Gelişmiş Arama
Ziyaret
9019
Güncellenme Tarihi: 2010/08/22
Soru Özeti
Allah’tan Başkasından yardım dilemek tevhit ile uyuşur mu?
Soru
Çoğu yerde ya Allah, ya Muhammed, ya Ali, ya Hüseyin söylenmekte veya yazılmaktadır. Bazıları, “ya Allah” söylemek dışında diğer isimler için “ya” sözcüğünden istifade etmenin Allah’tan başkasından yardım dilemek sayılması nedeniyle doğru olmadığını belirtmektedirler. Bu doğru mudur?
Kısa Cevap

Allah’tan başkasından yardım dilemek eğer ilahî büyük şahsiyet ve velilerin direkt olarak isteği yerine getirdikleri ve isteği getirmede Allah’a ihtiyaç duymadıkları inancıyla gerçekleşirse, bu şirk olup tevhit karşıtıdır ve caiz değildir. Ama bu büyük şahsiyetlerin Allah’ın izni ve Allah’ın kendilerine bahşettiği güç ile istekleri yerine getirdiklerine inanılıyorsa, bu şirk olmakla kalmayıp tevhidin ta kendisidir ve hiçbir sakıncası da yoktur.

Ayrıntılı Cevap

Şirk Mefhumu:

Şirk, insanın birini zat, yaratma, malikiyet, rububiyet ve ibadette Allah’ın eşi bilmesi ve bu hususlardan birinde Allah için ortak koşmasıdır. Öyleyse Allah’tan başkasından yardım dilemek, Allah’tan başka biri için isteği yerine getirme hususunda Allah’ın kudretinden bağımsız bir şan ve kudrete inanmamız gibi Allah’a ortak koşmayı gerektirecek bir şekilde olursa, bu şirk ve haramdır. Ama Allah’tan başkasından yardım dilerken Allah’tan başkası için bağımsız bir kudret gözetmezsek ve onu Allah’ın kudretinin uzantısında ve Onun izni dâhilinde bilirsek, bu şirk değildir. Aksine Kur’an, sünnet ve şeriata bağlı kimselerin geleneklerindeki bir takım deliller bunu onaylamaktadır. Bundan ötürü eğer Peygamber-i Ekrem (s.a.a) ve Allah’ın diğer salih kullarından Allah’ın izniyle yerine getirebilecekleri bir takım isteklerde bulunursak, onları Yüce Allah’ın dengi ve etki etmede bağımsız görmediğimizden ötürü bu şirk değildir. Ayrıca bir başkasından yardım dilemek, ona ibadet etmek anlamında değildir.

Kur’an’da Dua Mefhumu

Kur’an’da duanın manasını anlamadaki yanlışlık, bazılarının Allah’tan başkasından istekte bulunmayı ve O’nun dışındaki birine seslenmeyi şirk ve buna mürtekip olan bir şahsı da kâfir ve kanını da helal bilmesine neden olmuştur. Bu fertler,  “şüphesiz mescitler, Allah’ındır. O hâlde, Allah ile birlikte hiç kimseye kulluk etmeyin”[1] gibi bir takım Kur’an ayetlerine isnatta bulunmaktadır. Oysaki Kur’an’da dua kavramı çeşitli manalarda kullanılmıştır:

1- Yukarıda zikredilen ayet-i şerifedeki[2] gibi ibadet manasında.

2- Bir şeye davet etmek ve çağırmak; tıpkı Nuh’un (a.s) şöyle buyurması gibi: “Ey Rabbim! Gerçekten ben kavmimi gece gündüz (imana) davet ettim. Fakat benim davetim ancak onların kaçışını artırdı.”[3]

3- “Şahitler çağırıldıkları zaman (gelmekten) kaçınmasınlar”[4] ayetindeki gibi bazen olağan ve normal yolla istekte bulunma manasında kullanılmıştır. Bu dua (çağırmak) olağan işler hakkındadır ve biri bunu yaparsa kesinlikle kâfir olmaz.

