Gelişmiş Arama
Ziyaret
8094
Güncellenme Tarihi: 2011/01/24
Soru Özeti
Allah falan kulunu kendi haline bırakmış deniliyor, bunun anlamı nedir?
Soru
Allah bizim yaratıcımızdır. Her kesten bizler için daha Rauf ve merhametlidir. Bizi herkesten daha iyi bilir. Nazir ve basirdir. Allah falan kulunu kendi haline bırakmış deniliyor, bunun anlamı nedir?
Kısa Cevap

Bu kur’an’sal bir kavramdır. Allahu Teala kuranı kerimde şöyle buyuruyor: “nesullahe fe nesiyehu; onlar Allahı unuttular, öyle ise Allah (da) onları unuttu”. Bunun anlamı şudur: Dünyada bazı insanlar Allah ı unuttukları için Allah da onları kıyamet gününde unuttur. Yani bunlara teveccüh etmiyor, kıyametin hayırlarından ve bereketlerinden mahrum bırakılıyorlar.

Ayrıntılı Cevap

Bu kur’an’sal bir kavramdır. Allahu Teala kuranı kerimde şöyle buyuruyor: “nesullahe fe nesiyehu; onlar Allahı unuttular, öyle ise Allah (da) onları unuttu”.[1] İmam Rıza’dan (a.s.) böyle bir şey nasıl mümkün olabilir? Diye sordular. Hazret şöyle buyurdu: “Allah unutmuyor, Allah hakkında sehiv ve nisyan anlamsızdır. Allah mutlak ilimdir, unutkanlık Allah hakkında anlamsızdır. İnsan bir şey hakkında sahip olduğu ilim ve bilgiden gafil kalabilir. Sahip olduğu o bilgi aklından gidebilir. Öyle ise Allah hakkında sehiv ve nisyan ne anlama geliyor? İmam şöyle buyurdu: Anlamı şudur ki onlar dünyada Allah ı unuttukları için Allah da onları kıyamette unuttur; yani bunlara teveccüh etmiyor, kıyametin hayırlarından ve bereketlerinden mahrum bırakıyor”.[2]   

Burada birkaç noktayı hatırlatmak zaruridir:

  1. Kıyametten bahis edildiği vakit zihnimize şöyle bir tasavvurun şekillenmesi mümkündür ki kıyamet tarihin ileriki dönemlerde tahakkuk bulacak bir hadisedir. Bizim şimdiki günümüzle irtibatı yoktur. Bu konu bir anlamda doğrudur ama bir başka anlamda ise doğru değildir. Bir anlamda kıyamet bu dünyanın batınıdır ve bizim kıyametimiz şimdi şekillenmiş durumdadır. Zira bizim işleyeceklerimiz amel ve eylemlerin batını şimdide var olmaktadır. Buna binaen eğer insan Allah ı unutur ve ondan gafil kalırsa bu gaflet zamanın geçmesiyle açığa çıkacaktır. İnsan defi olarak yoldan çıkıp sapmıyor. –Elbette birisi istisnaen böyle olabilir-. İnsan yavaş yavaş haktan fasıla alır. Sonra çok uzaklaşır. Bu nedenle eğer şöyle denilirse; “insan her lahzada Allaha teveccüh etmeli ve eğer (Allah göstermesin) kendisi için bir lahza gaflet hâsıl oldu hemen onu cübran ve telafi etlmelidir”,  şunun içindir ki Allah ile olan zaviye ve açının fazlalaşmaması içindir. İnsan denen varlık hata ve nisyan merkezidir. Daimi olarak hata yapar ve aklından gider. Zaten bunun içindir ki rabbimiz tarafından tövbe teşri edilmiştir.
  2. Tövbe daimi yapılması gereken bir eylem ve ameldir. Yani insanın işleyeceği her günah için tövbe de yapması gerekir. Rivayet tabirince hiçbir günahı tövbesiz bırakmayınız. Yani her ne zaman insan günah işlemeye müptela olursa tövbe etmelidir. Tövbe ne demektir? Tövbenin manası pişmanlıktır; yani ben yapmış olduğum amel ve eylemden pişmanım ve daha o işi yapmamak için karar aldım anlamındadır. Ama eğer insanın ayağı bir daha kayar ve günaha bulaşırsa tekrar tövbe etmelidir. İnsan tövbe ettiği her seferinde zahiri bir tövbe yapmak için değil gerçek bir tövbe etmek için uğraşmalıdır. Hazret Ayetullah-il Uzma Behauddin’in (rh.a) tabirince Allahın cilvesiyle oynayıp tövbe, tövbenin figan edecek (değersiz) duruma getirilmemelidir.  Tövbe, nesuh ve gerçekçi bir tövbe olmalıdır. Tövbe insanın Allahtan fasıla almasını engelliyor. Ama eğer insan yavaş yavaş açısını ve zaviyeyi genişletse öyle bir yere varıyor ki artık Allah ı unuttur ve Allah’tan gafil kalır. Artık Allaha olan ihtiyaç hissini kayıp eder. Allaha muhtaç olduğu hissini kayıp eden insan hakikatte varlığının ve vücudunun tamamı Allaha muhtaçlığın kendisi olduğunun farkında değildir. “Ey insanlar siz fakir ve Allaha muhtaçsınız ve Allah zengin ve Hamit (övülür hamt edilen) tir”.[3] Bizim bütün vücudumuz fakrın aynısıdır. İnsan o kadar zayıftır ki en küçük bir şey onu ayaktan edebilir. Tarihte şöyle nakledilmiştir ki bir sivrisinek Nemrud’un burnuna girdi sahip olduğu tüm güce rağmen onu yok etti. Bu insanın ne kadar zayıf olduğu için ap açık bir delildir. Evet! İnsan Allahtan gafil ve Allah ı unutabilir. Allah da onu unutur. İşte Allahın insanı unutması insan için en büyük ilahi bir azaptır. Hazreti Ayetullahi’l - Uzma Behauddin’in (rh.a) bu bağlamda şöyle buyuruyor: “Eğer biz bir lahza kendi halimizle baş başa bırakılır en kötü insanlardan daha iyi olacağımız kesinlikle belli olmaz. Yani eğer biz iyi isek ve bazı iyi yönlerimiz var ise ilahi muhafaza ve ilahi fazl sayesindendir ki Allah bize inayet etmiştir. Eğer Allah bir lahza bizi bize bıraksa bizde yıkılacağız.

İlgili İndeksler:

توبه از گناه و محبوب خدا شدن؛ سؤال 18369 (سایت: 17923).

توبه در آخرین لحظات؛ سؤال 16101 (سایت: 15848).

مفهوم فراموشی خداوند؛ سؤال 8065 (سایت: 8149).        

 


[1] Tevbe, 67.

[2] MECLİSİ, Muhammed Bakır, “Biharu’l-Envar”, Beyrut: Müesesetu’l-Vefa, 1404, kameri, c. 4, s. 64.

