Gelişmiş Arama
Ziyaret
11130
Güncellenme Tarihi: 2011/04/28
Soru Özeti
Resul-i Ekrem (s.a.a) Kerbela toprağına secde etmiş midir?
Soru
Resul-i Ekrem (s.a.a) bugün Şiilerin secde ettiği Hüseyni toprağa secde etmiş midir?
Cevabınız evet ise andolsun Kabe’nin Rabbine bu bir yalandır!
Eğer, ‘Hayır Hüseyni türbete secde etmemiştir’ derseniz o zamanda diyoruz ki: ‘Eğer böyle ise siz Peygamberden (s.a.a) daha mı çok hidayet üzeresiniz? Rivayetler sadece Cebrail’in bir avuç Kerbela toprağını Peygambere getirdiği hakkındadır.
Kısa Cevap

Şii fıkhına göre,

1) Secde mutlaka toprağa ve topraktan çıkan (bitki gibi) şeylere yapılmalıdır. Resul-i Ekrem’de (s.a.a) halıya, kilime, deriye, plastiğe vb. şeylere değil, toprağa, kuma, taşa, bitkiye vb. topraktan olan şeylere secde ederdi.

Şiilerin üzerine secde ettikleri Hüseyni türbet ise yeryüzündeki topraklardan biri olup, diğer topraklardan ve üzerine secde edilmesi caiz olan şeylerden daha efdaldir. Bu yüzden onun üzerine secde etmek caizdir.

2) Allah’ın en iyi kullarının kanları İslamı korumak maksadıyla Allah yolunda Kerbela toprağına düştüğü için bu toprağın başka topraklara göre şerafeti vardır. Bu yüzden teşeyyü mektebine göre Kerbela toprağına secde etmek müstehap ve efdaldir. Birçok Ehl-i Sünnet kaynaklarında, Cebrail’in (a.s) Resul-i Ekrem’e (s.a.a) Kerbela toprağını getirdiği yazılıdır.

Ayrıntılı Cevap

Secde lügatte zelil olmak ve alçalmak[1] manasına gelirken fıkıh teriminde alnı yere koymaya denir.[2] Birçok rivayette insanın en iyi haletinin secde olduğu belirtilmiştir. Resul-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyuruyor: ‘Kul, gizlide yaptığı secdeden daha üstün bir şeyle Allah’a yakın olmamıştır.’[3]

Aişe, Resulullah’ın (s.a.a) şöyle buyurduğunu rivayet eder: ‘Yeryüzü bana secdegah ve temizleyici kılınmıştır.’[4]

Bu hadise göre toprağa secde etmek caizdir. Bu açıdan bakıldığında ister Medine toprağı olsun ister Mekke, ister Irak’taki Kerbela toprağı olsun, isterse dünyanın başka yerindeki topraklar olsun yeryüzündeki topraklar arasında fark yoktur, aynıdır.

Sadr-ı İslam döneminde mescidlerde sergi yoktu. Bütün Müslümanlar namazda mescidlerinin içine döktükleri toprak, kum gibi şeylere secde ederlerdi. Peygamber (s.a.a) Müslümanlara bu konuda engel olmadığı gibi toprağın dışında bir şeye (elbise, sarık, bez gibi) secde etmelerine engel de oluyordu.[5] Dolayısıyla toprağa, taşa, kuma, hasıra secde etmek Allah Resulünün (s.a.a) kesin siret ve sünnetidir. Hiçbir Müslüman toprağa secde etmeyi reddetmediği gibi bütün mezhepler toprağa secdenin doğru olduğunu söylemekteler.

Kerbela toprağına gelince, Şii Kerbela toprağına secde etmenin müstehap olduğuna inanmaktadır. Zira o toprakta Allah Resulü’nün evladı, cennet gençlerinin efendisi Hz. Hüseyin b. Ali (a.s), Allah’ın dinini ve ahkamını korumak uğrunda çocukları ve ashabıyla birlikte şehid oldu. Kerbela toprağına ilk secde eden kimse dördüncü imam olan İmam Ali b. Hüseyin Seccad’dır (a.s). İmam Seccad (a.s) Müslümanların güvendiği ve onların kalplerinde yer eden biriydi. Şiilerde Masum İmamları (a.s) takip ederek bu toprağa secdenin müstehap olduğuna inanmaktalar.[6] Ancak bu konunun Peygamberin (s.a.a) vefatından elli yıl sonra şehid olan İmam Hüseyin’in (a.s) şehadetinden sonra ki döneme ait olması ve Resullullah (s.a.a) Kerbela toprağına secde etmedi diye bizde etmeyeceğiz ve ona secde etmek efdal değildir anlamına gelmez. Acaba Kerbela toprağı toprak değil midir? Acaba bu toprak dünyanın diğer yerlerindeki topraklardan farklı mıdır? Değilse o zaman ona secde etmek kesinlikle caizdir. Ayrıca Şii ve Sünni kaynaklarda Kerbela toprağının Allah katında önem ve değerini belirten rivayetler vardır.

