Gelişmiş Arama
Ziyaret
9059
Güncellenme Tarihi: 2011/05/21
Soru Özeti
İmamları (a.s) ziyaret etme felsefesi nedir?
Soru
Temiz imamları (a.s) ziyaret etme felsefesi nedir? Lütfen tamamıyla felsefi bir cevap veriniz.
Kısa Cevap

Saygı ve tazim etme eşliğinde herhangi bir şahıs veya şeye yönelik duyulan içsel bir temayül ve eğilime ziyaret denir. İnsanın hakikati ruhu olduğundan ve o da hiçbir zaman fani olmadığından, bir büyük şahsı öldükten sonra ziyaret eden bir insan gerçekte diri bir varlığı ziyaret etmiş, ona eğilim ve temayül göstermiş ve ona saygı ve tazimde bulunmuş ve de ondan yardım dilemiştir gibidir. O halde ziyaret diri bir varlıkla başka bir diri varlığın ilişkisinden ibarettir. Ziyaretin birçok bireysel ve toplumsal eser ve faydası vardır. Kamil insanla irtibat, imanı ve Allah ile irtibatı dile getirmek, Ehli Beyte saygı ve tazimde bulunmak, yanlış amellerin azalması ve eksilmesi ve düşmanlar karşısında birlik ve beraberlik bunlardan bazılardır.

Ayrıntılı Cevap

Ziyaret Arap dilinde meyil etmek ve temayül manasında kullanılmıştır.[1] Istılahta ise saygı ve tazimde bulunmak için ziyaret edilenin yanında olma anlamındadır.[2] Ziyaret üç öğeden oluşmaktadır:

1.Ziyaretçi: Bir şahıs veya şeye meyil ve eğilimi olan kimseye denir.

2. Ziyaret Edilen: Ziyaretçinin meyil ve eğilim duyduğu şahıs veya şeye denir.

3. Ziyaretçinin saygı ve tazimiyle beraber olan içsel eğilim ve meyil.

Bu üç öğeden birisi eksik olduğu veya gerçek ve hakiki anlamıyla tahakkuk etmediği zaman gerçek ziyaret gerçekleşmez. Ziyaretçi, ziyaret edilen hakkında ne kadar çok marifet ve bilgiye sahip olursa ve ziyaret edilen de ne kadar çok kemal taşırsa, ziyaretin etkisi daha güçlü ve çok olacaktır. İnsan ruhu soyut bir varlık olduğundan ve fena ve yokluk onda geçersiz sayıldığından asla ölüm ile yok olmaz. Ruh küçük bir alemden daha büyük bir aleme göç eder. Gerçekte ruh tenin zindanından kurtuluşa erer. Bundan dolayı, ziyaretçi, bir şahsın bedeninin defnedildiği yer ve defin mahallini ziyaret ettiği ve onunla irtibat kurduğu zaman bile bu irtibat diri iki varlığın irtibatı türündendir. Şeyhü’l-Reis İbn. Sina şöyle söylemektedir: “Maddî ve ruhî varlığıyla ziyaret edilen kimsenin yanına giden ziyaretçi, ziyaret edilenden bir şeyi elde etmek veya bir zararı uzaklaştırmak için yardım dilemektedir. Ziyaret edilen kimsenin nefsi de madde âlemden ayrılması ve soyut akıllara benzemiş olması nedeniyle, çok ve daha kâmil eserlerin kaynağı olacaktır. Ziyaretçi cisim ve can ile ziyaret edilen kimsenin yanına gitmesi sebebiyle de hem maddî ve hem de ruhî faydalar elde edecektir.”[3] Ziyaretin bu manası göz önünde bulundurulduğunda ziyaret edilenin hayat ve ölümü ziyaretçi için bir olacak ve onu hazır ve şahit olarak bilecektir. Birçok rivayet masumun (a.s) hayat ve ölümünün bir olduğu hususunu açıkça veya işaret ile vurgulamaktadır. Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurmaktadır: Öldükten ve vefat ettikten sonra beni ziyaret eden kimse, beni hayattayken ziyaret etmiş kimse gibidir. Ben iki halde de ona tanıklık ederim ve kıyamet günü kendisine şefaat etmek bana aittir.”[4] Aynı şekilde uzak ve yakınlık onun için fark etmeyecektir. Peygamber-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyuruyor: “Her kim beni ölümümden sonra ziyaret ederse, hayattayken bana ulaşmış gibidir. Eğer (bunu) yapamazsanız bana salat ve selam gönderin, sizin bu selamlarınız bana ulaşacaktır.”[5] Bazı ziyaret namelerde ziyaret edilenin hayatta olduğunun vurgulanması, ziyaretçinin diri bir insanla konuştuğunu ve diri birini ziyaret ettiğini bilmesi içindir. İmam Hüseyin’in (a.s) ziyaret namesinde şöyle okumaktayız: “Sözümü işittiğine ve cevap verdiğine şehadet ederim.”[6] Ziyaret edilen şahsın soyut ruhunun yer ve mekanı olmadığı doğrudur ve bundan dolayı ziyaretçi her mekan ve zamanda ona yönelebilir ve ondan yardım talebinde bulunabilir. Ama ziyaret edilen şahsın kendi bedenine duyduğu özel ilgi nedeniyle o beden yanında özel bir durum meydana gelmektedir. Bu mekânlarda yakınlaşma ve faydalanma fırsatı daha çoktur; zira bedenden ayrıldıktan sonra ruhun maddî bedene yönelik bir çeşit ilgi ve irtibatı yine bulunur. Bunun için bazen bazı bedenlerin toprak altına girmesinden sonra bile çürümediği görülmektedir. Elbette bu irtibatın şekil ve niteliği hakkında değişik görüşler vardır.[7] Bu nedenle ziyaretgâhlarda insanda daha çok manevi bir hal meydana gelmekte, ruhsal irtibat için zemin oluşmakta, insan zihni günlük alışkanlıklardan temizlenmekte ve meşguliyetler minimum düzeye inmektedir. Bu haldeyken nefis taşıdığı artı güç ve şeref ile ziyaretten faydalanır. Kamil insan ve Allah’ın velileri sıfatıyla masum imamları (a.s) bilinçlice ve marifet ile ziyaret etmenin çok değerli maddî ve manevî faydaları vardır. Bu hususlar ziyaretin felsefesi olabilir. Biz burada onların bazılarına işaret edeceğiz:

