Gelişmiş Arama
Ziyaret
12144
Güncellenme Tarihi: 2010/09/22
Soru Özeti
İmam Hasan (a.s) daha büyük olmasına rağmen neden imamet İmam Hüseyin’in (a.s) evlatlarına intikal etmiştir?
Soru
İmam Hasan (a.s), İmam Hüseyin (a.s) gibi İmam Ali (a.s) ve Fatıma’nın (a.s) evladı, aba ehli, masum imamlardan olmasına ve bu açıdan aralarında bir fark olmamasına rağmen ve de İmam Hasan’ın (a.s) İmam Hüseyin’den (a.s) daha büyük olma ayrıcalığına sahip olmasına karşın neden imamet İmam Hasan’ın (a.s) evlatlarına intikal etmedi ve İmam Hüseyin’in (a.s) evlatlarında devam etti?
Kısa Cevap

Yanıta ulaşmak için bir takım noktalara dikkat etmek gerekmektedir:

1. İmamet makamına ulaşan bir şahıs masumiyet, ilim, cesaret, cömertlik vb. şart ve özellikler taşımalıdır. Bu şartların kimin karakterinde tahakkuk ettiğinin teşhisi insan için mümkün olmadığından, imamet makamı Allah tarafından atanılan bir makamdır, seçimle değildir. Bu yüzden Allah bu şartları İmam Hüseyin’in (a.s) evlatlarında müşahede ettiğinden imameti onlara vermiştir.

2. Bazı rivayetlerden anlaşıldığı kadarıyla bazı hususlar bu ilahî atamada etkisiz değildir. Elbette bu tür etkilerin imamet makamına nasıl yansıdığı hakkında yeterli bilgiye sahip değiliz. Örneğin rivayetlerde İmam Hüseyin’in (a.s) şahadeti nedeniyle Yüce Allah tarafından kendisine bahşedilen özel ayrıcalıklara sahip olduğu belirtilmiştir. Bu ayrıcalıklardan biri de imamet makamı ayrıcalığının onun evlatlarında sürmesidir.

Ayrıntılı Cevap

Yanıta ulaşmak için bir takım noktalara dikkat etmek gerekmektedir:

A. Ayet ve rivayetlerde imam için bir takım şartlar belirtilmiştir. Aşağıda onlardan bazılarına işaret ediyoruz:

1. Masumiyet: İmamlar için masumiyetin şart olduğu Bakara suresinin 124. ayetinden anlaşılmaktadır. Hz. İbrahim (a.s) Allah tarafından imam olarak atandıktan sonra, imamet makamının kendi soyunda devam etme isteğinde bulundu. Bunun üzerine Yüce Allah imamet makamının zalim ve günahkâr insanlara ulaşmayacağını buyurmuştur. Bu ayette Yüce Allah İbrahim’in (a.s) evlatlarını masum ve günahkâr diye iki kısma ayırmış ve imamet makamının günahkâra değil, masuma ulaşacağını buyurmuştur.[1]

2. İlim: Psikoloji biliminde her insanın yaşam seyrinde bazı hususları sanı (bir tür ilham) yoluyla öğrendiği bir takım anları olduğu ispat edilmiştir. Bu esrarengiz gücü Allah insana vermiştir. Değişik bireylerde ruh hallerindeki farklılığa göre güçlü ve zayıf olma açısından da muhteliftir. Biz, imamın en yüksek ilahî makama sahip olması nedeniyle, kendisinin bu ilhamın en yüksek derecesine sahip olduğunu ve kendisinden kutsal güç diye tabir edilen imam hakkındaki ilham gücünün de en yüksek derecede bulunduğunu söylemekteyiz.[2] Cesaret, cömertlik, canını koruma, doğru sözlülük, adalet, güzel idare ve akıllı olma vb. imametin diğer şartlarıdır[3].[4]