Şii ve Sünni Cebrail’in bir avuç Kerbela toprağını Peygambere getirdiğini rivayet etmişlerdir.

Ehl-i Sünnet kaynaklarında Ümm-ü Seleme’den şöyle rivayet edilmiştir: ‘Birgün Allah Resulü bana dedi ki: ‘Kapıda bekle ve kimseyi içeri alma.’ Ben kapıda bekliyordum. Bu arada Hüseyin geldi ve içeri girmek istedi. Ben engel olmak istedim ama başaramadım. O büyük babasının yanına gitti. Resulullah’a ‘Fedanız olayım, kimseyi içeriye almamamı buyurmuştunuz ama evladınız elimden kaçarak içeri girdi’ diye arzettim.’ Ümm-ü Selem daha sonra şöyle diyor: Ben Allah Resulüne ‘Kapının kenarından elinizde birşey olduğu halde ağladığınızı gördüm, bu çocukta kucağınızdaydı’ diye arzettiğimde şöyle buyurdu: ‘Evet, Cebrail yanıma geldi ve bana ümmetimin bu evladımı öldüreceğini haber verdi. Onun şehid olacağı yerin toprağınıda bana verdi. Elimde olan bu toprak oranın toprağıdır.’[7] Bu rivayet aynı şeklide veya az bir değişiklikle Ehl-i Sünnet’in çeşitli kaynaklarında gelmiştir.[8]

Şia da bu rivayeti nakletmiştir. Bir rivayette İmam Bakır (a.s) şöyle buyuruyor: ‘Cebrail, Hüseyin’in şehid olacağı toprağı Peygambere (s.a.a) getirdi ve o toprak şu anda bizim yanımızdadır.’[9]

Dolayısıyla Şii ve Sünniye göre Kerbela ve toprağı çok önemlidir. Ona secde etmek diğer topraklara secde etmekten daha efdaldir.

İlgili dizinler:

1- Toprağa Secde, 1892. Soru (site:2467)

2- Müslümanların Taşa ve Kabeye Secde Etmeleri, 1065. Soru (site:1130)



[1]- Ragıb İsfahani, Müfredat-ı Elfaz-il Kur’an, s.396, 1. Baskı, Dar-ul Kalem, Dimeşk, hicri:1416

[2]- İbn-i Esir, en-Nihaye Fi Garib-il Hadis, c.2, s.213, 4. Baskı, Müessese-i İsmailiyan, Kum, h.ş.1364

[3]- Gulam Hüseyin Mecidi, Nehc-ul Fesaha, c.1, s.461, 1. Baskı, Müessese-i Ensariyan, Kum, h.ş.1379  

[4]- Muhammed Bakır Meclisi, Bihar-ul Envar, c.8, s.38; Sahih-i Buhari, c.1, s.113, Dar-ul Fikr, h.k.1401; Müsned-i Ahmed b. Hanbel, c.2, s.240; Sünen-i Ebi Davud (İbn-i Eş’as Secistani), c.1, s.118, 1. Baskı, Dar-ul Fikr, h.k.1410 ve birçok başka kaynak.

[5]- Bkz: 1892. Soru (site:2467)

[6]- Muhammed Ticani, Nasıl Hidayete Kavuştum (Arapçası), s.65, Müesseset-ül Fecr, Londra, Bi Ta.

[7]- Taberani, el-Mu’cem-ul Kebir, c.3, s.109, 2. Baskı, Dar-u İhya-it Teras-il Arabi, h.k.1404

[8]- Müttaki Hindi, Kenz-ul Ummal, c.13, s.657, Müesseset-ür Risale, Beyrut, h.k.1409; İbn-i Ebi Şeybe el-Kufi, el-Müsennif, c.8, s.632, 1. Baskı, Dar-ul Fikr, Beyrut, h.k.1409; İshak b. Raheviye, Müsned-i İbn-i Raheviye, c.14, s.131, 1. Baskı, Mektebet-ül İman, Medine, h.k.1412, vs. kaynaklar.  

