Gelişmiş Arama
Ziyaret
11696
Güncellenme Tarihi: 2009/12/20
Soru Özeti
: Mümkünse Abdullah b. Mesud hakkında bana bilgi verin? Acaba Ehlibeyt’e muhabbeti var mıydı? Hz. Ali’nin imametini kabul eden ve savunanlardan mıdır?
Soru
Mümkünse Abdullah b. Mesud hakkında bana bilgi verin? Acaba Ehlibeyt’e muhabbeti var mıydı? Hz. Ali’nin imametini kabul eden ve savunanlardan mıdır?
Kısa Cevap

Abdullah b. Mesud, Peygamber’in (s.a.a) ashabındandır ve İslam’ın ilk dönem savaşlarından birçoğuna katılmıştır. Abdullah Peygamber’e çok yakındı ve daima onun yanındaydı. O Kur'an karisiydi aynı zamanda mushaf sahibiydi (yani kendi yazdığı mushafı vardı). Peygamber (s.a.a) efendimiz ve Hz. Ali onu iyilikle yâd etmişlerdir, onun Ehl-i Beyt’e muhabbet ve sevgi beslediğini ispatlamak rahatlıkla mümkündür, ama O’nun Hz. Ali’nin Peygamber’den (s.a.a) sonraki halifesi olduğunu kabul edip etmediği konusuna gelince bu konu rical âlimleri arasında ihtilaflı bir konu olmasına rağmen bize göre Peygamber’e (s.a.a) olan yakınlığını, Hz. Ali’nin onu iyilikle yad etmesini, Seyyit Murtaza’nın onu övgüyle anmasını ve Merhum Tusteri’nin onunla ilgili olarak nakl ettiği rivayeti dikkate alarak, onun Hz. Ali’nin imametini kabul edip savunduğunu söyleyebiliriz.

Ayrıntılı Cevap

Abdullah b. Mesud Peygamber (s.a.a) efendimizin ashabındandı. İbn-i Mesud veya İbn-i Ümm-i Abd künyeleri ile meşhurdur. O Peygamber’in (s.a.a) davetinin ilk yıllarında müslüman oldu ve Kur'an’ı Mekke'de Kureyş kabilesinin başkanlarının yanında yüksek sesle okudu. O Habeşe’ye hicret eden muhacirler arasında yer alan İbn-i Mesud İslam’ın ilk yıllarında çıkan Uhut, Bedir, Hendek gibi bütün savaşlara katıldı. Vaktinin çoğunu Peygamber’le (s.a.a) geçirir ve ona hizmet ederdi. Peygamber’in (s.a.a) bastonunu kendisine verir ayakkabılarını hazırlardı. Sürekli Peygamber’in (s.a.a) evine gidip gelirdi. Bir gün Peygamber’in (s.a.a) huzurunda ağaca çıktı ve ashab zayıflığından dolayı ona güldüler Peygamber (s.a.a) bunu görünce şöyle buyurdu: Bu adımlar amel teraziside (ağırlık yönünden) Uhut dağı gibidirler.

Başka bir yerde Peygamber efendimiz Hz. Ali’ye şöyle buyurdu: “Eğer kimseyle meşveret etmeden birisini diğerlerine emir ve komutan olarak atamak istersem o İbn-i Mesud’dur.” Hz. Ali de (a.s) İbn-i Mesud anıldığında onu övgüyle yâd ederdi. Hz. Ali Kufeye geldiği zaman İbn-i Mesud hakkında halka sordu onlar dediler ki: "Çok güzel ahlaklıydı, öğretme konusunda ondan daha yumuşak kimseyi görmedik. Sonra Hz. Ali söylenenlere ek olarak şöyle buyurdu: “O Kur’an’ı çok güzel okurdu, onun helâlına ve haramına uyardı ve Pegamber’in (s.a.a) sünnetini çok iyi bilirdi.”

