Gelişmiş Arama
Ziyaret
6965
Güncellenme Tarihi: 2010/12/05
Soru Özeti
Cennet nimetleri bıktırıcı değilse, cennet ehli bir lezzeti bırakıp başka bir lezzete nasıl yönelebilirler?
Soru
Cennet nimetleri bıktırıcı değilse, cennet ehli bir lezzeti bırakıp başka bir lezzete nasıl yönelebilirler?
Kısa Cevap

Bu sorunun kaynağı galiba dünyanın özellikleriyle ahiret meselelerinin birbirleriyle mukayese edilmesi ve dünyanın özelliklerinin ölçü kabul edilmesidir. Eksiklik, kusur, hastalık, zayıflık ve yokluk bu aleme aittir. Halbuki ayet ve rivayetlere göre ahiret aleminin özellikleri bu dünyanınkiyle muvafık değildir.

Bir lezzeti bırakıp (eğer cennette bırakmak varsa) başka bir lezzete yönelmek o nimetten yorulduğu için değil, nimetlerin taze ve çeşitli olmasından dolayıdır. Cennet, bütün peygamberlerin ve müminlerin isteklerinin kemalidir. Emir-ül Müminin’in deyimiyle cennet hakkında senin için anlatılanlara kalp gözüyle bakarsan, dünyada olanları -her ne kadar yeni ve güzel olsalarda- kalbinden silersin.

Cennetlik insan hep canlıdır, zira daima çeşitli tecelliler görmektedir. Cismani tecelliyattan ilahi rızvana yükselmiş ve hakkın rububiyetinin dergahında yaratılışın temaşasına koyulmuştur.

Bir başka nokta şudur: Cennetlik bir insan için asıl lezzet, şu anda yaratıcısının misafiri olması ve O’nun sofrasında oturmasıdır. Yani o hakikatle bağlantısını kurmuştur. Bu yüzden yorulmanın manası yoktur.

Ayrıntılı Cevap

Bu sorunun kaynağı galiba dünyanın özellikleriyle ahiret meselelerinin birbirleriyle mukayese edilmesi ve dünyanın özelliklerinin ölçü olarak alınmasıdır. Eksiklik, kusur, hastalık, zayıflık ve yokluk bu aleme aittir. Oysa ahiret alemi, ayet ve rivayetlere göre bu dünyanın özellikleriyle muvafık değildir. Cennette yokluk ve eksiklik olmaz. Dolayısıyla onun lezzeti daimidir, değişme ve bozulma diye bir şey söz konusu değildir. Allah-u Teala buyuruyor: ‘Şüphe yok ki ahiret yurdunda gerçek yaşayış vardır.’[1] Demek ki ahiret alemi ve ona ait her şey hayat ve yeniliktir. Cennetlik insan hep canlıdır, zira daima çeşitli tecelliler görmektedir. Cismani tecelliyattan ilahi rızvana yükselmiş ve hakkın rububiyetinin dergahında yaratılışın temaşasına koyulmuştur. Bu yüzden bir lezzeti bırakıp başka bir lezzete yönelmek nimetten yorulduğu için değil, lezzetin tazeliği ve nimetlerin canlı ve çeşitli olmasından dolayıdır.

Cennet, o yüce ebedi yer, bütün peygamberlerin ve müminlerin isteklerinin kemali, daha genel bir ifadeyle bütün muvahhidlerin arzusudur.

