Gelişmiş Arama
Ziyaret
8752
Güncellenme Tarihi: 2010/02/01
Soru Özeti
Kadın neden taklit mercii olamaz?
Soru
Kadının taklit mercii olamamasının sebebi nedir?
Kısa Cevap

Dini alim ve uzmanlarının, kadının taklit mercii veya hakim olması konusunda bazı rivayetler ve icma gibi delillere dayanmışlardır. Bu delilleri geniş bir şekilde ele almak gerekir. Bu hükmün felsefesi hakkında öne sürdükleri deliller onları destekleyecek niteliktedir. Aşağıda onlardan bazılarını getiriyoruz:

 

1-             Kadınla erkek arasında bedensel ve ruhsal farklılıklar vardır. Bu farklılıklar ve erkeklerin yaratılıştan gelen özelliklerinden dolayı kadınlardan bazı sorumluluklar kaldırılmıştır. Zira sorumluluklar insanın gücüne göre belirlenir.

2-             Kadınların değişmez ruhsal özelliği, his yönünden çabuk etkilenmelerdir. Dini önderlik, ümmetin hidayeti, had ve kısasın uygulanması gibi yargı meseleleri kararlılık ve onun sonuçlarının kabullenilmesini gerektirir. Bu sorumluluk erkeklere yüklenmiştir.

Ancak bazı İslami düşünürler de bu delil ve noktaları kabul etmemiş ve kadınların dini merci ve hakim olabileceklerini söylemişlerdir.

Ayrıntılı Cevap

Kadınların dini merci ve yargıda makamında bulunamayacaklarını söyleyenler daha çok bu konudaki rivayetlere dayanmaktalar. İmam Sadık (a.s) buyuruyor: ‘Bakın sizden bir erkek bizim hükümleri bilirse; onu kendinize hakim edin ve ben onu hakim olarak atıyorum.’[1]

Ebu Hatice’nin rivayetinde ‘Recul’ yani erkek tabiri gelmiştir. Kaideye göre bu şart ihtirazidir (gözetilmesi gereken bir özelliği dile getirir) ve mevzuda etkisi vardır.[2] Buna göre uargıçlık, müçtehid ve taklit merciinin işlerindendir. Kadın taklit mercii olamaz.

Bunun yanı sıra kadınların dini merciilik ve yargıçlığını kabul etmeyenler icma’a da[3] dayanmışlardır. Yani dini merci ve yargıç olmanın şartının erkek olması gerektiği konusunda icma olduğunu iddia etmişlerdir.[4]

 

Yine bu grup, bazı diğer faktörleri de nazara alarak görüşlerini güçlendirmeye çalışmışlardır Örneğin:

 

1- Yüklenilecek sorumlulukların insanın gücüne göre belirlenmesi.

İslam’a göre kadın ve erkek mahiyet yönünden eşittirler. ‘Ey İnsanlar! Sizleri bir nefisten yaratan, ondanda eşini yaratan…Rabbinizden korkun.’[5] Dolayısıyla insanın mahiyetine hitap eden ister teşrii (yasama) veya tekvini (yaratışta var olan veriler), yönler de birbirlerine eşittirler. Kadın ve erkek her ne kadar aynı türden olsalar da birlerinden farklılık ve seçkinlikleri olan insanın iki sınıfındandırlar. Kur’an-ı Kerim şöyle buyuruyor:

‘Allah’ın kimini kiminden üstün kıldığından…erkekler kadınlara yönetici ve koruyucudurlar.’[6] Erkeklerin düşünce, cismi[7] ve nefsani güçlerinin fazla olması onların kadınlara göre aile ve toplumsal yaşamın bir çok önemli meselelerinde bir yönetici, hükmetme ve müdüriyetlerinin olmasına neden olmuştur.[8]

 

Kısacası kadın ve erkekler bedensel ve fizyolojik yönden birbirlerinden farklı oldukları için her biri özel vazifeler için yaratılmışlardır. Bu farklılık –ayrımcılık değil) beşer neslinin bekası içindir. Ama bu, kemal yolunun kadına bağlı veya sınırlı olduğu anlamına gelmez. Aksine bu farklılıktan dolayı dini merci olmak, yargı vb. gibi sorumluluklar ondan kaldırılmıştır. Başka bir deyişle erkeklerin buna uyumlu güçleri fıtri ve tekvinidir, bu da onlara daha çok sorumluluk yüklemektedir. Ve bu fazla güçlerinden dolayı Allah katında daha fazla­ sevap ve kurbları yoktur.

 

2- Dini merci ve yargıç olmak kararlılığı gerektirmektedir.

 

Kadınların değişmez ruhsal özelliği hislerin çabuk etkilenmesidir. Onların, sevinç, tedirginlik, ağlama, gülme gibi nefsani teessürleri erkeklerden daha çabuktur. Hüküm ve yargı da ise önemli olan gerçekçi olmak, ve insanın hislerin kontrol altına alabilmesidir.

