Gelişmiş Arama
Ziyaret
14064
Güncellenme Tarihi: 2013/08/25
Soru Özeti
Lütfen Kadının örtünmesinin sınırları hakkında bir hadis zikredin.
Soru
Lütfen Kadının örtünmesinin sınırları hakkında bir hadis veya kadının yüzünün açık olmasının caiz olduğunu açıklayan bir hadis zikredin.
Kısa Cevap

Nur suresinin 31’inci ayeti ve birçok rivayetlerde örtünmenin sınırları açıklanmıştır. Allah-u Teala, zikredilen ayette şöyle buyurmaktadır:  “Mümin kadınlara da söyle: Bakışlarını kontrol etsinler ve mahrem yerlerini korusunlar. Açıkta olanı dışında süslerini açmasınlar.[i] Başörtülerini, yakalarının üzerine salıversinler. Süslerini kocaları, babaları, kocalarının babaları, oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kendilerinden olan kadınlar, köleleri, kadınlara ilgi duymayan erkekler ve kadınların örtülü yerlerine vâkıf olmayan çocuklar dışında kimseye açmasınlar. Gizledikleri süslerinin bilinmesi için ayaklarını yere vurmasınlar. Ey müminler! Hep birlikte Allah'a tövbe edin ki, kurtuluşa eresiniz.”

 

Usul-ü Kâfi kitabında örtünmenin sınırları hakkında çok sayıda rivayet beyan edilmiştir.

 

Mesude ibn-i Ziyad, İmam Sadık(a.s.)’a kadının örtmesi gerekmeyan ziynet yerleri hakkında sorulduğunda, İmam (a.s.)’ın verdiği cevabı şöyle nakletmektedir: “Yüz ve elleri”

 

Tabiî ki İslam dinine göre, kadının yüzünün açık olması, makyaj yapılmadığı ve süslenilmediği durumda caizdir.

 

 

[i]- İmam Sadık (a.s)'a, "Kadının vücudunda, mahrem olmayan kimsenin görmesinde herhangi bir sakınca olmayan yerler nerelerdir?" diye sorulduğunda şöyle dediği nakledilmiştir: "Yüzü, elleri (bilekten aşağı kısmı) ve ayakları (topuktan aşağı kısmı)." Bkz. es-Safî, el-Kâfî'den naklen.

 

Ayrıntılı Cevap

Kadının hicabı ve örtünmesi o kadar önemlidir ki Allah-u Teala, onu Kuran-ı Kerim’de zikretmiştir. Allah-u Teala, Nur suresinde bu konuda şöyle buyurmaktadır: “Mümin kadınlara da söyle: Bakışlarını kontrol etsinler ve mahrem yerlerini korusunlar. Açıkta olanı dışında süslerini açmasınlar.[1] Başörtülerini, yakalarının üzerine salıversinler. Süslerini kocaları, babaları, kocalarının babaları, oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kendilerinden olan kadınlar, köleleri, kadınlara ilgi duymayan erkekler ve kadınların örtülü yerlerine vâkıf olmayan çocuklar dışında kimseye açmasınlar. Gizledikleri süslerinin bilinmesi için ayaklarını yere vurmasınlar. Ey müminler! Hep birlikte Allah'a tövbe edin ki, kurtuluşa eresiniz.” [2]

 

Ulemanın çoğu, yüz ve bileklerden aşağı ellerin, tesettür hükmünden istisna edildiğine ve bu ayette de bu istisnaya dair işaretlerin olduğuna inanmaktadırlar; istisnaya dair bazı işaretler:

 

a) Yukarıdaki ayette açık ziynet yerinin istisna edilmesi, ister süs yeri olarak talakki edilsin ve isterde süsün kendisi olarak, yüzün ve elleri örtmenin gerekmediğine dair açık bir delildir.

 

b) Yukarıdaki ayette, baş, boyun ve sinenin örtülmesine işaret eden, başörtülerinin yakaların üzerine kadar örtülmesi emrinde, yüzün örtülmesiyle ilgili bir söz yoktur ve bu da başka bir karinedir.[3] Tarih de, yüze peçe takmanın, İslam’ın ilk yıllarında genele yaygın olmadığını göstermektedir.[4]

 

Masum imamlar da aynı şekilde birçok rivayetlerde, bu ayetin beyanı ve tefsirinde, tesettür ve örtünmenin ölçüsünü açıklamışlardır. Fuzeyl Yesar (İmam Sadık (a.s.)’ın yaranlarından birisi) şöyle demektedir: İmam Sadık (a.s.)’a: Kadının iki zira’sı ( bilekten dirseğe kadar olan kısım), Allah’ın, kendi kocalarından başkalarına göstermemelerini emrettiği ziynet yerlerinden midir? Diye sordum İmam Sadık(a.s.) şöyle buyurdu: “Evet, bedenin, başörtünden aşağıda kalan her yeri ziynet yeri sayılmaktadır.”[5]

