Gelişmiş Arama
Ziyaret
4002
Güncellenme Tarihi: 2018/10/02
Soru Özeti
İbrahim (a.s)’ın Allah Teala’nın emrine itaatle oğlunu kurban etmeye kalkması imamet makamına nail olmak için miydi?
Soru
İbrahim (a.s)’ın Allah Teala’nın emrine itaatle oğlunu kurban etmeye kalkması imamet makamına erişmek için miydi?
Kısa Cevap

Kuran’ı Kerim’den ve hadis kaynaklarından anlaşıldığı kadarıyla başta Peygamber ve Masum İmamlar olmak üzere evliyanın  bütün amelleri sadece Allah rızasına erişmek içindi. Ne dünyevi makamlara erişmek içindi  nede manevi makamlara ulaşmak için. Bu zatlar Hak yolunda canlarını ve mallarını feda etmekten kaçınmayacakları bir marifetle Hakkı tanımışlardı. Kuran’ı Kerim bu konuda şöyle buyurmaktadır: «قُلْ إِنَّ صَلاتي‏ وَ نُسُكي‏ وَ مَحْيايَ وَ مَماتي‏ لِلَّهِ رَبِّ الْعالَمين» De ki: "Benim namazım, ibadetim, hayatım ve ölümüm hep âlemlerin Rabbi Allah içindir."[1]

Bu ayeti kerimede Allah Teala peygamberine buyuruyor ki insanlara namazını, ibadetlerini, hayatını, ölümünü Allah için  halis kıldığını söyle. Başka bir tabirle kulluğu ve her davranışı hangi şart altında olursa olsun yalnız Allah’a özgü kıldığını hiçbir şeyi buna ortak etmediğini bildirmektedir. Bu tevhidin özü ve en saf halidir.

Ebetteki Allah dostlarının namazları, niyazları, kullukları ve kurbanlıkları Allah’tan başkası için değildir olamazda. Evliyanın hayatı, ölümü, tüm hareketleri, alışkanlıkları ezcümle siyasetleri, ahlakları, iktisatları, toplumsal faaliyetleri Allah için olup onun rızasını kazanmak ve ilahi değerleri muhakkak etmek içindi.

İmam Ali (a.s) bu bağlamda şöyle buyurmaktadır:

 «‏مَا عَبَدْتُكَ خَوْفاً مِنْ نَارِكَ وَ لَا طَمَعاً فِي جَنَّتِكَ وَ لَكِنْ وَجَدْتُكَ‏ أَهْلًا لِلْعِبَادَةِ فَعَبَدْتُكَ»

‘Ben ateşinin korkusundan veya cennetine tamahtan sana kulluk etmekte değilim. Bilakis seni ibadete layık bulduğum için ibadet ederim.’[2]

Bu öğretilere binaen peygamberler ve evliyanın bir makama veya mülke kavuşmak için Allah’a kulluk ettiklerini düşünmek doğru olmayacaktır. Hz. İbrahim (a.s)’ın evladını kurban etmekle imtihan edilmeden öncede ağır imtihanlarla sınanmış ve başı dik bu imtihanlardan çıkmıştır. Bütün bu imtihanların sonucunda Allah Teala onu imamet makamına seçmiştir. Zira Kuran’ı Kerim bu konuda şöyle buyurmaktadır: «وَ إِذِ ابْتَلى‏ إِبْراهيمَ رَبُّهُ بِكَلِماتٍ فَأَتَمَّهُنَّ قالَ إِنِّي جاعِلُكَ لِلنَّاسِ إِماماً ...» Hani Rabbi, İbrahim'i birtakım kelimelerle denemişti. O da (istenenleri) tam olarak yerine getirmişti. (O zaman Allah İbrahim'e): "Seni şüphesiz insanlara imam kılacağım" dedi.[3]

Hiç şüphesiz bütün gerçek müminlerin hatta Allah dostlarının gerçekleştirdiği ameller ve ibadetler ilahi rızaya ve kurb’a ulaşmak içindir. Kuran’ı Kerim buna şöyle ışık tutmaktadır:

«وَ مِنَ اللَّيْلِ فَتَهَجَّدْ بِهِ نافِلَةً لَكَ عَسى‏ أَنْ يَبْعَثَكَ رَبُّكَ مَقاماً مَحْمُوداً» ’ Rabbinin seni makam-ı mahmud’a ulaştırması ümidiyle geçenin bir kısmında sana mahsus olan nafileyle teheccüd et.’[4]

Teveccüh edecek olursanız bu ayeti kerimede teheccüd ve gece nafilesi makam-ı mahmud’a ulaşmak için bir vesile olarak tanıtılmıştır. [5]

Konunun tam olarak açıklık kazanması için şu ayeti kerime teveccüh edecek olursak:

«وَعَدَ اللَّهُ الْمُؤْمِنينَ وَ الْمُؤْمِناتِ جَنَّاتٍ تَجْري مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهارُ خالِدينَ فيها وَ مَساكِنَ طَيِّبَةً في‏ جَنَّاتِ عَدْنٍ وَ رِضْوانٌ مِنَ اللَّهِ أَكْبَرُ ذلِكَ هُوَ الْفَوْزُ الْعَظيمُ»

”Allah, mümin erkeklere ve mümin kadınlara, ebedî olarak kalacakları, içinden ırmaklar akan cennetler ve Adn cennetlerinde tertemiz köşkler vadetti. Allah'ın rızası ise, bunların hepsinden daha büyüktür. İşte bu büyük başarıdır.”[6]

Ayan olduğu üzere Allah dostları için gerçek nimet ve başarı ilahi rızayı kazanmaktır. Büyük başarıda budur. Hz. İbrahim (a.s) gibi evliya tarafından muvahhitlerin babası olarak tanıman bir Halilullah elbette rızayı ilahiyi kazanmak için sınanmıştır. Belki de bu büyük sınamaların sonucu İbrahim (a.s)’ı varlık aleminde imamet makamına ulaştırılarak ilahi rızanın tahakkuk bulduğu izhar edilmiştir.

 

 

 

 

[1] Enam/162.

[2] Meclisi, Muhammet bakır, bihar’ul-envar, 69.c, 287.s, dar’ul ehya-i et’tras’ul-arabi, Beyrut, 2.bk, 1403.h.

[3] Bakara/124.

[4] İsra/79.

[5] Daha fazla bilgi için: Makam-ı Mahmud, 15242.

