Gelişmiş Arama
Ziyaret
8039
Güncellenme Tarihi: 2012/04/03
Soru Özeti
“Envaru’l-muşa\'şa’in” kitabında Hıdır Dağı ve Cemkeranla ilgili imam Ali’den (a.s.) bir hadis rivayet edilmiş. Bu hadis sahih midir? Ve İmam\'ın Kerametlerinden sayılıyor mu?
Soru
Merhaba, Allah kolaylık versin, “Envarul-Muşa\'şa’in” kitabından nakledilerek aşağıdaki şekliyle bir hadisi şerifi bir kaç sitede gördüm. Hadisin tam metnini baştan sona kadar büyük bir ilgiyle öğrenmek istiyorum. Ancak söz konusu kitaba olaşamıyorum. Lütfen eğer mümkünse söz konusu hadisin aslını kâmil bir şekilde benim için gönderiniz. Bu hadis Müminlerin Emiri olan Hz. Ali’den (a.s.) nakledilmiştir. Hadisin bazı bölümleri şöyledir: “Hulasatu’l – buldan” adlı kitabında Şeyh Saduk\'un telifi olan “Munisu’l – hezin” adlı kitabından sahih ve mu\'teber bir senetle bu hadis rivayet edilmiştir. İmam Ali (a) Huzeyfeye hitaben şöyle buyurdu: \"Ey Yemani oğlan! Zuhurun ilk başında, Kaimi ali Muhammed (s.a.a.) (yani hz. Mehdi (a)), kendisine Kum denilen şehirden zuhur edecek ve halkı hakka davet eder. Doğudan ve batıdan tüm yaratıklar o şehre yöneleceklerdir. İslam dinin yenilenecektir. Ey Yemani oğlan! Bu yer, kutsal bir yerdir. Bütün çirkinliklerden beridir. İmareti, (alanı) yedi çarpı yedi (7x7) fersangtir. Sancağı, beyaz bir dağa dikilecektir. (son zamanlarda müşahede edilen şu ki bazıları Kum kentinde bulunan \"Hızır Dağının\" bu beyaz dağın misdakı olduğunu söylüyolar). Bu dağ Mescidin kenarında olan eski bir köye ve eski bir köşke –ki bu köşk Mecusların köşküdür- yakındır. Bu mekâna “Cemkeran” derler. O, mescidin minaresinin dibinden çıkacaktır. Gebrelerin (Zerdüştlerin) ateşhanesinin bulunduğu yere yakın…\" Bu hadisten anlaşılıyor ki, Sehle mescidi Hz. Bakiyetullah\'ın (a.f.) zuhuru döneminde hazretin kendisi için bir karargâh merkezi olacaktır. Kutsal Cenmkeran Mescidi de zuhur döneminde önemli bir yere sahip ve Mehdi\'nin (a.f) bir diğer karargâh ve kampı olacaktır. Rahmetli Katuziyan hadisin tam metnini verdikten sonra şerhini ve yorumunu yaparak hadiste geçen beyaz dağ, “Kasri Mecus” ve hadiste geçen diğer kavramları çok detaylı bir şekilde açıklamıştır. Biz konu fazla uzamasın diye onun yapmış olduğu detaylı açıklamalarını zikretmedik. Aziz okuyucuların bildiği gibi “ilham edilmiş hadisler” (mulahim hadisler) senet açısından çok dakik bir şekilde araştırmaya gerek duymuyorlar. Çünkü vahyin kaynağıyla bağlantısı olan Masumlardan (a.s.) başka kimse, senelerden sonra gerçekleşecek bir haberi veremezdi. Müminlerin Emiri Hz. Ali\'nin (a.s.) Cemkeran mescidi hakkında Hüzeyfe\'ye haber verdiği o günde Hicaz ve Irak bölgelerinde pek az kimse Kum\'un adını duymuştu. Bu sebeple bir çok hadiste Kumdan bahis edilirken \"Rey\'in yakınlarında bir yer\" olarak ifade edildiğini görmekteyiz. Ta ki bu şekilde İmamların (a.s.) eshabı için, Kum Şehrinin coğrafyası birazda olsa açıklanmış ve belli olmuş olsun. Buradan hareketle Hicaz halkından bir kimsenin “Cemkeran” ismini, Kum\'un köylerinden biri olarak işitmiş olmasının ihtimali verilemez. Teşekkürler/Mehdi
Kısa Cevap

