Gelişmiş Arama
Ziyaret
11590
Güncellenme Tarihi: 2012/03/10
Soru Özeti
Rivayetlerde işlerin sağ el ile yapılması üzerinde durulmasının sırrı nedir?
Soru
Rivayetlerde işlerin sağ elle başlanması üzerinde tekit edilmesinin sırrı nedir? İşe sağ elle başlama doğrultusundaki emir itibari midir veya hakiki ve tekvini bir etkisi var mıdır? Hakiki ve tekvini bir etkisi varsa bu iddianın delili nedir?
Kısa Cevap

Uygun bir neticeye ulaşmak için cevabı üç merhalede sunacağız.

Bir. Amelleri sağ el veya sağ ayakla yerine getirmek ve onun önemi (dünya ile alakalıdır)

İki. Ashab-ı yemin (Sağcılar) ve amel defterinin sağ ele verilmesi (ahiretle alakalıdır)

Üç. Acaba bu şeyler itibari işlerden midir yoksa hakiki ve tekvini işlerden mi?

Birinci bölüm:

Sağ ve sol elin her ikisi de Allah’ın mahlûku ve nimetidir ve bunların her biri hakikidir ve bu doğrultuda ikisi arasında fark yoktur.

Ama böyle olmakla birlikte İslam öğretilerinde sağ el ve sağ ayak için zikredilen faziletlerin sol el ve sol ayak için olmadığını görüyoruz. Örneklendirmek gerekirse:

İmam Sadık (a.s) namazın arkasından sağ eliyle sakalını tutuyor ve üç defa şöyle diyordu: Ey Allah’ım! Müşkül ve zorluğumu sen hallet. O halde sağ el ve sağ ayak için söz konusu edilen fazilet sol el ve sol ayak için söz konusu değildir.

İkinci bölüm:

Dini metinlerde sağ elin ahirette de fazilete sahip olduğuna delalet eden konuların göze çarptığını görüyoruz. Örneğin “Ashab-ı yemin (Sağcılar-İman edenler)” ayetinin şeni nüzulünde (iniş sebebi) Cabir Ca’fi, İmamı Bakır (a.s)’ın Ali (a.s)’den naklettiği bir rivayete göre Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: Peygamber, Pazartesi günü nübüvvete ulaştı ve Salı sabahı ben ona iman ettim. Peygamber namaz kılıyordu ben de onun sağ tarafına durarak namaz kılıyordum ve benden başka hiç kimse onunla namaz kılmıyordu ve Allah-u Teâlâ “Ashab-ı yemin…” ayetini indirdi.

Fahri Razi, Ashab-ı yemin konusunda üç görüş nakleder:

1. Amel defterini sağ eliyle alan kimseler.

2. Ashab-ı güç ve kudret (genellikle sağ elin gücünün sol elin gücünden daha çok olduğu dikkate almakla birlikte onlara Ashab-ı yemin denilir).

3. Ashab-ı nur ve hidayet. İbni Abbas, Peygamber (s.a.a)’in şöyle buyurduğunu nakleder: Allah yaratıklarını iki kısım üzere yarattı ve beni onların en iyisi kararlaştırdı ve Allah-u Teâlâ’nın: “Ashab-ı yemin ve Ashab-ı şimal” buyruğunca ben Ashab-ı yemin’im ve hatta onların en iyisiyim. Ali b. İbrahim şöyle diyor: Yemin, Müminlerin Emiri Ali (a.s)’dir ve ashab, onun Şialarıdır.

Ayetin iniş sebebi ve bu konuda gelen rivayetleri göz önünde bulundurarak bu kimselerin güzel mayalı ve nurlu olmaları ve güzel amellerinden dolayı onlara Ashab-ı yemin denildiği sonucuna varıyoruz.

Üçüncü bölüm:

Konulan kanunlar ve ilahi hükümlerin tamamı itibaridir ama vehmi ve hayali kökene dayanması mümkün olan ferdi ve şahsi itibarların aksine, hakikatten kaynaklanan ve eser sahibi olan itibari şer’i dir (Kanun Koyucu, itibar etmiştir).

