Gelişmiş Arama
Ziyaret
7312
Güncellenme Tarihi: 2012/02/15
Soru Özeti
Şüphesine itina etmemesi gereken kesirü’ş-şekk, şüphelerinin hiç birisine mi itina etmemelidir?
Soru
Şüphesine itina etmemesi gereken kesirü’ş-şekk, şüphelerinin hiç birisine mi itina etmemelidir? Taklit mercilerinin tümü aynı görüşteler mi, yoksa aralarında görüş ayrılıkları var mıdır?
Kısa Cevap

‘Kesirü’ş-Şekk’in (Çok Şüphe Edenin) şüphesi yoktur.’ kaidesine göre çok şüphe eden kimse şüphesine itina etmemelidir. Fakihlerin çoğuna göre bu kaide sadece namaza özgü olmayıp, abdest, gusül ve teyemmüm gibi namazın mukeddamatını da kapsarken hac, muameleler, itikatlar gibi terkipli ibadetleri de içine almaktadır. Bu görüşte olanlar ‘Kesirü’ş-Şekkin şüphesi yoktur’ kaidesi gibi delillerin genelliğinin nedenine dayanmışlardır. Ancak böyle biri ‘Kesirü’ş-Şekk’in şartlarını taşımalı ve şüphesi vesveseden kaynaklanmalıdır, öyle ki halk kendisine kesirü’ş-şekk diyecek derecede olmalıdır.   

Ayrıntılı Cevap

‘Kesirü’ş-Şekkin (Çok Şüphe Edenin) şüphesi yoktur.’ kaidesine göre çok şüphe eden kimse şüphesine itina etmemelidir. Ancak bu kaide ibadetlerin yanı sıra muameleler, kul hakkı, itikatlar vs. gibi şeyleride kapsayıp kapsamadığı konusunda birkaç görüş vardır.

1- Fakihlerin Çoğunluğunun Görüşü: Onlara göre bu kaide namaza özgü olmayıp, abdest, gusül ve teyemmüm gibi namazın mukeddamatını, yine hac, muameleler, itikatlar gibi terkipli ibadetleri de içine almaktadır. Bu görüşte olanlar ‘Kesirü’ş-Şekkin şüphesi yoktur.’ kaidesi gibi delillerin genelliğinin nedenine dayanmışlardır. [1] Ancak böyle biri ‘Kesirü’ş-Şekk’in şartlarını taşımalı ve şüphesi vesveseden kaynaklanmalıdır, öyle ki halk kendisine kesirü’ş-şekk diyecek derecede olmalıdır. Bu yüzden diyorlar ki:

a) Vesveseden kaynaklanan şüpheye itina edilmemelidir. [2]

b) Misafirliğe giden kimse yiyeceği yemekten çok şüphe ederse şüphesine itina etmemeli ve helal olduğunu varsayıp yemelidir. [3]

c) Kul hakkı konusunda veseveseli insan şüphesine itina etmemeli ve onun doğru olduğunu var saymalıdır. [4]

d) İbadi ve gayri ibadi amellerinde çeşitli şüphelere kapılan kimsenin görevi kesirü’ş-şekk’in şartlarını taşıyorsa şüphesine itina etmemelidir. [5]

e) Allah’a ve Peygamber’e (s.a.a) iman edipte kendilerinde vesvese görülen ve bunun için araştırma yapan kimseler temizdir ve böyle vesveselerin zararı yoktur; [6] yani kafir olmazlar ve necis değildirler.

2- Bazı Fakihlerin Görüşü: Onlara göre bu kaide yalnızca namaza özgü olup, başka yerlerde uygulanamaz. Başka yerlerin kendi kaidelerinin uygulanması gerektiğini söylemekteler. [7]

Bu bölümde şüphe ve terüddüt hakkında bazı noktalara değineceğiz:

1- Vesvese, şüphe ve tereddüt şeytanın telkin ve tehlikelerindendir. İtminan, yakin ve sebat ise rahmani ve melekuti feyizlerdendir. Şeytan, Allah’ın kullarını doğru ve hak yoldan çıkarmak için çeşitli vesile ve hileleler kullanır. O hileci olduğu için kimi nasıl yoldan çıkaracığını iyi bilir ve herkesin durumuna göre bir metot bulur. Bu vesveselerle mücadele etmenin en iyi yolu, şeytanın telkinlerine itina etmemektir. Şeytan insana kötü ve batıl düşüncelere yönelttiği zaman kafasını başka yerlere vermelidir.

