Gelişmiş Arama
Ziyaret
13519
Güncellenme Tarihi: 2011/07/14
Soru Özeti
İslam dini niçin var?
Soru
İslam dini niçin var?
Kısa Cevap

Din, akaid ve Peygamberlerin insanların hidayet ve saadeti için Allah’tan getirdikleri bir dizi ameli ve ahlaki hükümlerdir.

Dini öğretilerde dinin gerekliliği insan fıtratıyla ilişkilendirilmiş, Kur’an-ı Kerim’de de insan fıtratı ilahi fıtrat olarak tanımlanmış ve bütün ilahi kanunların Allah’a inanma ve tapınma hissi üzerine kurulduğu vurgulanmıştır.

Kur’an’ın açıklamasına göre bütün tevhid dinleri, bir olan Allah’ın emirlerine teslim olmayı gerektiren ilke ve öğretilere dayalıdır. Sonradan gelen din önceden gelen dini tamamlamıştır. Onların en üstünü geçmiş dinleri tekmil eden dindir. Hz. Muhammed (s.a.a) o dini tebliğle görevlendirilmiş ve bu görevi yerine getirmek için 23 yıl zahmet çekmiştir.

Ayrıntılı Cevap

Bu soru ‘Gerçekte bir dine inanmaya gerek var mı ve dinlerin içinde İslam’ın nasıl bir konumu var?’ sorularına dayanmaktadır.

Soru, dinin içinden ve dışından olmak üzere iki açıdan ele alınması gereken bir sorudur. Ancak ondan önce din’in ne manaya geldiğinin açıklanması gerekir.

Din nedir?

Din, akaid ve Peygamberlerin insanların hidayet ve saadeti için Allah’tan getirdikleri bir dizi ameli ve ahlaki hükümlerdir. Bu din Allah katında İslamdır. İnsanın her yönden teslimiyeti Hak Teala’nın hidayetinde ve insan fıtratındadır. [1]

Bu akidelere inanmak ve bu hükümleri yerine getirmek insanın her iki cihanda saadetli olmasına neden olur. Başka bir ifadeyle, dindar kimse ilahi hükümlerin karşısında teslim olan kimsedir. Böyle bir teslimiyet gerçekleşmediği sürece insana dindar demek doğru değildir. [2]

Dindar olursak, Allah ve Peygamberinin emirlerini yerine getirirsek hem bu geçici dünyada hem de ebedi mekanda saadetli oluruz. Zira saadetli insan, yaşamında doğru hedefi olan, sapıklıktan uzak kalan, güzel ahlakla ahlaklanan, salih ameller yapan, bu dünyanın çalkantılı yaşamında mutmain bir kalp, güçlü ve sakin bir ruha sahip kimsedir.

Allah’ın dini bizi böyle bir yola hidayet eder. Din olmadan saadetli olmanın imkanı yoktur. Zira dinin hükümlerine inanıp teslim olmak insanın içindeki bir polis gibi onu ahlaki rezaletlerden korur, faziletlere yönlendirir. Dinin mana ve rolü anlaşıldıktan sonra şimdide onun neden gerekli olduğunu ele alalım:

a) Din Dışından Dinin Gerekliliği

Tapınmak ve yaşamda ilahi hidayete olan ihtiyaç insanın yaratılışından beri vardır. En eski insanlardan kalan tarihi eserler bu manayı güzel bir şekilde göstermekteler. Merhum Allame Tabatabi dinin gerekliliği konusunda iki tür delil getirmiştir:

Birinci Tür Delil:

1- İnsan istihdam eden varlıktır.

2- İstihdam etme hissi insanın doğasında vardır.

3- İnsanın istihdam yönelimi yaşamın tümünde ihtilafa yol açar.

4- Tekvin nizamı insanın layık olduğu kemale ulaşması için bu ihtilafların giderilmesini gerektirir.

5- İhtilafların giderilmesi ise kanun olmadan imkansızdır. Öyle bir kanun ki, insanın toplumsal yaşamını ıslah etmeli ve saadete götürmelidir.

6- İnsanın doğası bu işin üstesinden gelemez, çünkü kendisi ihtilafın nedenidir.

7- İnsan düşüncesiyle yapılan kanunlar ihtilafları gideremez.

8- Yukarıdaki maddeleri göz önüne aldığımızda ulaşacığımız sonuç şudur: Allah’ın, doğa üstü bir yolla insana doğru yolu göstermesi bir gerekliliktir. Bu yolda vahiy’dir.

İkinci Tür Delil:

1- İnsan yaratılış aleminin bir parçasıdır.

2- Yaratılış alemi insana, kemale ulaşması için özel bir ortam hazırlamıştır.

3- Onun sahip olduğu olanaklar toplumsal yaşamı gerektirmektedir.