Şia, hükümlerin ölçüleri olarak isimlendirilen ilahi hükümlerin, maslahat ve fesatlara (mefsede) tabi olduğuna inanır. Bu esas üzere sağ el için açıklanan şeyler bu baptandır.

 

Ayrıntılı cevap:

Uygun bir neticeye ulaşmak için cevabı üç merhalede sunacağız.

Bir. Amelleri sağ el veya sağ ayakla yerine getirmek ve onun önemi (dünya ile alakalıdır)

İki. Ashab-ı yemin (Sağcılar) ve amel defterinin sağ ele verilmesi (ahiretle alakalıdır)

Üç. Acaba bu şeyler itibari işlerden midir yoksa hakiki ve tekvini işlerden mi?

Birinci bölüm:

İnsanın hakikati, onun nefis ve ruhudur ve cisim aracı unvanıyla insanın hizmetine sunulmuştur. Bu sebeple insanın azaları arsında bir fark yoktur ve bu azaların her biri kendi yerinde özel değere sahiptir. Ne var ki yaratılı âlemi düzeninde tekvini surette farklılıkların olduğu gibi doğal olarak yaratılış gereği bu azalar arasında da farklılıklar vardır. Bundan dolayı baş gibi bazı azaların, parmak gibi diğer azalara üstünlüğü vardır.

Sağ ve sol elin her ikisi de Allah’ın mahlûku ve nimetidir ve bunların her biri hakikidir ve bu doğrultuda ikisi arasında fark yoktur.[1]

Ama böyle olmakla birlikte İslam öğretilerinde sağ el ve sağ ayak için zikredilen faziletlerin sol el ve sol ayak için olmadığını görüyoruz. Örnek unvanında iki hadise işaret edeceğiz.

1. Bir hadiste Masum (a.s) şöyle buyurur: Namazdan sonra sağ eliyle sakalını tutarak üç defa: “Yazel celali vel ikram irhamni minennar… (yani ey celal ve ikram sahibi olan Allah bana merhamet et diyen kimseyi Allah bağışlar ve ondan razı olur.”[2]

İmam Sadık (a.s) namazın arkasından sağ eliyle sakalını tutuyor ve üç defa şöyle diyordu: Ey Allah’ım! Müşkül ve zorluğumu sen hallet.[3]

2.İmamlardan (a.s) mescide girmenin fazileti hakkında; mescide sağ ayakla girmek ve sol ayakla çıkmanın faziletli olduğu nakledilmiştir.[4]

Bu sebeple rivayetlerde de açıkça beyan edildiği gibi sağ el ve sağ ayak için zikredilen faziletler, sol el ve sol ayak için söz konusu değildir ve bu esas üzere dünyevi ve uhrevi etkilerin yüklendiği bu işler, şer’idir.

İkinci bölüm:

Dini metinlerde sağ elin ahirette de fazilete sahip olduğuna delalet eden konuların göze çarptığını görüyoruz. Örneğin “Ashab-ı yemin (Sağcılar-İman edenler)”[5] ayetinin şeni nüzulünde (iniş sebebi) Cabir Ca’fi, İmamı Bakır (a.s)’ın Ali (a.s)’den naklettiği bir rivayete göre Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: Peygamber, Pazartesi günü nübüvvete ulaştı ve Salı sabahı ben ona iman ettim. Peygamber namaz kılıyordu ben de onun sağ tarafına durarak namaz kılıyordum ve benden başka hiç kimse onunla namaz kılmıyordu ve Allah-u Teâlâ “Ashab-ı yemin…” ayetini indirdi.[6]

Fahri Razi, Ashab-ı yemin konusunda üç görüş nakleder:

1. Amel defterini sağ eliyle alan kimseler.

2. Ashab-ı güç ve kudret (genellikle sağ elin gücünün sol elin gücünden daha çok olduğu dikkate almakla birlikte onlara Ashab-ı yemin denilir).

