Gelişmiş Arama
Ziyaret
12735
Güncellenme Tarihi: 2011/03/03
Soru Özeti
Sokak dilencilerine karşı görevimiz nedir?
Soru
Milyoner dilencilerin olduğu yönündeki haberler göz önüne alındığında çarşı pazarda gördüğümüz yardım toplayan kimselerin hükmü nedir? Ne zaman onları görsem vicdanım sızlıyor. Bu konudaki görevimiz nedir?
Kısa Cevap

Yardım isteyen herkese, hatta fakir olmayanlara bile yardım yapmak güzel bir şeydir. Ancak maddi imkanlar sınırlı olduğundan öncelikli olanlara yardım etmek gerekir. Günümüzde gerçek fakirleri araştırıp bulan müesseseler vardır; onlara yardım etmek fakir oldukları belli olmayan hatta fakir olmadıkları bilinen kimselere yardım etmekten daha iyidir. Ama fakirlere hakaret etmek ve acıma hissini önemsememekte yanlıştır. Bu sorunun çözümü için birkaç yol önerilmektedir:

1-  Acıdığımız kimselere yaşamımıza etki etmeyecek miktarda yardımda bulunmak.

2- Hiçbir dilenciye kötü davranmayalım. İmkanımız yoksa yardım kuruluşlarına veya yardımsever kimselere yönlendirerek görevimizi yerine getirelim.

3- İmkanlar ölçüsünde yardımlarımızı güvenilir yardım kuruluşlarının sandıklarına atalım. Bununla hem vicdanımızın sesine kulak vermiş olacağız, hem de hüsnü niyyetimizi Allah’ın dergahında göstereceğiz.  

Ayrıntılı Cevap

Dilencilik, Arapçadaki ‘Sail-ul Mal’ (yardım dilenen) ile aynı manada olup fakir sözcüğünden farklı bir manası vardır.

Fakir, başkalarından yardım talep etsin veya etmesin, geçimini sağlayamayan kimseye denir. Ama dilenci, geçimini sağlasın veya sağlamasın, başkalarından yardım talep eden kimsedir.

Dilencilere karşı davranışlarımız ve onlara yardım etme hakkında çeşitli deliller vardır:

1- Birçok delil dilenciği geri çevirmeyi reddetmektedir. Kur’an Peygambere (s.a.a) hitap ederek şöyle buyuruyor: ‘Ve bir şey dileyeni boş çevirme, azarlama.’ [1]

Ayette fakire nasıl davranılacağı konusundan bahsedilmemiş, ama dilenci geri çevirilkmekten sakındırılmıştır.

Yukarıda dilencinin hem fakir olacağı, hem de olmayacağını söylemiştik. Birçok rivayette de dilenciyi geri çevirmek menedilmiştir.

Bir rivayette İmam Sadık (a.s), Hz. Peygamberin (s.a.a) şöyle buyurduğunu rivayet eder: ‘Dilenciyi isteği konusunda ümitsizliğe düşürmeyin. Bazı yalancı dilenciler olmasaydı, kim dilenciyi geri çevirseydi kurtuluşa ermezdi.’[2] Hatta, dilenci fakire benzemese de ona bir şey verin, şeklinde rivayetler gelmiştir. İmam Bakır’ın (a.s) şöyle buyurduğu rivayet edilir: ‘Dilenciye atlı da olsa bir şey verin.’[3] Rivayette ata binmiş olmak onun görünüşte fakir olmadığının alametidir. Yani o zamanın münasip binek vesilesi olan atı satın alma gücüne sahip olduğunu gösterir.

2- Kimi rivayetlerden, dilencilere yardımda bazı sınırlamaların getirilebileceği anlaşılmaktadır. Bir rivayette İbn-i Sabih şöyle naklediyor: İmam Sadık’ın (a.s) yanındaydım. Bir dilenci geldi ve İmam (a.s) ona bir şey verdi. Bir başka dilenci geldi ve İmam (a.s) ona da bir şey verdi. Sonra bir dilenci daha geldi, İmam (a.s) ona da bir şey verdi. Bir dilenci daha geldi, İmam (a.s) ona ‘Allah (sana genişlik) versin.’ dedi (yani ona bir şey vermedi)...[4]

Bir başka rivayette ‘Günde üç dilenciye yardım ederseniz hakkını yerine getirmiş olursunuz, isterseniz daha fazla yardım edin.’ diye buyurulmuştur.[5]

Allah’ın verdiği kaynaklar sınırlı olduğu için isteyen herkese yardım yapılamıyor. Rivayetlerde, yardımın en az üç kişiye yapılması tavsiye edilmektedir.

