Gelişmiş Arama
Ziyaret
13652
Güncellenme Tarihi: 2011/04/12
Soru Özeti
İnsan hem dünya ve hem ahirette refah ve huzurda içinde olabilir mi?
Soru
İnsanın hem bu dünyada ve hem de diğer dünyada (ahiret) refah ve huzur içinde olması mümkün müdür?
Kısa Cevap

Bu dünya özel mahiyeti ve ontolojik mertebesi nedeniyle mutluluk ve mutsuzluğu, üzüntü ve sevinci ve zorluk ve rahatlığı kendi içinde katışık halde bulunduran bir takım yasa ve kanunlara sahiptir. Hiçbir zaman refah, huzur ve mutluluk mutlak bir şekilde burda bulunmaz. İnsanın dünyada taşıdığı bazı zorluklar, mümin insan ile mümin olmayan insanın birbirinden ayırt edilmesi için yapılan imtihan ve sınamalardan kaynaklanmaktadır. Gerçek refah ve huzur ancak ahiret diyarında bulunur ve bu dünyada çalışarak ve çabalayarak ahiretlerini abat etmiş mümin ve hayırsever müminler içindir orası; çünkü bu dünya ve yaşamı, ahret yaşamının mukaddimesidir. Evet, eğer sizin refahtan kastiniz maddî imkânlar ile mal ve makam gibi dünya nimetlerine sahip olmaksa, insanın bu nimetlere sahip olmakla birlikte mümin ve takvalı olabileceğini ve bu yüzden uhrevî nimetlerden de faydalanabileceğini söylemek gerekir. Nitekim Hz. Süleyman (a.s) böyleydi.

Ayrıntılı Cevap

Refah, Farsça sözlükte sükûnet ve nimet manasındadır.[1] Bu dünyanın ontolojik doğa ve mahiyeti gereği, hiçbir (mümin veya kâfir) insanın yaşamı acı ve gamsız değildir. Hatta maddî açıdan tüm yaşam nimet ve imkanlarına sahip olan kimseler bazen fakir insanların asla müptela olmadığı acı ve dertlere müptela olabilmektedir; zira bu dünya, madde dünyası ve tezat, acı, meşakkat, sınırlılık ve zeval alemidir. Bu nedenle bir taraftan bela, acı, hastalıkların kaynağı ve diğer taraftan ise başarı ve sevincin kaynağıdır. Onun mutluluk ve mutsuzluk, üzüntü ve sevinç, zorluk ve rahatlık ve yenilgi ve galibiyeti katışıktır. Asla mutlak nimet veya mutlak mutsuzluk içinde yer alan bir şahsı bulmak mümkün değildir. Maişet açısından refah içinde yüzen ama ruhsal, psikolojik, bedensel ve ailevî sorunlardan yoksun olmayan birçok insan mevcuttur. Yüce Allah mümin, ilahî ve hayırsever insanların bu özellikleri taşımayan diğer insanlardan ayırt edilmesi gayesiyle, maddî düzeni insanların daima sınanabileceği bir halde yaratmıştır. Öte taraftan birçok zorluk ve yenilgi büyük başarıların mukaddimesi sayılmakta ve birçok musibet de insanın uyanmasına sebep olmakta ve gaflet, kirlilik ve sapmaları gidermekte ve insana Allah’ı hatırlatmaktadır.[2] Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: “Andolsun biz, Firavun ailesini, öğüt alsınlar diye yıllarca süren kıtlık ve ürün eksikliği ile cezalandırdık.”[3] Ama gerçek mutluluk ve saadeti ve de kalıcı lezzeti sadece ahirette aramak gerekir ve bu da müminler ve hayırseverlere ait ve özgüdür. Elbette bu dünyadaki yaşam ahiret yaşamının mukaddimesidir. Ahiret saadet ve huzurunu ancak dünyadaki çaba ve çalışma vesilesiyle elde etmek mümkündür. O halde bu dünyada yaşamak menfi bir değere sahip olmamakla birlikte uhrevî yaşam gibi müspet bir değere de sahiptir. Bundan ötürü, gerçek mutluluk, huzur ve refahın bu dünyada bir anlamı yoktur; insanın hem bu dünyada ve hem de diğer dünyada refah içinde olabilmesi mümkün değildir. Diğer dünyadaki gerçek refah ise sadece müminler ve hayırseverlere aittir. Evet, eğer sizin refahtan kastiniz maddî imkânlar ile mal ve makam gibi dünya nimetlerine sahip olmaksa, insanın bu nimetlere sahip olmakla birlikte mümin ve takvalı olabileceğini ve bu yüzden uhrevî nimetlerden de faydalanabileceğini söylemek gerekir. Nitekim Hz. Süleyman (a.s) böyleydi. 



[1] Dehhoda, Ali Ekber, Lügat name-i Dehhoda, vaje-i refah.

[2] Kaşifi, Muhammed Rıza, Hoda Şinasi, s. 94-101, Nehad-ı Nemayendegi Makam-ı Muazzam-ı Rehberi Der Danışgahha. Defter-i Neşr-i Maarif, çap-ı şeşom, 1386.

