Gelişmiş Arama
Ziyaret
8153
Güncellenme Tarihi: 2011/01/24
Soru Özeti
Allah falan kulunu kendi haline bırakmış deniliyor, bunun anlamı nedir?
Soru
Allah bizim yaratıcımızdır. Her kesten bizler için daha Rauf ve merhametlidir. Bizi herkesten daha iyi bilir. Nazir ve basirdir. Allah falan kulunu kendi haline bırakmış deniliyor, bunun anlamı nedir?
Kısa Cevap

Bu kur’an’sal bir kavramdır. Allahu Teala kuranı kerimde şöyle buyuruyor: “nesullahe fe nesiyehu; onlar Allahı unuttular, öyle ise Allah (da) onları unuttu”. Bunun anlamı şudur: Dünyada bazı insanlar Allah ı unuttukları için Allah da onları kıyamet gününde unuttur. Yani bunlara teveccüh etmiyor, kıyametin hayırlarından ve bereketlerinden mahrum bırakılıyorlar.

Ayrıntılı Cevap

Bu kur’an’sal bir kavramdır. Allahu Teala kuranı kerimde şöyle buyuruyor: “nesullahe fe nesiyehu; onlar Allahı unuttular, öyle ise Allah (da) onları unuttu”.[1] İmam Rıza’dan (a.s.) böyle bir şey nasıl mümkün olabilir? Diye sordular. Hazret şöyle buyurdu: “Allah unutmuyor, Allah hakkında sehiv ve nisyan anlamsızdır. Allah mutlak ilimdir, unutkanlık Allah hakkında anlamsızdır. İnsan bir şey hakkında sahip olduğu ilim ve bilgiden gafil kalabilir. Sahip olduğu o bilgi aklından gidebilir. Öyle ise Allah hakkında sehiv ve nisyan ne anlama geliyor? İmam şöyle buyurdu: Anlamı şudur ki onlar dünyada Allah ı unuttukları için Allah da onları kıyamette unuttur; yani bunlara teveccüh etmiyor, kıyametin hayırlarından ve bereketlerinden mahrum bırakıyor”.[2]   

Burada birkaç noktayı hatırlatmak zaruridir:

  1. Kıyametten bahis edildiği vakit zihnimize şöyle bir tasavvurun şekillenmesi mümkündür ki kıyamet tarihin ileriki dönemlerde tahakkuk bulacak bir hadisedir. Bizim şimdiki günümüzle irtibatı yoktur. Bu konu bir anlamda doğrudur ama bir başka anlamda ise doğru değildir. Bir anlamda kıyamet bu dünyanın batınıdır ve bizim kıyametimiz şimdi şekillenmiş durumdadır. Zira bizim işleyeceklerimiz amel ve eylemlerin batını şimdide var olmaktadır. Buna binaen eğer insan Allah ı unutur ve ondan gafil kalırsa bu gaflet zamanın geçmesiyle açığa çıkacaktır. İnsan defi olarak yoldan çıkıp sapmıyor. –Elbette birisi istisnaen böyle olabilir-. İnsan yavaş yavaş haktan fasıla alır. Sonra çok uzaklaşır. Bu nedenle eğer şöyle denilirse; “insan her lahzada Allaha teveccüh etmeli ve eğer (Allah göstermesin) kendisi için bir lahza gaflet hâsıl oldu hemen onu cübran ve telafi etlmelidir”,  şunun içindir ki Allah ile olan zaviye ve açının fazlalaşmaması içindir. İnsan denen varlık hata ve nisyan merkezidir. Daimi olarak hata yapar ve aklından gider. Zaten bunun içindir ki rabbimiz tarafından tövbe teşri edilmiştir.
  2. Tövbe daimi yapılması gereken bir eylem ve ameldir. Yani insanın işleyeceği her günah için tövbe de yapması gerekir. Rivayet tabirince hiçbir günahı tövbesiz bırakmayınız. Yani her ne zaman insan günah işlemeye müptela olursa tövbe etmelidir. Tövbe ne demektir? Tövbenin manası pişmanlıktır; yani ben yapmış olduğum amel ve eylemden pişmanım ve daha o işi yapmamak için karar aldım anlamındadır. Ama eğer insanın ayağı bir daha kayar ve günaha bulaşırsa tekrar tövbe etmelidir. İnsan tövbe ettiği her seferinde zahiri bir tövbe yapmak için değil gerçek bir tövbe etmek için uğraşmalıdır. Hazret Ayetullah-il Uzma Behauddin’in (rh.a) tabirince Allahın cilvesiyle oynayıp tövbe, tövbenin figan edecek (değersiz) duruma getirilmemelidir.  Tövbe, nesuh ve gerçekçi bir tövbe olmalıdır. Tövbe insanın Allahtan fasıla almasını engelliyor. Ama eğer insan yavaş yavaş açısını ve zaviyeyi genişletse öyle bir yere varıyor ki artık Allah ı unuttur ve Allah’tan gafil kalır. Artık Allaha olan ihtiyaç hissini kayıp eder. Allaha muhtaç olduğu hissini kayıp eden insan hakikatte varlığının ve vücudunun tamamı Allaha muhtaçlığın kendisi olduğunun farkında değildir. “Ey insanlar siz fakir ve Allaha muhtaçsınız ve Allah zengin ve Hamit (övülür hamt edilen) tir”.[3] Bizim bütün vücudumuz fakrın aynısıdır. İnsan o kadar zayıftır ki en küçük bir şey onu ayaktan edebilir. Tarihte şöyle nakledilmiştir ki bir sivrisinek Nemrud’un burnuna girdi sahip olduğu tüm güce rağmen onu yok etti. Bu insanın ne kadar zayıf olduğu için ap açık bir delildir. Evet! İnsan Allahtan gafil ve Allah ı unutabilir. Allah da onu unutur. İşte Allahın insanı unutması insan için en büyük ilahi bir azaptır. Hazreti Ayetullahi’l - Uzma Behauddin’in (rh.a) bu bağlamda şöyle buyuruyor: “Eğer biz bir lahza kendi halimizle baş başa bırakılır en kötü insanlardan daha iyi olacağımız kesinlikle belli olmaz. Yani eğer biz iyi isek ve bazı iyi yönlerimiz var ise ilahi muhafaza ve ilahi fazl sayesindendir ki Allah bize inayet etmiştir. Eğer Allah bir lahza bizi bize bıraksa bizde yıkılacağız.

İlgili İndeksler:

توبه از گناه و محبوب خدا شدن؛ سؤال 18369 (سایت: 17923).

توبه در آخرین لحظات؛ سؤال 16101 (سایت: 15848).

مفهوم فراموشی خداوند؛ سؤال 8065 (سایت: 8149).        

 


[1] Tevbe, 67.

[2] MECLİSİ, Muhammed Bakır, “Biharu’l-Envar”, Beyrut: Müesesetu’l-Vefa, 1404, kameri, c. 4, s. 64.