İbn-i Mesud Ömer ibn-i Hattab zamanında Kufe’nin valisi oldu ama Osman’ın onunla arası iyi değildi. O hicri 32. yılda altmış küsür yaşında Medine’de vefat etti ve Cennetu’l-Baki mezarlığında toprağa verildi.[1]

Yukarıda İbn-i Mesud’un biyografisinden kısa bir bölüm sunduk ama onun Ehlibeyt’in imametini kabul etmesi ve şia olup olmadığı hakkında şöyle diyebiliriz:

Bu konuda çeşitli görüşler vardır. Ama büyük şahsiyetlerden olan Seyyit Murtaza "El-Şafi fil İmamet" kitabında onu övüp yücelterek şöyle söylemiştir: “Hiç şüphesiz İbn-i Mesud sahabenin ileri gelenlerinden ve taharet, fazilet ve iman ehliydi; o daima Peygamber’i över ve Peygamber (s.a.a) de onu överdi.[2]

Değerli araştırmacı Allame Mamkani "Tenkihu’l-makal" kitabında Onu iyilikle anmış ve şöyle demiştir: "İbn-i Mesudun Ehlibeyt dostu olduğuna ve diğerlerinin hilafetini kabul etmediğine delalet eden çeşitli deliller vardır onlardan bazıları şunlardır:

a) İbn-i Mesud, Ebu Bekir’in hilafetine karşı çıkan on iki kişiden birsiydi ve muhalefetinde Peygamber’in Ehl-i Beyti’nin hilafete daha layık olduklarını, Ali b. Ebitalib’in hakkı olan ve Allah’ın ona has kıldığı hilafetin ona iade edilmesi gerektiğini söylemiştir.

b) İbn-i Mesud Hz. Fatıma Zehra’nın cenaze törenine katılan kimseler arasındaydı oysa bu olay Şia’ya mahsus sırlardandı, o Peygamber’in değerli kızına namaz kılanlardan biriydi. Bu onun şia ve olduğunu ve Ehl-i Beyt’in ona terveccuh ettiğini gösterir.

c) O Ebuzer’in cenazesine namaz kılanlar arasındaydı ve ona gusül verdi ve kefenledi ve Peygamber Ebuzer'e mümin kimseler tarafından gusül verilip kefenlenip ve defin edileceğini haber vermişti.

d) İbn-i Mesud Peygamber’den doğrudan hadis nakletmiştir bu hadislerde Peygamber’den sonra gelecek halifelerin on iki kişi olduklarını ve onlarında Hz. Ali ve çocukları olduklarını açıkça beyan eder. Tabiî ki kendi nakl ettiği rivayeti kabul etmemesi ve ona inanmaması mümkün değildir.[3]

Tabi bunun yanında bazı rical âlimleri onun Ehlisünnetten olduğunu iddia etmişler, ve onun Hz. Ali ile olan ihtilaflarını buna delil göstermişlerdir. Örneğin onun, miras babında verdiği fetvalar Hz. Ali'nin görüşlerine karşıydı yine Kur'an kıraatinde onun kıraatı ile Ehl-i Beyt’in kıraati arasında ihtilaflar vardır, yani Ehl-i Beyt onun kıraatini onaylamamışlardır. Bunun yanı sıra İmam Muhammed Bakır’dan (a.s) nakl edildiğine göre şöyle buyurmuştur "İbn-i Mesud muevvezeteyn (Nas ve felak) surelerini Kur’an’dan çıkardı oysa babam (İmam Seccad) şöyle buyurdu İbn-i Mesud bu konuda sadece kendi görüşüyle hareket etmiştir."[4]

Merhum allame Tusteri İbn mesudun şia olduğuna işaret eden delilleri red ederek şöyle derer:

Ebu Bekir’in hilafetini kabul etmeyen on iki kişinin adı "İhticacı tebersi" gibi kaynaklarda da gelmiştir ama İbn-i Mesud onlar arasında yer almamıştır. Diğer taraftan onun Hz. Ali ile muhalefet ettiği kaynaklarda sabittir ve İbn-i Mesudun ben yaptığım işlerde Salman ve Ebuzer gibi imamımdan izin almıyordum ama şimdi tövbe ediyorum" sözü haberi ahattır ve ona istinat etmek mümkün değildir.[5]