2- İnsan akıl ve fikir sahibi bir valık olduğu için hak yolu bulmalı ve ona uymalıdır. İnsanın mana dolu bir dünyaya ve temiz bir yaşama ulaşması için bu yolda ameli ve fikirsel olarak düzenli ve metotlu bir çaba harcaması gerekir. Bu alanda ne kadar çok çaba harcansa azdır. Bu çaba herkesin ödemesi gereken bir bedeldir. Onu sağlamlaştırmak gereker ki düşünce sistemi ve kurumu sarsılmalardan güvende kalıp darbe yemesin. Bu hareketin başlangıç noktası ‘Alem ve insan varlığı’ hakkında tefekkür, araştırma ve sonuca ulaşmaktır. Bu yolda insanın şüphe ve tereddüte düşmesi doğal olup, böyle şeyler sadece bir takım zihinsel endişelerdir. Her zaman zararlı ve saptırıcı değildir. Aksine bazen yakine ve daha üst mertebelere çıkmak için bir köprüdür. Ancak insan bu merhaleden hızla geçmeli ve orada durmamalıdır. Zira orada duraksamak zararlıdır. [8]

Son olarak taklit merciilerinin soruya verdikleri cevapları getiriyoruz: [9]

Hamanei: Çok şüphe eden kimseye ‘kesirü’ş-şek’ denir. Bir kişi bir namazda üç kere veya peş peşe gelen üç namazda (mesela sabah, öğle ve ikindi namazlarında) şüpheye düşerse kesirü’ş-şek’dir. Çok şüphe etmesi gazap, korku veya kaygıdan dolayı olursa şüphesine itina etmemelidir. Ve kesirü’ş-şek normal hale dönmediği sürece şüphesine itina etmemelidir.        

Mekarim Şirazi: Bizim fetvamıza göre kesirü’ş-şek, yani çok şüphe eden kimse, ister namazın rekatlarında olsun, ister bölümlerinde, ister şartlarında, şüphesine itina etmemelidir.

 Çok şüphe eden kimseye kesirü’ş-şek denir. Bir namazda üç kere veya peş peşe gelen üç namazda şüpheye düşen kimse kesirü’ş-şek’dir.

Safi Gulpaygani: Kesirü’ş-şek, genel olarak ister namazın zikirlerinde olsun, ister rekatlarında, ister rüku ve secde gibi fiilerinde şüphesine itina etmemelidir.  

Sistani: Evet.

Hadevi Tahrani: Kesirü’ş-şek olan kimse sadece kesirü’ş-şek olduğu yerlerde şüphesine itina etmemelidir. Onun dışında normal olan yerlerde diğer insanlar gibi şüphenin kurallarına uymalıdır.

Daha fazla bilgi için aşağıda dizinlere bakınız:

Kul Hakkı: 9249 (Site:9221)

Kul Hakk ve Af Dilemek: 7952 (Site:8054)

Şüphe Yerlerinde İhtiyata Hükmetmek: 3078 (Site:3324)



[1] -Musevi Bocnurdi, Seyyid Hasan, el-Kavaidu’l Fıkhiyye, Tahkik ve Tashih: Mehrizi, Mehdi ve Dirayeti, Muhammed Hasan’ın tashih ve tahkiki, c.2, s.353-356, Neşru’l-Hadi, Kum, 1. Baskı, HK.1419; Tabatabi Kummi, Seyyid Taki, el-Envaru’l-Behiyye Fi’l-Kavaidi’l-Fıkhıyye, s.190-191, İntişarat-ı Mahallati, Kum, 1. Baskı, HK:1423; Tebrizi, Yeni İstiftaat, c.2, s.71, Soru:325, Kum, 1. Baskı, Bi Na ve Bi Ta.

[2] -İmam Humeyni, Seyyid Ruhullah, İstiftaat, c.1, s.169, Soru:158, Defter-i İntişarat-ı İslami, Kum, 5. Baskı, HK.1422.

[3] -a.g.e. s.110, Soru:295

[4] -Tebrizi, Yeni İstiftaat, c.2, s.71.

[5] -Behcet, Muhammed Taki, İstiftaat, c.1, s.169, Soru:2302, Neşr-i Defter-i Hz. Ayetullah Behcet, Kum, 1. Baskı, HK.1428.

[6] -Mekarim Şirazi, Nasır, Risale-i Tevzihu’l-Mesail, s.36, M.114, İntişarat-ı Medrese-i İmam Ali b. Ebi Talib (a.s), Kum, 5. Ve 2. Baskı, HK.1429.

[7] -Bkz: el-Kavaidu’l Fıkhiyye, c.2, s.355 ve 356.