3. Ashab-ı nur ve hidayet.[7]

İbni Abbas, Peygamber (s.a.a)’in şöyle buyurduğunu nakleder: Allah yaratıklarını iki kısım üzere yarattı ve beni onların en iyisi kararlaştırdı ve Allah-u Teâlâ’nın: “Ashab-ı yemin ve Ashab-ı şimal” buyruğunca ben Ashab-ı yemin’im ve hatta onların en iyisiyim.[8] Ali b. İbrahim şöyle diyor: Yemin, Müminlerin Emiri Ali (a.s)’dir ve ashabı, onun Şialarıdır.[9]

Kummi’nin rivayetinin anlamına göre “Yemin” Ali (a.s) ve Ashab-ı yemin, onun Şialarıdır.

Her halükarda rivayet, ayetin Ali (a.s) ve onun Şiaları hakkında indiğini değil, ayetin dışsal somut örneğini gösterme babından nazil edildiğini söylemek istiyor.[10]

Ayet-i Şerife’den yararlanarak, mahşer ashabı üçe ayrılır: Sabikun, Ashab-ı yemin ve Ashab-ı şimal.

A. Sabikun, hardal tanesi kadar emre itaatsizlik yapmayanlar yani nebiler ve onların vasileri olan masumlardır. B. Mukarrebun, Allah nezdinde Ashab-ı yemin - bazı günahlarla kirlenmiş olsalar bile-  müminlerdir. C. Ashab-ı şimal, iman ehli olmayanlardır.[11]

Ayetin iniş sebebi ve bu konuda gelen rivayetleri göz önünde bulundurarak bu kimselerin güzel mayalı ve nurlu olmaları ve güzel amellerinden dolayı ve amel defterlerinin sağ taraftan verileceğini de göz önünde bulundurarak, onlara Ashab-ı yemin denildiği sonucuna varıyoruz.[12]

Üçüncü bölüm:

Acaba bu işler itibari işlerden midir veya hakiki ve tekvini eserleri var mıdır? Sorusuna gelince bu konuda şöyle diyeceğiz:

Birincisi, Şer’i ve kararlaştırılmış hükümlerin tamamı itibaridir ikincisi bunlar, vehmi ve hayali işler anlamına gelmez aksine maslahat ve fesatlar esasınca şer’i itibarlardır (Allah kararlaştırmıştır). Bu maslahatlar hükmün bizzat kendisinin veya hükümle alakalı olan şeylerle kararlaştırılması mümkündür. O halde şer’i hükümler itibari olmakla birlikte aynı zamanda hakiki ve eser sahibidir. Elbette kanun ve hükümler, genel hikmetler etrafında değil maslahat ve baskın hikmetler etrafında dönüp dolaşır.[13]

Her halükarda Şia, hükümlerin ölçüleri olarak isimlendirilen ilahi hükümlerin, maslahat ve fesatlara (mefsede) tabi olduğunu kabul eder[14] bu sebeple, sağ el için açıklanan şeyler bu babtandır.

 


[1] “Muhammed b. Müslim” den İmam Sadık (a.s)’ın şöyle buyurduğu nakledilmiştir: “Ben namazda sol elimi dua için açmış bir haldeyken adamın biri yanımdan geçerek bana: Ey Allah’ın kulu! Sağ elinle dua et dediğinde ona şöyle dedim:  Ey Allah’ın kulu! Zatı Akdesi İlahi’nin bu el üzerinde hakkı olduğu gibi, o el üzerinde de hakkı vardır.” Kuleyni, Muhammed b. Yakup, “Kafi”, Tahran 1365 h.k, Daru’l kütübü’l İslamiye c. 2, s. 480.

[2] A.g.e: s. 546.

[3] A.g.e: s. 566, Allahümme ferric anni kurbeti ve accil afiyeti vekşif zurri (üç defa).

[4] Hurr Amuli, “Vesailü’ş Şia”, Kum 1409 h.k, Müessesetü Âlül –Beyt, c. 5, s. 246, hadis 6458.