Merhum Ayetullah Hoyi Mu’cem kitabında onu Hz. Ali’ın (a.s) dostlarından biri olarak görmüyor ve şöyle diyor: Hz. Ali’nin takipçilerinden değildi ama Kamilu’z-ziyarat kitabının senedinde onun da yer aldığı için vesakatine (doğru sözlü olduğuna) hüküm vermek mümkündür.[6]

Sonuç olarak İbn-i Mesud’un faziletlerini ve onun Peygamber’le (s.a.a) olan yakınlığını göz önüne alarak Ehl-i Beyt’in muhabbet ve sevgisi taşıdığını rahatlıkla ispat etmek mümkündür, ama onun Hz. Ali’nin Peygamber’den (s.a.a) sonraki nass gereği Peygamber’in halifesi olup olmadığına inandığı konusu her ne kadar rical alimleri arasında ihtilaflı bir konu olsa da, Peygamber’e (s.a.a) olan yakınlığını, Hz. Ali’nin onu iyilikle yad etmesini, Seyyit Murtaza’nın onu övgüyle anmasının ve merhum Tusteri’nin onunla ilgili olarak nakl ettiği rivayeti dikkate alarak, onun Hz. Alinin imametini kabul edip savunduğunu söyleyebiliriz.



[1]. İbn-i Sa’d, Tabakatu’l-kübra, c. 3, s. 112-119, Beyrut,1. baskı, 1410, Daru’l-Kutubi’l-ilmiyye.

[2]. Seyyid Murtazza, Eş-Şafi fil İmame, c. 4, s. 283,Tusteri’nin Kamusu’r-rical kitabından alıntı, c. 6, s. 600.

[3]. Mamkani, Tenkihu’l-makal fi ilmi’r-rical, s. 216, c. 2, Tahran.

[4]. Ali b. İbrahim Kummi, Tefsir-i Kummi, c.2,s.450.

[5].Muhammet Taki, Tusteri, Kamusu’r-Rical, s. 600-608, c. 6. Kum.

