Gelişmiş Arama
Ziyaret
9051
Güncellenme Tarihi: 2011/10/22
Soru Özeti
Neden Kur’an sizler kadınlarınızı dövebilirsiniz diye buyurmaktadır?
Soru
Neden Kur’an sizler kadınlarınızı dövebilirsiniz diye buyurmaktadır?
Kısa Cevap

Kur’an’da tavsiye edilmiş üçüncü taktik (öğüt verme ve yataktan uzaklaştırmadan sonra) hakkında, ilk bakışta insan, istediği şekilde kadına davranması ve yumruk, tokat ve tekmeyle onu teslim alması için İslam’ın erkeğe imkan tanımak istediği sanısına kapılabilir. Oysaki durum asla bundan ibaret değildir. Kadınların isyan etmesi, vazife ve sorumluluklarına sırt çevirmede haddi aşması, aynı şekilde kanun çiğneme yolunda inatçılık ve diretmeyle adım atması, öğütlerin etki etmemesi, yataktan ayrılma ve itinasızlığın fayda vermemesi, “fiilin sertliği” dışında bir yol kalmaması ve yükümlülükleri ve sorumluluklarını yerine getirmesi için şiddet ve fiilin sertliğinden başka bir çare kalmaması durumunda, erkeklere “üçüncü taktik” yoluyla vazifelerini yerine getirmek için onları mecbur kılmaya izin verilmiştir.

Ayrıntılı Cevap

Kur’an’da konuyla ilgili bir ayet mevcuttur ve ilkönce ayetin manasını zikrediyoruz: “Dürüst ve erdemli kadınlar, gerçekten Allahın koru(nmasını buyur)duğu mahremiyeti koruyan sadık ve itaatkâr kadınlardır. Kötü niyetlerinden korktuğunuz kadınlara gelince, onlara (önce) nasihat edin; sonra yatakta yalnız bırakın; sonra dövün ve bundan sonra itaat ederlerse onları incitmekten kaçının. Allah gerçekten yücedir, büyüktür.”[1] Burada İslam kadınların dövülmesini caiz mi saymıştır diye bir eleştiri akla gelebilir. Bu eleştirinin cevabı ayetin manası, onu açıklayan nakledilen rivayetler, fıkıh kitaplarında yapılan ilgili izahlar ve aynı şekilde bugünkü psikologların yapmış olduğu açıklamalara bakmayla pek girift değildir. Vurmaktan maksat, güç gösterisi ve kadının nahif cismini ve latif bedenini dağıtmak değildir. Kur’an’da tavsiye edilmiş üçüncü taktik (öğüt verme ve yataktan uzaklaştırmadan sonra) hakkında, ilk bakışta insan, istediği şekilde kadına davranması ve yumruk, tokat ve tekmeyle onu teslim alması için İslam’ın erkeğe imkan tanımak istediği sanısına kapılabilir. Oysaki durum asla bundan ibaret değildir. Vurmanın mertebeleri olduğu apaçıktır. Çok normal ve acı ve eziyet vermeyen bir ense tokadından şahsın hareketten düşüp ama ölmeyeceği dereceye kadar dövülmesine değin her şey vurmak sayılır. Artı, vurma neticesinde insanın kalbi durur ve bedeni çalışamaz hale gelirse, artık buna vurmak denmez, öldürmek denir! Önemli olan nokta vurmanın haddinin kim tarafından belirleneceğidir. Erkeğin kendi vuruşunun had ve ölçüsünü belirleme ve