[5] Vâkıa Suresi, 27.

[6] Haskalani, Abdullah b. Ahmet, “Şevahidü’t tenzil li kavaidü’t tafzil”, Tahran, birinci baskı, 1411 k, Sazmani çap ve intişarati vezareti irşadi İslami, c. 2, s. 300.

[7] Fahrettin Razi, Ebu Abdullah Muhammed b. Amr, Beyrut, üçüncü baskı 420 k, Daru İhyaü’t türas el-Arabi, c. 29, s. 404.

[8] Meclisi, Muhammed Bakır, “Biharu’l envar”, Beyrut-Lübnan, 1404, Müessesetü’l vefa, c. 16, s. 120.

[9] Kummi Ali b. İbrahim, “Tefsiru’l Kummi”, Kum, dördüncü baskı 1367 ş, Daru’l Kitap, c. 2, s. 348.

[10] Tabatabai, Muhammed Hüseyin, “El-Mizan fi tefsiru’l Kur’an”, Kum, beşinci baskı, 1374 ş, Musevi Hamedani, Muhammed Bakır, c. 19, s. 220, Defteri İntişarti İslami Cami’ayi Müderrisini Huzeyi İlmiyeyi Kum.

[11] Tayyip, Seyit Abdülhüseyin, “Etyabu’l beyan fi tefsiru’l Kur’an”, Tahran, ikinci baskı 1378 ş, İntişaratu’l İslam, c. 11, s. 94.

[12] Şayet şöyle denilmesi de mümkündür; elleri kesilmiş doğru dürüst kimseler veya kötü işlerinden dolayı sol elleri kesilenler amel defterlerini nasıl alacaklar? Cevap: Kıyamet günü herkes tam ve kâmil olarak diriltilecektir.

[13] Tabatabai, Muhammed Hüseyin, “El-Miszan fi tefsiru’l Kur’an”, Musevi Hamedani, Muhammed Bakır, c. 2, s. 346.

[14] Becnurdi, Hasan b. Aga Bozork Musevi, “El-Kava’idü’l fıkhiyye”, İran-Kum, birinci baskı 1419 h. k,  Neşu’l hadi, c. 7, s. 336. Hüve ennel hak indena el imamiyyetü ennel ahkam tabi’atü lil mesalih vel mefasit elleti nüsemmiha bi milakatil ahkam.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Rastgele Sorular