B. İmam atama yoluyla belirlenir ve Allah tarafından atanır:

İmamın atama yoluyla belirlenmesi, imamet için istenen şartların gereğinden anlaşılabilir. Çünkü bu şartların hangi şahsın varlığında tahakkuk ettiğini teşhis etmek insan için mümkün değildir ve bu sıfatların hangi bireyin varlığında tahakkuk ettiğini sadece Allah bilmektedir. Ebu Caverd, İmam Bakır’dan (a.s) imamı tanıma alametleri hakkında bir soru sorar ve bunun üzerine İmam Bakır (a.s) şöyle cevap verir: İmam birkaç alamet ile tanınır ve onun ilk alameti nass ve ilahî atamadır.[5] Bu atama hakkında İmam Seccad (a.s) şöyle buyurmaktadır: Bizim soyumuzdan olan tüm imamlar masumdur ve masumiyet yaratılışın zahirinde tanınacak bir şey değildir. Bu yüzden imamın atanması gerekir; yani imamı atayan Allah’tır ve sonraki imam da önceki imam tarafından atanır.[6] Bu rivayetten anlaşıldığı üzere imam masumiyet melekesi taşımalıdır. İnsanların masumu teşhis edememesi, sadece Allah’ın insan varlığının tüm boyutlarını bilmesi ve masumu teşhis etmeye kadir olması nedeniyle, imamı imamet makamına atamak Allah’a aittir ve insanın işi değildir.[7] Mufazzal, her ikisi de Peygamberin (s.a.a) evladı, torunu ve cennet gençlerinin efendileri olmasına rağmen neden imamet İmam Hüseyin’in (a.s) evlatlarına verildi ve İmam Hasan’ın (a.s) evlatları imam olmadılar, diye İmam Sadık’a (a.s) bir soru sorar. İmam Sadık (a.s) bunun üzerine şöyle buyurur: Musa ve Harun’un her ikisi de peygamber ve elçi olup kardeştiler. Ama Allah peygamberliği Musa’nın değil Harun’un soyundan sürdürdü ve hiç kimse niye böyle yaptı diye soramaz. İmamet Allah’ın halifeliğidir ve hiç kimse neden Allah onu İmam Hüseyin’in (a.s) evlatlarına verdi ve İmam Hasan’ın (a.s) evlatlarına vermedi diyemez; zira bu hikmet sahibi Allah’ın işidir ve O’ndan neden böyle yaptın diye sorulamaz. Kendi işlerinden sorulacak olanlar insanların kendileridir.[8] Netice itibariyle, imam bir takım şartlar taşımalıdır ve bu şartların kimde tahakkuk ettiğini sadece Allah bildiği için, imamet makamı Allah tarafından belirlenen bir makamdır. İmam Sadık’ın (a.s) tabiriyle[9] imamet Allah’ın belirgin ve tayin edilmiş erkeklerden aldığı bir ahit ve sözdür ve imam onu kendi kararıyla kendinden sonra bir başkasına veremez.

C. . Bazı rivayetlerden anlaşıldığı kadarıyla bazı hususlar bu ilahî atamada etkisiz değildir. Elbette bu tür etkilerin imamet makamına nasıl yansıdığı hakkında yeterli bilgiye sahip değiliz. Örneğin rivayetlerde İmam Hüseyin’in (a.s) şahadeti nedeniyle Yüce Allah tarafından kendisine bahşedilen özel ayrıcalıklara sahip olduğu belirtilmiştir. Bu ayrıcalıklardan biri, imamet makamı ayrıcalığının onun evlatlarında sürmesidir.[10]  


[1] Çünkü günah ya nefse, ya başkalarına ya da Allah’a zulmetmektir.

[2] Mesail-i İtikadi Az Didgah-ı Taşayyu’, Muhammed Rıza Muzaffer, Tercüme-i Muhammed İştihardi, s. 84-85.

[3] Biharu’l-Envar, Allame Meclisi, c. 25, s. 164.

[4] -i İtikadi Az Didgah-ı Taşayyu’, s. 83.

[5] Biharu’l-Envar, c. 25, s. 141; Maaniu’l-Ahbar, s. 101; Asaru’s-Sadikin, Sadık İhsan Bahş, çap-ı evvel, İntişarat-ı Daru’l-İlm, s. 163, hadis. 3.

[6] Biharu’l-Envar, c. 25, s. 194; Maaniu’l-Ahbar, s. 132, hadis. 2.

[7] Şerh-i Bab-ı Hadi Aşer, Fazıl Mikdad, Tercüme-i Abdurrahman Akiki Bahşayişi, çap-ı pencom 84, Neşr-i Novid-ı İslam, s. 104.

[8] Meclisi, Biharu’l-Envar, c. 63, s. 66.

[9] Usul-i Kafi, Kuleyni, Tercüme-i Seyid Cevad Mustafavî, çap-ı evvel 1382, İntişarat-ı Vefa, c. 2, s. 25, hadis. 3.

[10] Bir rivayette şöyle okumaktayız: Fatıma Zehra (a.s) Peygamber (s.a.a) ümmetinden bir grubun rahminde taşıdığı evladını şahadete ulaştıracağını öğrenince, böyle bir hamilelikten dolayı rahatsızlığını dile getir ve acı çeker. Yüce Allah, Peygamber (s.a.a.) vasıtasıyla Fatıma Zehra’ya (a.s) imamet makamının İmam Hüseyin’in (a.s) evlatlarında devam edeceğini bildirir. (Usul-i Kafi, c. 2, s. 365, hadis. 4.)

