Gelişmiş Arama
Ziyaret
8886
Güncellenme Tarihi: 2011/10/22
Soru Özeti
Neden Kur’an sizler kadınlarınızı dövebilirsiniz diye buyurmaktadır?
Soru
Neden Kur’an sizler kadınlarınızı dövebilirsiniz diye buyurmaktadır?
Kısa Cevap

Kur’an’da tavsiye edilmiş üçüncü taktik (öğüt verme ve yataktan uzaklaştırmadan sonra) hakkında, ilk bakışta insan, istediği şekilde kadına davranması ve yumruk, tokat ve tekmeyle onu teslim alması için İslam’ın erkeğe imkan tanımak istediği sanısına kapılabilir. Oysaki durum asla bundan ibaret değildir. Kadınların isyan etmesi, vazife ve sorumluluklarına sırt çevirmede haddi aşması, aynı şekilde kanun çiğneme yolunda inatçılık ve diretmeyle adım atması, öğütlerin etki etmemesi, yataktan ayrılma ve itinasızlığın fayda vermemesi, “fiilin sertliği” dışında bir yol kalmaması ve yükümlülükleri ve sorumluluklarını yerine getirmesi için şiddet ve fiilin sertliğinden başka bir çare kalmaması durumunda, erkeklere “üçüncü taktik” yoluyla vazifelerini yerine getirmek için onları mecbur kılmaya izin verilmiştir.

Ayrıntılı Cevap

Kur’an’da konuyla ilgili bir ayet mevcuttur ve ilkönce ayetin manasını zikrediyoruz: “Dürüst ve erdemli kadınlar, gerçekten Allahın koru(nmasını buyur)duğu mahremiyeti koruyan sadık ve itaatkâr kadınlardır. Kötü niyetlerinden korktuğunuz kadınlara gelince, onlara (önce) nasihat edin; sonra yatakta yalnız bırakın; sonra dövün ve bundan sonra itaat ederlerse onları incitmekten kaçının. Allah gerçekten yücedir, büyüktür.”[1] Burada İslam kadınların dövülmesini caiz mi saymıştır diye bir eleştiri akla gelebilir. Bu eleştirinin cevabı ayetin manası, onu açıklayan nakledilen rivayetler, fıkıh kitaplarında yapılan ilgili izahlar ve aynı şekilde bugünkü psikologların yapmış olduğu açıklamalara bakmayla pek girift değildir. Vurmaktan maksat, güç gösterisi ve kadının nahif cismini ve latif bedenini dağıtmak değildir. Kur’an’da tavsiye edilmiş üçüncü taktik (öğüt verme ve yataktan uzaklaştırmadan sonra) hakkında, ilk bakışta insan, istediği şekilde kadına davranması ve yumruk, tokat ve tekmeyle onu teslim alması için İslam’ın erkeğe imkan tanımak istediği sanısına kapılabilir. Oysaki durum asla bundan ibaret değildir. Vurmanın mertebeleri olduğu apaçıktır. Çok normal ve acı ve eziyet vermeyen bir ense tokadından şahsın hareketten düşüp ama ölmeyeceği dereceye kadar dövülmesine değin her şey vurmak sayılır. Artı, vurma neticesinde insanın kalbi durur ve bedeni çalışamaz hale gelirse, artık buna vurmak denmez, öldürmek denir! Önemli olan nokta vurmanın haddinin kim tarafından belirleneceğidir. Erkeğin kendi vuruşunun had ve ölçüsünü belirleme ve