  • Peygamber Efendimizin, Ebu Bekir Ömer ve Osman’la akrabalık kurması ve İmamların Çocuklarına onların İsimlerini koymaları onlardan razı olduklarına delalet etmez mi?
    62733 Eski Kelam İlmi 2011/08/16
     Her evliliğin gerçekleşmesinde çeşitli nedenler olabilir ve evlilik iki ailenin bakış açısı, fikri yapısı veya inanç yapısının müşterek olduğu ve bir fikri ayrılık olmadığı anlamına gelmez. Buna ek olarak mümkündür iki insanın belli bir zaman diliminde birçok konuda ortak ve uyumlu noktaları olsun ve bir müddet ...
  • İslam Peygamber’inin mektuplarını padişahlara kim ulaştırmaktaydı?
    2727 Tarih 2020/01/20
  • Ahbariler ve Usuliler kimlerdir?
    18481 Tarih Felsefesi 2012/05/03
    Ahbarilik, hadis ashabına denir ve Şiilikte onlar Ahbarî olarak adlandırılır. Bu grup içtihadı geçersiz bilmekte ve sadece habere (rivayetler ve hadisler) uymaktadır. Ahbariler karşısında olan Usuliler ise birçok İslam fakihinin içinde bulunduğu ve Usulî olarak adlandırılan gruba denir. Bu grup, İslam’ın şer’i hükümlerini belirlemede Kur’an, sünnet, akıl ...
  • Acaba İslam Peygamberi şehit mı oldu?
    17303 تاريخ بزرگان 2011/09/28
    Şia ve Ehlisünnet’in Rivayi ve tarihsel kaynaklarında Peygamber’in (s.a.a.), zehirlendiğinden dolayı şehit olduğunu teyit eden birçok delil var olmakta. Ama şu noktaya da dikkat etmek gerekir ki eğer şehitliği kuranın tarif ettiği; yani Allah ve Allah resulü yolunda öldürülmek şekilinde tarif edersek açıktır ...
  • İbadetlerimiz “kendimiz içindir” den maksat nedir? Bu mesele "İbadet Allah için olmalıdır" ilkesiyle bağdaşlaştırılabilinir mi?
    11339 İslam Felsefesi 2009/06/17
    Allah'u Teâlâ, hikmet sahibi olup anlam ve hedefsiz her hangi bir şeyi emretmediği kesin olduğu için, biz insanları, yerine getirmekle mükellef kılıdığı ibadetlerin esersiz olmayıp bazı faydalara haiz oldukları kesindir. Diğer taraftan Allah'u Teâlâ, zati itibariyle zengin ve bu ibadetlere ihtiyacı olmadığı hasabiyle, bu ibadetlerin faydası Allah'ın ...
  • Dini teklifi yerine getirmede kız ve erkek arasındaki fark nedir? Bu farkın delili nedir?
    7181 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2012/09/09
    Dini teklifin yerine getirilmesinde kız ve erkek arasında yaş yönünden fark vardır ve fıkıhta “Teklif Şartları” denilen teklifin alt yapısını oluşturan şartlar; buluğ, akıl, güç ve ihtiyardan ibarettir. Teklif, baş ağrısı ve meşakkat değil, fikri olgunluğun göstergesi, kız ve erkeğin kemali ve onların seçkinlik ve ...
  • Sigara tiryakisi olan kimse hem oruç tutup hem de sigara içebilir mi?
    8186 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/28
    Taklit merciilerinin bu konuda ki görüşleri şöyledir:Farz ihtiyat gereği oruçlu kimse sigara, tütün vb. gibi şeylerin dumanını boğazına kaçırmamalıdır.[1] Ayetullah Hamanaei: Farz ihtiyat gereği oruçluyken sigara içmek caiz değildir.
  • Lezzet kısımları nelerdir? Üstün lezzete nasıl ulaşılabilir?
    6701 Pratik Ahlak 2011/04/12
    İnsan lezzet ve dertsiz değildir. Bazı hususlardan lezzet almakta ve bazı hususlardan da rahatsız olmaktadır. Bu hususları tanzim etmede ahlakın önemli bir payı vardır. Ahlakî konular sayesinde gerçek lezzet ve dert, gerçek dışı olandan ayırt edilmekte ve böylece insan gerçek lezzete yönelebilmekte ve gerçek olmayandan ...
  • Ulu’l Emr ayeti kimin hakkında nazil oldu?
    13333 Eski Kelam İlmi 2011/04/13
    Şii müfessirlerinin hepsi Ulu’l Emr’den maksadın, İslam toplumunun maddi ve manevi yaşamının tüm boyutlarındaki önderliğinin, Allah ve Peygamberi (s.a.a) tarafından kendilerine verilen masum imamlar olduğu ve Onlardan başka kimsenin buna ortak olmadığı konusunda ihtilafları yoktur. Ancak Masum İmamların kendileri birilerini bir göreve atar ve bir makam verirlerse belli ...
  • Niçin İslami düşünceyi açıklamak için her yönlü kamil bir sistematik teoriye ihtiyaç vardır?
    6849 Yeni Kelam İlmi 2007/08/23
    Şimdiye kadar din bilginleri, evrensel ve belli dönemlere ait unsurları içeren İslami öğretiler karşısında tikelci bir yöntem kullanmışlardır. Böyle bir yöntem ve yaklaşım İslami araştırmaların sistematik bir yapıya sahip olmasını önlemiştir. İslami düşünceyi oluşturan öğeler birbirleriyle aralarında bir düzene tabii tutulmadan bir araya toplanmıştır. Bu bir araya ...

En Çok Okunanlar