1. Allah ile irtibat: İmamlara (a.s) itaat Allah’a itaat ve onlara itaatsizlik de Allah’a itaatsizlik olduğu ve onlara uyan herkesin Allah’a uymuş olması gibi, onları tazim eden herkes Allah’ı tazim edecektir.

2. Ziyaret Allah’a sevgi duymayı ilan etmek ve belirtmektir; çünkü din sevgi dışında başka bir şey değildir. İmamlar Allah’ın sevenler ve Allah’ın sevgilileridirler, Allah’ın sevgililerini sevmek de Allah’ı sevmektir. Ehli Beytin (a.s) temiz marketlerini ziyaret etmek bu aşk, sevgi ve gönül vermenin tecellileridir.[8]

3. Kamil insana saygı ve tazimde bulunmak: Mümkün olan her kemali eksiksiz taşıyan kâmil insan tipinin açık numuneleri temiz imamlardır (a.s). Bu yüzden onlar mütevatir iki emanet hadisinde Kur’an’ın dengi olarak tanıtılmışlardır; çünkü onlar Kur’an’ın amelî örnekledirler. Ehli Beyte saygı ve tazimde bulunmak insaniyet ve halifetullah makamına saygıda bulunmaktır. Onların kabirlerini ziyaret etmek bu saygının göstergelerinden biridir.

4. Kamil insana biat etmeyi yenilemek: Temiz imamlar (a.s) maddî hayatları boyunca kutsal vazifeleri yapmaya ve yüce hedefleri gerçekleştirmeye çalışmışlardır. Ama bu iş o zaman çok az olan fedakâr yarenlerin yardımına ihtiyaç duyduğundan belirtilen yüce hedeflerin çoğu henüz gerçekleşmemiştir. Onları ziyaret etmek mezkûr hedeflerin gerçekleşmesine biat ve bağlılığın ifadesidir.

5. Ziyaret, kâmil insan ile irtibat ve insaniyetin özüne bağlanmaktır.

6. İmamları ziyaret etmek dine iman duymanın ve tevazu göstermenin ifadesidir.

