Gelişmiş Arama
Ziyaret
15945
Güncellenme Tarihi: 2011/10/20
Soru Özeti
Allah’a nasıl iman getireyim ve imanımı nasıl güçlendire bilirim?
Soru
Senelerdir kendimle tezatlaşıyor ve cedeleşiyorum. Erginlik çağından iki sene sonra namazı tek etmiş kılmıyorum. Zira her ne kadar İslam’ı derk etme ve anlamaya uğraştım ise de anlayamadım ve derk edemedim. Allah’ın varlığı hakkında benim bir sorunum yok idi. Ama İslam’ı derk etmek ve anlamak benim için çok zor idi. Epeyi bir zamandır ki Allah beni kabul etti ve yaşamımı İslam’ın düsturlarına uygun bir şekilde sürdürmekteyim. Ama buna rağmen bu benim için çok zor geliyor. Zira biliyorum ki benim imanım güçlü değildir. Birçok soru vardır ki zihnimi kocalıyor fikrimi allak bullak etmiş. Bu sorular İslam anlayışında insanın gücünü açan sorular türünden sayılmaktadır. Ama ben onlar hakkında düşünmekten kendimi alı koyamıyorum. İlkin Allaha iman et ondan sonra soru sorma deniliyor. Ama benim sorunum budur ki Allaha iman edemiyorum. Allah’ı seviyorum ve O’nu tanımak ve O’nu görmek istiyorum. Bağışlayınız benim sorum şu: Allaha nasıl iman getire bilir ve imanımı nasıl güçlendire bilirim?
Kısa Cevap

Allah’ı olduğu gibi ve gerçek bir şekilde tanıman için tek bir yol var. Bunun dışında başka bir yol söz konusu değildir. Zira Allah u Teâlâ kuranı kerimde şöyle buyuruyor: “biz, ona şah damarından daha yakınız”. Eğer insan biraz kendisiyle baş başa kalır, halvet eder ve kendi varlığı, zaaf ve sahip olduğu ihtiyaçları hakkında tefekkür ederse şu neticeye varacaktır ki evren ve evrende var olan bütün varlıklar, onları tedbir edecek bir yaratıcıya muhtaçtır. Bu yaratıcının varlığı daimi, sürekli ve bu varlıkların ihtiyaçlarını gidermesi için mutlak zengin ve kendisi dışında başka hiçbir varlığa muhtaç olmadığını da anlayacaktır. Eğer insan dünyaya olan bağlılıklarını kanara itebilir, maddi ve dünyevi güçlerden ümidini keserse çok daha çabuk Allah’ın varlığını, bağışlayıcılığını, güçlü ve büyük olduğunu fark eder.

Ayrıntılı Cevap

İmanının güçlü olmasını dilemek kendi başına güzel bir sermayedir ki sen ona sahipsin. Bu sermayeden mümkün olduğu miktarda istifade edilmesi gerekir. Bilgi ve bilinç ile imanımızı güçlendirmeliyiz. Allah’ı gerçek bir şekilde tanımak için birçok yola sahip değilsin. Zira Allah’u Teala şöyle buyurmaktadır: “biz, ona şah damarından daha yakınız”. [1] Peygamber (s.a.a.) efendimiz şöyle buyurmaktadır: “kendini tanıyan bir kimse Rabbini tanıyacaktır”. [2] Bu esas gereğince eğer insan biraz kendisiyle baş başa kalır, halvet eder ve kendi varlığı, zaafı ve sahip olduğu ihtiyaçları hakkında tefekkür ederse; bir gün bu alemde yok idi ama şimdi onu buraya getirmişler, ihtiyaçlarını gidermişler, birçok şeylere; su, yiyecek, hava ve… her an muhtaç ama kendisi onlardan hiçbirisini temin etmiyor. Hatta havanın tek bir molekülünü üretemiyor. Benim bu ihtiyaçlarımı temin eden kimdir? Hakeza; evrende ve evrende var olan varlıklar hakkında biraz tefekkür ederse evren ve evrende var olan tüm varlıkların zayıf, güçsüz, geçici, ölüme mahkum ve bu evrenden çıkmak zorunda olduklarını fark eder. Bütün bu varlıkların bir yaratıcıya, bir idareciye muhtaç olduklarını anlar. Anlayacaktır ki bu yaratıcı ve idarecinin varlığı daimi ve her şeyden müstağni olmalıdır. Zira böyleli bir varlık ancak evrendeki varlıkların ihtiyaçlarını giderebilir.