Hz. Ali (a.s) bir hutbesinde cennetin özelliklerini şöyle anlatmaktadır: ‘Cennet hakkında senin için anlatılanlara kalp gözüyle bakarsan dünyaya ait olan her şeyi -her ne kadar güzel ve çekici, istekleri nefsani ve hoşa giden şeyleri insana çekici gelse de- kalbinden silersin. Irmakların kenarındaki ağaçların hareketleri, yapraklar birbirine değerken çıkardıkları güzel sesleri ve miskten tepelere gizlenmiş ağaçların kökleri üzerinde düşünürsen kendinden geçersin. Taze ve sağlam dallara asılmış yaş ve yeni inci salkımları, dallarda ve goncalarda kolaylıkla koparılabilen ve herkesin isteğine göre ulaşılabilen rengarenk meyvelerde aynı şekildedir. Cennet ehlinin sarayları, temiz ve saf bal, arıtılmış şerbetler dolaştırılır. Cennettekiler öyle kimselerdir ki ebedi mekanlarına yerleşinceye kadar hep ilahi inayetlere mazhar olurlar. Orada burada olmaktan kurtulurlar. Öyleyse ey (sözlerimi) duyan bil ki, tasavvur ettiğin güzel manzaralara ulaşmak için gönlünü meşgul etsen cennete gitmek için can verirsin. Ve buradan hemen kalkarak gidip kabiristana komşu olmak istersin ve dünyayı kalbinden silersin.[2]

Bir diğer nokta da şudur, cennet, müminlerin Allah’la yaptıkları muamelenin sonucunda onlara verilmiş bir müjdedir.

Cennetlik bir insan için asıl lezzet, şu anda yaratıcısının misafiri olması ve O’nun sofrasında oturmasıdır. Yani o hakikatle bağlantı kurmuştur. Bu yüzden yorulmanın bir manası yoktur. Dünyada nikahın, yenilen lezzetli yemeklerin ve güzel içeceklerin lezzet ve etkilerinin zayıflayıp yokolması bu alemin eksikliğinden dolayıdır. Bu dünyada eksiklik olmadığını varsayarsak güzellik ve neşesi kötü hale dönüşmeycek ve her ne lezzet ve eğlencesi olsa hiç bir kusur, bıkkınlık ve eksiklik olmadan ebedi olacaktır; Kur’an bir ayette sanki buna cevap vererek şöyle buyuruyor: ‘Orada ebedi olarak kalırlar ve oradan ayrılmak da istemezler.’[3] Yani cennet ehli değişimi istemezler ve cennet onlar için yorucu değildir.


[1] -Ankebut/64.