4- İnsan yaşamı ebedi olup ölümle sona ermemektedir.

5- İnsan dünya yaşantısında hem dünyasının, hem de ebedi mekanının saadetini sağlayacak bir yol seçmelidir.

6- Bu hedefi güden yola din denmektedir. [3]

İnsanın bilgi ve görüş açısının sınırlı olması onun beşeriyet için tam ve eksiksiz bir kanun yapmasına engel olmaktadır. Bu yüzden sınırsız bir kaynaktan olan Hak Teala’dan yardım almaya mecburdur. İnsanın saadeti için düzenlenen bu kanunların bütününe din denir.

b) Din İçinden Dinin Gerekliliği

Dini öğretilerde dinin gerekliliği insanın fıtratına dönmektedir. Kur’an-ı Kerim insanın ilahi fıtrata sahip olduğunu vurguluyor. [4] Nitekim ilahi kanunların tümü Allah’a inanma ve tapınma hissi üzerine kurulmuştur.

Bu yüzden dine uymak, dindar ve Müslüman olmak demek gerçekte insanın fıtratının sesine kulak vermesi demektir.

Dinin Faydaları

Birey ve toplumu ıslah etmek konusunda dinin derin etkisi vardır.    

Dine bağlı olmayan toplum gerçekcilik ve aydınlığını kaybeder, değerli ömrünü gaflette, sapıklıkta ve geçici heveslerde harcar, aklı ayaklar altına alır, hayvanlar gibi dar görüşlü ve beyinsiz olur, ahlakı ve amelleri kötüleşir ve insani özelliklerinin tümünü kaybeder. Böyle bir toplum ebedi saadete ve nihai kemale ulaşamadığı gibi bu kısa ve geçici dünyada sapmışlığın kötü sonuçlarını görecek, er yada geç gafletinin cezasını çekecektir. Sonunda yaptıklarından pişmanlık duyacak ve anlayacak ki, saadete ulaşmanın tek yolu din ve Allah’a iman etmektir.

Allah-u Teala şöyle buyuruyor: Andolsun ki kim, özünü iyice temizlemişse kurtulmuştur, murâdına ermiştir. Ve andolsun ki kim, özünü kirletmiş, kötülüğe gömmüşse ziyana girmiştir.’ [5]

Unutmayalım ki, birey ve toplumun saadet ve mutluluğuna neden olan şey dinin kanunlarını uygulamaktır. Onun sadece adıyla yetinmenin faydası yoktur. Zira değerli olan şey hakikatin iddiası değil kendisidir. Kendisine Müslüman diyen ama içi karanlık, ahlakı bozuk ve ameli kötü olan kimsenin saadet meleğini beklemesi, doktorun reçetesini cebine koyup ona uymayan hastanın sağlığına kavuşmayı beklemesi gibidir. Böyle bir düşünce tarzıyla amaca ulaşılmayacağı kesindir.

Allah-u Teala şöyle buyuruyor: ‘Şüphe yok ki insanlarla Yahûdi olanlardan, Nasrânîlerden, Sâbiîlerden, [6] Allah'a ve son güne inanan ve iyi işler gören kimselere, Rableri katında ecir var. Onlar için ne korku vardır, ne hüzün.’ [7]

Ayetin içeriğine bakarak Allah’a ve kıyamete iman getirenlerin, salih ameli olanların bütün peygamberleri veya bazılarını kabul etmeseler bile kurtuluşa erecekleri sanılabilir, ama Allah-u Teala Nisa suresinde [8] peygamberlere veya onlardan bazılarına iman getirmeyenlerin kafir olacağını buyurmuştur. Ayette şöyle buyuruluyor: ‘Onlar, öyle kişilerdir ki Allah'ı ve peygamberlerini inkâr ederler, Allah'la peygamberlerinin arasını ayırmak isterler, bâzısına inandık, bâzısına inanmadık derler ve imanla küfür arasında bir yol tutmak isterler. İşte onlardır gerçekte kâfirler ve biz kâfirler için, aşağılatıcı bir azap hazırlamışızdır.’ (Hz. İsa’yı (a.s) ve Hz. Muhammed’i (s.a.a) inkar eden Yahudiler gibi veya Hz. Muhammed’i (s.a.a) inkar eden Hıristiyanlar gibi.)

Buna göre bütün peygamberlere iman, eden salih ameli olan kimse ancak imanından fayda görecektir.

İslam Dini

İslam ‘Silm’ kökünden olup, hüküm karşısında teslim olmak ve boyun eğmek demektir. Bu ismi Allah-u Teala Kur’an’da kendi dini seçmiştir. Allah katında din (hakkın karşısında teslim olmak) İslam’dır.

Tevhid dinlerinden bir olan İslam M.S. 610 civarlarında Hz. Muhammed (s.a.a) tarafından Mekke’de tebliğ edilmiş, yarım asırdan kısa bir sürede Asya ve Afrika’nın büyük bir bölümüne yayılmıştır.