Her nekadar böyle bir hadisi, kesin bir dille inkâr edilemez ama hali hazırda, bu hadisi sadece Müminlerin Emiri'nin (a.s.) hayatından bin sene fasılayla yazılmış olan kitaplarda görebiliriz. Üstelik "Envarul-Muşe'şein" gibi sonradan yazılan kitablarda da senedi dikkatlice beyan edilmeden Şeyh Saduk'un bir kitabına (Munisu'l-Hazin) nisbet verilmiş. Mezkûr kitap elimizde olmadığı gibi çeşitli delillerle, bu hadisin Şeyh Saduk'a nisbet verilmesinde de ciddi kuşkular var olmaktadır.

Bu temelde hadis bilgisi açısından bu rivayet fıkhi, tarihi, kelami... bir hükmün dayanağı yapılamaz.

Ayrıntılı Cevap

Sorunuzda değindiğiniz rivayetin senedi, sırasıyla "Envaru'l-Muşa'şa'in", "Hulasatul-Buldan"  ve "Munisu'l-Hazin" kitaplarına dayanır. Bu rivayet hakkında daha iyi bilgi edinmek için öncelikle bu kitapların her birine kısa bir tahlil yapıp daha sonra gereken neticeye ulaşalım:

1- Farsça yazılan "Envaru'l-Muşa'şa'in fi beyani Şerafeti Kum vel-Kumiyyin" kitabı üç cilt olup Kum şehrinin tarihiyle ilgilidir. Bu kitabta Kum'un tarihi konularının yanı sıra, bu şehirde yaşamış olan imamzadelerin ve ravilerin hayatı da ele alınmıştır. Kitabın yazılış tarihi yaklaşık yüz sene öncedir.

2- "Hulasatu'l-Buldan" kitabı da yaklaşık üç yüz yıl önce yazılmıştır. Bu eserde Kum şehrinin tarihini ele almakta ve bir önceki kitabın kaynaklarından sayılır.

3- Sorunuzda geçen rivayet, bin yıl önce vefat eden Ebu Cafer Muhammed b. Ali b. Babeveyh ve Şeyh Saduk olarak tanınan ünlü alime nisbet verilmiştir. Şeyh bu rivayeti "Munisul-Hazin" kitabında nakletmiştir. Ancak bilinmesi gerekir ki, kitap tanıtımı hakkında eser yazmış olan Necaşi ve Şeyh Tusi gibi büyük Şia âlimleri Şeyh Saduk ve yazdığı eserler hakkında bilgi verirlerken  "Munisul- Hazin" ismini taşıyan bir kitabının var olduğundan söz etmemişlerdir. Sonradan gelen İbni Şehri Aşup ve İbni Tavus gibi Şia'nın önde gelen bilginleri de Saduk'un böyle bir kitabının var olduğundan bahis etmemişlerdir.

Elbette İbni Şehri Aşub'un manakibinde "Munisul-Hazin"den nakledilmiş bir rivayet vardır. Ancak ona göre bu kitabın yazarı Şeyh Seduk değildir, bilakis "Muhammed Fetal-i Nişaburi" adında bir şahıstır. Diğer taraftan mezkûr kitabın sahibinin kim olduğunu da bir yana bırakırsak, içeriği ve senedine bakarak adı geçen rivayet hakkında hüküm vermek için yardımcı olacak bu kitabın hiç bir nushası elimizde yoktur. Bu beyanlardan hareketle şu noktaları mulahaza buyurun:

 

