Gelişmiş Arama
Ziyaret
16514
Güncellenme Tarihi: 2010/08/26
Soru Özeti
Daru'l-hasret, ve yevmu'l-hasret'nin farkı nedir? Bu iki kavramın sözcük manaları arasındaki fark bellidir, ben kıyametteki bu iki aşamadaki incelemenin farkı hakkında bilgi edinmek istiyorum.
Soru
Daru'l-hasret, ve yevmu'l-hasret'nin farkı nedir? Bu iki kavramın sözcük manaları arasındaki fark bellidir, ben kıyametteki bu iki aşamadaki incelemenin farkı hakkında bilgi edinmek istiyorum.
Kısa Cevap

Kur'an ve hadislerde daru'l-hasret tabiri geçmemiştir. Sadece yevmu'l-hasret ifadesi (elden çıkan şeylere üzülmek anlamında) Kur'an'da bir defa ve hadislerde defalarca geçmektedir. Kur'an ve hadislerde yevmu'l-hasret'ten maksat kıyamet günüdür. Çünkü kıyamette cennetlik olanlar olduklarından daha iyi olabileceklerini ve daha yüce derecelere ulaşabileceklerini düşünerek ve cehennemlikler de günah işlemeyip bu duruma duçar olmamayı arzu ettikleri için hasret ve pişmanlık duyarlar.

Ayrıntılı Cevap

Kur'an-ı Kerim'de, insanın asıl yurdu olan kıyamet değişik isimlerle anılmıştır: El-Vakia, er-Racife, es-Sahhe, yevmu'l-fasl, yevmu'nedem, yevmu'nuşur, yevmu'l-hak, yevmu'l-mes'ele, yevmu'l-hesap, yevmu'l-muhasebe, yevmu't-tilak, yevmu'l-hasret gibi adlar kıyamet için Kur'an'da zikredilmiştir.

Hasretin anlamı:

Hasret sözcüğünün Arapçadaki asıl anlamı "açıklık" ve "ortaya çıkmak"tır[1]. Bazılarına göre kıyamette gerçekler ve sırlar ortaya çıktığı için (O, bütün sırların ortaya çıkacağı gün onu tekrar diriltmeye kadirdir.)[2]  ona hasret günü denilmiştir[3]. Hasretin diğer anlamı da pişmanlıktır (insanın yitirdiği ve telafi etmesi mümkün olmayan şeyler için pişmanlık duymasına hasret denir). O gün insan gerçeklerin ortaya çıkması yüzünden şiddetle pişman olur; bu yüzden kıyamete hasret günü denilmiştir. Bu mecazi olarak hasret sözcüğünü anlamının lazımında kullanım türündendir. Yine bu sözcük Arapçada hareket edememek anlamında da kullanılır. İnsan kıyamette hareket edemediği, artık bir iş yapamadığı, işlerinin son bulduğu ve sonuç verdiği için, Kur'an'ın ifadesiyle her şeyin artık bittiği[4] ve geçmişini telafi etmesi mümkün olmadığı için kıyamete hasret günü denilmiştir. Yine bu sözcük hayranlık ve şaşkınlık anlamında da kullanılmıştır ve kıyamete hasret günü denilmesi insanın orada göreceği şaşırtıcı olaylardan dolayı hayrete düşmesi ve şaşkınlık yaşaması içindir.

Daru'l-hasret ifadesi ise, ister Kur'an'da ister hadiste yani temel dini kaynaklarda yer almamıştır. Ancak yevmu'l-hasret ifadesi hem Kur'an'da hem hadislerde geçmektedir.

Kur'an'da şöyle okuyoruz: "Sen onları, gaflette oldukları ve iman etmedikleri bir halde işin bitmiş olacağı pişmanlık günü hakkında uyar." [5]

Allame Tabatabai bu ayetin tefsirinde şöyle diyor: Ayetin akışından anlaşılıyor ki, o günde işler son buluyor ve herkes dünyadaki işlerinin sonucundan haberdar kılınıyor artık iyice anlıyor ki zarar etmiştir ve kazanabilecekleri şeyleri kazanamamıştır… Bu zararın sebebi dünyada gaflet içinde olmasıdır. [6]

Hasret günü, insanlar Allah'ın itaatini hakkınca yerine getirmedikleri için hasret ve pişmanlık duyarlar.[7] Hz. Ali (a.s) şöyle buyuruyor: "Yazıklar olsun gafil insana ki ömrü onun aleyhine geçmektedir ve geçirdiği günler onun bedbahtlık ve mutsuzluğa doğru götürür."[8]

