Gelişmiş Arama
Ziyaret
2639
Güncellenme Tarihi: 2019/06/16
Soru Özeti
Neden Allah Teala bütün kemallere sahip olmalıdır?
Soru
Allah Teala’nın tek ve yegâne olduğu bahsinde şöyle demekteyiz: eğer iki tane vacib’el-vücut olursa bunlar arasında farklılık olması gerekir. Yani bir vacib’el-vücudun sahip olduğu ve diğerinin sahip olmadığı bir sıfat olmalıdır. Bu önermeden sonuç alarak o sıfatın kemaline sahip olmayan vacip muhtaç bir varlıktır ve mümkün bir varlıktır denmektedir. Benim sormak istediğim şey şu o sıfatın kemaline sahip olmayan vacip bu kemale ihtiyaç duymuyorsa ne olur? Başka bir tabirle neden vacib’el-vücut bütün kemalleri taşımalıdır?
Kısa Cevap
Alemde var olan vahdet bizleri böyle bir tasavvura sahip olmaktan alıkoymaktadır. Zira kendine has kemallere sahip ve diğer, çeşitli kemallere ihtiyacı olmayan bir varlık sadece zihni kurguda ve hayali itibarda mümkündür ve tasavvur edilebilinir. Oysaki varlığın mertebeleri birbirinden ayırt edilemez ve varlıksal olarak böyle bir durum mümkün değildir.
Ayrıntılı Cevap
Soruda ifade edilen önermede geçen faraziyeye göre bir varlık söz konusudur ve bu varlık bütün kemallere sahiptir yalnızca bazı kemaller dışında. Elbette sahip olunmayan kemallerin vacib’el-vücut ile olan farklılığı ayrı bir faraziye gerektirmektedir.  Buradan alınan sonuç ise vacib’el-vücudun başka kemallere ihtiyacı olmadığıdır.
Burada dikkat etmemiz gereken nokta zihnimizde farz edebildiğimiz faraziyenin varlık aleminde ve gerçek evrende mümkün olup olamayacağıdır.
Hakikatte, tekvini (varoluşsal) ve varlıksal kemaller, itibari ve örfi değerlerin aksine birbiriyle hiçbir bağlantısı olmadan var olamazlar. Kemalleri birbirinden ebedi olarak ayıracak bir sınır söz konusu değildir. Elbette bu konu kendi yerinde net ve açık bir şekilde beyan edilmiş ve ispatlanmıştır.
Daha açık olmak gerekirse gerçek alemde gözlemlediğimiz şey kemaller arasındaki bağlantısızlık ve müteferrik oluş değil de irtibat ve birlikteliktir. Bilakis her varlık alemdeki diğer varlıklarla hemahenktir. Olaylar ve vakıalar arasında net bir ilişkisizlik olduğunu kesinlikle iddia edemeyiz.  Kemalin üst mertebelerine teveccüh ettiğimizde kesret halinde ki kemaller arasında ki vahdetin, birliğin ve hemahengin artığını gözlemlemekteyiz.
Bu anlaşılır durum sonrasında bir taraftan bütün kemallere sahip olan ama diğer taraftan diğer kemallerle bir ilişkisi olmayan bazı kemallere sahip olmayan bir varlık tasavvur dahi edemeyiz. Zira aslen böyle bir kemal ki diğer kemallerle irtibat halinde olmasın mümkün değildir. vacib’el-vücut zat’i olarak kamil olma hasleti gereği o kemale sahiptir. Bu konu felsefede imkân eşref kaidesiyle ispat edilmiştir.
Faraziyenizde geçen farz edilen mevcut kemalin üst mertebelerin bir varlık olarak tasavvur edilebilinir ama vacib’el-vücut olamaz. Bizce bu yaklaşımın altında yatan algı örfün kıyas yoluyla elde ettiği tasavvurların sonucudur. Vacib’el-vücut tasavvurunda iz bırakmış ve etki etmiştir.
Zira hayatımızda çokça karşılaştığımız olaylardan birisi bir kısım kemallere sahip olan bir fert diğer kemallere ihtiyacı olmadığını iddia etmektedir. Ne yazık ki sonuna kadar bu kara cehaletinde boğulmaktadır bu fertler. Ama varoluş aleminde böyle bir şey söz konusu değildir. Her hakkın bir hakikati vardır ve bu bir varlığın zatında mevcuttur. Bir mevcudun ihtiyaç sız olduğunu iddia etmesi onu ihtiyaç sız kılmaz.
Olayı bir cümlede özetleyecek olursak varlık aleminde var olan vahdet bizleri böyle bir tasavvura sahip olmaktan alıkoymaktadır. Zira kendine has kemallere sahip ve diğer, çeşitli kemallere ihtiyacı olmayan bir varlık sadece zihni kurguda ve hayali itibarda veya sanal teknolojide mümkündür ve tasavvur edilebilinir.
Kuran’ı kerim Allah Teâlâ’nın vahdeti konusunda şöyle buyuruyor:
Eğer yerde ve gökte Allah”tan başka ilâhlar olsaydı, kesinlikle ikisinin de düzeni bozulurdu.[i]
Bu ayeti kerimede direkt olarak Allah Teâlâ’nın vahdeti yaratılış aleminde düzensizlik ve bozukluğun olmayışıyla ilişkilendirilmiştir. Vacib’el-vücutta kesretin muhal oluşu bedihi ve muayyen olan bir kanunla ifade edilmiştir. Bu yargı en net ve anlaşılır yargıdır Vacib’el-vücutta düalistliğin mümkün olamayacağının sebebini açıklayan.  Bu konuda ifade edilen diğer felsefi burhanlar uzun ve karmaşık burhanlardır ve sonuçta hepsi bu temel yargıya ulaşmaktadır.  