İslam’ın yaratılış reyhanı ve varlık bahçesinin güzel ve taravetli gülü olarak değerlendirdiği mazlum kadının nahif bedenini bitkin, güçsüz ve bitap kılacak derecede kırbaç, yumruk, tekme ve tokat darbelerinin altında bırakma hakkı var mıdır? Vurma nerede caiz görülmüştür ve caiz görüldüğü yerde nasıl bir vurma kastedilmiştir? Bunun haddini kim tayin etmelidir? Koca mı yoksa başka bir makam mı? Kadının kocasına itaat etmesinin ve Kur’an’ın deyimiyle konutun farz oluşu, sadece cinsel ilişkiyle ilgilidir ve kocanın onu süpürmeye, eskiyi ağartmaya, aşçılığa, elbise yıkamaya ve bu tür işlere mecbur kılma hakkı yoktur. Bunlar anlayış, samimiyet, işbirliği, hemfikirlik, özveri ve fedakârlık yoluyla karı ve koca tarafından hal edilmelidir. Bu nedenle, bu gibi hususlarda hatta kadını hesaba çekmeye bile kocanın hakkı yoktur ve kabadayılık yapıp vurup yaralamayla ona kendi iradesini dayatması ise asla tasavvur edilemez. Erkek eve külfet ve keniz değil, bilakis eş, meslektaş, hemfikir, yar ve yardımcı getirdiğini ve ondan sadece konut ve koruma beklentisi içinde olabileceğini bilmelidir. Bu nedenle, üç taktik kadının (evlilik yükümlülüklerini reddederek) başkaldırması ve itaat etmeyi terk etmesi alanına özgüdür ve genellikle aile ortamında kadının işbirliği, hemfikirlilik ve gönüldeşlik için yaptığı iş ve hususlarla ilgili değildir.[2] Kadınların isyan etmesi, vazife ve sorumluluklarına sırt çevirmede haddi aşması, aynı şekilde kanun çiğneme yolunda inatçılık ve diretmeyle adım atması, öğütlerin etki etmemesi, yataktan ayrılma ve itinasızlığın fayda vermemesi, “fiilin sertliği” dışında bir yol kalmaması ve yükümlülükleri ve sorumluluklarını yerine getirmesi için şiddet ve fiilin sertliğinden başka bir çare kalmaması durumunda, erkeklere “üçüncü taktik” yoluyla vazifelerini yerine getirmek için onları mecbur kılmaya izin verilmiştir. Buradaki bedensel tembih “fıkıh kitaplarında belirtildiği gibi- mülayim ve hafif olmalı ve bedende kırılmaya, yaralanmaya ve morarmaya neden olmamalıdır.[3] Hatta vurmanın açıklaması hakkındaki bazı rivayetlerde İmam (a.s) şöyle buyuruyor: Kastedilen, misvak çubuğuyla vurmaktır.[4] Evet, bedensel tembihin hedefi, evlilik ilişkisinin sürmesi ve aile kurumunu sıcak tutmaktır. Öte taraftan ayet-i kerime bir hastalığı tedavi etme gayesinde olabilir. Bugünkü psikanalizler, bir grup kadının “mazoşizm” adında bir hal taşıdığına ve bu halin onlarda artması durumunda kendilerinin tek huzur bulma yolunun bedensel tembih olduğuna inanmaktadır.[5] Biz bu görüşü kesin bir şekilde Kur’an’a isnat etmemekteyiz ve bir grup da bu görüşe katılmamaktadır.[6]             