İslam’ın en temel kaynağı olan Kur’an, peygamberler arasında fark koymamıştır. [9] Aksine bütün peygamberlerin İslam olan tek bir dini değişik şekillerde anlattıklarını söylemektedir. Herkesin Allah’ın hükümlerinin karşısında teslim olması bu dinin ortak öğretisidir. Bu yüzden Kur’an-ı Kerim, İslam’dan kimi zaman ortak tevhid dini veya ‘Allah’ın Dini’ diye tabir etmiştir. Bütün peygamberler bu dinin mübelliğleri idi ve Allah katında ondan başkası kabul görmemektedir. [10] Bu dinlerin en üstünü Hz. Muhammed’in (s.a.a) tebliğle görevlendirdiği ve 23 yıl bu risalet için zahmet çektiği diğer dinleri tekmil eden dindir. [11]

Bu yüzden İslam dini önceki semavi dinlerin devamı ve tamamlayıcısıdır. [12] Bu din öteki dinlerin aksine herhangi bir tahrife uğramamıştır. Bu din dünya ve maneviyat dinidir. Zühd çok tavsiye edilmesine karşın onda ruhbaniyete yer yoktur. İslam ilahi nimetlerden faydalanmayı tavsiye etmesinin yanı sıra dünyaya aşırı düşkünlüğü de kınamıştır. [13]

Bu dinin gelmesiyle diğer dinlerin hükmü kalkmıştır. Çünkü artık onlara ihtiyaç kalmamıştır.

Yine İslam, evrensel ve ebedi bir din olup, eğer tam manasıyla anlaşılsa bütün insanları bütün zamanlarda idare edecek programı vardır. Etkisini herkese ve her topluma eşit şekilde gösterir. Büyük küçük, alim cahil,kadın erkek, siyah beyaz, doğulu batılı herkes onun sunduğu güzelliklerden faydalanabilir, ihtiyaç duydukları şeyleri en güzel ve en kamil şekilde giderebilirler. Zira İslam dini öğreti ve kanunlarını yaratılış temeli üzerine kurmuş, insanın ihtiyaçlarını gözetmiş ve onları gidermeyi hedeflemiştir. Bütün milletlerde ve zamanlarda insanların fıtratı aynı, herkes insanlığın ilke ve erkanında ortak olduğundan İslam, eşit olan bu ihtiyaçları karşılamaktadır.

Daha fazla bilgi için bkz:

1- Seyid Muhammed Hüseyin Tabatabai, İslam Dinin Hülasası, Kum, Merkez-i İntişarat-ı Defter-i Tebligat-ı İslami, 3. Baskı, H.Ş. 1370

2- Mehdi Hadevi Tahrani, Velayet ve Diyanet

3- İslam Dininin Usul ve Erkanı, soru: 1413 (site:1440)

4- İslam’ın Manası, soru: 2452 (site:3030)

5- İslam ve Zamanın İhtiyaçları, soru: 7141 (site:7246)



[1] -Seyid Muhammed Hüseyin Tabatabi, Hulasa-i Taalim-i İslam, Kum, Merkez-i İntişarat-ı Defter-i Tebligat-ı İslami, 3. Baskı, H.Ş. 1370; Abdullah Cevadi Amuli, Fıtrat Der Kur’an (Tefsir-i Mevzui), c.12, s.145

[2] -Tefsir-i Ruşen, c.7, s.170

[3] -Seyid Muhammed Hüseyin Tabatabi, Berresihai İslami, s.35-37; Ferazhai Ez İslam, s.23-25.

[4] -Rum/30

[5] -Şems/9-10

[6] -Yahudilikten çıkıp, Mecuslik ve Yahudiliği benimseyenlere Saibi denmektedir

[7] -Bakara/62

[8] -Ayet:150-151

[9] -Bakara/136

[10] -Al-i İmran/19, 83, 85; Maide/44.

