Gelişmiş Arama
Ziyaret
6691
Güncellenme Tarihi: 2010/08/08
Soru Özeti
Baş ve göğüs balgamını yutmanın oruca bir zararı var mıdır?
Soru
Ben mübarek Ramazan ayında ağladığım sırada çektiğimde burun akıntım boğazıma ve sonra da mideme gitmektedir. Burun akıntımı çekmemeye ve mendil ile silmeye çalıştığım zaman da bulanma haline düşmekteyim. Allah’a dua, yakarma ve ağlama neticesinde orucumun bozulmaması için ne yapmalıyım?
Kısa Cevap

Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız.

 

Ayrıntılı Cevap

Büyük taklit mercilerinin görüşüne göre baş ve göğüs balgamı ve de burun akıntısını yutmak, ağız bölgesine ulaşmamışsa oruca bir zarar vermez. Ama ağız bölgesine ulaşmışsa, bazı mercilerin görüşüne göre caiz değildir, bazılarının görüşüne göre vacip olarak ihtiyat edilmeli, bazılarının görüşüne göre ise müstehap olarak ihtiyat edilmeli ve yutmaktan sakınılmalıdır.[1] Bundan dolayı, eğer siz yutmaya mecbursanız balgam ağız bölgesine ulaşmadan önce bunu yapmalısınız. Ama balgam ağız bölgesine ulaştıktan sonra, eğer taklit merciinizin görüşü bunu caiz bilmiyorsa baş ve göğüs balgamı ve de burun akıntısını yutmamanız gerekir. Ama taklit merciinizin bu husustaki görüşü vacip olarak ihtiyat etmekse, baş ve göğüs balgamı ve de burun akıntısını yutmamanız gerekecek şekilde buna uyup ihtiyat edebilirsiniz veyahut (en âlim ve sonraki en âlim kaidesine uyarak) müstehap olarak ihtiyata inanan (Ayetullah Sistanî ve Zencanî gibi) taklit mercilerinin fetvasına müracaatta bulunup onunla amel edebilirsiniz. Bu durumda oruç bozulmayacaktır. Konuyu şöyle açıklayabiliriz: Örneğin siz bu meselede vacip olarak ihtiyat etmeye inanan bir fakihi taklit ediyorsanız, bu durumda bu mesele hakkında bir başkasına müracaat etmede özgürsünüz. Araştırdıktan sonra –taklit ettiğiniz fakihten sonra- fakihlerin en âlimi olan bir fakih bulduysanız ve o baş ve göğüs balgamını yutmanın caiz olmadığına fetva veriyorsa, burada artık sizin bu fetvadan yüz çevirip bunlardan sonra üçüncü sırada yer alan ve müstehap olarak ihtiyata inanan bir fakihe yönelmeniz mümkün değildir. Eğer müstehap olarak men edici fetva veren bir fakih, en âlim olma açısından sizin merciinizden sonra geliyorsa, hem onu taklit edebilir ve hem de kendi taklit merciinizin vacip olarak ihtiyat görüşüne göre amel edebilirsiniz.  Ama taklit ettiğiniz fakihten sonra her iki fakih en âlim olma açısından eşitlerse ve onlardan biri caiz olmadığına, ikincisi ise müstehap olarak ihtiyat etmeye fetva veriyorsa, bu durumda bu iki müçtehitten her birine müracaat etmede özgürsünüz.       


