Gelişmiş Arama
Ziyaret
14062
Güncellenme Tarihi: 2011/04/12
Soru Özeti
İnsan hem dünya ve hem ahirette refah ve huzurda içinde olabilir mi?
Soru
İnsanın hem bu dünyada ve hem de diğer dünyada (ahiret) refah ve huzur içinde olması mümkün müdür?
Kısa Cevap

Bu dünya özel mahiyeti ve ontolojik mertebesi nedeniyle mutluluk ve mutsuzluğu, üzüntü ve sevinci ve zorluk ve rahatlığı kendi içinde katışık halde bulunduran bir takım yasa ve kanunlara sahiptir. Hiçbir zaman refah, huzur ve mutluluk mutlak bir şekilde burda bulunmaz. İnsanın dünyada taşıdığı bazı zorluklar, mümin insan ile mümin olmayan insanın birbirinden ayırt edilmesi için yapılan imtihan ve sınamalardan kaynaklanmaktadır. Gerçek refah ve huzur ancak ahiret diyarında bulunur ve bu dünyada çalışarak ve çabalayarak ahiretlerini abat etmiş mümin ve hayırsever müminler içindir orası; çünkü bu dünya ve yaşamı, ahret yaşamının mukaddimesidir. Evet, eğer sizin refahtan kastiniz maddî imkânlar ile mal ve makam gibi dünya nimetlerine sahip olmaksa, insanın bu nimetlere sahip olmakla birlikte mümin ve takvalı olabileceğini ve bu yüzden uhrevî nimetlerden de faydalanabileceğini söylemek gerekir. Nitekim Hz. Süleyman (a.s) böyleydi.

Ayrıntılı Cevap

Refah, Farsça sözlükte sükûnet ve nimet manasındadır.[1] Bu dünyanın ontolojik doğa ve mahiyeti gereği, hiçbir (mümin veya kâfir) insanın yaşamı acı ve gamsız değildir. Hatta maddî açıdan tüm yaşam nimet ve imkanlarına sahip olan kimseler bazen fakir insanların asla müptela olmadığı acı ve dertlere müptela olabilmektedir; zira bu dünya, madde dünyası ve tezat, acı, meşakkat, sınırlılık ve zeval alemidir. Bu nedenle bir taraftan bela, acı, hastalıkların kaynağı ve diğer taraftan ise başarı ve sevincin kaynağıdır. Onun mutluluk ve mutsuzluk, üzüntü ve sevinç, zorluk ve rahatlık ve yenilgi ve galibiyeti katışıktır. Asla mutlak nimet veya mutlak mutsuzluk içinde yer alan bir şahsı bulmak mümkün değildir. Maişet açısından refah içinde yüzen ama ruhsal, psikolojik, bedensel ve ailevî sorunlardan yoksun olmayan birçok insan mevcuttur. Yüce Allah mümin, ilahî ve hayırsever insanların bu özellikleri taşımayan diğer insanlardan ayırt edilmesi gayesiyle, maddî düzeni insanların daima sınanabileceği bir halde yaratmıştır. Öte taraftan birçok zorluk ve yenilgi büyük başarıların mukaddimesi sayılmakta ve birçok musibet de insanın uyanmasına sebep olmakta ve gaflet, kirlilik ve sapmaları gidermekte ve insana Allah’ı hatırlatmaktadır.[2] Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: “Andolsun biz, Firavun ailesini, öğüt alsınlar diye yıllarca süren kıtlık ve ürün eksikliği ile cezalandırdık.”[3] Ama gerçek mutluluk ve saadeti ve de kalıcı lezzeti sadece ahirette aramak gerekir ve bu da müminler ve hayırseverlere ait ve özgüdür. Elbette bu dünyadaki yaşam ahiret yaşamının mukaddimesidir. Ahiret saadet ve huzurunu ancak dünyadaki çaba ve çalışma vesilesiyle elde etmek mümkündür. O halde bu dünyada yaşamak menfi bir değere sahip olmamakla birlikte uhrevî yaşam gibi müspet bir değere de sahiptir. Bundan ötürü, gerçek mutluluk, huzur ve refahın bu dünyada bir anlamı yoktur; insanın hem bu dünyada ve hem de diğer dünyada refah içinde olabilmesi mümkün değildir. Diğer dünyadaki gerçek refah ise sadece müminler ve hayırseverlere aittir. Evet, eğer sizin refahtan kastiniz maddî imkânlar ile mal ve makam gibi dünya nimetlerine sahip olmaksa, insanın bu nimetlere sahip olmakla birlikte mümin ve takvalı olabileceğini ve bu yüzden uhrevî nimetlerden de faydalanabileceğini söylemek gerekir. Nitekim Hz. Süleyman (a.s) böyleydi. 



[1] Dehhoda, Ali Ekber, Lügat name-i Dehhoda, vaje-i refah.

[2] Kaşifi, Muhammed Rıza, Hoda Şinasi, s. 94-101, Nehad-ı Nemayendegi Makam-ı Muazzam-ı Rehberi Der Danışgahha. Defter-i Neşr-i Maarif, çap-ı şeşom, 1386.

