Gelişmiş Arama
Ziyaret
6262
Güncellenme Tarihi: 2012/04/04
Soru Özeti
Hâkimin kaçınana velayet etmesi kaidesinin manası nedir?
Soru
Hâkimin kaçınana velayet etmesi kaidesinin manası nedir?
Kısa Cevap

Kaidenin kısa ve açık tanımı, Müslümanların hâkiminin bir şahsın üzerinde bulundurduğu yükümlülükleri yerine getirmekten kaçınması durumunda, onu yükümlülüğünde bulunan vazifeyi yerine getirmeye mecbur kılmasından ibarettir. Fıkhî mirasa kısa ve öz bir şekilde bakıldığında, hâkimin kaçınana vilayet etmesi konusunun tüm fakihler nezdinde kabul edilmiş bir kaide olduğu ve bunun tartışmaya konu olmadığı neticesine insan ulaşmaktadır. Elbette bazı uyarlamalarda bir takım ihtilaflar gözlenmektedir.

Ayrıntılı Cevap

Kaidenin Açıklaması

Hâkimin velayeti, fıkhî eserlerde gözlemlenen en köklü ve eski konulardandır. İslam kanunlarının doğası, onun büyük misyonu ve başka birçok delil, bu konunun bir rükün sıfatıyla fıkıhta referans gösterilmesi ve kanıt addedilmesine neden olmuştur. Fıkhî mirasa kısa ve öz bir şekilde bakıldığında, hâkimin kaçınana vilayet etmesi konusunun tüm fakihler nezdinde kabul edilmiş bir kaide olduğu ve bunun tartışmaya konu olmadığı neticesine insan ulaşmaktadır. Elbette bazı uyarlamalarda bir takım ihtilaflar gözlenmektedir. Kaidenin kısa ve açık tanımı, Müslümanların hâkiminin bir şahsın üzerinde bulundurduğu yükümlülükleri yerine getirmekten kaçınması durumunda, onu yükümlülüğünde bulunan vazifeyi yerine getirmeye mecbur kılmasından ibarettir.[1]

Hâkim Kimdir?

Hâkimin böyle bir yetkisi var mıdır ve salt Müslüman olduğu ve Müslümanlara hükmettiği için böyle yetkileri olabilir mi? Hâkimden maksat, İslam’ın tüm hükümlerine, ibadet ve muamelat meselelerine aşina olan ve bunların temellerini tam anlamıyla bilen kimseler midir? “Kavaid-i Fıkıh” kitabında rivayetler ve fakihlerin görüşlerinde hâkimin manasının ne olduğuna değin yapılan nispeten geniş bir incelemeden sonra şöyle yazılmaktadır: “Özetle, fıkıhta hâkim kelimesinin diğer kullanılışları göz önünde bulundurulduğunda, fakihlerin bu kavramdan kastettikleri anlamın şu olduğu anlaşılmaktadır: Hâkim; yargı ve yargıçlık makamına ek olarak genel anlamıyla yetkili merci sıfatını taşıyan ve idarî olarak geniş bir salahiyete sahip gerekli şartlara haiz fakihe denir.”[2]

Kaidenin Delilleri

A. Genel Delil (Aklî Delil Ve Akıllıların Yöntemi): Halkın sosyal düzeninin korunması ve adaletin sağlanması, tüm insanlık camiasının hedef ve ülküsüdür. Bu yüzden akıl böyle bir adaletin sağlanmasına hükmeder. Öte taraftan yasa ve yasal görevlere göre hareket etmenin tüm toplumsal ilişkilerin altyapısı olarak kabul edildiği bir camiada mecburen yasaları çiğneyenlere karşı uygun bir tavır takınmak gerekir. Böylece salahiyetli merciler ve kanun yapıcılar tarafından çizilmiş sınırların aşılarak kamu düzeninde bir ihlal yaratılması ve başkalarının yasaları çiğnemeye teşvik edilmesinin önü alınmış olur. Bu sade hukuksal delil, bahse konu olan kaidenin ortaya çıkmasının en önemli nedenidir. Bundan dolayı fakihler, bu kaideye göndermede bulunmak için istidlal ve delil öne sürme gereksinimi duymamış ve hâkimin kaçınana velayet etmesi kaidesine kesin ve tartışmasız bir ilke olarak bakmışlardır. Bu bakışın sebebi, hükmün açıklığı ve onun aklî belirgin dayanağıdır. Veya onlar fakihin velayeti delillerini yeterli görmekte ve onun bu tartışmayı bitirdiğine inanmaktaydılar.[3]

B. Özel Delil: “Hâkim kaçınana velayet eder” tabiri bu şekliyle rivayetlerde zikredilmemiştir, ama bunun içeriğini bazı rivayetlerde bulmak mümkündür.