[11] -Maide/3

[12] -Maide/3

[13] -A’raf/32

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Yemek yemek için ev sahibinden izin almak gerekir mi?
    6842 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/02/14
    İslami açıdan insanın yemeğinin helal ve pak olmasının yanı sıra mubah da olması gerekir yani o yemeğin sahibi de razı olmalıdır ve biz de onun razılığını bilmeliyiz. Başkalarını malını izinleri olmaksızın kullanmak haramdır. Ancak bir kimse başkasını yemek için evine davet etmiş yemek sofrasını açmış veya bir bağ sahibi ...
  • Bu asırda kızları köleliğe çekmek caiz midir?
    6938 Eski Kelam İlmi 2011/10/23
    Her şeyden önce köleliğin İslam dini tarafından temelleri atılan bir kurum olmadığını, bilakis bu fenomenin İslam’ın doğduğu çağda dünyanın tüm bölgelerinde yaygın olan bir realite olduğunu bilmeliyiz. İslam köle sahiplerine ciddi bir zarar vermeksizin ve mevcut toplumsal dengeyi ani ve hızlı bir girişimle ortadan kaldırmaksızın imkânların elverdiği ölçüde ve ...
  • Çocukken bir defa kız kardeşimin sütünü içmiş olan amcakızım ile evlenebilir miyim?
    7868 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/22
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Allah gerçekleşmeden önce insan amelini nasıl bilmektedir?
    6359 Eski Kelam İlmi 2011/08/21
    Bizim için böyle bir sorunun meydana gelmesinin sebebi, Allah ile zaman arasındaki bağı doğru anlamamamızdır. Allah ezeli, ebedi ve zaman üstüdür; yani Allah zamanı kuşatmıştır ve onunla sınırlı değildir. Esasen Allah geçmişte gelecek hakkında bilgi sahibidir diye bir şey söylememiz doğru değildir; çünkü Allah için geçmiş ve gelecek diye ...
  • Eğer birisi ramazan ayında tutmamış orucunu bir sonraki ramazan ayına kadar kaza etmezse hükmü nedir?
    6682 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2015/09/14
    sorunuzun üç sureti var: biz mercii taklitlerin görüşlerini dikkati nazarda tutarak sorununuzun her bir suretini ayrı ayrı cevaplandırırız. Bir: eğer hastalıktan ötürü orucunu tutmamış ve hastalığı bir sonraki ramazana kadar devam etmişse, tutmamış oruçlarının kazası farz değildir ve her gün yerine yaklaşık on sir (750 gram) denkliğinde ...
  • Eğer bir kız ve erkek evlenmeyi kararlaştırırlarsa ve aralarında ilişki olursa, ama erkek ahdine vefa göstermez ve kızı terk ederse günah işlemiş sayılır mı?
    9322 Pratik Ahlak 2011/08/21
    İslam ahit ve anlaşma dini olup ahde vefa göstermeyi müminlerin alamet ve sıfatlarından biri saymaktadır. Peygamber-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyurmaktadır: Müminler şart ve taahhütlerine bağlıdır.[1] Maalesef bazı insanlar bu önemli hususa bağlı değildir ve menfaat, heves ve arzularının ...
  • Ben hastayım ve cep haclığımı da babamdan alıyorum. Bunun dışında param yoktur ki orucumun kefaretini verebileyim, Acaba yine orucumun kefaret üzerimde farz mıdır? Bu senenin kefaret miktarı kaç tümendir?
    6170 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/14
    Fukahanın (fıkıh âlimleri) fetvası esasınca orucunu kasten (amdi olarak) ve her hangi bir mazereti olmaksızın yiyen bir kimse üç çeşit kefaretten birisini seçmek arasında muhayyerdir. Birincisi: Bir köle azat etmek. Günümüz dünyasında köle konusu mevcut olmadığından dolayı bu şık kendiliğinden devre dışı kalıyor.
  • İmam Ca'fer Sadık'a göre Kur'an karisinin özellikleri
    12688 Kur’anî İlimler 2011/07/19
    İmam Cafer Sadık (a.s) Kur'an karisi için bir takım özellikler ve vasıflar zikretmiştir. Bu cümleden şu vasıfları zikredilebilir: Ehl-i Beyt'in velayetini bilmesi, Kur'an'ı doğru okuması, Kur'an'ı okurken ondan etkilenmesi, abdestli olması, doğru bir kimse olması ve yağcılıktan uzak durması, Kur'an'a karşı tevazu ve huşu göstermesi, ilim öğrenmek yolunda çaba göstermesi, ...
  • Hangi surede hay ve kayyum sıfatları yer almaktadır?
    17459 Tefsir 2010/11/08
    Hay ve kayyum Yüce Allah’ın iki zatî sıfatıdır. “Hay” “diri” manasında ve “kayyum” da “zatıyla kaim olan ve başkalarının kendisiyle kaim olduğu varlık” anlamındadır. Bu iki sıfat beraber bir şekilde Kur’an surelerinin üç ayetinde yer almaktadır:1. Bakara suresi 255. ayet: “
  • Dinin afetleri nelerdir?
    12217 Din Felsefesi 2010/08/22
    Din, kendisinde hata, yanlış, hasar ve afetin yer alamayacağı kutsî ve ilahî bir olgudur. Hata ve yanlış yapma beşerî hususlarla ilgilidir. Din ve dindarlığın hasarlarını bilme bahsindeki hasar ve afet, dinin hakikatiyle ilgili değildir. Bilakis insanların dine bakış tarzları, insanın dini anlama ve telaki etme şekli, ...

En Çok Okunanlar