Bazen de mucizeler ve olağan dışı yollarladır. Bu da iki kısma ayrılır:  

1- Bazen etki etmede Allah’tan başkasının bağımsızlığına inanmayla birliktedir. Bu kısım bir tür şirktir; zira sadece Yüce Allah tesir etmede bağımsızdır ve O’nun dışındakilerin elde bulundurdukları olağan sebepler bile Allah’tandır ve O’nun izni ile etkilemektedirler. Kur’an bu konuda şöyle buyuruyor: “De ki: Onu bırakıp da ilâh diye ileri sürdüklerinizi çağırın. Onlar, başınızdaki sıkıntıyı ne kaldırabilirler ne de değiştirebilirler.”[5] Bilinçli ve inançlı hiçbir mümin fert, hiçbir peygamber ve ilahî büyük şahsiyet hakkında böyle bir akide taşımaz.

2- Bazen bir şahıstan bizim için Allah’tan bir şey talep etmesini isteriz. Bu tür istemek, kâmil insanın tevhididir. Büyük bir şahsı Allah’ın dergâhında vasıta ve şefaat edici kılan ve sebeplerin sebebinin, hakikî nedenin ve gerçek etki edeninin Allah olduğuna inanan bir şahıs Allah’ın velilerine tevessül ederek onlardan Allah nezdinde kendisi için bir hacette bulunmasını talep eder. Bu tevhit ve tekliğe tapınmanın ta kendisidir. İsrailoğulları Musa’nın (a.s) yanına gelir ve Yüce Allah’tan kendileri için çeşitli yemekler istemesini ondan isterler. Kur’an şöyle buyuruyor: “Ey Musa! Biz bir çeşit yemeğe asla katlanamayız. O hâlde, bizim için Rabbine yalvar da, o bize yerden biten sebze, kabak, sarımsak, mercimek, soğan versin.”[6] Musa, neden bana “ey (ya) Musa” diye hitap ettiniz ve niçin kendiniz direkt Allah’tan istemediniz ve bu şirk ve küfürdür diye asla onları eleştirmedi. Aksine Musa onların isteklerini Allah’tan talep etti ve onların hacetleri yerine getirildi. Yaratıkların etki ve etkilenmede ve sebep ve sonuçta rolü olmasına inanmak şirk değildir. Tevhidin gereği, evrenin sebep ve sonuç eksenli düzenini inkâr etmek, her eseri vasıtasız olarak Allah’tan bilmek ve hatta boylamsal olarak dahi sebeplerin hiçbir rolü olmadığına inanmak değildir. Mesela ateşin yakmada, suyun doyurmada ve yağmurun doğayı yeşertmede bir rolü olmadığına ve direkt Allah’ın yaktığına, direkt doyurduğuna ve direkt doğayı yeşerttiğine inanmamız buna bir örnek teşkil eder. O halde yaratığın varlığının zatî şirk ve ikinci bir tanrıya inanmaya denk düşmemesi aksine bir olan Allah’ın varlığına inanmanın tamamlayıcısı olması gibi etki ve nedenselliğe ve evren düzeninde yaratıkların rol taşıdıklarına inanmak da varlıkların zatları itibariyle bağımsız olmadıkları gibi etki etmede de bağımsız olmadıkları hususu gözetilerek şirk değildir. Öyleyse tevhit ve şirkin sınırı, Allah’tan başkasının etki etmede bir rolü olduğuna inanmak veya inanmamak değildir. Şirk, diğer sebepleri Yüce Allah’ın enlem ve kenarında karar kılmamız ve onların etki etmede bağımsız olduğuna inanmamızdır. Başka bir tabirle melek, peygamber ve imam gibi bir varlığın doğaüstü güç ve etkisine inanmak da olağan sebeplerin etkisine inanmak gibi şirk değildir ve olağan etkenlerin sınırı üzerinde bir rol taşımak, Allah’ın karşısında bir güce inanmayı gerektirmez. Tüm hüviyetiyle Hakk’ın iradesine bağlı olan ve bağımsız olarak hiçbir yön taşımayan bir varlığın doğaüstü etkisi kendine dayalı olmaktan çok Hakk’a dayalıdır. O, eşyaya feyzi aktaran bir kanaldan öteye bir şey değildir. Nitekim Cebrail’in vahiy ve ilim feyzi vasıtası, Mikail’in rızık vasıtası, İsrafil’in diriltme vasıtası ve ölüm meleğinin ruhların alınma vasıtası olması da şirk değildir. Konunun daha aydınlanması için Kur’an ayetlerinden iki numuneye işaret ediyoruz:

