Gelişmiş Arama
Ziyaret
5996
Güncellenme Tarihi: 2011/09/21
Soru Özeti
Sonucun öznesel nedene muhtaç oluşunun ölçüsü sadece varlıksal yoksulluk mudur? Yoksa tam neden için de yeterli midir? Felsefî kavramların neden tür ve ayrımı bulunmamaktadır? Ve…
Soru
1. Sonucun varlık veren nedene muhtaç oluşunun ölçüsü varlıksal yoksulluk ve zaaf olması göz önünde bulundurulduğunda, genel olarak sonucun varlık bahşeden nedenleri de kapsayan tam nedene muhtaç oluşunun ölçüsü hakkında da böyle söylenebilir mi?
2. Felsefî kavramlar ve felsefi ikinci ussallar neden tür ve ayrıma sahip bulunmamaktadır?
3. Maddî varlıkların varlık bahşeden nedeni, maddî varlıkları sezgisel olarak bildiği gibi, maddî varlıklar da kendi varlık bahşeden nedenlerini sezgisel olarak bilmekte midir?
4. Tüm cisimlerin en açık özelliği uzunluktur (boylam ve enlem) ve bu uzunluktan cisimlerin hacmi elde edilmektedir ve de cisimlerin hacmini evrenin tüm hacmiyle mukayese ettiğimiz zaman cisimlerin mekânını ondan soyutlamaktayız. Bu, her cismin mekânının olduğu anlamına gelmektedir. Şimdi bu tespitten hareketle her cismanî ve maddî varlığın zamanlı sayıldığı ve zaman boyutuna sahip olduğu nasıl ispatlanabilir?
Kısa Cevap

 Aşağıdaki noktalara dikkat etmek, yanıtı kavramada size yardımcı olacaktır.      

1. Tüm nedenler öznesel nedene döndüğünden bu konuda tam neden ile öznesel neden arsında bir fark bulunmamaktadır.

2. Felsefî kavramlar varlıktan alınmıştır ve varlığın mahiyeti yoktur. Tür ve ayrım mahiyetin kısımlarıdır ve mahiyetten yoksun bir şey mahiyetin kısımlarından da yoksundur.

3. Sonuç kendi nedenini sezgisel olarak bilir ama bu, nedenin kendi sonucunu sezgisel olarak bilmesi gibi değildir.

4. Uzunluk maddî varlıkların gereklerinden biri olduğu gibi, hareket de maddî varlıkların gereklerindendir. Zaman ise hareketin miktardır; o halde madde nerede varsa, orada hareket de vardır ve her nerede hareket varsa zaman da vardır.

Ayrıntılı Cevap

1. Sonucun her tür nedene muhtaç oluşunun ölçüsü varlıksal yoksulluktur; zira birincisi, neden türleri öznesel nedene dönmektedir. Çünkü maddî ve şeklî neden gerçekte sonucun kendisidir ve aklın çözümlemesiyle madde ve şekil almaktadır. O halde onların farklılığı gerçek değil, itibaridir. Sonuç öznesel nedenin kısımlarındandır ve gayesel neden de ilk bakışta her ne kadar özne dışında başka bir şeye dönebilir görünse de tüm örnekleri dikkatle incelemeyle gayenin özneye dönüşü, özne olma açısındandır. Hatta gerçek öznede gaye öznenin aynısıdır.[1] O halde bu konuda tam neden ile öznesel neden arasında bir fark bulunmamaktadır.[2] İkincisi, sonucun nedene yönelik varlıksal yoksulluğu, sonucun varlığının nedenin varlığına bağlı olmasıdır. Bu bağlılık nedenlerin tüm türlerinde mevcuttur. O halde yukarıdaki ölçü nedenlerin kısımlarının tümünde geçerlidir.[3] 