[3] Fatır, 15.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Berzahta veya kıyamette ezan okunacak mı?
    7481 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/04/03
    1- Berzah aleminde ezan okunması konusunda hadis kaynaklarında herhangi bir şey yoktur. 2- Bir rivayette İmam Bakır (a.s) şöyle buyuruyor: ‘Resul-i Ekrem (s.a.a) miraca gittiğinde geçmiş bütün Peygamberler Onun yanına geldiler. Cebrail, Allah’ın emriyle ezan okudu ve kamet getirdi.[1] 3- ...
  • Aşura günü oruç tutma hakkında Peygamberden (s.a.a) hadis var mı? Aşura günü oruç tutmak müstehap mıdır?
    10676 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/10/15
    Şianın muteber kaynaklarında Hz. Muhammed’den (s.a.a) aşura günü oruç tutmanın müstehap olduğunu gösteren herhangi bir hadise rastlanmamaktadır. Sadece O’nun (s.a.a) siretinde aşura günü oruç tuttuğunu gösteren hadisler vardır. Örneğin bir hadiste İmam Rıza (a.s) şöyle buyuruyor: ‘Resulullah (s.a.a) aşura günü oruç tutardı.’ Ama böyle rivayetleri esas alarak ...
  • acaba hem Allah-ı sevmek ve hem de ondan korkmak mümkün müdür?
    9244 Pratik Ahlak 2010/12/18
    Allah u Teâlâ'ya yönelik, ümit ile korkunun birlikte ve beraber oluşları, bazı yerlerde ve zamanlarda da mehabetin oluşu hiç de hayret verici bir durum değildir. Zira bu durum yaşamımızın her tarafını kapsamış, ancak biz bu durumdan, bu durumun şiddetli bir şekilde açık olduğundan dolayı gafiliz. ...
  • Hz Zehra’nın şehadetinin kesin tarihi nedir?
    10332 تاريخ بزرگان 2012/04/15
    Hz Zehra’nın (a.s) şehadet günü hakkında tarih kitaplarında birkaç görüş vardır. Bazı tarihçiler bunun Hz Peygamberin vefatından 40 gün sonra bazıları 6 ay sonra ve bir grup da 8 ay sonra gerçekleştiğini belirtmiştir. Aynı şekilde imamlarımızdan (a.s) nakledilen rivayetlerde iki tarih belirtilmiştir ve birçok Şia âlimi Hz ...
  • Arafat’ta durmanın sır, fazilet ve adabı nedir?
    10983 Pratik Ahlak 2011/08/17
    Arafat’ta durmanın sırrı hakkında birçok rivayet bulunmakta ve hepsi bu mübarek günün azamet ve faziletini göstermektedir. Arafat günü insanın kendisini tanıdığı ve de dua ve yakarış ile Allah’ın kerem ve ihsan sofrasında yer edinebilmek için arı bir niyet ile Allah’ın misafirliğine kabul olduğu gündür. Şeytan bu günde ...
  • Yaşamımda sürekli sorun ve buhranlarla karşı karşıyayım, benim için bir çözüm yolu var mıdır?
    7409 Eski Kelam İlmi 2011/04/11
    İnsanlar sürekli değişik yollarla Allah’ın sınamasına tabi tutulur ve başarılı şahıslar ancak bu sınamalardan yüz akıyla çıkanlardır. Bu esas uyarınca Allah’ın rahmetinden meyus olmayın ve Allah’a dua etmeyle, O’ndan rızık talebinde bulunmayla ve sorunları gidermeyi istemeyle birlikte mevcut durumunuzun iyilileşmesi için çalışın. Her halükarda ...
  • Neden Allah boşanmadan çok nefret etmektedir?
    9671 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2012/03/12
    Boşanma ve evlilik arasında bir karşıtlık bulunduğundan, Allah’ın boşanmadan nefret etmesinin nedenini öğrenmek için, ilkönce evliliğin önemi açıklanmalıdır.[1] Yüce Allah Kur’an’da insanların çift yaratılmasını huzur ve sükûnet sağlayan ilahi ayet ve nişanelerden saymıştır.[2] Masumların (a.s) rivayetlerinde de evlilik büyük bir öneme ...
  • İslami düşüncenin kapsamlılığıyla ilgili dengeli bir proje sunmak mümkün müdür?
    8109 Eski Kelam İlmi 2007/08/23
    İslam, gönderilmiş olan son ve en mükemmel dindir. Bundan dolayı insan hayatını ilgilendiren bütün toplumsal ve ferdi alanlarda bu dinin yol gösterici olması beklentisi içerisindeyiz. “İslam’da sistematik düşünce teorisi “ İslam dininin kapsamlılığıyla ilgili dengeli bir teoridir. ...
  • Yezit İmam Hüseyin’i (a.s) neden öldürdü?
    14560 Eski Kelam İlmi 2011/08/03
    Birçok delil Yezit b.Muaviye’nin ahiret ve kıyamete hiçbir inancı olmadığını göstermektedir. O, üç yıllık yönetimi süresince İmam Hüseyin’i (a.s) şehit etmek, Medine’yi yağmalamak ve tahrip etmek, sahabelerden ve diğer kesimlerden[1] birçok ferdi öldürmek ve Allah’ın evini taşa tutmak ve ...
  • İlim ve ameli birleştirmek için uygun ve etkili çözüm nedir?
    6344 Pratik Ahlak 2012/01/18
    İslamî usuller esasınca, ancak salih ameli peşinden getiren bir ilim ve bilgi faydalı olabilir. Ama bununla birlikte bazı âlimlerin salih amel işlemekten geri kaldığını gözlemlemekteyiz. Bu konu değişik nedenlerden kaynaklanabilir. Mesela onlar sadece bir takım ıstılahları öğrenmiş, gerçek bilgin olmamış, bilgilerine önem vermemiş, dünya hayatını ahirete tercih etmiş, dinî ...

En Çok Okunanlar