[6] Tevbe/72.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Yemek yemek için ev sahibinden izin almak gerekir mi?
    6842 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/02/14
    İslami açıdan insanın yemeğinin helal ve pak olmasının yanı sıra mubah da olması gerekir yani o yemeğin sahibi de razı olmalıdır ve biz de onun razılığını bilmeliyiz. Başkalarını malını izinleri olmaksızın kullanmak haramdır. Ancak bir kimse başkasını yemek için evine davet etmiş yemek sofrasını açmış veya bir bağ sahibi ...
  • Bu asırda kızları köleliğe çekmek caiz midir?
    6938 Eski Kelam İlmi 2011/10/23
    Her şeyden önce köleliğin İslam dini tarafından temelleri atılan bir kurum olmadığını, bilakis bu fenomenin İslam’ın doğduğu çağda dünyanın tüm bölgelerinde yaygın olan bir realite olduğunu bilmeliyiz. İslam köle sahiplerine ciddi bir zarar vermeksizin ve mevcut toplumsal dengeyi ani ve hızlı bir girişimle ortadan kaldırmaksızın imkânların elverdiği ölçüde ve ...
  • Çocukken bir defa kız kardeşimin sütünü içmiş olan amcakızım ile evlenebilir miyim?
    7868 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/22
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Allah gerçekleşmeden önce insan amelini nasıl bilmektedir?
    6359 Eski Kelam İlmi 2011/08/21
    Bizim için böyle bir sorunun meydana gelmesinin sebebi, Allah ile zaman arasındaki bağı doğru anlamamamızdır. Allah ezeli, ebedi ve zaman üstüdür; yani Allah zamanı kuşatmıştır ve onunla sınırlı değildir. Esasen Allah geçmişte gelecek hakkında bilgi sahibidir diye bir şey söylememiz doğru değildir; çünkü Allah için geçmiş ve gelecek diye ...
  • Eğer birisi ramazan ayında tutmamış orucunu bir sonraki ramazan ayına kadar kaza etmezse hükmü nedir?
    6682 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2015/09/14
    sorunuzun üç sureti var: biz mercii taklitlerin görüşlerini dikkati nazarda tutarak sorununuzun her bir suretini ayrı ayrı cevaplandırırız. Bir: eğer hastalıktan ötürü orucunu tutmamış ve hastalığı bir sonraki ramazana kadar devam etmişse, tutmamış oruçlarının kazası farz değildir ve her gün yerine yaklaşık on sir (750 gram) denkliğinde ...
  • Eğer bir kız ve erkek evlenmeyi kararlaştırırlarsa ve aralarında ilişki olursa, ama erkek ahdine vefa göstermez ve kızı terk ederse günah işlemiş sayılır mı?
    9322 Pratik Ahlak 2011/08/21
    İslam ahit ve anlaşma dini olup ahde vefa göstermeyi müminlerin alamet ve sıfatlarından biri saymaktadır. Peygamber-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyurmaktadır: Müminler şart ve taahhütlerine bağlıdır.[1] Maalesef bazı insanlar bu önemli hususa bağlı değildir ve menfaat, heves ve arzularının ...
  • Ben hastayım ve cep haclığımı da babamdan alıyorum. Bunun dışında param yoktur ki orucumun kefaretini verebileyim, Acaba yine orucumun kefaret üzerimde farz mıdır? Bu senenin kefaret miktarı kaç tümendir?
    6170 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/14
    Fukahanın (fıkıh âlimleri) fetvası esasınca orucunu kasten (amdi olarak) ve her hangi bir mazereti olmaksızın yiyen bir kimse üç çeşit kefaretten birisini seçmek arasında muhayyerdir. Birincisi: Bir köle azat etmek. Günümüz dünyasında köle konusu mevcut olmadığından dolayı bu şık kendiliğinden devre dışı kalıyor.
  • İmam Ca'fer Sadık'a göre Kur'an karisinin özellikleri
    12688 Kur’anî İlimler 2011/07/19
    İmam Cafer Sadık (a.s) Kur'an karisi için bir takım özellikler ve vasıflar zikretmiştir. Bu cümleden şu vasıfları zikredilebilir: Ehl-i Beyt'in velayetini bilmesi, Kur'an'ı doğru okuması, Kur'an'ı okurken ondan etkilenmesi, abdestli olması, doğru bir kimse olması ve yağcılıktan uzak durması, Kur'an'a karşı tevazu ve huşu göstermesi, ilim öğrenmek yolunda çaba göstermesi, ...
  • Hangi surede hay ve kayyum sıfatları yer almaktadır?
    17459 Tefsir 2010/11/08
    Hay ve kayyum Yüce Allah’ın iki zatî sıfatıdır. “Hay” “diri” manasında ve “kayyum” da “zatıyla kaim olan ve başkalarının kendisiyle kaim olduğu varlık” anlamındadır. Bu iki sıfat beraber bir şekilde Kur’an surelerinin üç ayetinde yer almaktadır:1. Bakara suresi 255. ayet: “
  • Dinin afetleri nelerdir?
    12217 Din Felsefesi 2010/08/22
    Din, kendisinde hata, yanlış, hasar ve afetin yer alamayacağı kutsî ve ilahî bir olgudur. Hata ve yanlış yapma beşerî hususlarla ilgilidir. Din ve dindarlığın hasarlarını bilme bahsindeki hasar ve afet, dinin hakikatiyle ilgili değildir. Bilakis insanların dine bakış tarzları, insanın dini anlama ve telaki etme şekli, ...

En Çok Okunanlar