2. Felsefî kavramlar varlıklara yüklendiğinde onların varlık şekillerini beyan eden (onların mahiyetsel hadlerini beyan etmez) mefhumlar sayılırlar. Varlığın mahiyeti olmadığı için ona yüklenen ve onun şeklini beyan eden mefhumun da mahiyeti yoktur. O halde kendi örneğiyle mahiyetsel bir intibak da taşımaz. Bir mefhum mahiyet taşımadığı zaman kesinlikle tür ve ayrım da taşımayacaktır; zira tür ve ayrım mahiyetin kısımlarındandır.[4] 

3. Sonuç kendi nedenini sezgisel olarak bilir, ama bu, nedenin sonucu bildiği şeklinde değildir; zira neden sonucun tüm mertebelerini taşır ve sonucun hakikati onun yanında bulunur. Oysaki bunun tersine sonuç nedenin sadece zayıf bir içeriğini taşır ve nedeni ancak varlık kapasitesince bilir. Gerçekte sonucun kendisine yönelik bilgisi, sonucun kendi mertebesinde nedene yönelik bilgisinin aynısıdır.[5] 

4. Zamanı, tanımını göz önünde bulundurarak maddi varlıklar için ispat ederiz. Çünkü zaman, harekete yüklenen müstakar olmayan birleşik miktardır.[6] Bunun için hareketin olduğu her yerde zaman da vardır. Maddî varlıklar bir akış içinde olduklarından sürekli yetiden eyleme geçme halindedirler ve hareket de yetiden eyleme geçiştir. O halde maddi varlıklar hareket etmektedir, hareketin miktarı vardır ve hareketin miktarı zamandır; öyleyse maddî varlıklar sürekli zamanlıdırlar.



[1] Allame Tabatabai, Muhammed Hüseyin, Nihayetü’l-Hikmet, Nuranî, Abdullah, s. 184 – 183, Müessese-i Neşr-i İslamî (Vabeste be camia-i Müderrisin), Kum.

[2] a.g.e., s. 171 ve 195.

[3] a.g.e., s. 170.

[4] Misbah Yezdi, Muhammed Taki, Amezeş-i Felsefe, c. 1, s. 200, çap-ı çarom, Merkez-i Çap Ve Neşr-i Defter-i Tebliğat-ı İslamî, Tabistan, 1370 h.ş.

[5] Nihayetü’l-Hikmet, s. 260.