 
 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Cemaat namazı niyetinde namaz rekâtlarının sayısı belirtilmeli midir?
    4973 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/09/12
    Asıl yanıta değinmeden önce niyette iki önemli konunun dile getirildiği noktasını hatırlamak gerekir:1. Niyette söz gerekli midir?2. Niyette muteber olan şeyleri dile getirmenin lazım olmadığı açıklığa kavuştuktan sonra[1] hangi şeylerin niyette gerekli ve muteber olduğu konusu ortaya çıkmaktadır. ...
  • Hz. İsa Ve Suyun Üzerinde Yürüme
    11295 Eski Kelam İlmi 2011/10/23
    Peygamberleri tanımanın yollarından birisi mucizedir. Mucize ıstılah olarak öğretilecek ve öğrenilecek türden olmayan ve insanların yapmaya güç yetiremeyeceği olağanüstü işlere denir.[1] Hz. İsa (a.s) bazı mucizelere sahipti. Ölüleri diriltmek, doğuştan kör olanlara şifa vermek ve hastaları iyileştirmek bu mucizelerin bazılarıdır. Kur’an’da şöyle buyrulmaktadır: “…
  • Duanın suya etkisi hakkında İslam’da ne tür hadisler mevcuttur?
    52142 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2011/03/02
    Masumların (a.s) rivayetlerindeki tabirle dua ibadet sayılmakla ve Hak Teâlâ’nın nezdinde sevilen ve yakınlaştırıcı bir amel olmakla birlikte her olağan ve meşru hususa ulaşmak için de etkilidir. Yüce Allah kendine yaklaşılması ve hacetlerin giderilmesi için duayı bir vesile karar kılmıştır. Duanın suya ve suyun duanın kabul ...
  • Acaba Allah yetmiş yaşındakileri seviyor ve seksen yaşındakileri, azap etmeyeceğini söylemiş midir?
    6950 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2015/05/27
    İmam Sadık’tan (a.s.), rivayi (rivayet içerikli) kaynaklarda müminlerin mükâfatı noktasında bir rivayet nakil edilmiş ki şöyle buyuruyor: kırk yaşından sonra imanlı kimseler her on senede Allah tarafından özel merhamet ve lütufla karşılaşıyorlar. Eğer bu rivayetin senedinde, azıcık tesamuh göstersek ve başka rivayetleri de bunun yanına koyup, dikkate alırsak ...
  • Hz Zehra (s.a) hangi yılda dünyaya gelmiştir?
    7460 تاريخ بزرگان 2012/03/10
    Eski zamanlarda imkanların az olması ve dakik zabıt tutma ve kaynakları dikkatli saklamaya özen göstermeme vb … tarihi olay ve vakıalarda ve büyük şahsiyetlerin doğum, ölüm ve şahadet tarihleri hakkında görüş farklılıklarının bulunması olağan ve doğaldır. Bu nedenle tarih ve hadis kitaplarında Hz Zehra’nın (s.a) doğum tarihi ...
  • Hac amellerini müstehap gusül ile yapmak caiz midir?
    5237 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/08/17
    Başta hatırlatılmalıdır ki; namaz için yeterli olan her temizlik (abdest, teyemmüm, müstehap gusül, …), temizlik ile yapılması gereken hac amelleri için de yeterlidir. Bundan dolayı ilkönce birkaç noktayı belirtmek gerekmektedir:1. Farz gusül ile namaz veya abdest gerektiren hac amelleri gibi fiiller yerine getirilebilir mi?2. Müstehap gusüller bu ...
  • Sadrı İslam’da Oruç nasıl ve hangi tarihte farz olmuştur?
    2618 Tarih 2020/01/20
  • Ayat namazı nasıl kılınır?
    9378 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/28
    Konuyu iki bölümde ele alacağız: a) Ayat namazına neden olan şeyler.b) Ayat namazının nasıl kılındığı.a) Ayat namazı şu olaylardan biri vuku bulduğunda farz olur: Güneş tutulması, Ay tutulması (tutulmalar kısmi de olsa), deprem ve halkın genelini korkutan şimşek çakması, ...
  • Zihinde gayrimeşru bir ameli canlandırmanın hükmü nedir?
    6366 Yeni Kelam İlmi 2011/11/21
    Günah ve gayrimeşru amel düşüncesi her ne kadar insan zihin, düşünce ve ruhunu kirletse ve birçok başarıyı engellese de haram amel işlemeye varmayana dek günah sayılmaz. Ama cünüp olmaya neden olursa, mastürbasyon türlerinden sayılır ve haram olur.[1]
  • Allah’ı tanıma hissini güçlendirmenin yolları nedir?
    23331 Pratik Ahlak 2010/06/20
    Allah’ı tanıma hissinden maksat insanın Allah’a olan fıtri ve batini yönelişidir. Bu his insanın içinden gelen bir çağrıdır ve fıtrattan başka bir sebebi yoktur.İnsanda bir eğitim ve öğretim olmadan Allah’a yöneliş hissinin varlığı bu hissin fıtri yani yaratılıştan kaynaklandığının ...

En Çok Okunanlar