Gelişmiş Arama
Ziyaret
15364
Güncellenme Tarihi: 2012/04/04
Soru Özeti
Nisa suresi 29. ayette “ancak karşılıklı rıza ile yapılan ticaretle olursa başka” diye buyrulmuştur. Neden “aranızdaki rıza” tabiri kullanılmamıştır?
Soru
Nisa suresinin 29. Ayetinde şöyle buyrulmaktadır: (یَا أَیُّهَا الَّذِینَ آمَنُواْ لاَ تَأْكُلُواْ أَمْوَالَكُمْ بَیْنَكُمْ بِالْبَاطِلِ إِلاَّ أَن تَكُونَ تِجَارَةً عَن تَرَاضٍ مِّنكُمْ) Ey iman edenler! Mallarınızı aranızda batıl yollarla yemeyin. Ancak karşılıklı rıza ile yapılan ticaretle olursa başka. Bu ayette neden “aranızdaki” tabiri kullanılmamıştır?
Kısa Cevap

“Ey iman edenler! Mallarınızı aranızda batıl yollarla yemeyin. Ancak karşılıklı rıza ile yapılan ticaretle olursa başka…”[1] ayeti şerifesi, muamelat ve ticaret ile ilgili meselelerde geçerli İslamî kanunlardandır. Bu yüzden İslam fakihleri muamelat meselelerinde onu referans göstermişlerdir. “Ancak karşılıklı rıza ile yapılan ticaretle olursa başka” cümlesi ayette önceki genel kaidenin istisnası mesabesindedir; yani yanlış, zorla ve şerî olmayan yolla başkalarının mallarında yapılan her türlü tasarruf, geçersiz ve haramdır. Ama ticaret ve iki tarafın karşılıklı rızası ile bu gerçekleşirse, sorun olmaz. Bundan dolayı, tüm mali işlemler ve çeşitli ticaretler iki tarafın rızasıyla yapılır ve şerî olarak gerçekleşirse, İslam açısından doğrudur.[2] “Mallarınızı aranızda” ile “sizin rızanız” tabirleri arasındaki fark şudur: Ticarette nefsi ve batıni olan razılık, işlemi yapan iki taraftan çıkar ve bu yüzden sizin tabiri kullanılmıştır.[3] Burada bir tür razılık yansıtılmaktadır. “Mallarınızı yemeyin” cümlesinin “aranızda” tabiri ile mukayyet olması ise, bir malın etrafında bir tür toplanmayı ve malın ortada yer almasına delalet eder.[4] Bu yüzden bu ince noktaya işaret etmek için “arası” kavramı kullanılmıştır.  

 


[1] Nisa, 29.

[2] Bkz: Hilli, Mikdad b. Abdullah Seyveri, Kenzu’l-İrfan Fi Fıkhi’l-Kur’an, c. 2, s. 34, Kum, çap-ı evvel, Bi Ta; Mekarim Şirazi, Nasır, Tefsir-i Numune, c. 3, s. 355, Daru’l-Kütübi’l-İslamiye, Tahran, çap-ı evvel, 1374 ş; Tabatabai, Seyid Muhammed Hüseyin, el-Mizan, Fi Tefsiri’l-Kur’an, c. 4, s. 317, Defter-i İntişarat-ı İslamî, Kum, çap-ı pencom, 1417 k.

[3] Beyzavi, Abdullah, Envaru’l-Tenzil Ve Esraru’t-Tevil, c. 2, s. 70, Daru’l-İhyai’t-Turasi’l-Arabi, Beyrut, 1417 k.

[4] Seyid Muhammed Hüseyin, el-Mizan, Fi Tefsiri’l-Kur’an, c. 4, s. 317, Defter-i İntişarat-ı İslamî, Kum, 1374 ş.

 

 

Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Yemek yemek için ev sahibinden izin almak gerekir mi?
    6842 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/02/14
    İslami açıdan insanın yemeğinin helal ve pak olmasının yanı sıra mubah da olması gerekir yani o yemeğin sahibi de razı olmalıdır ve biz de onun razılığını bilmeliyiz. Başkalarını malını izinleri olmaksızın kullanmak haramdır. Ancak bir kimse başkasını yemek için evine davet etmiş yemek sofrasını açmış veya bir bağ sahibi ...
  • Bu asırda kızları köleliğe çekmek caiz midir?
    6938 Eski Kelam İlmi 2011/10/23
    Her şeyden önce köleliğin İslam dini tarafından temelleri atılan bir kurum olmadığını, bilakis bu fenomenin İslam’ın doğduğu çağda dünyanın tüm bölgelerinde yaygın olan bir realite olduğunu bilmeliyiz. İslam köle sahiplerine ciddi bir zarar vermeksizin ve mevcut toplumsal dengeyi ani ve hızlı bir girişimle ortadan kaldırmaksızın imkânların elverdiği ölçüde ve ...
  • Çocukken bir defa kız kardeşimin sütünü içmiş olan amcakızım ile evlenebilir miyim?
    7868 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/22
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Allah gerçekleşmeden önce insan amelini nasıl bilmektedir?
    6359 Eski Kelam İlmi 2011/08/21
    Bizim için böyle bir sorunun meydana gelmesinin sebebi, Allah ile zaman arasındaki bağı doğru anlamamamızdır. Allah ezeli, ebedi ve zaman üstüdür; yani Allah zamanı kuşatmıştır ve onunla sınırlı değildir. Esasen Allah geçmişte gelecek hakkında bilgi sahibidir diye bir şey söylememiz doğru değildir; çünkü Allah için geçmiş ve gelecek diye ...
  • Eğer birisi ramazan ayında tutmamış orucunu bir sonraki ramazan ayına kadar kaza etmezse hükmü nedir?
    6682 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2015/09/14
    sorunuzun üç sureti var: biz mercii taklitlerin görüşlerini dikkati nazarda tutarak sorununuzun her bir suretini ayrı ayrı cevaplandırırız. Bir: eğer hastalıktan ötürü orucunu tutmamış ve hastalığı bir sonraki ramazana kadar devam etmişse, tutmamış oruçlarının kazası farz değildir ve her gün yerine yaklaşık on sir (750 gram) denkliğinde ...
  • Eğer bir kız ve erkek evlenmeyi kararlaştırırlarsa ve aralarında ilişki olursa, ama erkek ahdine vefa göstermez ve kızı terk ederse günah işlemiş sayılır mı?
    9322 Pratik Ahlak 2011/08/21
    İslam ahit ve anlaşma dini olup ahde vefa göstermeyi müminlerin alamet ve sıfatlarından biri saymaktadır. Peygamber-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyurmaktadır: Müminler şart ve taahhütlerine bağlıdır.[1] Maalesef bazı insanlar bu önemli hususa bağlı değildir ve menfaat, heves ve arzularının ...
  • Ben hastayım ve cep haclığımı da babamdan alıyorum. Bunun dışında param yoktur ki orucumun kefaretini verebileyim, Acaba yine orucumun kefaret üzerimde farz mıdır? Bu senenin kefaret miktarı kaç tümendir?
    6170 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/14
    Fukahanın (fıkıh âlimleri) fetvası esasınca orucunu kasten (amdi olarak) ve her hangi bir mazereti olmaksızın yiyen bir kimse üç çeşit kefaretten birisini seçmek arasında muhayyerdir. Birincisi: Bir köle azat etmek. Günümüz dünyasında köle konusu mevcut olmadığından dolayı bu şık kendiliğinden devre dışı kalıyor.
  • İmam Ca'fer Sadık'a göre Kur'an karisinin özellikleri
    12688 Kur’anî İlimler 2011/07/19
    İmam Cafer Sadık (a.s) Kur'an karisi için bir takım özellikler ve vasıflar zikretmiştir. Bu cümleden şu vasıfları zikredilebilir: Ehl-i Beyt'in velayetini bilmesi, Kur'an'ı doğru okuması, Kur'an'ı okurken ondan etkilenmesi, abdestli olması, doğru bir kimse olması ve yağcılıktan uzak durması, Kur'an'a karşı tevazu ve huşu göstermesi, ilim öğrenmek yolunda çaba göstermesi, ...
  • Hangi surede hay ve kayyum sıfatları yer almaktadır?
    17459 Tefsir 2010/11/08
    Hay ve kayyum Yüce Allah’ın iki zatî sıfatıdır. “Hay” “diri” manasında ve “kayyum” da “zatıyla kaim olan ve başkalarının kendisiyle kaim olduğu varlık” anlamındadır. Bu iki sıfat beraber bir şekilde Kur’an surelerinin üç ayetinde yer almaktadır:1. Bakara suresi 255. ayet: “
  • Dinin afetleri nelerdir?
    12217 Din Felsefesi 2010/08/22
    Din, kendisinde hata, yanlış, hasar ve afetin yer alamayacağı kutsî ve ilahî bir olgudur. Hata ve yanlış yapma beşerî hususlarla ilgilidir. Din ve dindarlığın hasarlarını bilme bahsindeki hasar ve afet, dinin hakikatiyle ilgili değildir. Bilakis insanların dine bakış tarzları, insanın dini anlama ve telaki etme şekli, ...

En Çok Okunanlar