Bu rivayeti şimdilik, son yüzyıllarda yazılmış olan eserlerden "Envaru'l-Muşa'şa'in" adlı kitapta bulabilirsiniz. Bu kitapta mevcut olan rivayetlerin tek başına isnat bakımından (kesin bir şekilde realiteye ters olduğunu söylememekle birlikte) hiç bir değeri yoktur. Bütün hadisleri toplama hedefiyle yazılan "Biharu'l-Envar" gibi oldukça geniş ve kapsamlı olan hadis kitaplarında da bu rivayete işaret edilmemiştir. "Munisul-Hazin" kitabının Şeyh Saduk'a intisabı son derece kuşkuludur. Böyle bir intisabın sıhhatı farz edilse bile,"Envarul-Muşa'şa'in" kitabının kaynağı olan "Hulasatul-Buldan" kitabıyla rivayetin içinde bulunduğu iddia edilen "Munisul-Hazin" kitabı arasında  yedi yüz yıl zaman farkı söz konusu ve buna ilaveten bu kitabın sahibini Şeyh Saduk'a ulaştıracak senet zinciri elimizde yoktur. Sorunuzda geldiği gibi sonradan yazılan kitaplarda rivayetin senedinin sahihliğinden söz edilmiştir. Ancak senet açıklanmadığı için sahih olup olmadığı konusu hakkında bir şey denilemez ve tartışılamaz. Masumların (a.s.) dönemine çok yakın bir zamanda telif olunmuş dört kitap gibi muteber eserlerde bir rivayet senedsiz bir şkilde bulunduğu takdirde din âlimleri, başka delillerin desteklediği konular dışında bu senedsiz hadise istinat ederek kesin hiçbir hüküm vermezler. Senetsiz olarak bin yıldan sora yazılmış bir kitapta bir rivayete dayanıp hüküm verilmesi çok zordur. Üstelik muteber ve elimizde bulunan kaynaklardan her hangi bir kaynağa da isnat edilmemiştir. Yukarıdaki konuları dikkate alarak diyebiliriz ki; hadis bilgisinin ortaya koyduğu ilkeler temelinde bu tür rivayetlere istinatla hiçbir tarihi, fıkhi, kelami...mesele ispatlanamaz. Geçerli ve mustedel olan hiç bir kitapta bu tür rivayetlere dayanarak oluşmuş olan bir görüşü bulamazsınız. Ancak bununla birlikte kati ve kesin bir biçimde böyle bir hadisin inkâr edilmesi gerekir şeklinde bir iddiada bulunmak ta doğru değildir. Son olarak aşağıdaki noktaları hatırlamak faydalı olacaktır:

1. Bu hadisin Arapça metni elimizde yoktur.

2. Sonradan yazılan kitapların dışında başka kitaplarda bu Hadisin bulunur ispatlanırsa Müminlerin Emiri olan hz. Ali'nin (a.s) bir mucizesi olduğu şeklinde kabul edilebilinir.

3. Bu tür rivayetler eğer bazı yerlerde delil olamıyor ise de bazı yerlerde teyit amaçlı kendilerinden istifade edilebilinir.