[1] Tevzihü’l-Mesail-ı Meraci’, c. 1, s. 894, m. 1579, 1580; Ecubetü’l-İstiftaat (Farsça Tercüme), s. 177-178, sual. 799.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Niçin Hz. Mehdi (a.s) gaybet döneminde insanların hidayeti için bir kitap te'lif etmiyor?
    10828 Eski Kelam İlmi 2011/05/23
    Şimdi gaybet döneminde yaşıyoruz; bu dönem genel naiplerin dönemidir. Bu dönemde Şia'nın hidayeti gerekli şartları haiz Şia'nın büyük fakih ve alimlerinin üzerinedir. Ama bu dönemde Hz. Mehdi'nin insanların yararlanmaları için niçin bir kitap telif etmediği konusuna gelince bunun çeşitli nedenleri olabilir. Örneğin:
  • Allah kelimesinin lügatteki anlamı ndedir?
    12909 Eski Kelam İlmi 2011/03/01
    Farçada "huda" kelimesiyle karşılık bulmuş olan mübarek "Allah" kelimesi has isim ve Allahın en kapsamlı isimlerindendir. Hz Ali (a.s.) "Allah" kelimesinin anlamı hakkında şöyle buyurmuş: "Allah yaratıkların kendisinde şaşkılıkta kaldığı ve kendisine aşık oldukları bir mabud anlamını veriyor. Gözlerden gizli olan ve akılların (künhi zatiını) derk edemedikleri ...
  • Yoga-Zen konsantrasyonu (meditation) hakkında görüşünüz nedir?
    10228 Pratik Ahlak 2010/10/12
    Bu tekniği yapanların iddiasına göre konsantrasyon egzesizi yapmak, bizi şaşırtıcı bir şekilde düşüncelerimizin arasında yolculuk yapmamızı sağlıyor. Onun, daha sağlıklı, ıztrapsız, endişesiz bir yaşam sağlaması, yorgunluğu gidermesi gibi birçok faydalar vardır. Ve bizi zihnin çeşitli safhalarına ve farkındalığa ulaştırıyor.Konsantrasyon, ...
  • “Allah dilediğini saptırır, dilediğini hidayete erdirir” şeklindeki ayetin anlamı nedir?
    34702 Tefsir 2015/06/18
    Kelam ilminde insanın kendiişlerinde ihtiyar sahibi olduğu gerçeği kesin delillerle ispat edilmiştir. Kuranın öğretileri de bu hakikatten farklı değil ve bu hakikati teyit ediyor. Ancak şu var ki kuranın bazı ayetleri diğer bazılarını tefsir ediyor konumda olduğunu bilmek lazım. Dolayısıyla ayetlerin gerçek anlamlarını elde edebilmek için konuyla ...
  • Hazreti İbrahim (a.s)’in yaşamının önemli bölümlerini Kur’an ve rivayetler esasınca açıklar mısınız?
    14536 تاريخ بزرگان 2012/02/14
    Hazreti İbrahim (a.s)’in yaşamı üç belirgin aşamada söz konusu edilebilir: 1. Nübüvvetten önceki dönem. 2. Nübüvvet ve putperest Babil kavmiyle mücadele dönemi. 3. Babil’den hicret edip Mısır, Filistin ve Mekke topraklarında faaliyet gösterdiği dönem.1. İbrahim (a.s)’in doğduğu yer ve çocukluğuİbrahim (a.s), “Babil” topraklarında dünyaya geldi. İbrahim (a.s)’in doğumundan ...
  • Neden İslam dininde evlat boşanma durumunda erkeğe verilir?
    3787 Koruma 2019/06/15
    Öncelikle bu soruda kast edilen ifadenin incelenmesi gerekir. Eğer kastınız evladın intisabı ise İslam dininde evladın intisabı erkeğe olduğu gibi kadınadırda. Bu konu tamamen açık ve nettir. Örneğin mahremiyet, miras, akrabalık,... erkeğe özgü değildir. Bütün bu bağlar kadın içinde söz konusudur.[1] Ama eğer kastınız ...
  • Dinin usul ve fürû’u Masum İmamların (a.s) hadislerinden mi alınmıştır? Eğer böyle ise lütfen kaynak gösteriniz. Değilse ne zaman ve kimin tarafından böyle bir ayırım yapılmıştır?
    9700 Eski Kelam İlmi 2011/03/03
    Dinin usul ve fürû’unun şu anda ki şekli Masum İmamların (a.s) hadislerinden alınmamıştır. Din ilimleri alimleri, dini öğretileri bu şekilde bölümlere ayırmışlardır. Bu iki asıl’ın geçmişi hicri birinci yüzyılın ikinci yarısına dayanmaktadır. Ama bu ismi (usul-u din) kimin verdiği tam olarak belli değildir. Böyle ilmi konular genellikle alimlerin ...
  • ben kasetlerden ve has şirketlere ait sd.lerden kopyalama yapıyordum. Şirketleri tanımadığımı dikkate alarak onların hakkını nasıl eda edebiliyorum?
    6249 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2015/06/18
    Kopyalama ve manevi haklar noktasında değerli mercilerin görüşleri farklıdır. Ayetullah, İmam Humeyni, Tebrizi, Sistani, ve Safi hazretleri şuna inanmaktadırlar: yazılım türü bir şeyi icat etmek usulen üretkenine hak icat etmiyor ve dolayısıyla sahiplerinden izin almaksızın kopyalamaları ve çoğaltması caizdir. Ayetullah Hamenei, Behcet, ve Vahit hazretleri şöyle diyorlar: ...
  • Dine dayalı ahlakın manası nedir?
    11239 Yeni Kelam İlmi 2012/06/16
    Din ve ahlak arasındaki ilişki bağlamında ahlaki değerlerin temelleri hususunda iki genel bakış vardır: 1. Ahlak dinden bağımsız bir disiplindir ve din bir ile ilişkisi yoktur. 2. Ahlak din, iman ve Allah’a inanmayla bağlantı kurmaksızın gerçekleşmez. Batı toplumlarında bu konu geniş ...
  • Acaba Kuran-ı Kerim'de sırat köprüsüne işaret edilmiş midir?
    50484 Kur’anî İlimler 2009/05/13
    “Sırat köprüsü” kelimesi Kuran-ı Kerim'de geçmemesine rağmen bazı rivayetlerde bu kelime açıklanmıştır; örneğin İmam Sadık (a.s), Fecir Suresi’nin 14. ayetindeki “Mirsad” kelimesinin tefsirinde, onu cehennemden geçen bir köprü olarak beyan etmiştir.Konunun açıklığa kavuşması için, “sırat” kelimesi hakkında bazı noktaları açıklayacağız. “Sırat” yol anlamına gelmektedir ve bazı ayetlerde geçen “sırat-ı ...

En Çok Okunanlar