[2] -Nehc-ul Belağa, 165. hutbe

[3] -Kehf/108.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Hangi ayet tevhidin kısımlarını içermektedir? Tevhidin kısımları nelerdir?
    16882 Eski Kelam İlmi 2011/08/14
     Tevhit konusu, Kuranî ve dinî kavramlar içinde en derin ve geniş konulardandır. Çünkü tevhidin çeşitleri ve mertebeleri vardır. Bu yüzden Kuran’da tevhit konusu birçok sure ve ayette genişçe ve derin olarak işlenmiştir. Kuran’ın bu üslup ve tarzı temel kavramlardadır. Bugün bu üslup, Kuran’ın konusal ...
  • Genetik düzeltmenin hükmü ve bu yöntemle dünyaya gelen çocuğun hükmü nedir?
    7251 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/07/11
    Genetik düzeltmeler yapmanın birçok çeşidi söz konusudur bu yüzden tabii olarak hükümleri de farklıdır.Ancak genel olarak söylemek gerekir ki genetik düzeltme karı kocanın (eşlerin) sperm ve yumurtalığı üzerinde yapılır ve maksat dünyaya gelecek çocuğun genler ve kalıtımla geçen hastalıklara karşı bağışıklık kazanması olursa ...
  • Niçin bizim mektepte imamlık makamı babadan oğla irsi olarak geçmektedir?
    8827 Eski Kelam İlmi 2010/10/05
    İmamet makamı masum olmak ve bol ilim gibi vasıflara sahip olan kişiye verilir. Bu vasıflara kimin sahip olduğunu yalnız Allah Teala bilir. Bu yüzden imamlar dünyaya gelmeden önce onların isimleri ve özellikleri Allah tarafından Peygambere bildirilmiştir. Ama imamlık veya peygamberlik makamının gereken liyakati taşıdığı için önceki peygamberin soyunda yer ...
  • Acaba İmam Hüseyin(a.s) bir hadisinde, Arap ve Acem arasında fark koymuş ve Acemleri kınamış mıdır?
    9935 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2010/09/04
    Dile getirdiğiniz rivayet Ebu Ebdillah (a.s)'dandır. Yani İmam Sadık (a.s)'tan, İmam Hüseyin (a.s)'den değildir. Şöyle buyurmuşlardır: “Biz Kureyşteniz ve bizim Şialarımız da Araptırlar, acem değil”. Bu rivayetin zahir anlamı dikkate alındığında Arap, acem ve Kureyş'ten maksat bilinen meşhur ırklardır. Ama bu rivayet senet açısından zayıftır. ...
  • Müslüman kadınlar camiasından ilmi havzalarda içtihat derecesine ulaşanlar var mı?
    10122 تاريخ بزرگان 2010/06/08
    İslam’ın ilime önem vermesi ve ilimi kadın erkek herkese farz kılması sonucu bazı kadınlar ilim öğrenimine iştigal edip sonunda içtihat derecesine ulaşmışlardır.Örneğin, H. K. 1403 yılında vefat etmiş olan Bayan Müçtehit Emin ve şimdi kadınların ilmi havzalarının değerli üstatlarından ...
  • Ailenin duyarsılığından dolayı tutumadığım oruçları kaza etmek zorunda mıyım?
    5608 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/14
    Hz. Ayetullahi’l-uzma Sistaninin (allah yüce gölgesini dahada uaztsın) defteri:Eğer itminanla orucun vacip olmadığına inanarak oruç tutmamışsa (kefaret yoktur ve) kaza yeterlidir.Hz. Ayetullahi’l-uzma Mekarım-i Şirazinin (allah yüce gölgesini dahada uaztsın) defteri:Namaz ve oruçları tedrici bir şekilde kaza ediniz. Kefaretin ile ilgili (niteliği hakkında) tevzihu’l-mesailimizdeki 1301-1402 numaralı meselelerdeki ...
  • Ağzı temizleyen maddelerin içinde genellikle az miktarda alkol bulunur. Bunun hükmü nedir?
    6519 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/06/12
    Sarhoş edici[1] sıvılardan olup olmadığı belli olmayan alkoller temiz hükmündedirler. Onların karıştırıldığı sıvıların alınıp satılması ve kullanılmasının herhangi bir sakıncası yoktur.[2]
  • Ahmet ismi İncil’in neresinde gelmiştir?
    27338 Eski Kelam İlmi 2011/11/12
    Bu konuda dikkat edilmesi gereken önemli nokta şudur: Kur’an, İncil’de İslam Peygamber’inin (s.a.a) müjdeleyici olduğunu söylüyorsa, tahrif edilmiş İncil’i değil, Hz. İsa’nın (a.s) getirdiği incili kastetmektedir. Elbette tahrif edilmiş hali hazırdaki İncil’de de, bu meseleye işaret edilmesi dikkate değer bir konudur.Hz. Mesih (a.s), “Farkilit”ın geleceği müjdesini vermişti. Bu kelime ...
  • el-Muttali ve el-Mulakkan sıfatlar kemaliye mi yoksa veya cemaliye sıfatlardan mıdırlar?
    7183 Eski Kelam İlmi 2012/05/15
    İster Allah’ın lütfunu, ister kahrını vs. yansıtsın bir sıfatın Allah’ta olduğunu ispat eden bütün sübuti sıfatlar kelam ilminde cemal sıfatları diye bilinmekte ve varlık açısından aralarında herhangi bir fark yoktur. Soruda gelen el-Muttali (Telkin edici) ve el-Mulakkan (Bilen)’da bunlardandır. ...
  • Şia imamlarının Son Peygamber Hz. Muhammed dışında diğer peygamberlerden daha faziletli ve üstün oluşunun sebebi nedir?
    17757 Eski Kelam İlmi 2010/10/05
    Bizim dini öğretilerimizde geldiğine göre Hz. Muhammed dışında hiçbir peygamber, peygamberlik vasfı dışında imamlardan üstün değildir.Yine bazı hadislere göre ism-i azam 73 harften ibarettir ki önceki peygamberler bu harflerin hepsine vakıf değildiler. Örneğin Hz. İbrahim'e yalnız sekiz harf verilmiştir ancak İslam Peygamberi Hz. Muhammed (s.a.a)'e 72 harf verilmiştir ...

En Çok Okunanlar