1. Selme b. Kehil’in rivayeti: Selme b. Kehil’in naklettiği üzere Hz. Ali (a.s) Şüreyh’e şöyle buyurmuştur: İmkânları ve ekonomik güçleri olduğu halde halkın borçlarını ödemekten kaçınan bireyleri denetle. Onların emlak ve mallarını satarak halkın malını kendilerinden al; zira ben Allah Resulü’nün (s.a.a) şöyle buyurduğunu duydum: Olanaklı bir şahsın vurdumduymazlığı, isteyen Müslüman’a zulümdür.[4] Her ne kadar bazıları Suheyl’i zayıf olarak değerlendirmişse de metin temel alınarak rivayet kabul edilmiştir.[5]

2. Huzeyfe’nin Rivayeti: İmam Sadık’tan (a.s) rivayet edildiği üzere Allah Resulü (s.a.a) zamanında buğday nadir olur ve Müslümanlar kendisinin yanına gelir, ey Allah Resulü (s.a.a) buğday nadir olmuştur, filan şahsın yanında bulunmakta ve başka hiçbir yerde bulunmamaktadır, ona satmasını emrediniz diye söylerler. Allah Resulü (s.a.a) o şahsa hitap ederek şöyle buyurur: Müslümanlar buğdayın nadir olduğunu ve sadece senin yanında bulunduğunu bildirdiler. Onun hepsini satılığa çıkar, istediğin gibi sat ve saklama.[6]  Elbette yukarıdaki metinde iş kaçınma merhalesine gelmemiş ve velayeti icra etmeye yani direkt olarak Allah Resulü tarafından buğdayın satılmasına gerek kalmamıştır. Ama rivayette nitelendiği üzere buğdayı elinde bulunduran şahsın onu satmaktan kaçındığı doğal olarak anlaşılmaktadır ve bu Müslümanların Hz. Peygambere (s.a.a) müracaat etmesinden ve satma emrini vermesini istemelerinden malum olmaktadır.[7]

3. Ebu Basir’in Rivayeti: İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: Her kim eşinin elbise ve azığını temin etmekten sakınırsa, imam onları ayırabilir. Bu rivayeti ister nafaka verme gücü olmayan ve ister bundan kaçınan bir şahıs hakkında bilelim, burada erkeğin karısını boşamaktan kaçındığı anlaşılmaktadır.[8]

4. İcma: Bazı büyük şahsiyetler bu kaide hakkında icma iddiasında bulunmuştur.[9] Bu icma, kaidenin başlığına ilişkin olmasa da en azından onun uyarlamaları bazında birçok kez iddia edilmiştir.[10] Beyan edilen hususlara binaen kaidenin anlamı ve delilleri aydınlanmıştır, ama belirtildiği üzere kaidenin fıkıhta birçok uyarlaması vardır ve onların her biri hakkında ayrı bir şekilde detaylı açıklamalar yapılmıştır.  

 


[1] Şehidi, Tebrizi, Fettah, Hidayetü’t-Talib İla Esrari’l-Mekasib, c. 3, s. 605, çap-ı İttilaat, Tebriz, 1375 k.

[2] Muhakkik Damad, Seyid Mustafa, Kavaid-i Fıkıh, c. 3, s. 213, Merkez-i Neşr-i Ulum-i İslami, Tahran, 1406 k.

[3] Bkz: İsfahani, Muhammed Hüseyin, Haşiye-i Kitab-ı el-Mekasib, c. 2, s. 399, Envarü’l-Hüda, Kum, çap-ı cedid, 1418 k.

[4] Kuleyni, Muhammed b. Yakub, Kafi, c. 7, s. 412, Daru’l-Kütübi’l-İslamiye, Tahran, 1407 k.

[5] Kavaid-i Fıkhi, c. 3, s. 205.

[6] Kafi, c. 5, s. 164.

[7] Kavaid-i Fıkhi, c. 3, s. 206.

[8] Saduk, Muhammed Ali, Men La Yahziruhu el-Fakih, c. 3, s. 441, Defter-i İntişarat-ı İslamî, Kum, 1412 k.

[9] Necefi, Muhammed Hasan, Cevahiru’l-Kelam, c. 22, s. 485, Daru’l-İhyai’t-Turasi’l-Arabi, Beyrut, Bi Ta.