İslam’ın yaratılış reyhanı ve varlık bahçesinin güzel ve taravetli gülü olarak değerlendirdiği mazlum kadının nahif bedenini bitkin, güçsüz ve bitap kılacak derecede kırbaç, yumruk, tekme ve tokat darbelerinin altında bırakma hakkı var mıdır? Vurma nerede caiz görülmüştür ve caiz görüldüğü yerde nasıl bir vurma kastedilmiştir? Bunun haddini kim tayin etmelidir? Koca mı yoksa başka bir makam mı? Kadının kocasına itaat etmesinin ve Kur’an’ın deyimiyle konutun farz oluşu, sadece cinsel ilişkiyle ilgilidir ve kocanın onu süpürmeye, eskiyi ağartmaya, aşçılığa, elbise yıkamaya ve bu tür işlere mecbur kılma hakkı yoktur. Bunlar anlayış, samimiyet, işbirliği, hemfikirlik, özveri ve fedakârlık yoluyla karı ve koca tarafından hal edilmelidir. Bu nedenle, bu gibi hususlarda hatta kadını hesaba çekmeye bile kocanın hakkı yoktur ve kabadayılık yapıp vurup yaralamayla ona kendi iradesini dayatması ise asla tasavvur edilemez. Erkek eve külfet ve keniz değil, bilakis eş, meslektaş, hemfikir, yar ve yardımcı getirdiğini ve ondan sadece konut ve koruma beklentisi içinde olabileceğini bilmelidir. Bu nedenle, üç taktik kadının (evlilik yükümlülüklerini reddederek) başkaldırması ve itaat etmeyi terk etmesi alanına özgüdür ve genellikle aile ortamında kadının işbirliği, hemfikirlilik ve gönüldeşlik için yaptığı iş ve hususlarla ilgili değildir.[2] Kadınların isyan etmesi, vazife ve sorumluluklarına sırt çevirmede haddi aşması, aynı şekilde kanun çiğneme yolunda inatçılık ve diretmeyle adım atması, öğütlerin etki etmemesi, yataktan ayrılma ve itinasızlığın fayda vermemesi, “fiilin sertliği” dışında bir yol kalmaması ve yükümlülükleri ve sorumluluklarını yerine getirmesi için şiddet ve fiilin sertliğinden başka bir çare kalmaması durumunda, erkeklere “üçüncü taktik” yoluyla vazifelerini yerine getirmek için onları mecbur kılmaya izin verilmiştir. Buradaki bedensel tembih “fıkıh kitaplarında belirtildiği gibi- mülayim ve hafif olmalı ve bedende kırılmaya, yaralanmaya ve morarmaya neden olmamalıdır.[3] Hatta vurmanın açıklaması hakkındaki bazı rivayetlerde İmam (a.s) şöyle buyuruyor: Kastedilen, misvak çubuğuyla vurmaktır.[4] Evet, bedensel tembihin hedefi, evlilik ilişkisinin sürmesi ve aile kurumunu sıcak tutmaktır. Öte taraftan ayet-i kerime bir hastalığı tedavi etme gayesinde olabilir. Bugünkü psikanalizler, bir grup kadının “mazoşizm” adında bir hal taşıdığına ve bu halin onlarda artması durumunda kendilerinin tek huzur bulma yolunun bedensel tembih olduğuna inanmaktadır.[5] Biz bu görüşü kesin bir şekilde Kur’an’a isnat etmemekteyiz ve bir grup da bu görüşe katılmamaktadır.[6]             