Evet! Eğer insan etrafındaki güzelliklere ibret alıcı bir gözle bakar onlarda tefekkür ederse bunların kendiliğinden vücuda gelmediğini ve güçlü bir varlığa muhtaç oldukların fark edecektir.

“Karşılaştığımız sorunlar ve zorluklarda bize yardım eden ve yardımcı olan kimdir? Hali hazırda ümit bağladığımız tüm güçlerden ümitsize ve ye’ese düştüğümüz o çok zor anlarda ümit kapılarını ve sığınaklarını yüzümüze açan kimdir? Birisi İmam Cafer Sadık’ın yanına vardı şöyle dedi: Beni Allah’a götüren yolan hidayet et. İmam şöyle buyuruyor: “Acaba şimdiye kadar gemiye binmiş misin”? Adam! Evet dedi. Hazret şöyle buyurdu: “Acaba denizde geminiz bozulup seni kurtaracak hiçbir vesilenin bulunmadığı bir anla hiç karşılaştın mı”? Adam evet dedi! Hazret buyurdu; “Bu durumda kalbin seni kurtarabilecek bir gücün varlığına yönelmedi mi”? Adam; yönelmiş dedi. İmam devam ederek şöyle buyurdu: Bu halette kendiliğinden ve istemeyerek kalbinin yöneldiği o güç, işte Allah’dır. Bu güç kendin için her hangi bir kurtarıcı tasavvur edemediğin durumlarda bile seni kurtarabilen bir güçtür”. [3]

Evet! Eğer insan dünyaya olan bağlılıklarını kanara itebilir, maddi ve dünyevi güçlerden ümidini keserse çok daha çabuk Allah’ın varlığını, bağışlayıcılığını, güçlü ve büyük olduğunu fark eder.

Şunu belirtmemiz gerekir ki biz İslam’ın hangi hükmü ve düsturu sizin için zor olduğunu anlayamadık. Lütfen anlayamadığın ve derki sizin için zor olan konuları açık bir şekilde belirtirseniz cevabını yazarız.

Bu bağlamda yazılan kitapları okuyarak Allah ile daha fazla bilgi edinir ve imanını güçlendirebilirsin. Daha fazla bilgi edinmek için aşağıdaki endexlere müracaat edebilirsin:

1-      Sual 98 (sayt: 889), nemaye: imkan şınahti huda.

2-      Sual 3471 (sayt: 3694), nemaye: pişreft ilm ve şınahti kamil hudaven.  

3-      Sual 8546 (sayt: 8547), nemaye: rahhayı takviyeti his huda cuyi.

4-      Sual 479 (sayt: 520), nemaye: şnaht-i huda.



[1] “nahnu akrebu ileyhi min verid. (Kaf, 16).

[2] Meclisi, “ Biharul envar ”, Beyrut: İntişarati Darul Vefa, 1404 h.k. 110 ciltli, c. 2, s. 32.