[9] -İslam Quest sitesinin bürolardan yaptığı istiftalar.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Berzahta veya kıyamette ezan okunacak mı?
    7481 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/04/03
    1- Berzah aleminde ezan okunması konusunda hadis kaynaklarında herhangi bir şey yoktur. 2- Bir rivayette İmam Bakır (a.s) şöyle buyuruyor: ‘Resul-i Ekrem (s.a.a) miraca gittiğinde geçmiş bütün Peygamberler Onun yanına geldiler. Cebrail, Allah’ın emriyle ezan okudu ve kamet getirdi.[1] 3- ...
  • Aşura günü oruç tutma hakkında Peygamberden (s.a.a) hadis var mı? Aşura günü oruç tutmak müstehap mıdır?
    10676 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/10/15
    Şianın muteber kaynaklarında Hz. Muhammed’den (s.a.a) aşura günü oruç tutmanın müstehap olduğunu gösteren herhangi bir hadise rastlanmamaktadır. Sadece O’nun (s.a.a) siretinde aşura günü oruç tuttuğunu gösteren hadisler vardır. Örneğin bir hadiste İmam Rıza (a.s) şöyle buyuruyor: ‘Resulullah (s.a.a) aşura günü oruç tutardı.’ Ama böyle rivayetleri esas alarak ...
  • acaba hem Allah-ı sevmek ve hem de ondan korkmak mümkün müdür?
    9244 Pratik Ahlak 2010/12/18
    Allah u Teâlâ'ya yönelik, ümit ile korkunun birlikte ve beraber oluşları, bazı yerlerde ve zamanlarda da mehabetin oluşu hiç de hayret verici bir durum değildir. Zira bu durum yaşamımızın her tarafını kapsamış, ancak biz bu durumdan, bu durumun şiddetli bir şekilde açık olduğundan dolayı gafiliz. ...
  • Hz Zehra’nın şehadetinin kesin tarihi nedir?
    10332 تاريخ بزرگان 2012/04/15
    Hz Zehra’nın (a.s) şehadet günü hakkında tarih kitaplarında birkaç görüş vardır. Bazı tarihçiler bunun Hz Peygamberin vefatından 40 gün sonra bazıları 6 ay sonra ve bir grup da 8 ay sonra gerçekleştiğini belirtmiştir. Aynı şekilde imamlarımızdan (a.s) nakledilen rivayetlerde iki tarih belirtilmiştir ve birçok Şia âlimi Hz ...
  • Arafat’ta durmanın sır, fazilet ve adabı nedir?
    10983 Pratik Ahlak 2011/08/17
    Arafat’ta durmanın sırrı hakkında birçok rivayet bulunmakta ve hepsi bu mübarek günün azamet ve faziletini göstermektedir. Arafat günü insanın kendisini tanıdığı ve de dua ve yakarış ile Allah’ın kerem ve ihsan sofrasında yer edinebilmek için arı bir niyet ile Allah’ın misafirliğine kabul olduğu gündür. Şeytan bu günde ...
  • Yaşamımda sürekli sorun ve buhranlarla karşı karşıyayım, benim için bir çözüm yolu var mıdır?
    7409 Eski Kelam İlmi 2011/04/11
    İnsanlar sürekli değişik yollarla Allah’ın sınamasına tabi tutulur ve başarılı şahıslar ancak bu sınamalardan yüz akıyla çıkanlardır. Bu esas uyarınca Allah’ın rahmetinden meyus olmayın ve Allah’a dua etmeyle, O’ndan rızık talebinde bulunmayla ve sorunları gidermeyi istemeyle birlikte mevcut durumunuzun iyilileşmesi için çalışın. Her halükarda ...
  • Neden Allah boşanmadan çok nefret etmektedir?
    9671 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2012/03/12
    Boşanma ve evlilik arasında bir karşıtlık bulunduğundan, Allah’ın boşanmadan nefret etmesinin nedenini öğrenmek için, ilkönce evliliğin önemi açıklanmalıdır.[1] Yüce Allah Kur’an’da insanların çift yaratılmasını huzur ve sükûnet sağlayan ilahi ayet ve nişanelerden saymıştır.[2] Masumların (a.s) rivayetlerinde de evlilik büyük bir öneme ...
  • İslami düşüncenin kapsamlılığıyla ilgili dengeli bir proje sunmak mümkün müdür?
    8109 Eski Kelam İlmi 2007/08/23
    İslam, gönderilmiş olan son ve en mükemmel dindir. Bundan dolayı insan hayatını ilgilendiren bütün toplumsal ve ferdi alanlarda bu dinin yol gösterici olması beklentisi içerisindeyiz. “İslam’da sistematik düşünce teorisi “ İslam dininin kapsamlılığıyla ilgili dengeli bir teoridir. ...
  • Yezit İmam Hüseyin’i (a.s) neden öldürdü?
    14560 Eski Kelam İlmi 2011/08/03
    Birçok delil Yezit b.Muaviye’nin ahiret ve kıyamete hiçbir inancı olmadığını göstermektedir. O, üç yıllık yönetimi süresince İmam Hüseyin’i (a.s) şehit etmek, Medine’yi yağmalamak ve tahrip etmek, sahabelerden ve diğer kesimlerden[1] birçok ferdi öldürmek ve Allah’ın evini taşa tutmak ve ...
  • İlim ve ameli birleştirmek için uygun ve etkili çözüm nedir?
    6344 Pratik Ahlak 2012/01/18
    İslamî usuller esasınca, ancak salih ameli peşinden getiren bir ilim ve bilgi faydalı olabilir. Ama bununla birlikte bazı âlimlerin salih amel işlemekten geri kaldığını gözlemlemekteyiz. Bu konu değişik nedenlerden kaynaklanabilir. Mesela onlar sadece bir takım ıstılahları öğrenmiş, gerçek bilgin olmamış, bilgilerine önem vermemiş, dünya hayatını ahirete tercih etmiş, dinî ...

En Çok Okunanlar