[3] Araf, 130.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Yemek yemek için ev sahibinden izin almak gerekir mi?
    6842 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/02/14
    İslami açıdan insanın yemeğinin helal ve pak olmasının yanı sıra mubah da olması gerekir yani o yemeğin sahibi de razı olmalıdır ve biz de onun razılığını bilmeliyiz. Başkalarını malını izinleri olmaksızın kullanmak haramdır. Ancak bir kimse başkasını yemek için evine davet etmiş yemek sofrasını açmış veya bir bağ sahibi ...
  • Bu asırda kızları köleliğe çekmek caiz midir?
    6938 Eski Kelam İlmi 2011/10/23
    Her şeyden önce köleliğin İslam dini tarafından temelleri atılan bir kurum olmadığını, bilakis bu fenomenin İslam’ın doğduğu çağda dünyanın tüm bölgelerinde yaygın olan bir realite olduğunu bilmeliyiz. İslam köle sahiplerine ciddi bir zarar vermeksizin ve mevcut toplumsal dengeyi ani ve hızlı bir girişimle ortadan kaldırmaksızın imkânların elverdiği ölçüde ve ...
  • Çocukken bir defa kız kardeşimin sütünü içmiş olan amcakızım ile evlenebilir miyim?
    7868 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/22
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Allah gerçekleşmeden önce insan amelini nasıl bilmektedir?
    6359 Eski Kelam İlmi 2011/08/21
    Bizim için böyle bir sorunun meydana gelmesinin sebebi, Allah ile zaman arasındaki bağı doğru anlamamamızdır. Allah ezeli, ebedi ve zaman üstüdür; yani Allah zamanı kuşatmıştır ve onunla sınırlı değildir. Esasen Allah geçmişte gelecek hakkında bilgi sahibidir diye bir şey söylememiz doğru değildir; çünkü Allah için geçmiş ve gelecek diye ...
  • Eğer birisi ramazan ayında tutmamış orucunu bir sonraki ramazan ayına kadar kaza etmezse hükmü nedir?
    6682 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2015/09/14
    sorunuzun üç sureti var: biz mercii taklitlerin görüşlerini dikkati nazarda tutarak sorununuzun her bir suretini ayrı ayrı cevaplandırırız. Bir: eğer hastalıktan ötürü orucunu tutmamış ve hastalığı bir sonraki ramazana kadar devam etmişse, tutmamış oruçlarının kazası farz değildir ve her gün yerine yaklaşık on sir (750 gram) denkliğinde ...
  • Eğer bir kız ve erkek evlenmeyi kararlaştırırlarsa ve aralarında ilişki olursa, ama erkek ahdine vefa göstermez ve kızı terk ederse günah işlemiş sayılır mı?
    9322 Pratik Ahlak 2011/08/21
    İslam ahit ve anlaşma dini olup ahde vefa göstermeyi müminlerin alamet ve sıfatlarından biri saymaktadır. Peygamber-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyurmaktadır: Müminler şart ve taahhütlerine bağlıdır.[1] Maalesef bazı insanlar bu önemli hususa bağlı değildir ve menfaat, heves ve arzularının ...
  • Ben hastayım ve cep haclığımı da babamdan alıyorum. Bunun dışında param yoktur ki orucumun kefaretini verebileyim, Acaba yine orucumun kefaret üzerimde farz mıdır? Bu senenin kefaret miktarı kaç tümendir?
    6170 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/14
    Fukahanın (fıkıh âlimleri) fetvası esasınca orucunu kasten (amdi olarak) ve her hangi bir mazereti olmaksızın yiyen bir kimse üç çeşit kefaretten birisini seçmek arasında muhayyerdir. Birincisi: Bir köle azat etmek. Günümüz dünyasında köle konusu mevcut olmadığından dolayı bu şık kendiliğinden devre dışı kalıyor.
  • İmam Ca'fer Sadık'a göre Kur'an karisinin özellikleri
    12688 Kur’anî İlimler 2011/07/19
    İmam Cafer Sadık (a.s) Kur'an karisi için bir takım özellikler ve vasıflar zikretmiştir. Bu cümleden şu vasıfları zikredilebilir: Ehl-i Beyt'in velayetini bilmesi, Kur'an'ı doğru okuması, Kur'an'ı okurken ondan etkilenmesi, abdestli olması, doğru bir kimse olması ve yağcılıktan uzak durması, Kur'an'a karşı tevazu ve huşu göstermesi, ilim öğrenmek yolunda çaba göstermesi, ...
  • Hangi surede hay ve kayyum sıfatları yer almaktadır?
    17459 Tefsir 2010/11/08
    Hay ve kayyum Yüce Allah’ın iki zatî sıfatıdır. “Hay” “diri” manasında ve “kayyum” da “zatıyla kaim olan ve başkalarının kendisiyle kaim olduğu varlık” anlamındadır. Bu iki sıfat beraber bir şekilde Kur’an surelerinin üç ayetinde yer almaktadır:1. Bakara suresi 255. ayet: “
  • Dinin afetleri nelerdir?
    12217 Din Felsefesi 2010/08/22
    Din, kendisinde hata, yanlış, hasar ve afetin yer alamayacağı kutsî ve ilahî bir olgudur. Hata ve yanlış yapma beşerî hususlarla ilgilidir. Din ve dindarlığın hasarlarını bilme bahsindeki hasar ve afet, dinin hakikatiyle ilgili değildir. Bilakis insanların dine bakış tarzları, insanın dini anlama ve telaki etme şekli, ...

En Çok Okunanlar