[9]- Bihar-ul Envar, c.45, s.231; Tusi, Emali, 1. Baskı, Dar-us Sakafe, Kum, h.k.1414.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Vaktin başında namaz kılmak mı iyidir yoksa iki doğuş arasında yatmamak mı?
    5640 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/11
    Her şeyden önce bir noktaya dikkat etmeniz lazımdır:Kerahete neden olan uyku ister sabah namazından sonra olsun, ister ondan önce olsun iki doğuş arasındaki uykudur. Bu yüzden sorunuza göre siz iki doğuş arasında uyuduğunuzdan dolayı her iki durumda da kerahete mürtekip olmuş bulunmaktasınız. ...
  • Ahmet ismi İncil’in neresinde gelmiştir?
    26742 Eski Kelam İlmi 2011/11/12
    Bu konuda dikkat edilmesi gereken önemli nokta şudur: Kur’an, İncil’de İslam Peygamber’inin (s.a.a) müjdeleyici olduğunu söylüyorsa, tahrif edilmiş İncil’i değil, Hz. İsa’nın (a.s) getirdiği incili kastetmektedir. Elbette tahrif edilmiş hali hazırdaki İncil’de de, bu meseleye işaret edilmesi dikkate değer bir konudur.Hz. Mesih (a.s), “Farkilit”ın geleceği müjdesini vermişti. Bu kelime ...
  • Bazen kıbleye doğru oturuyor ve temiz imamlar (a.s) ile sohbet ediyorum ve bu esnada bedenimde özel bir hal hissediyorum ve deyim yerindeyse tüm tüylerim ürperiyor. Bu hal neyin işaretidir?
    10283 Pratik Ahlak 2012/01/18
    Bildiğiniz gibi masum hazretler (a.s) bizim amellerimizi gözetlemektedir ve rivayetlerde de bu konuya işaret edilmiştir. Kesinlikle bu ilgi onların haremindeyken veya dikkatle kendilerine sevgi ifadesinde bulunduğumuzda daha çok ve belirgindir. Öte taraftan bedenin heyecanlıyken ve manevi hallerde reaksiyon göstermesi, hepimiz için vuku bulmuştur ve ayet ve rivayetlerde de bunun ...
  • Bankanın halktan geciken taksitten dolayı aldığı “gecikme parası” faiz sayılıyor mu?
    5983 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/09/09
    Banka aracılığıyla gecikmiş taksitten dolayı alınan gecikme parasın hükümü hakkında bazı mercilerin görüşleri aşağıda açıklandığı şekildedir: Ayetullah Uzma Hamenei’nin (Allah onun ömrünü uzun etsin) Defteri: Çalışmalarını “İslami Şura Meclisi’nin” tasvip ettiği kanunlar esasına göre yapan ve “Gözetleme Şurası’nın” teyit ettiği bankanın uygulamasında bir ...
  • İlahi yaşam nasıl bir yaşamdır? Şu andaki yaşamla bir tezaddı var mı?
    7834 Pratik Ahlak 2012/01/05
    Kur’an’a baksak ve ‘’Neden yaratıldık? sorusunu ona sorsak şu cevabı verecektir: ‘Ben, cinleri ve insanları, sadece bana kulluk etsinler diye yarattım.’ İbadet nedir? İbadet yani Allah’a kulluk etmektir. Yani yaptığımız bütün işler, hatta yemek içmek gibi günlük ve çok normal işlerimiz bile ilahi ve ibadi ...
  • Acaba Şia mezhebinden Sünni mezhebine geçmek caiz mi?
    4784 Diğer Konular 2018/12/08
    Esasen din ve inanç insanın akıl ve mantık yoluyla hakikati araştırması ve araması sonucu kendi seçimiyledir. İnsan temel inançlarında araştırma yapmalı ve hakikate ulaştıktan sonra onu seçmelidir. Din ve mezhep insana büyüklerinden miras kalmaz. Buna binaen dinin temel inançlarında taklit caiz değildir.[1] Zira din, ...
  • Rivayetlere göre iyi bir ortağın taşıması gereken özellikler nelerdir?
    3561 Şirket 2020/01/20
  • Anne (kadınlar) yoluyla da seyitli intikal eder mi?
    16105 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/06/20
    Hz. Zehra’nın (a.s) tüm evlatlarının Peygamberin (s.a.a) evlatları olduğu hususunda hiçbir şüphe yoktur. Ama Allah Resulü’nün (s.a.a) evladı olmak sıfatı ile seyit ve Haşimi olmak sıfatı arasında fark bulunduğuna dikkat etmek gerekir. Soyu Fatıma Zehra’ya (a.s) ulaşan herkes İslam Peygamberinin (s.a.a) neslindendir, ama seyitlerden değildir; zira seyit ve Haşimî ...
  • Bilal-i Habeşî Ve Hilafet Meselesi
    9683 تاريخ بزرگان 2011/08/03
    Tarihten anlaşıldığı kadarıyla Bilal-i Habeşî halifeler biat etmemiş, bazı yerlerde onlara itiraz etmiş ve hilafet sistemi için ezan okumaktan uzak durmuştur. Bu yüzden Şam’a sürgüne gönderilmiş ve orada vefat etmiştir. ...
  • “Farz” ve “vacip” hangi manaya gelmektedir? Bu iki kelime arasındaki fark nedir?
    10232 مبانی فقهی و اصولی 2014/01/21
    Farz ve vacip eğer değişik durumlarda ve özellikle ayrı (birlikte değil) bir şekilde kullanılırsa, kesinlik ve belirleme anlamına gelir[1] ve ıstılahtaki manası ise mütealliklerinin zorunlu olmasıdır. Ama bu iki kelime arasında bir farkın olduğu bazı lügat kitaplarında zikredilmiştir. Farz ve vacip arasındaki fark, farzın ...

En Çok Okunanlar