[3] Araf, 130.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Aşura duasında yer alan“esselamu aleyke ya Eba Abdillah ve âla’l-ervahi’l-leti hallet bifinaik” cümlesindeki ruhlar kimlerdir?
    19373 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2011/04/12
    “Ervahi’l-leti hallet bifinaik”ten kastedilen Kerbela coğrafyasında Şehidlerin Efendisi (a.s) ile birlikte şahadete eren şehidlerdir. Bu tespitin delili şu noktalardır:1. Genellikle ziyaretçi ve yaşayan kimselerden ruhlar diye söz edilmemektedir. 2. Bu dua, ziyaretçi tarafından yapılan bir hitaptır ve genellikle ...
  • Hadislerin masumlardan (a.s) geldiğine nasıl güvenebiliriz?
    9766 Ricalu’l-Hadis (Ravilerin İncelenmesi) 2011/04/12
    Tarihe güvenmek bir ölçüye kadar çağdan çağa, zamandan zamana ve nesilden nesle intikal eden şöhret, karine ve deliller aracılığıyla hâsıl olur. Tarihte yer alan bazı hadise ve vakıaların deyim yerindeyse tevatür derecesinde ve birçok delil ve karineleri mevcuttur ve bundan ötürü bunların doğruluğundan çok az insan şüphe ...
  • İnsan yeryüzünün mü en üstün varlığıdır, yoksa tüm varlık aleminin mi? Acaba insandan daha üstün bir varlığın yaratılması mümkün mü?
    46339 Eski Kelam İlmi 2009/11/10
    Bize göre insan, varlık âleminde -ister yerde olsun ister gökte- bütün varlıkların en üstünüdür. Biz bunu insanın yaratılışı hakkında ki ayet ve hadislerden anlıyoruz. İnsanın üstün olmasının nedeni onun sahip olduğu şu özelliklerdir: 1-İahi bir ruha sahip olması, 2-Meleklerin secde ettiği varlık olması, 3-Yaratılışın ve varlığın ...
  • Kaza namazı olan sünnet namazı kılabilir mi?
    3412 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2018/11/12
    Kaza namazı olan sünnet namazı kılabilir.[i] [i] Tevzuh’ul-Mesail (El’Mehşil-İmam’ul-Humeyni) 1.c, 750.s 1373.m. ...
  • ayet ve rivayetlere göre imamların konu mu üstündür yoksa kuranın konumu mu?
    9342 Eski Kelam İlmi 2011/02/03
    farklı rivayetlerde, ehlibeytin (a.s.) konumu kuranın konumuyla aynı derecede ve aynı seviyede olduğu belirtilmektedir. Sakaleyn (iki değerli ve ağır emaneti açıklayan) rivayeti onlardan bir tanesidir. Evet! Bazı hadis kitaplarında sakaleyn rivayeti bazı nakillere göre kuranı kerim ağırlık bağlamında daha büyük (sıklı ekber), ehlibeyt (a.s.) ise ...
  • Acaba bir insan cinle evlilik yapabilir mi?
    4184 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2019/05/28
    Öncelikle sagılarımızı sunarak şu noktayı hatırlatmayı gerek görmekteyiz.bu be benzeri konuları öğrenmenin hayatımıza hiçbir faydası yoktur. Bunun hükmünü öğrenmek bize hiçbir maddi ve manevi fayda sağlamayacaktır. “~~55.56~ فٖيهِنَّ قَاصِرَاتُ الطَّرْفِ لَمْ يَطْمِثْهُنَّ اِنْسٌ قَبْلَهُمْ وَلَا جَانٌّ”
  • İmam Ali (a.s) ölüleri diriltebilir mi?
    12670 Tefsir 2012/07/24
    Bir kimsenin bağımsız olarak ve Allah’a ihtiyaç duymadan böyle bir işi yapması fiilsel tevhit (yaratılışta tevhit) ile çelişir; çünkü ölüm ve hayat sadece Allah’ın elindedir. Ama bir kimse ilahi izin ile böyle bir iş yapmak isterse, böyle bir fiil gerçekleşebilir ve bu hususta hiçbir akli bir engel ...
  • Niçin bir erkeğin şahitliği iki kadının şahitliği ile eşittir?
    21268 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2009/07/04
    Yüce Allah tarafında insanlar için belirlenen kanunlar yaratılış âlemi, evrenin gerçekleri ve insanın yaratılışı ile uyum içindedir. Kadının yaratılışı erkeğin yaratılış ve yapısı ile farklı olduğu için Bu iki varlığın görev ve hükümleri de farklıdır. Bu görevlerden biri mahkemede şahitlik yapmaktır Bu görev hislerin etkisinde kalınmadan ve ...
  • Regaip gecesi veya Recep ayının diğer gecelerinde cemaat namazlarına katılmak mı daha faziletlidir yoksa namazları ferdi olarak yerine getirmek ve müstehap namazları kılmak mı?
    5670 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/11
    Bu konuda şu cevap taklit mercilerinin fetva bürolarından alındı:Ayetullah Uzma Hamenei:Her iki fazileti kazanmaya çalışabilirsiniz hem cemaat namazlarına katılın hem de müstehap namazları cemaatten sonra yerine getirin.Ayetullah Uzma Sistani: Cuma ve ...
  • Şia, Ömer b. Hattab’ın eşcinsel olduğuna mı inanmaktadır?
    14732 تاريخ بزرگان 2013/12/19
    Şia’nın raşit halifeler ve özellikle Ömer b. Hattab’a yönelik bakışı, imamların (a.s) bakışıdır. Şia’nın muteber hadis kitaplarının hiçbirinde Ömer b. Hattab’ın eşcinsel oluşu hakkında bir rivayet nakledilmemiştir. Şia’ya atfedilen bu tür sözlerin çoğu temelsizdir, esassızdır ve Şia âlimlerinin inancı değildir. ...

En Çok Okunanlar