[6] a.g.e., s. 214.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Hüccetiye Encümeni’nin inancı nedir? Bugün bu grup aktif midir?
    10482 Fıkıh Tarihi 2010/08/22
    Hüccetiye Encümeni, 19 Ağustos 1953 yılı darbesine eş zamanlı olarak Şeyh Mahmut Zakirzade Tevalayî Halebî tarafından Bahaîlik fırkasıyla mücadele etmek gayesiyle tesis edildi. Bu encümen hiyerarşik girift bir teşkilatsal yapı ve eğitim, araştırma, yazma, irşat, yurt dışıyla ilişkiler ve konferans komitelerine sahipti.
  • Spor yapmak amacıyla dans etmenin sakıncası var mı?
    7202 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/10/12
    Taklit mercilerin bürolarından yapılan istiftalardan alınan cevaplar şöyledir:Rehber Ayetullah Hamanei: Dans etmek, şehveti tahrik veya haram fiile yol açar ya da fesada sürükler veyahut kadın, namahrem erkeklerin içinde dans ederse haramdır.
  • Şiaya göre büyük günahın konumu nedir?
    24899 Eski Kelam İlmi 2011/12/10
    Büyük günah konusunda Müslüman fırkalar arasında çoğu siyasi olan ifrat ve tefritler vardır.Bunun en belirgin örneği Mürcie ve Hariciler’dir. Mürcie, zalim yöneticileri temize çıkarmak için zahiri imanı veya Müslümanlık iddiasını ve görüntüyü korumayı yeterli görmekte, büyük küçük hiç bir günahın hatta Ehl-i Beyt’in ...
  • Hangi imam ferec duasını şahsen okumaktaydı?
    15165 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/04/04
    Ferec kavramı, (Arapça) sözlükte “gam ve hüzünden kurtulmak ve ferahlanmak” anlamına gelir.[1] Hadis kitaplarında ferec ve ferahlanmanın hâsıl olması için zikredilen dua ve ameller bu sözlük anlamını taşımaktadır. Burada “Ferec Duası” olarak adlandırılan üç dua ve de “Ferec Namazı” olarak isimlendirilen bir namazı zikretmekle ...
  • Ayakların üstünü mesetme konusunu hadisler ile ispatlayınız?
    8070 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/07/21
    “Vesailu’ş - Ş,a” gibi Şia’nın Muteber Kitaplarında İmamlardan (a.s.) nakledilmiş olan hadislere baktığımızda abdest alınırken başın ön kısmının ve ayakların üstünün Mes edilmesinin vacip olduğunu görürüz. Keza hadislerden istifade ediliyor ki ayaklar Mes edilirken sağ ve sol sırasını dikkate alarak ayakların parmaklarından başlayarak ayaklarda var olan çıkıntıya ...
  • İranlılar, Ömer’in eliyle mi Müslüman olmuştur?
    17102 تاريخ بزرگان 2012/01/18
    Eğer tüm İranlıların Ömer’in hâkimiyeti döneminde Müslüman oluşu kastediliyorsa, bu ihtimal kabul edilir değildir; zira İran Arap ve Müslümanlar tarafından fethedilmeden önce bir grup İranlı diğer ülkelerde bulunuyordu ve onlar İslam’ın doğuşunun ilk yıllarında Müslüman olmuştu. Ama Ömer’in hâkimiyeti döneminde İslam’ın İran’a girmesi ve Müslümanların davranışları nedeniyle bazı İranlıların ...
  • Kur’an’ın bakışında iblis ile şeytanın farkı nedir?
    60252 Tefsir 2010/08/08
    Kur’an-ı Kerim ayetleri esasınca, İblis çok ibadet etme neticesinde melekler arasına giren cinlerden biridir. Ama Âdem’in yaratılışından sonra Yüce Allah’ın emrine karşı gelmesi ve Âdem’e secde etmemesi nedeniyle ilahî dergâhtan kovulmuştur. Ama şeytan ise insanlardan yahut cinlerden veyahut hayvanlardan olan her isyancı ve aksi varlığa denir. İblis’i şeytan olarak ...
  • Nevruz bayramı hakkında ne gibi bir şerî delil mevcuttur?
    13774 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2011/08/21
    Bu bayram, İslam öncesi yaygın olan İranlıların antik bayramlarındandır. Rivayet kitaplarında İmam Sadık’tan (a.s) nevruzun fazileti hakkında bir rivayet nakledilmiş ve son dönemdeki meşhur fakihler bununla amel etmiş ve de nevruzda gusül almanın müstehap olduğuna fetva vermişlerdir. Lakin bazıları da bu rivayet hakkında münakaşa yapmıştır. Bu nedenle, yüzde yüz ...
  • Neden cennetin kilidi namazdır?
    9080 Teorik Ahlak 2012/03/12
    İnsanın yaratılış hedefi Yüce Allah’a kulluk etmek ve O’nu tanımaktır. İnsan ancak Allah’a tapmanın gölgesinde kemale ve ilahi yakınlık makamına erer. Namaz, aşkın yaratıcıya ibadet ve kulluk etmenin en güzel göstergesidir. Beş öğün namaza bağlılık, ruhun erdemliliğine ve gücüne sebep olur, insanı günaha ve çirkin davranışlara bulaşmaktan ...
  • Kadın hangi durumda erkekle eşit miktarda miras alabilir?
    23408 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/07/08
    Genel olarak iki yerde kadınla erkek mirastan eşit miktarda pay alabilirler: 1- Anne ve baba (bir çok yerde), 2- Ölenin anne tarafından akrabaları Çalışan kadın sayısı erkekten çok olması, mirasın az ya da çok olmasını gerektirmez. Elbette toplumun manevi açıdan ilerleyebilmesi ...

En Çok Okunanlar