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Kabirde soru ve sual nasıldır ve gayri Müslimler için hangi şekildedir?
    16030 Eski Kelam İlmi 2011/08/17
    Berzah sözlükte iki şey arasında yer alan perde ve engel anlamındadır. Istılahta ise Yüce Allah’ın dünya ve ahiret arasında karar kıldığı ve ölümden sonra insanın ilk menzili olan âleme denmektedir. Berzah âleminden kastedilen, kabir âlemidir; bu âlemde insan kıyamete dek özel bir tür yaşam sürecektir. Burada kabirden kastedilen şey ...
  • Müslüman kadınlar camiasından ilmi havzalarda içtihat derecesine ulaşanlar var mı?
    10174 تاريخ بزرگان 2010/06/08
    İslam’ın ilime önem vermesi ve ilimi kadın erkek herkese farz kılması sonucu bazı kadınlar ilim öğrenimine iştigal edip sonunda içtihat derecesine ulaşmışlardır.Örneğin, H. K. 1403 yılında vefat etmiş olan Bayan Müçtehit Emin ve şimdi kadınların ilmi havzalarının değerli üstatlarından ...
  • Zihinde gayrimeşru bir ameli canlandırmanın hükmü nedir?
    7417 Yeni Kelam İlmi 2011/11/21
    Günah ve gayrimeşru amel düşüncesi her ne kadar insan zihin, düşünce ve ruhunu kirletse ve birçok başarıyı engellese de haram amel işlemeye varmayana dek günah sayılmaz. Ama cünüp olmaya neden olursa, mastürbasyon türlerinden sayılır ve haram olur.[1]
  • İslam’ın telepati hakkındaki görüşü nedir?
    77765 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2008/03/15
    Telepati deyimi Yunanca bir deyim olup,uzaklık anlamında tele ve duygu anlamında patus sözcüklerinden oluşmuştur. Telepati kendi duygu organlarından yararlanmadan esrarengiz bir şekilde başkalarının hislerini bilmesi veya duymasını ifade eder. Telepati yanlıları şöyle diyorlar: Normal insanlar için bile yüzlerce kilometre uzakta bulunan dost ve akrabalarının ölümü zamanında tevehhüm ...
  • Bura b. Azip Kimdir? Ehl-i Beyt’in dostlarından mıdır? Hz. Ali’nin imamlığını kabul etmiş midir?
    7649 تاريخ بزرگان 2008/05/13
    Evs kabilesinden olan Bura b. Azip İslam Peygamberi’nin sadık dostlarındandır. Peygamber’in savaşlarının çoğunda Peygamber’in yanında savaşmıştır. O, 14 gazvede Peygamber’in emrinde savaştım, demiştir. Onun katıldığı ilk savaş Handek savaşıdır. Bedir savaşında ise yaşının küçük olduğu için birkaç arkadaşıyla birlikte yarı yoldan geriye döndürülmüştür. Hicri 24 ...
  • Erkek ölmüş olan kaynanasına gusül aldırabilir mi?
    7015 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/09/12
    Büyük fakih ve merciler kadın ve erkeğin gusül aldırması hakkında şöyle fetva vermişlerdir: Eğer erkek kadına ve kadın erkeğe[1] gusül aldırırsa gusül geçersizdir.[2] Ama kadın kocasına ve koca karısına gusül ...
  • Neden namaz, oruç ve hac gibi farzların eda edilmesinin somut eserleri bulunmamaktadır?
    7712 Pratik Ahlak 2011/10/30
    Namaz, oruç ve hac gibi tüm ibadetler birçok bireysel ve toplumsal esere sahiptir. Namazın en üstün eserlerinden biri, Allah’a yakınlaşmak ve kötülük ve haramlardan sakınmaktır. Oruç da birçok esere sahiptir. Bedensel sağlık, dertleşme hissinin icat edilmesi ve takvalı olmak bunlardandır. Hac da ruhanî ve manevî yolculuk sıfatıyla kendine has ...
  • Müstehcen filmlere bakmaktan nasıl tövbe edebiliriz?
    25199 Pratik Ahlak 2010/02/01
    Günah, kötü kokulu bir lağım kuyusu gibidir, insan ona ne kadar çok dalsa kokusunu o kadar az alır. Zira insanın koku alma duyusu iş yapamaz hale gelir ve daha fazla battığının farkında olmaz. Öte yandan, insanın bu ...
  • Mürmenliler (Murmen dinsel fırkası) ehli kitap mıdır?
    6137 Eski Kelam İlmi 2011/11/21
    1. Hıristiyanlığın birçok fırkası vardır ve Amerika’da bulunan çok meşhur bu fırkalardan birisi de Murmen adındaki gruptur. Bu grup, Jozef Smit adında bir ferdin önderliğinde 1820 yıllarında kurtarıcılık faaliyet ve tebliğine başladı. Jozef Smit, 1830 yılında yazdığı “Murmen” kitabında şöyle bir iddiada bulundu: Amerika kıtasını bulan Kıristof Kolom, Amerika’nın ...
  • Kur’an ve rivayetlerde Hz. Hızır hakkında ne gibi bilgiler var?
    30012 تاريخ بزرگان 2010/10/12
    Kur’an-ı Kerimde, Hz. Hızır’ın adı açıkca gelmemiş, ondan ‘...kullarımızdan bir kul...ki biz, katımızdan ona rahmet ihsan etmiştik ve katımızdan ilim belletmiştik.’[1] diye söz edilerek onun ubudiyetine ve sahip olduğu özel ilmi makama ...

En Çok Okunanlar