Kur’an Hz. İsa’nın (a.s) dilinden şöyle buyuruyor: “Körü ve alacalıyı iyileştiririm ve Allah’ın izniyle ölüleri diriltirim.”[7]

2- Yakub’un evlatları pişman olduktan sonra kendisinin yanına gelir ve şöyle derler: “Ey babamız! Allah’tan suçlarımızın bağışlanmasını dile. Biz gerçekten suçlu idik” dediler. (Yakup)Rabbimden sizin bağışlanmanızı dileyeceğim. Şüphesiz O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir dedi.”[8] Gördüğümüz gibi Yakub’un evlatları “ey (ya) babamız” sözcüğünden istifade etmişlerdir ve Yakup onları bu sözcüğü kullanmaktan men etmemiş ve kendiniz     Allah’tan isteyiniz diye buyurmamıştır.

Daha fazla bilgi için aşağıdaki kaynaklara müracaat edilebilir:

1- Tevessül ve Allah ile vasıtasız irtibat kurmak, 542. soru (site: 590).

2- Kur’an ve sünnette tevessül, 2032. Soru (site: 2265).

3- Ehli Beyt’e (a.s) tevessül etmenin felsefesi, 1321. soru (site: 1316).

4- Mutahharî, Mürteza, Cihan Bini-i Tevhidî, Tahran, Sadra, Çap-ı Bist-u Yekom, 1384.

5- Mekarim Şirazî, Nasır, Vehhâbiyet Ber Ser-ı Du Rahî, Kum, Medrese-i İmam Ali b. Ebu Talib (a.s), Çap-ı Evvel, 1384.


[1] Cin, 18.

[2] Cin, 18.

[3] Nuh, 5 ve 6.

[4] Bakara- 282.

[5] İsrâ, 56.

[6] Bakara, 61.

[7] Âli İmrân, 49.