3- Bazı rivayetler birinci grup rivayetlere sınırlama getirerek herkese yardım yapmaktan sakındırmaktadırlar. Bir rivayette İmam Sadık (a.s), ‘Herkese yardım etmeyin’ diye buyurmaktadır.[6]

Başka bir rivayette, ‘çocuklara, kadınlara, kötürümlere, zayıflara ve yaşlılara yardım edin’ diye buyururken delilere yardım yapmaktan sakındırmıştır.[7] Hakka düşmanlık eden veya yanlış ve batıl işlere davet edenlere yardımdan sakındıran rivayet vardır.[8]

4- Tanınmayan dilenciye yardım yapılabilir. Bir rivayette İmam Sadık’tan (a.s) ‘Bir dilenci gelip yardım istediğinde gerçeği bilmezsek ne yapalım?’ diye sorduklarında İmam (a.s) şöyle buyurdu: ‘Acıma duygusuna kapıldığınız kimseye yardım edin.’ Sonra şöyle buyurdular: ‘Onlara bir dirhemden[9] daha az verin.’ Ravi ‘en yüksek vereceğimiz miktar ne olmalıdır?’ diye sorduğunda ‘Dört kısmı’ diye buyurdu.[10]

5- Öte yandan, bazı rivayetler diyor ki, eğer dilenciye sadaka veya yardım etme imkanınız yoksa onu tatlı dille ve güzel bir şekilde yola salın. İmam Sadık’tan (a.s) şöyle rivayet olunmuştur: ‘Allah-u Teala Hz. Musa’ya şöyle buyurdu: Ey Musa! Dilenciye az bir şey vermekle veya güzel davranışla saygı göster. Çünkü bazen senin yanına gelen ne insandır, ne de cin. O, benim ortaya çıkardığım durumlarda seni imtihan eden meleklerden bir melektir. Senden benim sana verdiğim şeylerden isterler. İşte o zaman ey Musa, ne yaptığın gözlem altındadır.’[11]

Yukarıda söylenenleri toparladığımızda şu sonuçları alırız:

a) İnfakta orta yollu olmak: Her şeyde olduğu gibi başkalarına infak ve yardım etmekte de ölçülü olmak şarttır. Allah-u Teala bu konuda şöyle buyurmaktadır: ‘Elini boynuna bağlama’[12]

Bu cümle, cömert olmak, ellerini kollarını zincirlerle bağlayan ve yardım yapmak istemeyen cimriler gibi olmamak konusunda güzel bir kinayedir.

Öte yandan ‘Tamamıyla da açma, sonra kendini kınar ve birşeye gücün yetmeyerek pişman bir halde oturur (ve başkalarının kınamasına maruz) kalırsın.’[13]-[14] diye buyurmaktadır.

Aynı şekilde Kur’an, ölçülü olmayı ve bütün işlerde özellikle infak konusunda her türlü ifrat ve tefritten sakınmayı ‘Rahmanın Kulları’nın beşinci seçkin özelliği olarak sayıp şöyle buyuruyor: ‘Ve onlar öyle kişilerdir ki yoksullara bir şey verince ne israf ederler, ne de az verirler, ikisinin ortasını bulurlar.’[15] 

Kur’an, yaptığı bağışlarla çoluk çocuğunu aç bırakan veya başkalarının faydalanmasına engel olacak şekilde cimri olana değil, her türlü israftan ve cimrilikten uzak olan infaka adil infak demektedir.

Rivayetlerin birinde ‘israf’, ‘cimrilik’ ve ‘itidal haddi’ hakkında şöyle güzel bir benzetme yapılıyor: İmam Sadık (a.s) bu ayeti tilavet ettikten sonra eline bir avuç taş alıp sıkıca tutarak şöyle buyurdu: ‘Bu cimrilik ve eli sıkı olmaktır.’ Sonra bir avuç daha aldı ve elini öyle açtı ki hepsi döküldü. ‘Bu israftır.’ diye buyurdu. Bir avuç daha aldı ve elini biraz açtı. Elindeki taşların birazı döküldü, birazıda kaldı. ‘Bu kıvamdır’ diye buyurdu.[16] -[17]

b) İnsanın her isteyeni hatta ihtiyacı olmayanı da geri çevirmemesi güzel bir şeydir. Çünkü sonuçta bu tutum cömertliğin alametidir ve onu takviye eder. Bundan yalnızca deliler ile hakka düşman olanlar ve batıla davet edenler istisna olmuştur.