Yukarıdaki ayetin tefsirinde Şia ve Ehl-i sünnet kaynaklarında az farkla bir hadis nakledilmiştir. İmam Sadık (a.s)'a bu ayetin tefsiri hakkında sorulduğunda şöyle dedi: Cennetlikler cennette ve cehennemlikler cehennemde yerleştiklerinde Allah tarafından bir nidacı şöyle nida eder: "Ey cennet ve cehennem ehli! ölümün ne biçim olduğunu biliyor musunuz? Onlar hayır, derler. Ölüm mor bir koç olarak cennet ve cehennemin arasında durur ve sonra herkesin yakına gelip ölüme bakması istenir. Herkes yakına gelince Allah'ın emriyle ölümü boğazlarlar ve şöyle derler, Ey cennetlikler! Ebedi olarak cennette kalacaksınız ve artık ölüm yoktur ve Ey cehennemlikler! sürekli olarak cehennemde kalacaksınız artık ölüm yoktur. Sonra imam şöyle buyurdu: İşte Allah'ın "Sen onları, gaflette oldukları ve iman etmedikleri bir halde işin bitmiş olacağı pişmanlık günü hakkında uyar." buyurmasının anlamı da işte budur. Yani cennetliklerin işi cennette ebedi kalmak ve cehennemliklerin işi de cehennem de ebedi kalmakla son bulur.[9] Bazı kaynaklarda hadisin devamında şöyle yer alır: "Bunun üzerine cennetlikler öylesine sevinirler ki eğer orada ölüm olsaydı sevinçten ölürlerdi. Cehennemlikler de öylesine feryat ve figan ederler ki eğer ölüm olsaydı onlar da üzüntüden ölürlerdi." [10]

Evet o dünyada bütün günahkarlar niçin iyi işler yapmadıkları için hasret duyarlar, iyiler de keşke daha fazla iyi iş yapsalardı diye hasret duyarlar. Cennetlikler Allah'ı anmadıkları anlar için teessüf eder ve kendilerini kınarlar.[11]

Peygamber (s.a.a) şöyle buyurmuştur: Kıyamette iki kişi herkesten daha fazla hasret duyar 1- Dünya da ilim öğrenebileceği halde ilim öğrenmeğe çalışmayan kimse 2- Başkasına ilim öğretip ve ilim öğrenen kişinin ondan yararlanmasına sağlamasına rağmen kendisi (öğreten) ilminden yararlanmayan ve bir kar elde edemeyen kişi.[12]

Evet dünyada tembellik ve başı boşluk ahirette hasret duymayı gerektirir.[13]



[1] El-Ayn c. 3 s. 134; Lisanu'l-Arap c. 4 s. 189

[2] Et-Tarik: 9

[3] Reczu'l-Cenan c. 13 s. 83

[4] Meryem: 39 وَ أَنْذِرْهُمْ یَوْمَ الْحَسْرَةِ إِذْ قُضِیَ الْأَمْرُ وَ هُمْ فی‏ غَفْلَةٍ وَ هُمْ لا یُؤْمِنُون‏. "Sen onları, gaflette oldukları ve iman etmedikleri bir halde işin bitmiş olacağı pişmanlık günü hakkında uyar."

[5] Meryem: 39

[6] El-Mizan, c. 14 s. 51

[7] Et-Tibyan c. 7 s. 127

[8] Nehcü'l-Belağa, (Feyzu'l-İslam bas. Hutbe, 63 s. 153

[9] Biharu'l-Envar, c. 8 s. 346; bu hadisin benzeri, Sahih-i Buhari'de c. 5 s. 236 yer alır.