 

Aynı şekilde Mesude ibn-i Ziyad, İmam Sadık(a.s.)’a kadının örtmesi gerekmediği ziynet yerleri hakkında sorulduğunda, İmam(a.s.)’ın verdiği cevabı şöyle nakletmektedir: “Yüz ve elleri”[6]

 

Ama şu iki noktaya dikkat edilmelidir:

 

1) İslam dinine göre, kadının yüzünün açık olması, makyaj yapılmadığı ve süslenilmediği veya örfe göre ziynet sayılmayacak ölçüde ve fesada da yol açmaması şartıyla çok az ve hafif süslenmesi durumunda caizdir.[7]

 

2) Açıklanan konularda yüzün ve ellerin örtülmesinin gereği yoktur. Ama bu onlara erkeğin bakmasının sakıncası olmadığı anlamına gelmemektedir. Çünkü bu ikisi arasında bir bağ yoktur ve biz burada sadece birinci konu üzerinde durduk.[8]

 

 

[1]- İmam Sadık (a.s)'a, "Kadının vücudunda, mahrem olmayan kimsenin görmesinde herhangi bir sakınca olmayan yerler nerelerdir?" diye sorulduğunda şöyle dediği nakledilmiştir: "Yüzü, elleri (bilekten aşağı kısmı) ve ayakları (topuktan aşağı kısmı)." Bkz. es-Safî, el-Kâfî'den naklen.

[2] Nur suresi, 31’inci Ayet,

[3] Açıklama: bu ayetin iniş sebebi hakkında şöyle söylenmiştir: Arap kadınlar, o zamanda, gerisi omuzlarına ve başlarının arkasına gelecek şekilde başörtüyü örtmekteydiler ve böylesi bir durumda da başörtüsü kulaklarının arkasına gelmekte ve sadece baş ve enseyi örtmekteydi. Ama boğazın altı ve yakanın üzerinde kalan sinenin birazı açık kalmaktaydı. İslam dini, bu durumu düzeltmiş ve başörtüsünün gerisini, ön tarafa getirerek yakanın ve sinenin üzerine atmalarını emretmiştir. Sonuç olarak yüz kısmı dışında kalan her yer örtülecek. 

[4] Numune Tefsiri, c: 14, s: 450–451.

[5] Usul-ü Kâfi, c: 5, s: 521, “Kadının Bakılması Helal Olan Yerleri” Babı.

[6] Vesail-üş Şia, c: 20, h: 25429, s: 203, “Lezzet Kastı Olmadan Kadının Bakılması Helal Olan Yerleri” Babı.

[7] İmam Humeyni’nin fetvalarından, c: 3, s: 256, soru: 33–34; Tevzuh-ul Mesail, c: 2, s: 929; konu: kadın ve süslenmenin açığa çıkartılması, soru: 598 (site: 651) (daha fazla açıklama, nikâh konusunda bu konunun fıkhi ve rivayi olarak incelenmesinde yer alır.)

