Please Wait
9864
Çocuğu doğru şekilde eğitmek bu kısa yazıya sığmayacak kadar uzun bir konudur, ancak genel olarak şu birkaç noktaya dikkat çekilebilir: Eğitimden önce insanın kendisini yetiştirmesi, sevgide ölçülü olmak, ifrat ve tefritten kaçınmak, çocuğa şahsiyet vermek, onlara yeteneklerini kullanma ortamını vermek ve çocuğun eğitiminde aşamalara riayet etmek.
Çocuğu doğru şekilde eğitmek bu kısa yazıya sığmayacak kadar uzun bir konudur, ancak genel olarak şu birkaç noktaya dikkat çekilebilir:
1- Eğitimden önce kendini yetiştirme: Birçok kişi aile içinde en küçük bir sorunda kötü sözler sarfeder. Çocuk böyle sözleri ilk defa duyduğu için onların manasını öğrenmeye çalışacaktır. Çocuk zamanla onların manasını öğrenecek ve belkide onun gelecekte sapmasına ve ahlakının bozulmasına neden olacaktır. Psikiyatristlere göre iyi bir örnek ve model bin nasihattan daha etkilidir. Güzel örnek öğütten daha iyidir. Eğitimcinin sözle davranışı arasında uyumsuzluk olursa bu, çocuğun güzel örnekleri ve ahlaki öğütleri hafife almasına neden olacaktır.[1] Anne ve baba ev içinde birbirlerine karşı davranışlarına dikkat etmeli, çocuğun yanında birbirlerine güzel davranmalı ve saygı göstermeliler. Resul-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyuruyor: ‘Çocuğun babası üzerindeki hakları, onun annesine saygı göstermesi, ona güzel isim koyması, ona Kur’an öğretmesi ve onu güzel eğitmesidir.’[2]
2- Sevgide ölçülü olmak, ifrat ve tefrit etmemek: Çocuğun tek ümidi ve neşe kaynağı anne babanın sevgi ve muhabbetidir. Hiçbir güç ebeveyinin sevgisi kadar çocuğa huzur vermez. Ve hiçbir bela anne babanın sevgisinin tümünü ya da bir kısmını kaybetmesi kadar çocuğun ruhuna darbe vurmaz. Ebevyn bu alanda başarılı olursa çocukları yalnızca çocukluk dönemide değil, büyüdüklerinde bile onları üzecek bir şey yapmaz, onları incitmezler. Demek ki, çocuklara gösterilen sevgi ve muhabbet onların ihtiyacını giderdiği gibi itaat etmelerinin zeminini de hazırlar. Bu nedenledir ki Allah-u Teala Peygamberine şöyle buyuruyor: ‘Allah'ın rahmetiyle onlara karşı yumuşak davrandın, yoksa kaba ve katı yürekli olsaydın mutlaka yanından ayrılıp giderlerdi. Bağışla onları, yarlıganmalarını dile onların, iş hususunda danış onlarla.’[3]
Ancak sevgide ifrat ve tefrit edilmemelidir. Çünkü hem sıkmak ve soğuk kalmak, hem de aşırı sevgi yıkıcıdır.
Yersiz sevgi, çocuğu daha başlangıçta şımarık, zayıf, iradesiz ve başına buyruk eder. Böyle çocuklar davranışlarıyla anne babalarını üzer, onlara birçok sorunlar çıkarırlar. Şımarık birinin iki musibeti vardır: Biri herkesin onu anne babası gibi sevmesini bekler ve ona saygısızlık edilmesini istemez, isteğinin hemen yerine gelmesini ister. Başkaları ona önem vermeyip yersiz istekleriyle alay ettiklerini gördüğünde çok üzülür ve aşağılık duygusuna kapılır. Diğer taraftan aşağılık duygusuna kapılmasına neden olan iç dünyasındaki bu yıkımlar onu, sinirli, sabırsız, kötü ahlaklı, aşağılık birine çevirir. İnsanlara karşı kötümser olur, çirkin sözler ve uygunsuz davranışlarla onları kızdırır ve rahatsız eder.[4]
Psikolog Alfred Adly, bir kadın, komşusu radyonun sesini fazla açtığı için onu uyardığında radyoyu kısmayınca intihar ettiğini söylüyor. Adly araştırma yaptığında o kadının çocukluktan nazlı ve şımarık yetiştirildiğini gördü. Ne istemişse hemen yerine getirilmiş, bu yüzden kendisine olumsuz cevap veren bir dünyada yaşamaya tahammülü kalmamıştı.[5]