c) Günümüzde fakirlere yardım eden güvenilir kuruluşların olması Masumların (a.s) zamanına göre farklı bir durum ortaya çıkarmıştır. Bu kuruluşlar onurlu, gerçek fakir ve muhtaçları bulup onlara yardım etmeği üstlenmiş kuruluşlardır. Dolayısıyla bu kuruluşlar bizim muhtaçlara bireysel, insani ve dini yardımlarımızı yapmayı tam olarak üzerimizden kaldırmasa da, maddi imkanların sınırlı olmasından dolayı yardımlarımızı gerçek mahrumların ihtiyaçlarını gidermek için harcamalı, düzenli ve kurallı olarak hareket etmeliyiz.

d) Yanımıza gelen fakirin ihtiyacını giderecek imkanımız olmazsa ona karşı davranış şeklimiz hakkında Allah-u Teala şöyle buyuruyor: ‘Rabbinden umduğun bir rahmeti dileyerek onlara bir şey veremez, yüz çevirmek zorunda kalırsan onlara güzel sözler söyle, gönüllerini al.’[18]  

Rivayetlerde şöyle gelmiştir: Ayet-i Kerime nazil olduktan sonra birisi gelip Peygamberden (s.a.a) bir şey istediğinde verecek bir şeyi olmazsa ona ‘Allah, ihsanıyla bize ve size rızık versin.’[19] diye buyururdu.

Her durumda dilencilere kötü davranmak yasaktır. Eğer yardım imkanımız yoksa, onları yardım kuruluşlarına yönlendirerek hem onların onurunu korur, hem de toplumsal sorumluluğumuzu yerine getirmiş oluruz.

e) Yukarıdaki bazı rivayetlerden de[20] anlaşılacağı üzere, insanın dilencilere karşı içinde bir acıma hissi uyanırsa o hissi öldürmemek gerekir. Çünkü bu his, herkesin insaniyetini gösteren değerli bir histir. Bu yüzden daha önce maddeler halinde söylenen yollarla veya değişik şekillerle bu fıtri hisse cevap vermek gerekir. Bu yollardan biri böyle dilencilere yardım eden ilgili kuruluşlara gücümüz ölçüsünde para vermeli veya yardım sandıklarına atmalıyız. Bununla hem Allah katında niyetimizi göstermiş oluruz, hem insanlık görevimizi yerine getiririz, hem de vicdanımızın sesine kulak vermiş oluruz.



[1] -Duha/10

[2] -Muhammed b. Hasan Hürr-ü Amuli, Vesail-uş Şia, c.9, s.418, Müesses-i Al-ul Beyt, h.k.1409.

[3] -a.g.e. s.417.

[4] -a.g.e. s.421.

[5] -a.g.e.

[6] -a.g.e. s.415.

[7] -a.g.e.

[8] -a.g.e. s.414.

[9] -Bir dirhemin fiyatı h.ş.1377 yılında yaklaşık 2000 İran riyali idi. (Muhammed Cevad Fazıl Lenkerani, Cami-ul Mesail, c.2, s.374, http://lankarani.ir//far sitesi.

[10] -Abdulali Arusi Huveyzi, Tefsir-i Nur-us Sakaleyn, c.5, s.597, 4. Baskı, İsmailiyan yayınları, h.k.1415.

[11] -Muhammed b. Hasan Hürr-ü Amuli, Vesail-uş Şia, c.9, s.419.

[12] -İsra/29.

[13] -İsra/29.

[14] -Tefsir-i Nümune, c.12, s.91.

[15] -Furkan/67.

[16] -Avam vezninde olan Kıvam, lügatte adalet, istikamet ve vasat ölçü anlamına gelmektedir.

[17] -Tefsir-i Nümune, c.15, s.152.

[18] -İsra/28

[19] -Tefsir-i Nümune, c.12, s.90.