[1] Nisa, 34.

[2] Dr. Ahmed Beheşti’nin Hanivade Der Kur’an kitabı, s. 111’den yararlanılmıştır.

[3] Tefsir-i Numune, c. 3, s. 41. Bkz: 1433. Sayılı (site: 990) sorunun yanıtı (İzribuhunne’nin Manası).

[4] Tefsir-i Nuru’l-Sakaleyn, c. 1, s. 478.

[5] Tefsir-i Numune, c. 3, s. 415.

[6] Hanivade Der Kur’an, s. 111 ve sonrası.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Zamanın imamı (a.s) kimin eliyle şahadete erecektir ve ondan sonraki dönem ne kadar sürecektir?
    9095 Eski Kelam İlmi 2011/05/21
    Zamanın imamının (a.s) ömrünün sonu hakkında iki grup rivayet mevcuttur. Birinci gruptaki rivayetler onun tabii bir ölümle, ikinci gruptaki rivayetler ise şahadet ile ömrünün noktalanacağını bildirmektedir. Ama onun katilinin kim olduğu noktasında elde kabul edilir bir rivayet ve delil mevcut değildir. Aynı şekilde zamanın imamının vefatından kıyamete dek süren ...
  • İmamiye Şia’sı ve Ehlisünnetin İbn. Teymiye hakkındaki görüşü nedir?
    8416 شیعه آماج تهمتها 2015/06/29
    İbn. Teymiye, Hicri-Kameri 661 yılında Şam yarım adasında yer alan (bugünkü Türkiye) Harran şehrinde dünyaya geldi ve 67 yıl süren bir yaşamın ardından Hicri-Kameri 728 yılına denk gelen yılda Şam Kalesi hapishanesinde öldü. İbn. Teymiye ilahi sıfatlar, peygamberlere ve velilere tevessül etmek hakkında özel inançlara sahiptir. Onun ...
  • İslam’ın bakışında nazar değmesi ve vesveseyi etkisiz kılmak için dua yazmanın bir meşruiyeti var mıdır?
    14501 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/05/21
    İslam, fakihler ve mercilerin bakışında hastalık, nazar değmesi ve vesvese gibi sorunları gidermek için muteber ve masumlardan gelen duaları okumak ve yazmak doğru ve onaylanan bir fiildir. Yüce rehberlik makamı dua, dua yazmak ve dualarla kutsanma hakkında sorulan bir soruya cevaben şöyle buyurmuştur: Eğer dualar temiz imamlardan (a.s) nakledilmiş ...
  • Ayat namazı nasıl kılınır?
    11319 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/28
    Konuyu iki bölümde ele alacağız: a) Ayat namazına neden olan şeyler.b) Ayat namazının nasıl kılındığı.a) Ayat namazı şu olaylardan biri vuku bulduğunda farz olur: Güneş tutulması, Ay tutulması (tutulmalar kısmi de olsa), deprem ve halkın genelini korkutan şimşek çakması, ...
  • Bazı Kuran ayetleri, ilahi peygamberlerin masumluğuyla çelişiyor mu?
    18114 Eski Kelam İlmi 2007/11/26
    Yukarıdaki soruya şöyle cevap verilebilir:1. “İsmet” masum olan bir şahısta ruhla özleşmiş ve onu günah, unutkanlık, kötü işler ve hata yapmaktan engelleyen ve koruyan bir sıfattır. Bununla beraber masum olan şahıs mecbur kılınarak iradesi elinden alınmamaktadır.2) Peygamberlerin masum olmalarının sırrı, Allah’a olan aşk, inanç, kâmil bir iman ve ...
  • İnsanların mutluluk ve mutsuzluğunu ve neticede cennet ve cehenneme girmes’n’ belirleyen şey yıldız ve felekler midir?
    6936 آسمان و زمین 2012/07/24
    İnsanların cennet ve cehenneme girmelerinde hareket ve davranışlarını en önemli neden sayan birçok ayet ve rivayet mevcuttur. Siz Şii mütekellimlere müracaat ederseniz onların insanların mutluluk ve mutsuzluklarında yıldızların ve feleklerin etken olduğunu söylediklerini göremezsiniz. Bu konuda bir rivayet bulunsa ve senet açısından kabul edilse bile onun zahiri ...
  • Şiilerin arasında Hz. Âdem’in (a.s) müminlerin önderi Ali’nin (a.s) elleriyle yaratıldığına dair bir inanç var mıdır?
    11282 Varie 2012/08/21
    Eğer bir kimse Müminlerin Önderinin bağımsız olarak Hz. Âdem’i (a.s) yarattığına inanırsa, bu inanç Kur’an-ı Kerim’in aksi doğrultusundadır ve Rabbe şirk koşmak sayılır. Hz Âdem’in(a.s) Müminlerin Önderinin (a.s) maddi cismi tarafından yaratılması da mevcut gerçekler ile bağdaşmamaktadır; zira bu maddi cisim Hz. Âdem’den (a.s) sonra dünyaya gelmiş ...
  • İbrahim makamı nedir? Ondan kastedilen nedir?
    47316 Eski Kelam İlmi 2012/02/18
    Mekke’deki belirgin işaretlerden birisi, İbrahim makamıdır; zira orası İbrahim’in (a.s) durduğu bir makamdır. İbrahim makamının tefsir ve manası hakkında bazıları tüm haccın İbrahim makamı olduğu görüşündedir. Bir grup İbrahim makamının “Arafe”, Meş’aru’l-Haram” ve “üçlü cemerat” olduğuna inanmaktadır. Bazıları da tüm Mekke hareminin İbrahim makamı sayıldığı görüşünü taşımaktadır. Ama mevcut ...
  • Başkasının bostanından izinsiz meyve ve bitki toplamanın hükmü nedir?
    17120 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/08/20
    Söz konusu sorunun cevabında ilk önce fakihlerin bu konu hakkında görüşlerini genel olarak açıkladıktan sonra Hz. Ayetullah Mehdi Hadevi Tehrani nin görüşünü takdim edeceğiz.  Fakihlerin genel görüşleri:Bir başkasının malından faydalanmak her şekilde olursa olsun mutlaka bu tasarruf o malın sahibinin izni ile olmalıdır. Yalnızca ...
  • Modern İnkılabi (pop) müzikleri dinlemenin hükmü nedir?
    10803 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2008/06/22
    Bu soruyu cevaplandırmak için öncelikle Taklit Mercilerine başvurup sonra çok kısa bir şekilde müziğin haramlığının hikmetini felsefi olarak inceleyeceğiz.Hz Ayetullah El Uzma Seyyid Ali Hamenei:Eğlence toplantılarına uygun her türlü coşturucu/eğlendirici çalgı ve eğlence haramdır.

En Çok Okunanlar