[3] Age. c. 3, s. 41.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Cenabet guslü alması gereken biri namaz kılabilmek için guslün yanı sıra abdestte alması gerekir mi?
    26159 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/08/11
    Cenabet guslü yerine getirmiş olan kimse normal şartlarda abdesti bozan bir durumla karşılaşmadığı takdirde (tuvalete çıkma, yellenme gibi…)aldığı cenabet guslü ile namaz kılabilir ve namaz için abdest almaması gerekir. Eğer abdesti bozan bir durumla karşılaşmadığı halde gusülden sonra namaz için abdest alırsa haram olan(yapmaması gereken ) bir ...
  • İmam niçin masum olmalıdır ve imamın masum olduğu nasıl belirlenmelidir?
    13092 Eski Kelam İlmi 2008/06/18
    Şia, Ehl-i Sünnet’in aksine, imamın, da masumiyet konusunda peygamberler (s.a.a.) gibi olduğuna inanmaktadır. Bu yüzden İslam Peygamberi ve diğer ilahi peygamberlerin de masum oldukları gibi, imam da hata ve yanlıştan masum olmalıdır.Ama Ehl-i Sünnet, peygamberden sonraki halifeliği, ilahi değil, toplumsal bir makam olarak görmektedirler onlara göre bu makam halk ...
  • Rehberliğin görüşüne göre “bilerek” namazı bozmanın hükmü nedir?
    30111 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/22
    İradi olarak farz namazı bozmak ve kesmek haramdır ama bir kefareti yoktur. Eğer insan namazını doğru kılıp kılmadığına dair şüphe ederse şüphesine itina etmemeli, namazını doğru kıldığına hükmetmeli ve namazı bozmamalıdır. Ama namazını bozarsa bunun bir kefareti yoktur. Elbette farz namazı iradi olarak bozmak haramdır ama ...
  • Eğer namaz kılan bir insan namaz esnasında mescidin necis olduğunu veya olacağını anlarsa ne yapmalıdır?
    6070 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/09/12
    Tevzihü’l-Mesail’de şöyle belirtilmiştir: “Eğer namaz kılan şahıs namaz esnasında mescidin necis olduğunu anlarsa ve namaz vakti dar ise namazın tümünü kılmalıdır. Eğer vakti varsa ve mescidi temizlemek namazı bozmaya neden olmazsa namaz esnasında temizlemeli ve sonra namaz kılmalıdır. Lakin bu namazı bozacaksa, namazı bozmalı, mescidi temizlemeli ve sonra namaz ...
  • Ümmü'l Mü'minin deyimi nasıl ortaya çıktı?
    11752 Tefsir 2009/06/16
    Ümmü'l Mü'minin deyimi ilk olarak Peygamber (s.a.a)'in zamanında Ahzap suresinin 6. ayetinin nazil olmasıyla deyimleşti. Ayet, Peygamber (s.a.a)'in eşlerinin mü'minlere göre durumunu ortaya ...
  • Yemek yemek için ev sahibinden izin almak gerekir mi?
    7032 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/02/14
    İslami açıdan insanın yemeğinin helal ve pak olmasının yanı sıra mubah da olması gerekir yani o yemeğin sahibi de razı olmalıdır ve biz de onun razılığını bilmeliyiz. Başkalarını malını izinleri olmaksızın kullanmak haramdır. Ancak bir kimse başkasını yemek için evine davet etmiş yemek sofrasını açmış veya bir bağ sahibi ...
  • Eğer Ayşe müminlerin annesiyse ve Kur’an onun temiz olduğunu ilan etmişse, Cemel savaşında İmam Ali’yle (a.s) nasıl savaştı?
    9578 Eski Kelam İlmi 2011/09/21
    Sorudaki temizlikten kastedilen temizlik, tathir ayetinin içeriği olan tüm yönleriyle ve mutlak temizlikse, tathir ayeti sadece aziz Peygamber (s.a.a), İmam Ali (a.s), Fatıma (a.s), İmam Hasan (a.s) ve İmam Hüseyin ile ilgilidir ve Peygamberin eşlerini kapsamamaktadır. Ama iffet ile çelişen bir ameli yapma ithamından (ifk hadisesi) temizlenmek ise, bu ...
  • Gusül alırken bedenin mutlaka yıkanması gereken yerleri neresidir?
    9969 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/01/17
    Guslün doğru olmasının şartlarından biri suyun bedenin görünen dış yüzünün tümüne ulaşmasıdır. Nitekim Tevzih-ul Mesail’de şöyle yazar: ‘Gusül alırken bedende iğne ucu kadarda yıkanmayan yer kalırsa gusül batıldır. Ama kulak ve burun içi gibi görünmeyen yerlerini yıkamak farz değildir.’
  • Hz. Meryem’in makamının yükselmesine neden olan şey nedir?
    15584 Tefsir 2012/06/26
    Kur’an ve hadislerden anlaşılan şu ki; İmran’ın kızı Meryem, mali bakımından iaşesini idare edebilecek bir güce sahip değil ve böyle fakir bir ailede (zira o doğmadan önce babası vefat etmişti) dünyaya gelmiştir. Bu neden dolayı onun sorumluluğunu Hz. Zekeriya (Meryem’in teyzesinin kocası) üstlenmişti. Bu değerli ...
  • Aceleyi gidermek için ne yapılmalıdır?
    6741 Teorik Ahlak 2012/05/03
    Acele, dinsel öğretilerin men ettiği hususlardandır. Bu, işleri yapmada erken girişimde bulunmak anlamına gelir. Acele etmek hız ve işleri zamanında yapmak ile fark eder. Hız, öncüllerin ve gerekli şartların hazır olmasından sonra insanın fırsatı elden vermemesi ve işi yapmak için girişimde bulunmasıdır. Acelenin karşısında ise soğukkanlılık ve ...

En Çok Okunanlar