[10] Merhum Şeyh Muhammed Hüseyin Ğarevi İsfahani bu hususta şöyle demektedir: Bu durumların (ve uyarlamaların) çoğunda hâkimin velayeti toplumsaldır ve sahabelerin sözlerinde kesin bir usul olarak dile getirilmiştir; öyle ki ispat edilmesine gerek kalmadan referans gösterilmektedir. Bkz: Haşiye-i Kitab-ı Mekasib, c. 2, s. 399, çap-ı cedid.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Diriliş cisimsel mi yoksa ruhani midir?
    17927 معاد و قیامت 2012/05/27
    Her ne kadar akli deliller ahiret ve bu dünyevi hayat dışındaki başka bir dünyanın gerekliliğine tanıklık etse de ahretin nitelik ve keyfiyeti, ahiretin sadece ruhani olup olmayacağı veya hem ruhani ve hem cismani olup olmayacağı ve de cisimsel dirilişi kabul etme durumunda bu cismin maddi mi yoksa ...
  • Mescidin hangi halısının necis olduğunu bilmiyorsak, onu nasıl temizleyebiliriz?
    6067 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/10/23
    Büyük mercilerin (Allah onları korusun) bürolarının yanıtları şunlardır: Hz. Ayetullah Uzma Hamaney’in (ömrü uzun olsun) Bürosu: Sorulan sorudaki varsayıma göre belirtilen tüm halılar yıkanmalıdır. Hz. Ayetullah Uzma Sistani’nin (ömrü uzun olsun) Bürosu: Yakin hâsıl olması için tüm halılar yıkanmalıdır. Hz. Ayetullah Uzma Mekarim Şirazi’nin (ömrü uzun olsun) Bürosu: Eğer ...
  • İmam Ali (a.s)’ın hayatını özet olarak beyan edebilir misiniz?
    2908 امام علی ع 2020/01/19
  • Yabancı şirketlere yapılan yatırımların kazançının hükmü nedir?
    13571 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2019/06/24
    Yabancı şirketlerde yatırım yapmak eğer müslümanların izzetine, bağımsızlığına zarar vermiyor ve Müslümanların onlara bağlanmalarına ve derin bağlar kurmalarına yol açmıyorsa sakıncası yoktur. Bu bağlamda Müslüman olmayan birinden faiz almak Taklit Mercilerin kahir çoğunluğunun fetvasına göre caizdir. ...
  • Ayakların üstünü mesetme konusunu hadisler ile ispatlayınız?
    8250 بیشتر بدانیم 2012/07/21
    “Vesailu’ş - Ş,a” gibi Şia’nın Muteber Kitaplarında İmamlardan (a.s.) nakledilmiş olan hadislere baktığımızda abdest alınırken başın ön kısmının ve ayakların üstünün Mes edilmesinin vacip olduğunu görürüz. Keza hadislerden istifade ediliyor ki ayaklar Mes edilirken sağ ve sol sırasını dikkate alarak ayakların parmaklarından başlayarak ayaklarda var olan çıkıntıya ...
  • Düğünlerde klasik müzikler kullanılması halinde, kadının kadın için dans etmesinin hükmü nedir?
    7608 کلیات 2012/04/07
    Ayetullahe'l-uzma HAMANEİ’NİN (Allah yüce gölgesini devam ettirsin) defteri: Kadının kadınlar için dans etmesi eğer lehv unvanı kendisine sıdk ediyor; örneğin kadınlar meclisini dans meclisine dönüştürüyor olması gibi, sakıncalıdır ve ihtiyatı vacip gereğince terk edilmelidir. Bu durum dışındaki durumlarda eğer şehveti uyandıracak nitelikte veya haram bir ...
  • İmam Ali’nin Zülfikar’ı şimdi nerededir?
    69010 تاريخ بزرگان 2011/10/30
    Zülfikar, Allah Resulü’nün (s.a.a) kılıcının adıdır.[1] Bu kılıcın bununla adlandırılması hakkında şöyle demişlerdir: Kılıcın arkasında insanın belkemiği gibi kısa ve uzun çıkıntılar bulunmaktaydı.[2] Zülfikar’ın macerası İslam’ın ilk yıllarındaki savaşlardan ...
  • Rehberliğin görüşüne göre “bilerek” namazı bozmanın hükmü nedir?
    31000 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/22
    İradi olarak farz namazı bozmak ve kesmek haramdır ama bir kefareti yoktur. Eğer insan namazını doğru kılıp kılmadığına dair şüphe ederse şüphesine itina etmemeli, namazını doğru kıldığına hükmetmeli ve namazı bozmamalıdır. Ama namazını bozarsa bunun bir kefareti yoktur. Elbette farz namazı iradi olarak bozmak haramdır ama ...
  • Kimsenin olmadığı bir yerde çıplak olmak veya çıplak uyumak günah mıdır?
    55543 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2019/11/26
    Dini metinlerden ve kaynaklardan elde edilen veri böyle bir davranışın özünde haram olmadığı ama mekruh olduğu yönündedir. Zira bu halet şeytanın vesvese etmesine bir anlamda alt yapı oluşturabilir. ...
  • Tahrip edilmiş korunaktan hırsızlık yapmanın hükmü nedir?
    6908 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/08/21
    Hırsızın elinin kesilmesinin şartları şunlardır:1. Erginlik2. Akıl3. İrade4. Zorunluluğun olmaması5. İster yalnız başına ve ister beraberce olsun hırsızın korunağa saygısızlık etmesi6. Eşyayı korunaktan çıkarması7. Hırsızın mal sahibinin babası olmaması8. Korunağa saygısızlığın ve hırsızlığın gizlice yapılması; açıkça ve aşikâr olarak korunak kırılır ...

En Çok Okunanlar