7. Dünyadan uzaklaşmak, ölümü hatırlamak ve insanı kemal yolundan alıkoyan engelleri kaldırmaktır ziyaret.

8. İslam dini meselelerin toplumsal boyutuna önem atfeder; hac, cemaat namazı ve içtimada yer almak bunlardan sayılır. Bu toplanmaların birçok faydası olduğu apaçıktır. Biz bu meseleyi tahlil ettiğimizde bu meselenin (ziyaret) birçok fayda, eser ve berekete neden teşkil ettiğini gözlemlemekteyiz. Müslüman’ın İslam toplumunun taşıdığı değeri öğrenmesi bu eserlerden biridir. İslam toplumunda inanlar ile birlikte bir müddet yaşadığında İslam toplumuna yönelik itminan hali kendisinde hâsıl olur. Aynı şekilde inanmayan ve Müslüman olmayan bireyler bu toplulukları gözlemleme neticesinde en azından bir süreliğine yanlış işlere girişmekten el çekecektirler. Bu, İslam toplumu için meydana gelebilecek en az faydadır. Cinayet işlerindeki uzmanlar, Ramazan ayı gibi zamanlarda yanlış işlerin en aza düştüğünü bildirmektedir. Burada daha sayılamayacak bu tür birçok yarar vardır. Bu gibi meselelerden kaynaklanan siyasî faydalar ise çok açık ve belirgindir. Bunlardan birisi ittihat ve gönül birliğidir. Bu vahdet ve gönül birlikteliği düşmanlar karşısındaki temel bir etkendir. İkincisi, düşmanlar ziyaretçiler topluluğunu gördüğünde onlar için özel bir hesap açmaktadırlar. Bundan dolayı hatta laik partilerin bile kendi muhaliflerine karşı koymak ve onlar karşısında direnç ve güçlerini göstermek için miting ve gösteri yaptıklarını gözlemlemekteyiz.



[1] İsfahani, Rağıb, Müfredat, Elfazu’l-Kur’an, Tahkik-i Davudi, Sıfvan, Adnan, s. 387, çap-ı evvel, Eddaru’ş-Şamiye, Beyrut, 1416 h.k.

[2] Tarihi, Fahruddin, c. 3, s. 320, çap-ı dovvom, Mektebetü’l-Murtezeviye, 1365.

[3] Resail, İbn. Sina, s. 335, Cevadi, Mürteza, Felsefe-im Ziyaret Ve Ayin-ı An’dan nakledilmiştir.

[4] Kumi, İbn. Kuluye, Kamilu’z-Ziyarat, s. 45, çap-ı evvel, Mürtezeviye, Necef, 1365 h.k.

[5] Kumi, Abbas, Sefinetü’l-Bahar, c. 3, s. 518, çap-ı dovvom, sve, Kum, 1416 h.k.

[6] Kumi, Abbas, Mefatihü’l-Cenan, Ziyaret-i İmam Hüseyin Der Nime-i Mah-ı Receb, s. 798, çap-ı dovvom, Arman, Kum, 1380 h.ş.

[7] Bkz: Felsefe-i Ziyaret Ve Ayin-ı An, s. 27.