[1] Nisa, 34.

[2] Dr. Ahmed Beheşti’nin Hanivade Der Kur’an kitabı, s. 111’den yararlanılmıştır.

[3] Tefsir-i Numune, c. 3, s. 41. Bkz: 1433. Sayılı (site: 990) sorunun yanıtı (İzribuhunne’nin Manası).

[4] Tefsir-i Nuru’l-Sakaleyn, c. 1, s. 478.

[5] Tefsir-i Numune, c. 3, s. 415.

[6] Hanivade Der Kur’an, s. 111 ve sonrası.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Hangi ayet tevhidin kısımlarını içermektedir? Tevhidin kısımları nelerdir?
    16882 Eski Kelam İlmi 2011/08/14
     Tevhit konusu, Kuranî ve dinî kavramlar içinde en derin ve geniş konulardandır. Çünkü tevhidin çeşitleri ve mertebeleri vardır. Bu yüzden Kuran’da tevhit konusu birçok sure ve ayette genişçe ve derin olarak işlenmiştir. Kuran’ın bu üslup ve tarzı temel kavramlardadır. Bugün bu üslup, Kuran’ın konusal ...
  • Genetik düzeltmenin hükmü ve bu yöntemle dünyaya gelen çocuğun hükmü nedir?
    7251 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/07/11
    Genetik düzeltmeler yapmanın birçok çeşidi söz konusudur bu yüzden tabii olarak hükümleri de farklıdır.Ancak genel olarak söylemek gerekir ki genetik düzeltme karı kocanın (eşlerin) sperm ve yumurtalığı üzerinde yapılır ve maksat dünyaya gelecek çocuğun genler ve kalıtımla geçen hastalıklara karşı bağışıklık kazanması olursa ...
  • Niçin bizim mektepte imamlık makamı babadan oğla irsi olarak geçmektedir?
    8827 Eski Kelam İlmi 2010/10/05
    İmamet makamı masum olmak ve bol ilim gibi vasıflara sahip olan kişiye verilir. Bu vasıflara kimin sahip olduğunu yalnız Allah Teala bilir. Bu yüzden imamlar dünyaya gelmeden önce onların isimleri ve özellikleri Allah tarafından Peygambere bildirilmiştir. Ama imamlık veya peygamberlik makamının gereken liyakati taşıdığı için önceki peygamberin soyunda yer ...
  • Acaba İmam Hüseyin(a.s) bir hadisinde, Arap ve Acem arasında fark koymuş ve Acemleri kınamış mıdır?
    9935 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2010/09/04
    Dile getirdiğiniz rivayet Ebu Ebdillah (a.s)'dandır. Yani İmam Sadık (a.s)'tan, İmam Hüseyin (a.s)'den değildir. Şöyle buyurmuşlardır: “Biz Kureyşteniz ve bizim Şialarımız da Araptırlar, acem değil”. Bu rivayetin zahir anlamı dikkate alındığında Arap, acem ve Kureyş'ten maksat bilinen meşhur ırklardır. Ama bu rivayet senet açısından zayıftır. ...
  • Müslüman kadınlar camiasından ilmi havzalarda içtihat derecesine ulaşanlar var mı?
    10122 تاريخ بزرگان 2010/06/08
    İslam’ın ilime önem vermesi ve ilimi kadın erkek herkese farz kılması sonucu bazı kadınlar ilim öğrenimine iştigal edip sonunda içtihat derecesine ulaşmışlardır.Örneğin, H. K. 1403 yılında vefat etmiş olan Bayan Müçtehit Emin ve şimdi kadınların ilmi havzalarının değerli üstatlarından ...
  • Ailenin duyarsılığından dolayı tutumadığım oruçları kaza etmek zorunda mıyım?
    5608 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/14
    Hz. Ayetullahi’l-uzma Sistaninin (allah yüce gölgesini dahada uaztsın) defteri:Eğer itminanla orucun vacip olmadığına inanarak oruç tutmamışsa (kefaret yoktur ve) kaza yeterlidir.Hz. Ayetullahi’l-uzma Mekarım-i Şirazinin (allah yüce gölgesini dahada uaztsın) defteri:Namaz ve oruçları tedrici bir şekilde kaza ediniz. Kefaretin ile ilgili (niteliği hakkında) tevzihu’l-mesailimizdeki 1301-1402 numaralı meselelerdeki ...
  • Ağzı temizleyen maddelerin içinde genellikle az miktarda alkol bulunur. Bunun hükmü nedir?
    6519 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/06/12
    Sarhoş edici[1] sıvılardan olup olmadığı belli olmayan alkoller temiz hükmündedirler. Onların karıştırıldığı sıvıların alınıp satılması ve kullanılmasının herhangi bir sakıncası yoktur.[2]
  • Ahmet ismi İncil’in neresinde gelmiştir?
    27338 Eski Kelam İlmi 2011/11/12
    Bu konuda dikkat edilmesi gereken önemli nokta şudur: Kur’an, İncil’de İslam Peygamber’inin (s.a.a) müjdeleyici olduğunu söylüyorsa, tahrif edilmiş İncil’i değil, Hz. İsa’nın (a.s) getirdiği incili kastetmektedir. Elbette tahrif edilmiş hali hazırdaki İncil’de de, bu meseleye işaret edilmesi dikkate değer bir konudur.Hz. Mesih (a.s), “Farkilit”ın geleceği müjdesini vermişti. Bu kelime ...
  • el-Muttali ve el-Mulakkan sıfatlar kemaliye mi yoksa veya cemaliye sıfatlardan mıdırlar?
    7183 Eski Kelam İlmi 2012/05/15
    İster Allah’ın lütfunu, ister kahrını vs. yansıtsın bir sıfatın Allah’ta olduğunu ispat eden bütün sübuti sıfatlar kelam ilminde cemal sıfatları diye bilinmekte ve varlık açısından aralarında herhangi bir fark yoktur. Soruda gelen el-Muttali (Telkin edici) ve el-Mulakkan (Bilen)’da bunlardandır. ...
  • Şia imamlarının Son Peygamber Hz. Muhammed dışında diğer peygamberlerden daha faziletli ve üstün oluşunun sebebi nedir?
    17757 Eski Kelam İlmi 2010/10/05
    Bizim dini öğretilerimizde geldiğine göre Hz. Muhammed dışında hiçbir peygamber, peygamberlik vasfı dışında imamlardan üstün değildir.Yine bazı hadislere göre ism-i azam 73 harften ibarettir ki önceki peygamberler bu harflerin hepsine vakıf değildiler. Örneğin Hz. İbrahim'e yalnız sekiz harf verilmiştir ancak İslam Peygamberi Hz. Muhammed (s.a.a)'e 72 harf verilmiştir ...

En Çok Okunanlar