın hidayeti.

İndeks 7849 (Site: 7905): Kur'an'da muttakilerin hidayeti.

 

[1] Mekarim Şirazi Nasır, "Tefsiri Numune", Tahran ş, 1374 birinci baskı, Neşri Daru'l Kitabi'l İslamiye, c. 2, s. 498.

[2] Bakara Suresi, 284.

[3] "Tefsiri Numune", c. 22, s. 92.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Kadın eşinin cinsel birleşme isteği karşısında kaçınabilir mi?
    66207 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/07/21
    Peygamber Ekrem (s.a.a) ve onun pak Ehlibeyti’nin (a.s) rivayetlerinde cinsel birleşmeyle alakalı kadın ve erkeğin bir birlerini gözetmeleri gerektiği konusu belirtilmiştir. Cinsel birleşmede olduğu gibi karşılıklı bu gözetme çok yönlüdür. Bu rivayetlerde erkeğe şöyle buyrulur: Erkeğin dinginlikle, oynaşarak ve yavaş yavaş cinsel birleşme amelini yerine getirmesi müstehaptır.
  • Namazın sonunda verilen üç selamın hikmeti nedir? ikinci ve üçüncü selamın muhatapları kimlerdir?
    18353 Teorik Ahlak 2012/03/11
    Selam, Arapçada iyilik ve esenlik demek olup hem görüşürken, hem de ayrılırken kullanılır. Bu üç selam hadislerde gelmiştir. Ama kimse üçününde farz olduğunu söylememiştir. Bu selamların manasını anlayabilmek için önce tercümelerine bakmak gerekir: Selam olsun sana ey Peygamber! Allah’ın rahmet ve berketi senin ...
  • Kendini savunmak için birini yaralayan ya da öldüren kimsenin şer’i hükmü nedir?
    17502 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/10/07
    Anlaşmazlıklarda insanın anlaşamadığı kimseyle kavga etmeye ve ona fiziki zarar vermeye hakkı yoktur.[1]İslama göreanlaşmazlıkları gidermenin ve hakları almanın tek yolu iyi niyetli insanlara veya İslami yargıya başvurmaktır. Dolayısıyla hak sahibi biri, hakkını zayi eden kimseyle kavga eder, yaralar vb. şekillerde ona zarar verirse zarar ...
  • Allah-u Teala, Şeytanı niçin yaratmıştır?
    19585 Eski Kelam İlmi 2008/05/04
    Şeytanın, insanların yoldan çıkartılması ve saptırılmasındaki rolü sadece davet etmekle sınırlıdır ve diğer yandan insanın tekâmüle ermesi, her zaman için zıtlıklar, çelişkilerden ve çekişmelerden geçmekle gerçekleşmektedir. Bu yüzden en mükemmel bir düzende böyle bir varlığın yaratılması boş ve yersiz olarak algılanmamaktadır. Tam tersine böyle bir varlığın olması hayır ve hikmet ...
  • Neden mürtetlik meselesinde kadın ve erkeğin hükmü farklıdır?
    5868 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2010/09/06
    İslam insanlardan bu ilahî dini yeterli bir tespit ve kanıtla ve bilinçlice kabul etmelerini ve onun aydınlığında hidayete kavuşmalarını istemektedir. Ama kabul ettikten sonra onu bırakan ve kâfir olanlar için ağır bir ceza öngörmüştür; çünkü bunun İslam karşıtlığına dönük bir propaganda için bir ...
  • Kendi görevini bilmediği için Ehl-i Sünnet fıkhına göre amel eden bir Şia’nın görevi nedir?
    5981 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/02/06
    Cevap: Biz sizin sorunuzu taklid mercilerinin fetva bürolarına gönderdik şu şekilde cevap verdiler:Ayetullah Uzma Hamenei’nin Fetva Bürosu: Yapmış olduğu ameller, şimdi taklid ettiği fetva merciinin fetvalarıyla uyumlu değilse o amelleri kaza etmelidir.
  • tevessül sapıklığa neden oluyor mu? Tevessülün doğru ve meşru olması hakkında her hangi bir delil var mıdır?
    6865 Eski Kelam İlmi 2010/12/18
    Tevessül insanın sapıklığına neden olmamakla kalmıyor. Bilakis insanı daha da Allaha yakınlaştırmak için bir vesile ve yoldur aynı zamanda. Tevessülün meşru ve doğru olduğunun asıl delili, örneğin İmam Rızayı (a.s.) vesile kılarak alınan şifalar değildir. Ama akli ve nakli delillerle tevessülün meşru ve doğru olduğu ispatlandıktan sonra ...
  • Hz. Âdem (a.s) ve Havva’nı kaç tane çocukları vardı?
    146072 تاريخ بزرگان 2009/08/23
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Kadir gecesi bir gece midir yoksa bir geceden fazla mıdır? Gündüz de kadir gecesinden sayılır mı?
    19558 Tefsir 2010/03/09
    Kadir gecesi, mübarek ve önemli bir gecedir. Kur'an'ın nassıyla ramazan ayının içindedir. Bu soru birkaç ihtimali içermektedir:1- Kadir gecesinin çokluğundan maksat halkın bildiği şey olan bir ...
  • Kur'an'dan İmam Ali (a.s)'ın imametini ispat eden ayetleri beyan edebilir misiniz?
    15076 Eski Kelam İlmi 2009/10/18
    İmam Ali (a.s)'ın imametini Ehl-i Sünnete ispat etmenin güzel yollarından biri Kur'an'ın ayetleri ve onların açıklamasını yapan Ehl-i sünnet kitaplarında gelen rivayetlere baş vurmaktır.Kur'an-ı Kerim'de bir çok ayet var ki, onların nüzul sebepleri hakkında Resulullah (s.a.a)'den gelen rivayetlerle İmam Ali (a.s)'ın ...

En Çok Okunanlar