[6].Hoyi, Ebu’l-Kasım, Mucem ricali’hadis, c. 10, s. 322, birinci baskı, yıl 1398, Kum.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Göğe ne kadar çok çıkılsa oksijenin o oranda azaldığı bilimsel bir gerçektir. Kur’an’da bu gerçeğe işaret eden bir ayet var mı?
    13874 Tefsir 2010/12/28
    ‘Kur’an’ın kapsamlılığı’ hakkında görüş bildiren alim ve müfessirler, Kur’an’ın, pozitif bilimlerin bütün mesele ve ayrıntılarını ele alıp almadığı konusunda aralarında görüş birliği yoktur.Kimileri Kur’an’ın -bir ansiklopedi gibi- bilimsel konuların bütün detaylarını içerdiğini söylemekte, kimileri Kur’an, hiç bir bilimsel konuya değinmemiştir demekte, ...
  • Hazreti Muhammed’in (s.a.a) dokuz yaşında eşimi vardı?
    3807 پیامبر اکرم ص 2018/11/14
    İslam peygamberinin hayatını, eşlerinin özeliklerini ve peygamberin onlar ile olan ilişkilerini incelemek şu noktayı açığa çıkarır: Eğer Peygamber müteaddit eş edinmiş ise bu eylemin çeşitli hikmetleri bulunmaktadır. Burada onlardan bazılarına işaret edeceğiz. Öncelikle Peygamberin Ayşe ile olan evliliğinde şunu bilmemiz gerekir ki bu evlilik Ayşe’nin ...
  • Acaba din bir tane midir yoksa çeşitli midir?
    7115 Yeni Kelam İlmi 2010/01/02
    Dinden kasıt, Allah tarafından gönderilen ve Peygamberler (a.s.)'ın vasıtasıyla tebliğ edilen akaid, ahlak, kanunlar topluluğu ise bu durumda din tektir. Dinler arasında ki fark sadece hükümler arasında ki küçük ayrıntılardır ki, bireysel ...
  • Yüksek düzeyde kârla muzarebe yapmak doğru mudur?
    5646 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/29
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Peygamberin buyruğuna göre Kur’an’ın batın ve tefsirini açıklayan kimdir?
    9396 Eski Kelam İlmi 2011/08/17
    Bu içerik değişik tabirlerle imamlar (a.s) hakkında zikredilmiştir. Oların imanın temsilcileri, Kur’an’ın gerçek müfessirleri, konuşan Kur’an ve Kur’an’ın emirlerini aşikâr kılanlar oldukları ve başlarında da İmam Ali’nin (a.s) yer aldığı belirtilmiştir. Elbette bu hususun İslam inançlarında kanıtsal bir desteği de mevcuttur. Buna örnek teşkil edecek rivayetler vardır. Bu cümleden ...
  • Ehl-i kitap, meadın cismani olduğuna inanıyor mu? Lütfen bu alanda bir kaç kitap tanıtır mısınız?
    7999 Tefsir 2010/12/28
    Cevabın daha iyi anlaşılabilmesi için birkaç noktaya dikkat çekmek gerekiyor:1-Ehl-i kitabın (ister Yahudi olsun, ister Hıristiyan, ister Zerdüşt) öğretilerinde cismani mead adı altında bir konudan özel olarak bahsedilmemiştir. Bu yüzden bu konuda söyleyeceğimiz şeyler Ehl-i kitabın dini kitaplarından mead inancı hakkında anladıklarımızdır.
  • Berzah âleminde ilmî tekâmül gerçekleşebilmektedir, ama amelî tekâmül mümkün değildir. Bu konu felsefî açıdan ispat edilebilir mİ?
    11767 İslam Felsefesi 2012/01/23
    Kur’an ve rivayet açısından berzah eksenli tekâmül kabul edilmiş bir konudur. Felsefe de buna değinmiş ve onun hakkında değişik bahisler dile getirilmiştir. İnsanın berzah âleminde farzları yerine getirerek ve haramlardan sakınarak daha yüksek bir tekâmüle ulaşması anlamında olan ilmî tekâmülün mümkün olmadığını ilkönce hatırlatmak gerekir; çünkü berzah âlemi yükümlülük ...
  • Şia’daki adaletin Mutezile ile farkı nedir?
    10518 Eski Kelam İlmi 2012/01/23
    Şia ve Mutezile’den ibaret her iki okul da adaleti kendi mezhep usullerinden biri olarak ilan etmekte ve her ikisi de aklî iyi ve çirkine inanmaktadır; yani bir takım konular hakkında hatta mukaddes şeriat tarafından bir hüküm belirtilmemişse dahi, insan aklı yalnız başına onların iyi veya kötü olduğunu ...
  • Ölümden sonra ruhun, dünyanın işleri ve olaylarından haberi olabilir mi?
    39809 Eski Kelam İlmi 2010/06/12
    Kur’an-ı Kerim’den ve Masum İmamların (a.s) rivayetlerinden, öldükten sonra ruhların dünyaya gelebildikleri, yakınlarının, eş ve dostlarının vs. durumlarından haberdar oldukları anlaşılmaktadır. Meleklerinde bu işteki rolü reddedilmediği gibi buna açıkca değinilmiştirde.Rivayetlerde bu konuda şöyle buyurulmaktadır:1- ‘Şüphe yok ...
  • İkinci Halife, Hz. Ali (a.s)’ın damadı mıydı?
    12708 تاريخ بزرگان 2010/01/16
    İkinci halifenin Hz. Ali (a.s)’ın kızı Ümmü Kulsümle evlendiği konusu hem Şii, hem de Sünni rivayetlerde gelmiştir. Ama bu olayı anlatan rivayetler aynı olmayıp, birbirlerinden farklıdırlar. Sünni ve Şii rivayetlerde ortak olan nokta ikinci halifenin Ümmü Kulsüm’ü istediği, ama ...

En Çok Okunanlar