[20] -4.Rivayet.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Aşura duasında yer alan“esselamu aleyke ya Eba Abdillah ve âla’l-ervahi’l-leti hallet bifinaik” cümlesindeki ruhlar kimlerdir?
    19373 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2011/04/12
    “Ervahi’l-leti hallet bifinaik”ten kastedilen Kerbela coğrafyasında Şehidlerin Efendisi (a.s) ile birlikte şahadete eren şehidlerdir. Bu tespitin delili şu noktalardır:1. Genellikle ziyaretçi ve yaşayan kimselerden ruhlar diye söz edilmemektedir. 2. Bu dua, ziyaretçi tarafından yapılan bir hitaptır ve genellikle ...
  • Hadislerin masumlardan (a.s) geldiğine nasıl güvenebiliriz?
    9766 Ricalu’l-Hadis (Ravilerin İncelenmesi) 2011/04/12
    Tarihe güvenmek bir ölçüye kadar çağdan çağa, zamandan zamana ve nesilden nesle intikal eden şöhret, karine ve deliller aracılığıyla hâsıl olur. Tarihte yer alan bazı hadise ve vakıaların deyim yerindeyse tevatür derecesinde ve birçok delil ve karineleri mevcuttur ve bundan ötürü bunların doğruluğundan çok az insan şüphe ...
  • İnsan yeryüzünün mü en üstün varlığıdır, yoksa tüm varlık aleminin mi? Acaba insandan daha üstün bir varlığın yaratılması mümkün mü?
    46339 Eski Kelam İlmi 2009/11/10
    Bize göre insan, varlık âleminde -ister yerde olsun ister gökte- bütün varlıkların en üstünüdür. Biz bunu insanın yaratılışı hakkında ki ayet ve hadislerden anlıyoruz. İnsanın üstün olmasının nedeni onun sahip olduğu şu özelliklerdir: 1-İahi bir ruha sahip olması, 2-Meleklerin secde ettiği varlık olması, 3-Yaratılışın ve varlığın ...
  • Kaza namazı olan sünnet namazı kılabilir mi?
    3412 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2018/11/12
    Kaza namazı olan sünnet namazı kılabilir.[i] [i] Tevzuh’ul-Mesail (El’Mehşil-İmam’ul-Humeyni) 1.c, 750.s 1373.m. ...
  • ayet ve rivayetlere göre imamların konu mu üstündür yoksa kuranın konumu mu?
    9342 Eski Kelam İlmi 2011/02/03
    farklı rivayetlerde, ehlibeytin (a.s.) konumu kuranın konumuyla aynı derecede ve aynı seviyede olduğu belirtilmektedir. Sakaleyn (iki değerli ve ağır emaneti açıklayan) rivayeti onlardan bir tanesidir. Evet! Bazı hadis kitaplarında sakaleyn rivayeti bazı nakillere göre kuranı kerim ağırlık bağlamında daha büyük (sıklı ekber), ehlibeyt (a.s.) ise ...
  • Acaba bir insan cinle evlilik yapabilir mi?
    4184 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2019/05/28
    Öncelikle sagılarımızı sunarak şu noktayı hatırlatmayı gerek görmekteyiz.bu be benzeri konuları öğrenmenin hayatımıza hiçbir faydası yoktur. Bunun hükmünü öğrenmek bize hiçbir maddi ve manevi fayda sağlamayacaktır. “~~55.56~ فٖيهِنَّ قَاصِرَاتُ الطَّرْفِ لَمْ يَطْمِثْهُنَّ اِنْسٌ قَبْلَهُمْ وَلَا جَانٌّ”
  • İmam Ali (a.s) ölüleri diriltebilir mi?
    12670 Tefsir 2012/07/24
    Bir kimsenin bağımsız olarak ve Allah’a ihtiyaç duymadan böyle bir işi yapması fiilsel tevhit (yaratılışta tevhit) ile çelişir; çünkü ölüm ve hayat sadece Allah’ın elindedir. Ama bir kimse ilahi izin ile böyle bir iş yapmak isterse, böyle bir fiil gerçekleşebilir ve bu hususta hiçbir akli bir engel ...
  • Niçin bir erkeğin şahitliği iki kadının şahitliği ile eşittir?
    21268 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2009/07/04
    Yüce Allah tarafında insanlar için belirlenen kanunlar yaratılış âlemi, evrenin gerçekleri ve insanın yaratılışı ile uyum içindedir. Kadının yaratılışı erkeğin yaratılış ve yapısı ile farklı olduğu için Bu iki varlığın görev ve hükümleri de farklıdır. Bu görevlerden biri mahkemede şahitlik yapmaktır Bu görev hislerin etkisinde kalınmadan ve ...
  • Regaip gecesi veya Recep ayının diğer gecelerinde cemaat namazlarına katılmak mı daha faziletlidir yoksa namazları ferdi olarak yerine getirmek ve müstehap namazları kılmak mı?
    5670 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/11
    Bu konuda şu cevap taklit mercilerinin fetva bürolarından alındı:Ayetullah Uzma Hamenei:Her iki fazileti kazanmaya çalışabilirsiniz hem cemaat namazlarına katılın hem de müstehap namazları cemaatten sonra yerine getirin.Ayetullah Uzma Sistani: Cuma ve ...
  • Şia, Ömer b. Hattab’ın eşcinsel olduğuna mı inanmaktadır?
    14732 تاريخ بزرگان 2013/12/19
    Şia’nın raşit halifeler ve özellikle Ömer b. Hattab’a yönelik bakışı, imamların (a.s) bakışıdır. Şia’nın muteber hadis kitaplarının hiçbirinde Ömer b. Hattab’ın eşcinsel oluşu hakkında bir rivayet nakledilmemiştir. Şia’ya atfedilen bu tür sözlerin çoğu temelsizdir, esassızdır ve Şia âlimlerinin inancı değildir. ...

En Çok Okunanlar