[3] Fatır, 15.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Yemek yemek için ev sahibinden izin almak gerekir mi?
    6842 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/02/14
    İslami açıdan insanın yemeğinin helal ve pak olmasının yanı sıra mubah da olması gerekir yani o yemeğin sahibi de razı olmalıdır ve biz de onun razılığını bilmeliyiz. Başkalarını malını izinleri olmaksızın kullanmak haramdır. Ancak bir kimse başkasını yemek için evine davet etmiş yemek sofrasını açmış veya bir bağ sahibi ...
  • Bu asırda kızları köleliğe çekmek caiz midir?
    6938 Eski Kelam İlmi 2011/10/23
    Her şeyden önce köleliğin İslam dini tarafından temelleri atılan bir kurum olmadığını, bilakis bu fenomenin İslam’ın doğduğu çağda dünyanın tüm bölgelerinde yaygın olan bir realite olduğunu bilmeliyiz. İslam köle sahiplerine ciddi bir zarar vermeksizin ve mevcut toplumsal dengeyi ani ve hızlı bir girişimle ortadan kaldırmaksızın imkânların elverdiği ölçüde ve ...
  • Çocukken bir defa kız kardeşimin sütünü içmiş olan amcakızım ile evlenebilir miyim?
    7868 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/22
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Allah gerçekleşmeden önce insan amelini nasıl bilmektedir?
    6359 Eski Kelam İlmi 2011/08/21
    Bizim için böyle bir sorunun meydana gelmesinin sebebi, Allah ile zaman arasındaki bağı doğru anlamamamızdır. Allah ezeli, ebedi ve zaman üstüdür; yani Allah zamanı kuşatmıştır ve onunla sınırlı değildir. Esasen Allah geçmişte gelecek hakkında bilgi sahibidir diye bir şey söylememiz doğru değildir; çünkü Allah için geçmiş ve gelecek diye ...
  • Eğer birisi ramazan ayında tutmamış orucunu bir sonraki ramazan ayına kadar kaza etmezse hükmü nedir?
    6682 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2015/09/14
    sorunuzun üç sureti var: biz mercii taklitlerin görüşlerini dikkati nazarda tutarak sorununuzun her bir suretini ayrı ayrı cevaplandırırız. Bir: eğer hastalıktan ötürü orucunu tutmamış ve hastalığı bir sonraki ramazana kadar devam etmişse, tutmamış oruçlarının kazası farz değildir ve her gün yerine yaklaşık on sir (750 gram) denkliğinde ...
  • Eğer bir kız ve erkek evlenmeyi kararlaştırırlarsa ve aralarında ilişki olursa, ama erkek ahdine vefa göstermez ve kızı terk ederse günah işlemiş sayılır mı?
    9322 Pratik Ahlak 2011/08/21
    İslam ahit ve anlaşma dini olup ahde vefa göstermeyi müminlerin alamet ve sıfatlarından biri saymaktadır. Peygamber-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyurmaktadır: Müminler şart ve taahhütlerine bağlıdır.[1] Maalesef bazı insanlar bu önemli hususa bağlı değildir ve menfaat, heves ve arzularının ...
  • Ben hastayım ve cep haclığımı da babamdan alıyorum. Bunun dışında param yoktur ki orucumun kefaretini verebileyim, Acaba yine orucumun kefaret üzerimde farz mıdır? Bu senenin kefaret miktarı kaç tümendir?
    6170 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/14
    Fukahanın (fıkıh âlimleri) fetvası esasınca orucunu kasten (amdi olarak) ve her hangi bir mazereti olmaksızın yiyen bir kimse üç çeşit kefaretten birisini seçmek arasında muhayyerdir. Birincisi: Bir köle azat etmek. Günümüz dünyasında köle konusu mevcut olmadığından dolayı bu şık kendiliğinden devre dışı kalıyor.
  • İmam Ca'fer Sadık'a göre Kur'an karisinin özellikleri
    12688 Kur’anî İlimler 2011/07/19
    İmam Cafer Sadık (a.s) Kur'an karisi için bir takım özellikler ve vasıflar zikretmiştir. Bu cümleden şu vasıfları zikredilebilir: Ehl-i Beyt'in velayetini bilmesi, Kur'an'ı doğru okuması, Kur'an'ı okurken ondan etkilenmesi, abdestli olması, doğru bir kimse olması ve yağcılıktan uzak durması, Kur'an'a karşı tevazu ve huşu göstermesi, ilim öğrenmek yolunda çaba göstermesi, ...
  • Hangi surede hay ve kayyum sıfatları yer almaktadır?
    17459 Tefsir 2010/11/08
    Hay ve kayyum Yüce Allah’ın iki zatî sıfatıdır. “Hay” “diri” manasında ve “kayyum” da “zatıyla kaim olan ve başkalarının kendisiyle kaim olduğu varlık” anlamındadır. Bu iki sıfat beraber bir şekilde Kur’an surelerinin üç ayetinde yer almaktadır:1. Bakara suresi 255. ayet: “
  • Dinin afetleri nelerdir?
    12217 Din Felsefesi 2010/08/22
    Din, kendisinde hata, yanlış, hasar ve afetin yer alamayacağı kutsî ve ilahî bir olgudur. Hata ve yanlış yapma beşerî hususlarla ilgilidir. Din ve dindarlığın hasarlarını bilme bahsindeki hasar ve afet, dinin hakikatiyle ilgili değildir. Bilakis insanların dine bakış tarzları, insanın dini anlama ve telaki etme şekli, ...

En Çok Okunanlar