[8] Daha fazla bilgi edinmek için şu kaynağa başvurulabilir: Tesettür konusu Mutahhari, Murteza, s: 164–235. 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Bir insanın mürtet olmasının hükmü şeriat hâkiminin hükmüne gerek duyar mı?
    8763 Kâfir 2012/03/12
    Sorunuz büyük taklit mercilerinin bürolarından soruldu ve alınan cevapları aşağıda aktarıyoruz: Hz. Ayetullah Uzma Hamaney (ömrü uzun olsun): Mürtetlik şeriat hâkiminin hükmüne gerek duymaz. Eğer dinin gereklerinden birini inkâr etmek peygamberliği veya aziz İslam Peygamberini inkâr etmeyle veyahut şeriata bir noksanlıkta bulunmayla sonuçlanırsa, ...
  • Kuranı kerimde ayetlerin ve konuların tekrarlanması kuran ayetlerinin insicamsızlığına delil değil midir?
    12671 Fasahat & Balaghat 2015/05/04
    Kuranda zikir edilen kıssalardan güdülen hedef, insanların rüştü ve tekâmülüdür. Hedef insanların can ve ruhlarında aydınlığı ve nurlandırmayı icat etmektir. Dik kafalı nefisleri kontrol ve zalimliğe, zulme ve inhirafa karşı koymaktır. Kurandaki konuların dağınıklığının delili kuranın, asaleti muhtevaya ve ibret verici konulara vermesi, insanı ve toplumu yapılandırmaya ...
  • Hz. Peygamber, Ebu Leheb’e ile sıla-i rahimde bulunuyor muydu?
    15366 Masumların Siresi 2012/02/18
    Sıla-i rahim, akrabalar ile irtibatı sağlayan amele denir. Bunun İslam açısından önemi, kâfir akrabalar ile dahi irtibatın kesilmesinin yasaklanmış olması derecesindedir. Elbette kâfir akrabalar inatçı olur ve İslam’a darbe vurma niyeti taşırsa, İslam onlara sıla-i rahimde bulunmayı yasaklamıştır. Bu yüzden Tebbet suresi, Ebu Lehep ve eşi hakkında nazil olmuş ...
  • Niçin Saffat suresinde Muhlesin kelimesi ism-i meful şeklinde kullanılmıştır? Bu kelimenin ism-i meful kipi ism-i fail kipinden daha üstün bir anlamı ifade ediyor mu? Bundan Allah’ın, sadece bizzat kendisinin ihlâslı kıldığı kimseleri mi helak etmeyeceği anlaşılır?
    10746 Tefsir 2009/06/06
    Saffat suresindeki ayetlerin akışı geçmiş ümmetlerin başlarından geçen olaylarla ilgilidir. Bu ayetler Allah’ın onların çoğunu -yalnız Allah ihlaslı kıldığı az bir grup hariç- şirklerinden dolayı azap ettiğini açıklamaktadır.Muhlesler sadece peygamberleri içermiyor. Peygamberler olmayan pak insanları da kapsamına alır. Çünkü bizzat bu ...
  • Neden-Sonuç Konusunda Mutezile İle Şia’nın Bakışı Arasındaki Fark
    7761 Eski Kelam İlmi 2011/04/21
    Allame Tabatabai insanların filleri ve Yüce Allah ile olan irtibatı konusunda Mutezile mensuplarının görüşüne işaret etmiştir. Onlara göre insan muhayyerdir. Bundan ötürü insan fiillerinin öznesi sadece kendidir ve başka bir ilk neden yoktur. Bu grup, insan fillerinin öznesini Allah bilmemiz durumunda bunun cebri gerektireceğini düşünmüştür. Allame ...
  • İnsanın saadet ve kamalı neye bağlıdır?
    8158 Pratik Ahlak 2010/03/09
    Bu soruya cevap verebilmek için şu iki soruyu cevaplandırmamız gerekir:1) Saadet nedir? Kemalden ayrı bir şey midir? 2) İnsan nasıl bir varlıktır? Acaba sırf maddi bir varlık mı yoksa böyle değil mi?
  • Kur’an’daki yedi göğün manası nedir?
    39561 Tefsir 2010/09/22
    Gök ve galaksiler hakkında bilimsel açıdan müphemlikler olması nedeniyle Kur’an’daki yedi göğün manası hakkında kesin bir görüş ileri sürülemez. Sadece ihtimal ve sanı düzeyinde birkaç teori dile getirilebilir. Ama Kur’an’ın hedefinin insanlığın manevî ve terbiye eksenli hidayeti olduğu noktasından gafil olmamalıyız. Kur’an’ın yedi gök ve yer ...
  • Humus yılının sonunda kalan harcama kalemleri humusunun hesap şekli nasıldır?
    6841 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/11/08
    Yüce rehberlik makamı bu husustaki bir sorunun cevabında şöyle buyurmuştur: “Pirinç, yağ vb. günlük kullanılan ihtiyaçlardan artı kalan ve humus yılının başına kadar duran her şeyin humusu vardır.”[1] Humus bizzat kalemlere düşer; mesela humus yılının başında beş kilogram pirinç ...
  • Üç Haslet hadisinin senedi sahih midir?
    7321 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2011/10/23
    Söz konusu hadisin bazı ravileri hakkında elde herhangi bir bilgi yoksa da birkaç sebepten dolayı ona istinat edilebilir:1-Hadis, çeşitli birinci grup rivayet kaynaklarında gelmiştir. Ve biliyoruz ki bir rivayet değişik kaynaklarda gelmişse ve büyük muhaddisler ona önem vermişlerse bu, onun itibarını ve muhaddislerin ...
  • İlime hakiki anlamda iştiyak kazanmanın yolu nedir?
    7882 Pratik Ahlak 2011/07/23
    Ayetullah Hadevi Tehrani'nin bu konuyla ilgili görüşü şöyledir:İlime duyulan iştiyak ilahi bir lütuftur. Ancak bu hissi bazı yollardan güçlendirmek mümkündür:1- Sırayı gözeterek ve düzenli bir şekilde ders okuma. Bu tür ders alma insanda öğrenme ve ilime ilgi hissini güçlendirir ...

En Çok Okunanlar