[8] Bkz: Cevadi Amuli, Abdullah, Sahbay-ı Hac, s. 489, çap-ı dovvom, İsra, Kum, 1378 h.k.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Cenabet guslü alması gereken biri namaz kılabilmek için guslün yanı sıra abdestte alması gerekir mi?
    26159 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/08/11
    Cenabet guslü yerine getirmiş olan kimse normal şartlarda abdesti bozan bir durumla karşılaşmadığı takdirde (tuvalete çıkma, yellenme gibi…)aldığı cenabet guslü ile namaz kılabilir ve namaz için abdest almaması gerekir. Eğer abdesti bozan bir durumla karşılaşmadığı halde gusülden sonra namaz için abdest alırsa haram olan(yapmaması gereken ) bir ...
  • İmam niçin masum olmalıdır ve imamın masum olduğu nasıl belirlenmelidir?
    13092 Eski Kelam İlmi 2008/06/18
    Şia, Ehl-i Sünnet’in aksine, imamın, da masumiyet konusunda peygamberler (s.a.a.) gibi olduğuna inanmaktadır. Bu yüzden İslam Peygamberi ve diğer ilahi peygamberlerin de masum oldukları gibi, imam da hata ve yanlıştan masum olmalıdır.Ama Ehl-i Sünnet, peygamberden sonraki halifeliği, ilahi değil, toplumsal bir makam olarak görmektedirler onlara göre bu makam halk ...
  • Rehberliğin görüşüne göre “bilerek” namazı bozmanın hükmü nedir?
    30111 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/22
    İradi olarak farz namazı bozmak ve kesmek haramdır ama bir kefareti yoktur. Eğer insan namazını doğru kılıp kılmadığına dair şüphe ederse şüphesine itina etmemeli, namazını doğru kıldığına hükmetmeli ve namazı bozmamalıdır. Ama namazını bozarsa bunun bir kefareti yoktur. Elbette farz namazı iradi olarak bozmak haramdır ama ...
  • Eğer namaz kılan bir insan namaz esnasında mescidin necis olduğunu veya olacağını anlarsa ne yapmalıdır?
    6070 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/09/12
    Tevzihü’l-Mesail’de şöyle belirtilmiştir: “Eğer namaz kılan şahıs namaz esnasında mescidin necis olduğunu anlarsa ve namaz vakti dar ise namazın tümünü kılmalıdır. Eğer vakti varsa ve mescidi temizlemek namazı bozmaya neden olmazsa namaz esnasında temizlemeli ve sonra namaz kılmalıdır. Lakin bu namazı bozacaksa, namazı bozmalı, mescidi temizlemeli ve sonra namaz ...
  • Ümmü'l Mü'minin deyimi nasıl ortaya çıktı?
    11752 Tefsir 2009/06/16
    Ümmü'l Mü'minin deyimi ilk olarak Peygamber (s.a.a)'in zamanında Ahzap suresinin 6. ayetinin nazil olmasıyla deyimleşti. Ayet, Peygamber (s.a.a)'in eşlerinin mü'minlere göre durumunu ortaya ...
  • Yemek yemek için ev sahibinden izin almak gerekir mi?
    7032 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/02/14
    İslami açıdan insanın yemeğinin helal ve pak olmasının yanı sıra mubah da olması gerekir yani o yemeğin sahibi de razı olmalıdır ve biz de onun razılığını bilmeliyiz. Başkalarını malını izinleri olmaksızın kullanmak haramdır. Ancak bir kimse başkasını yemek için evine davet etmiş yemek sofrasını açmış veya bir bağ sahibi ...
  • Eğer Ayşe müminlerin annesiyse ve Kur’an onun temiz olduğunu ilan etmişse, Cemel savaşında İmam Ali’yle (a.s) nasıl savaştı?
    9578 Eski Kelam İlmi 2011/09/21
    Sorudaki temizlikten kastedilen temizlik, tathir ayetinin içeriği olan tüm yönleriyle ve mutlak temizlikse, tathir ayeti sadece aziz Peygamber (s.a.a), İmam Ali (a.s), Fatıma (a.s), İmam Hasan (a.s) ve İmam Hüseyin ile ilgilidir ve Peygamberin eşlerini kapsamamaktadır. Ama iffet ile çelişen bir ameli yapma ithamından (ifk hadisesi) temizlenmek ise, bu ...
  • Gusül alırken bedenin mutlaka yıkanması gereken yerleri neresidir?
    9969 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/01/17
    Guslün doğru olmasının şartlarından biri suyun bedenin görünen dış yüzünün tümüne ulaşmasıdır. Nitekim Tevzih-ul Mesail’de şöyle yazar: ‘Gusül alırken bedende iğne ucu kadarda yıkanmayan yer kalırsa gusül batıldır. Ama kulak ve burun içi gibi görünmeyen yerlerini yıkamak farz değildir.’
  • Hz. Meryem’in makamının yükselmesine neden olan şey nedir?
    15584 Tefsir 2012/06/26
    Kur’an ve hadislerden anlaşılan şu ki; İmran’ın kızı Meryem, mali bakımından iaşesini idare edebilecek bir güce sahip değil ve böyle fakir bir ailede (zira o doğmadan önce babası vefat etmişti) dünyaya gelmiştir. Bu neden dolayı onun sorumluluğunu Hz. Zekeriya (Meryem’in teyzesinin kocası) üstlenmişti. Bu değerli ...
  • Aceleyi gidermek için ne yapılmalıdır?
    6741 Teorik Ahlak 2012/05/03
    Acele, dinsel öğretilerin men ettiği hususlardandır. Bu, işleri yapmada erken girişimde bulunmak anlamına gelir. Acele etmek hız ve işleri zamanında yapmak ile fark eder. Hız, öncüllerin ve gerekli şartların hazır olmasından sonra insanın fırsatı elden vermemesi ve işi yapmak için girişimde bulunmasıdır. Acelenin karşısında ise soğukkanlılık ve ...

En Çok Okunanlar