 

Dini önderlik, ümmetin hidayeti ve had, kısasın icrası gibi yargı meseleleri ve bu yolda var olan  çekişmeler karşısında kararlılığı ve onun sonuçlarına katlanmayı gerektirmektedir. Başka bir deyişle kadının yaratılışında sevgi ve şefkat olduğundan bazı yerlerde kesin bir kararlılık gösteremiyorlar. Bu yüzden bu makamlardan azat olmuşlardır ve bu tehlikeli görevler erkeklere yüklenmiştir. Bunun kendisi kadına bir çeşit olumlu bakış ve onun makamına değer vermektir.

 

Ama aynı zamanda son dönemin bazı İslami düşünürleri yukarıdaki delilleri eleştirerek ­­dini merci olmayı ve yargı işini kadınlarında yapabileceklerini söylüyorlar.[9] Onlara göre dini merci olmak ve yargıçlık kadınlar için bir yükümlülük değildir. Allah-u Teala kadınları bu gibi zor görevlerden muaf tutmuş ve onlardan bir görev olarak istememiştir. Hadiste ‘Kadınlara Cuma yoktur, cemaat yoktur… hakim olamazlar…’[10] diye gelmişse, Cuma ve cemaat namazı, hakimlik vb. gibi şeyler kadınlara farz değildir manasınadır. Hadiste ‘kadın için Cuma yoktur’ denmiyor ki bundan böyle bir hakkın olmadığı anlaşılsın.[11]

 

Yine kadının yapı olarak hissi yönünün ağır basması onun akıl ve düşünce kuvvelerinin orta halli olmasına engel değildir. Kadında erkek gibi normal teorik akla sahip olabilir, yargı ve merci olmaktaki akıl ve bilginliği hislerine mağlup olmayabilir. Ama şartlar eşit olduğunda ve gerekli eğitim verildiğinde kadınların da bu makamlardan mahrum olacaklarına dair her hangi bir delil yoktur.[12]   

Bunun yanı sıra daha öncede belirtildiği gibi dini merci olmanın bazı gerekleri vardır.[13] Zikredilen deliller yargı veya toplumun rehberliğini kadınlardan aldıklarını farz etsek bile neden onlarda fetva makamını üstlenemesinler ve bu gibi şeylerin arasında bağlantı nedir?

İcma delili ise eğer bütün fakihlerin gerçek ittifakıyla gerçekleşmiş olsa bile, onların değinilen bir ya da birkaç yöne dayandıkları muhtemel olduğu için böyle bir icmanın geçerliliği ve itibarı yoktur.[14]   



[1] - el-Kafi, c.1, s.67

[2] - Daha fazla bilgi için bk: Mehdi Hadevi Tahrani, Yargı ve Yargıçlık, s.91-92

[3] - İcma, bütün fakihlerin kabul ettiği delillerden biridir.

[4] - Cevahir-ul Kelam, c.40, s.14; Miftah-ul Kerame, c.10, s.9; Cami-uş Şitat, c.2, s.680

[5] - Nisa/1; Bk: Muhammed Taki Misbah Yezdi, Maarif-i Kur’an konuları, İslamda Kadın Hakları risalesi

[6] - Nisa/34

[7] - Kadının bedeni erkeğinkinden daha zarif ve daha latiftir. Erkeklerin bedeni kadınlarınkine göre genellikle daha kaba ve daha güçlüdür. Nitekim kadınların ortalama bedensel gücü, erkeklerinkinden daha azdır. Ve kadınlar hamilelik döneminin dışında elli yaş civarına kadar her ay adet olmaları ve kan görmeleri onları hasta gibi yapmakta, şiddetli ruhsal ve bedensel zaaflar görmelerine neden olmaktadır. Yine kadının meme yapısı ona çocuğa süt verme görevini yüklüyor; bu da onun gücünün azalmasına neden oluyor.

[8] - el-Mizan, c.14, s.343

[9] - Daha fazla bilgi için bk: Cevadi Amuli, zen Der Ayine-i Celal ve Cemal, s.348-354

[10] - Men La Yahduruh-ul Fakih, c.4, s.362

[11] - Cevadi Amuli, a.g.e. s.350

[12] - a.g.e. s.353

[13] - Bu gerekler şunlardır: Velayet ve rehberlik, yargı ve fetva verme. Daha fazla bilgi için bk: Mehdi Hadevi Tahrani, Velayet ve Diyanet, s.138-143