Mac Bride diyor ki: Şımarık yetişmek aşağılık duygusunun alametlerindendir. Bunun kökünü çocukluk döneminde ki yanlış eğitim şeklinde aramak lazım. Kendisini anne babasının gözünün nuru gören çocuk, büyüyüp kadın veya erkek olunca yaşamının bütün yönlerinde aziz ve herkesin etrafında pervane olmasını ister. Böyle biri, kimsenin kendisine ilgi göstermediğini görünce ruhsal durumu bozulur, beyni karışır ve sonunda ya intihar eder veya başkalarını kötüler. Bu şekilde ortaya çıkan ukdeler toplumun büyük musibetlerindendir.[6]
Sevgide ifrat etmekten sakınılması gerektiği gibi tefritten, sinirli ve sert davranışlardan da sakınmak gerekir. Çocuğa karşı sert davranmak psikolojik olarak çok yanlış olup, birçok zararları vardır. Aşağıda onlardan bazılarına değiniyoruz:
a) Anne babaya karşı gellmesine neden olur. Çocuğunu kınayan, bunda ısrar eden ve devamlı böyle yapan ebeveyn çocuğuna hakaret etmiş ve aşağılamış olur. Böyle anne babalar çocuklarını eğitemedikleri gibi acemi davranışlarıyla inat ve küstahlığa da meydan verirler. Hz. Ali (a.s) şöyle buyuruyor: ‘Kızmak ve kınamakta aşırı gitmek, inatın ateşini körükler.’[7]
b) Çocuğa sert davranmak, onun kendisine olan güvenini kaybetmesine neden olur. Hiçbir şey büyüklerin gücünün karşısında tahkir edilmek kadar çocuğun kendine öz güvenini kaybettirmez.[8]
c) Çocuğun intikam alma duygusuna ve ukdeli olmasına neden olur. Psikiyatiristler, yaptıkları araştırmaların sonucunda birçok katil ve büyük suça karışanların, çocukluklarında aşağılanan kimseler olduklarını gördüler. Yani toplum böyle insanları tamamen uzaklaştırmış ve onlara hiçbir şekilde önem vermemişlerdi. Böyleleri toplumun kendilerini kabul etmediğini gördüklerinde birdenbire bütün perdeleri yıkarak içlerindeki ukdeyi boşaltmak ve toplumdan intikam almak için toplumsal olmayan yanlış hareketlere başvururlar. Bunların kişilikleri bir yere kadar yerine oturmuş olsaydı ellerindeki güç ve yeteneği yanlış ve uygunsuz yerlere harcamaz, doğru bir kanalda kullanarak faydalı olurlardı.[9]
3- Çocuğa şahsiyet vermek: Çocuğunuza şahsiyet verin. Nitekim Peygamberimizin (s.a.a) çocuğa verdiği değerden dolayı namazın secdesinde sırtına binen çocuk kendisi insin diye secdeyi uzattığını görmekteyiz. Bazende ağlayan çocuğun sesini duyduğunda cemaat namazını hızlı kılıp çabuk bitirirdi. Bunlarla insanlara çocuğa şahsiyet verilmesinin dersini öğretiyordu.
4- Çocuğa insiyatif ve yaratıcılık imkanı tanıma: Çocuğun yaratıcılığının önü alınırsa bu herşeyden önce yeteneğinin bir bölümünü köreltir, sonra kendine güvenini kaybettirir. Sonuçta hep başkalarının tecrübelerine dayanır ve kendisi her hangi girişimde bulunmaz. Öte yandan, bir işi yapma gücünü kendinde bulmaz ve girişken olmaktan korkar.[10] Hz. Ali (a.s) sorulan soruları bazen herkesin içinde cevaplamaları için çocuklarına havale ederek onlara şahsiyet verirdi.[11]
5- Çocuğun gelişim aşamalarına riayet etmek: Çocuğun eğitimi aşamalı ve onun yaşına uygun olmalıdır.
[1]- Mehdi Danişmend, Erziş-i Valideyn ve Terbiyet-i Ferzend, s.69-70, Yas-ı Nebi, h.ş.1380.
[2]- Seyyid Hasan Musavi Rad Lahici, Peder Mader-i Muallim Mera Hub Terbiyet Kon, s.128, İntişarat-ı İmam Şinasi ve Asar-ul Hücce (a.f), h.ş.1379.
[3]- Al-i İmran/159.
[4]- Sima Mikhbor, Reyhane-i Beheşti veya Ferzend-i Salih, s.226, Nur-uz Zehra (s.a), h.ş.1386.
[5]- Goftar Felsefi, Kudek Ez Nazar-ı Veraset ve Terbiyet, 2. Bölüm, s.247, Neşr-i Maarif-i İslami, 1346, Ferzendan-ı Ma s.39’dan alınmıştır
[6]- a.g.e. s.246, Ukdey-i Hakaret, s.27’den alınmıştır.
[7]- Sima Mikhbor, a.g.e. s.235
[8]- a.g.e. s.227.
[9]- Mecid Reşidpur, Terbiyet Kudek Ez Didgah-ı İslam, s.66, İntişarat-ı Kabe, h.ş.1362.
[10]- Muhsin Kazımi, Çegune Ferzend-i Nabiğa Daşte Başim, s.156, Neşr-i Mim, h.ş.1381.
[11]- Sima Mikhbor, a.g.e. s.223.