Başarılar dileğiyle.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Zamanın imamı (a.s) kimin eliyle şahadete erecektir ve ondan sonraki dönem ne kadar sürecektir?
    9095 Eski Kelam İlmi 2011/05/21
    Zamanın imamının (a.s) ömrünün sonu hakkında iki grup rivayet mevcuttur. Birinci gruptaki rivayetler onun tabii bir ölümle, ikinci gruptaki rivayetler ise şahadet ile ömrünün noktalanacağını bildirmektedir. Ama onun katilinin kim olduğu noktasında elde kabul edilir bir rivayet ve delil mevcut değildir. Aynı şekilde zamanın imamının vefatından kıyamete dek süren ...
  • İmamiye Şia’sı ve Ehlisünnetin İbn. Teymiye hakkındaki görüşü nedir?
    8416 شیعه آماج تهمتها 2015/06/29
    İbn. Teymiye, Hicri-Kameri 661 yılında Şam yarım adasında yer alan (bugünkü Türkiye) Harran şehrinde dünyaya geldi ve 67 yıl süren bir yaşamın ardından Hicri-Kameri 728 yılına denk gelen yılda Şam Kalesi hapishanesinde öldü. İbn. Teymiye ilahi sıfatlar, peygamberlere ve velilere tevessül etmek hakkında özel inançlara sahiptir. Onun ...
  • İslam’ın bakışında nazar değmesi ve vesveseyi etkisiz kılmak için dua yazmanın bir meşruiyeti var mıdır?
    14501 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/05/21
    İslam, fakihler ve mercilerin bakışında hastalık, nazar değmesi ve vesvese gibi sorunları gidermek için muteber ve masumlardan gelen duaları okumak ve yazmak doğru ve onaylanan bir fiildir. Yüce rehberlik makamı dua, dua yazmak ve dualarla kutsanma hakkında sorulan bir soruya cevaben şöyle buyurmuştur: Eğer dualar temiz imamlardan (a.s) nakledilmiş ...
  • Ayat namazı nasıl kılınır?
    11319 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/28
    Konuyu iki bölümde ele alacağız: a) Ayat namazına neden olan şeyler.b) Ayat namazının nasıl kılındığı.a) Ayat namazı şu olaylardan biri vuku bulduğunda farz olur: Güneş tutulması, Ay tutulması (tutulmalar kısmi de olsa), deprem ve halkın genelini korkutan şimşek çakması, ...
  • Bazı Kuran ayetleri, ilahi peygamberlerin masumluğuyla çelişiyor mu?
    18114 Eski Kelam İlmi 2007/11/26
    Yukarıdaki soruya şöyle cevap verilebilir:1. “İsmet” masum olan bir şahısta ruhla özleşmiş ve onu günah, unutkanlık, kötü işler ve hata yapmaktan engelleyen ve koruyan bir sıfattır. Bununla beraber masum olan şahıs mecbur kılınarak iradesi elinden alınmamaktadır.2) Peygamberlerin masum olmalarının sırrı, Allah’a olan aşk, inanç, kâmil bir iman ve ...
  • İnsanların mutluluk ve mutsuzluğunu ve neticede cennet ve cehenneme girmes’n’ belirleyen şey yıldız ve felekler midir?
    6936 آسمان و زمین 2012/07/24
    İnsanların cennet ve cehenneme girmelerinde hareket ve davranışlarını en önemli neden sayan birçok ayet ve rivayet mevcuttur. Siz Şii mütekellimlere müracaat ederseniz onların insanların mutluluk ve mutsuzluklarında yıldızların ve feleklerin etken olduğunu söylediklerini göremezsiniz. Bu konuda bir rivayet bulunsa ve senet açısından kabul edilse bile onun zahiri ...
  • Şiilerin arasında Hz. Âdem’in (a.s) müminlerin önderi Ali’nin (a.s) elleriyle yaratıldığına dair bir inanç var mıdır?
    11282 Varie 2012/08/21
    Eğer bir kimse Müminlerin Önderinin bağımsız olarak Hz. Âdem’i (a.s) yarattığına inanırsa, bu inanç Kur’an-ı Kerim’in aksi doğrultusundadır ve Rabbe şirk koşmak sayılır. Hz Âdem’in(a.s) Müminlerin Önderinin (a.s) maddi cismi tarafından yaratılması da mevcut gerçekler ile bağdaşmamaktadır; zira bu maddi cisim Hz. Âdem’den (a.s) sonra dünyaya gelmiş ...
  • İbrahim makamı nedir? Ondan kastedilen nedir?
    47316 Eski Kelam İlmi 2012/02/18
    Mekke’deki belirgin işaretlerden birisi, İbrahim makamıdır; zira orası İbrahim’in (a.s) durduğu bir makamdır. İbrahim makamının tefsir ve manası hakkında bazıları tüm haccın İbrahim makamı olduğu görüşündedir. Bir grup İbrahim makamının “Arafe”, Meş’aru’l-Haram” ve “üçlü cemerat” olduğuna inanmaktadır. Bazıları da tüm Mekke hareminin İbrahim makamı sayıldığı görüşünü taşımaktadır. Ama mevcut ...
  • Başkasının bostanından izinsiz meyve ve bitki toplamanın hükmü nedir?
    17120 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/08/20
    Söz konusu sorunun cevabında ilk önce fakihlerin bu konu hakkında görüşlerini genel olarak açıkladıktan sonra Hz. Ayetullah Mehdi Hadevi Tehrani nin görüşünü takdim edeceğiz.  Fakihlerin genel görüşleri:Bir başkasının malından faydalanmak her şekilde olursa olsun mutlaka bu tasarruf o malın sahibinin izni ile olmalıdır. Yalnızca ...
  • Modern İnkılabi (pop) müzikleri dinlemenin hükmü nedir?
    10803 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2008/06/22
    Bu soruyu cevaplandırmak için öncelikle Taklit Mercilerine başvurup sonra çok kısa bir şekilde müziğin haramlığının hikmetini felsefi olarak inceleyeceğiz.Hz Ayetullah El Uzma Seyyid Ali Hamenei:Eğlence toplantılarına uygun her türlü coşturucu/eğlendirici çalgı ve eğlence haramdır.

En Çok Okunanlar