[10] Biharu'l-Envar, c. 8 s. 345

[11] Kenzu'l-Ummal c. 1 H. 1806

[12] Nehcü'l-Fesahe, c. 1 s. 245

[13] Gureru'l-Hikem, H. 10626

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Yemek yemek için ev sahibinden izin almak gerekir mi?
    6842 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/02/14
    İslami açıdan insanın yemeğinin helal ve pak olmasının yanı sıra mubah da olması gerekir yani o yemeğin sahibi de razı olmalıdır ve biz de onun razılığını bilmeliyiz. Başkalarını malını izinleri olmaksızın kullanmak haramdır. Ancak bir kimse başkasını yemek için evine davet etmiş yemek sofrasını açmış veya bir bağ sahibi ...
  • Bu asırda kızları köleliğe çekmek caiz midir?
    6938 Eski Kelam İlmi 2011/10/23
    Her şeyden önce köleliğin İslam dini tarafından temelleri atılan bir kurum olmadığını, bilakis bu fenomenin İslam’ın doğduğu çağda dünyanın tüm bölgelerinde yaygın olan bir realite olduğunu bilmeliyiz. İslam köle sahiplerine ciddi bir zarar vermeksizin ve mevcut toplumsal dengeyi ani ve hızlı bir girişimle ortadan kaldırmaksızın imkânların elverdiği ölçüde ve ...
  • Çocukken bir defa kız kardeşimin sütünü içmiş olan amcakızım ile evlenebilir miyim?
    7868 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/22
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Allah gerçekleşmeden önce insan amelini nasıl bilmektedir?
    6359 Eski Kelam İlmi 2011/08/21
    Bizim için böyle bir sorunun meydana gelmesinin sebebi, Allah ile zaman arasındaki bağı doğru anlamamamızdır. Allah ezeli, ebedi ve zaman üstüdür; yani Allah zamanı kuşatmıştır ve onunla sınırlı değildir. Esasen Allah geçmişte gelecek hakkında bilgi sahibidir diye bir şey söylememiz doğru değildir; çünkü Allah için geçmiş ve gelecek diye ...
  • Eğer birisi ramazan ayında tutmamış orucunu bir sonraki ramazan ayına kadar kaza etmezse hükmü nedir?
    6682 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2015/09/14
    sorunuzun üç sureti var: biz mercii taklitlerin görüşlerini dikkati nazarda tutarak sorununuzun her bir suretini ayrı ayrı cevaplandırırız. Bir: eğer hastalıktan ötürü orucunu tutmamış ve hastalığı bir sonraki ramazana kadar devam etmişse, tutmamış oruçlarının kazası farz değildir ve her gün yerine yaklaşık on sir (750 gram) denkliğinde ...
  • Eğer bir kız ve erkek evlenmeyi kararlaştırırlarsa ve aralarında ilişki olursa, ama erkek ahdine vefa göstermez ve kızı terk ederse günah işlemiş sayılır mı?
    9322 Pratik Ahlak 2011/08/21
    İslam ahit ve anlaşma dini olup ahde vefa göstermeyi müminlerin alamet ve sıfatlarından biri saymaktadır. Peygamber-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyurmaktadır: Müminler şart ve taahhütlerine bağlıdır.[1] Maalesef bazı insanlar bu önemli hususa bağlı değildir ve menfaat, heves ve arzularının ...
  • Ben hastayım ve cep haclığımı da babamdan alıyorum. Bunun dışında param yoktur ki orucumun kefaretini verebileyim, Acaba yine orucumun kefaret üzerimde farz mıdır? Bu senenin kefaret miktarı kaç tümendir?
    6170 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/14
    Fukahanın (fıkıh âlimleri) fetvası esasınca orucunu kasten (amdi olarak) ve her hangi bir mazereti olmaksızın yiyen bir kimse üç çeşit kefaretten birisini seçmek arasında muhayyerdir. Birincisi: Bir köle azat etmek. Günümüz dünyasında köle konusu mevcut olmadığından dolayı bu şık kendiliğinden devre dışı kalıyor.
  • İmam Ca'fer Sadık'a göre Kur'an karisinin özellikleri
    12688 Kur’anî İlimler 2011/07/19
    İmam Cafer Sadık (a.s) Kur'an karisi için bir takım özellikler ve vasıflar zikretmiştir. Bu cümleden şu vasıfları zikredilebilir: Ehl-i Beyt'in velayetini bilmesi, Kur'an'ı doğru okuması, Kur'an'ı okurken ondan etkilenmesi, abdestli olması, doğru bir kimse olması ve yağcılıktan uzak durması, Kur'an'a karşı tevazu ve huşu göstermesi, ilim öğrenmek yolunda çaba göstermesi, ...
  • Hangi surede hay ve kayyum sıfatları yer almaktadır?
    17459 Tefsir 2010/11/08
    Hay ve kayyum Yüce Allah’ın iki zatî sıfatıdır. “Hay” “diri” manasında ve “kayyum” da “zatıyla kaim olan ve başkalarının kendisiyle kaim olduğu varlık” anlamındadır. Bu iki sıfat beraber bir şekilde Kur’an surelerinin üç ayetinde yer almaktadır:1. Bakara suresi 255. ayet: “
  • Dinin afetleri nelerdir?
    12217 Din Felsefesi 2010/08/22
    Din, kendisinde hata, yanlış, hasar ve afetin yer alamayacağı kutsî ve ilahî bir olgudur. Hata ve yanlış yapma beşerî hususlarla ilgilidir. Din ve dindarlığın hasarlarını bilme bahsindeki hasar ve afet, dinin hakikatiyle ilgili değildir. Bilakis insanların dine bakış tarzları, insanın dini anlama ve telaki etme şekli, ...

En Çok Okunanlar