[14] - Cevadi Amuli, a.g.e. s.349-353

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • cinsel sapıklık ve inhiraftan korkulmadığı taktirde evlilik bırkalabilinir mi?
    10114 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/03/01
    Evlilik olgusu bütün milletler arasında süre gelmiş bir gelenektir. Ancak islam dini evliliğe ve aile yuvasının ve teşkilatının kurulmasına çok önem vermiştir. Ayet ve rivayetlerdeki bütünlükten evliliğin ne kadar önemli olduğu çok güzel bir şekilde anlaşılıyor. Allahu teala kuranı kerimde bekar olanları evlendirin, şeklinde emr ...
  • İmam Musa Kazım’ın (a.s) hayatı, evlatları ve torunlarını özetle benim için açıklar mısınız?
    21759 تاريخ بزرگان 2011/01/20
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Melekler Âdem’in yaratılmasından önce Âdem’in bozgunculuk çıkaracağını nerden bilmekteydiler?
    13280 Tefsir 2011/06/20
    Meleklerin Âdem’in yaratılmasından önce Âdem’in bozgunculuk çıkaracağını nerden bildiği hususunda bir takım ihtimaller beyan edilmiştir:1. Lavh-i Mahfuz kanalıyla Âdem’in zürriyetinin yeryüzünde bozgunculuk çıkaracağı ve kan akıtacağı öğrenilmiştir. 2. İlahi haberler yoluyla öğrenilmiştir.3. Bu konu gerçekte meleklerin öngörüsüydü; çünkü onlar insanın bir takım tabii çelişkiler taşıyan toprak ...
  • Cennet ve cehennemde ölüm var mıdır?
    18303 Eski Kelam İlmi 2010/07/05
    Kur’an, rivayet ve aklî deliller, insanların cennete veya cehenneme gittiği zaman artık bir ölümün olmadığı hususunda müttefiktirler. Kur’an’ı Kerim bir taraftan kıyameti daimi gün (ebediyet günü) olarak adlandırmış ve öte taraftan da cennetlikleri daimiler (ebediler) sıfatıyla nitelemiştir. Rivayetlerde geldiği üzere cennetlik ve cehennemliklere şöyle ...
  • Yolculuktayım ve yolculuğumun müddeti belli değil. Lütfen seferî kılma ve tam kılma açısından namazımın durumunu belirtiniz.
    6948 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/08/22
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Cemaat namazı niyetinde namaz rekâtlarının sayısı belirtilmeli midir?
    6376 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/09/12
    Asıl yanıta değinmeden önce niyette iki önemli konunun dile getirildiği noktasını hatırlamak gerekir:1. Niyette söz gerekli midir?2. Niyette muteber olan şeyleri dile getirmenin lazım olmadığı açıklığa kavuştuktan sonra[1] hangi şeylerin niyette gerekli ve muteber olduğu konusu ortaya çıkmaktadır. ...
  • Hicr suresi 91. ayetteki bölenlerden Allah’ın kasti nedir?
    11333 Tefsir 2010/11/27
    Bu ayet-i şerifede yer alan “el-muktesimin” kavramı bölen ve bölücüler anlamındadır. Bu ayetin nüzul sebebinin ne olduğu ve kimler hakkında nazil olduğu hususunda ise tefsirlerde birkaç ihtimal beyan edilmiştir. 1. Hac aylarında yolculara Muhammed adındaki bir şahsın bir takım iddiaları olduğunu ve kesinlikle kendisinin sözlerini dinlememelerini ...
  • Üç Haslet hadisinin senedi sahih midir?
    7310 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2011/10/23
    Söz konusu hadisin bazı ravileri hakkında elde herhangi bir bilgi yoksa da birkaç sebepten dolayı ona istinat edilebilir:1-Hadis, çeşitli birinci grup rivayet kaynaklarında gelmiştir. Ve biliyoruz ki bir rivayet değişik kaynaklarda gelmişse ve büyük muhaddisler ona önem vermişlerse bu, onun itibarını ve muhaddislerin ...
  • Sigaranın orucu bozduğunu bilmeyen biri, sigara içerek tuttuğu oruçların kazasının yanı sıra keffarette vermeli midir?
    8350 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/13
    İmam Humeyni (r.a) ve diğer büyük taklit mercilerinin görüşleri şöyledir: (Oruç tutan kişi) Meseleyi bilmediğinden dolayı orucu bozan bir şey yapsa, eğer meseleyi öğrenme imkanı vardıysa farz ihtiyat gereği üzerine keffaret gelir. Eğer meseleyi öğrenme imkanı yoktuysa veya meselenin farkında değildiyse yahut filan şeyin orucu bozduğunu kesin olarak ...
  • Hz. Müslim kimdi?
    19268 Büyük Şahsiyetlerin Siresi 2010/12/22
    Akil’in oğlu olan Müslim üç imam (müminlerin önderi Ali, İmam Hasan, İmam Hüseyin (a.s) ) ile aynı asırda olup onları yakından görmüş, İmam Hüseyin’in (a.s) imameti zamanında imamının hedefleri için canını feda etmiş ve Übeydullah b. Ziyad emriyle şahadete ulaşmıştır. O bu zamanda İmam Hüseyin’in (a.s) ...

En Çok Okunanlar