[8] Yusuf, 97 ve 98.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Berzahta veya kıyamette ezan okunacak mı?
    7481 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/04/03
    1- Berzah aleminde ezan okunması konusunda hadis kaynaklarında herhangi bir şey yoktur. 2- Bir rivayette İmam Bakır (a.s) şöyle buyuruyor: ‘Resul-i Ekrem (s.a.a) miraca gittiğinde geçmiş bütün Peygamberler Onun yanına geldiler. Cebrail, Allah’ın emriyle ezan okudu ve kamet getirdi.[1] 3- ...
  • Aşura günü oruç tutma hakkında Peygamberden (s.a.a) hadis var mı? Aşura günü oruç tutmak müstehap mıdır?
    10676 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/10/15
    Şianın muteber kaynaklarında Hz. Muhammed’den (s.a.a) aşura günü oruç tutmanın müstehap olduğunu gösteren herhangi bir hadise rastlanmamaktadır. Sadece O’nun (s.a.a) siretinde aşura günü oruç tuttuğunu gösteren hadisler vardır. Örneğin bir hadiste İmam Rıza (a.s) şöyle buyuruyor: ‘Resulullah (s.a.a) aşura günü oruç tutardı.’ Ama böyle rivayetleri esas alarak ...
  • acaba hem Allah-ı sevmek ve hem de ondan korkmak mümkün müdür?
    9244 Pratik Ahlak 2010/12/18
    Allah u Teâlâ'ya yönelik, ümit ile korkunun birlikte ve beraber oluşları, bazı yerlerde ve zamanlarda da mehabetin oluşu hiç de hayret verici bir durum değildir. Zira bu durum yaşamımızın her tarafını kapsamış, ancak biz bu durumdan, bu durumun şiddetli bir şekilde açık olduğundan dolayı gafiliz. ...
  • Hz Zehra’nın şehadetinin kesin tarihi nedir?
    10332 تاريخ بزرگان 2012/04/15
    Hz Zehra’nın (a.s) şehadet günü hakkında tarih kitaplarında birkaç görüş vardır. Bazı tarihçiler bunun Hz Peygamberin vefatından 40 gün sonra bazıları 6 ay sonra ve bir grup da 8 ay sonra gerçekleştiğini belirtmiştir. Aynı şekilde imamlarımızdan (a.s) nakledilen rivayetlerde iki tarih belirtilmiştir ve birçok Şia âlimi Hz ...
  • Arafat’ta durmanın sır, fazilet ve adabı nedir?
    10983 Pratik Ahlak 2011/08/17
    Arafat’ta durmanın sırrı hakkında birçok rivayet bulunmakta ve hepsi bu mübarek günün azamet ve faziletini göstermektedir. Arafat günü insanın kendisini tanıdığı ve de dua ve yakarış ile Allah’ın kerem ve ihsan sofrasında yer edinebilmek için arı bir niyet ile Allah’ın misafirliğine kabul olduğu gündür. Şeytan bu günde ...
  • Yaşamımda sürekli sorun ve buhranlarla karşı karşıyayım, benim için bir çözüm yolu var mıdır?
    7409 Eski Kelam İlmi 2011/04/11
    İnsanlar sürekli değişik yollarla Allah’ın sınamasına tabi tutulur ve başarılı şahıslar ancak bu sınamalardan yüz akıyla çıkanlardır. Bu esas uyarınca Allah’ın rahmetinden meyus olmayın ve Allah’a dua etmeyle, O’ndan rızık talebinde bulunmayla ve sorunları gidermeyi istemeyle birlikte mevcut durumunuzun iyilileşmesi için çalışın. Her halükarda ...
  • Neden Allah boşanmadan çok nefret etmektedir?
    9671 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2012/03/12
    Boşanma ve evlilik arasında bir karşıtlık bulunduğundan, Allah’ın boşanmadan nefret etmesinin nedenini öğrenmek için, ilkönce evliliğin önemi açıklanmalıdır.[1] Yüce Allah Kur’an’da insanların çift yaratılmasını huzur ve sükûnet sağlayan ilahi ayet ve nişanelerden saymıştır.[2] Masumların (a.s) rivayetlerinde de evlilik büyük bir öneme ...
  • İslami düşüncenin kapsamlılığıyla ilgili dengeli bir proje sunmak mümkün müdür?
    8109 Eski Kelam İlmi 2007/08/23
    İslam, gönderilmiş olan son ve en mükemmel dindir. Bundan dolayı insan hayatını ilgilendiren bütün toplumsal ve ferdi alanlarda bu dinin yol gösterici olması beklentisi içerisindeyiz. “İslam’da sistematik düşünce teorisi “ İslam dininin kapsamlılığıyla ilgili dengeli bir teoridir. ...
  • Yezit İmam Hüseyin’i (a.s) neden öldürdü?
    14560 Eski Kelam İlmi 2011/08/03
    Birçok delil Yezit b.Muaviye’nin ahiret ve kıyamete hiçbir inancı olmadığını göstermektedir. O, üç yıllık yönetimi süresince İmam Hüseyin’i (a.s) şehit etmek, Medine’yi yağmalamak ve tahrip etmek, sahabelerden ve diğer kesimlerden[1] birçok ferdi öldürmek ve Allah’ın evini taşa tutmak ve ...
  • İlim ve ameli birleştirmek için uygun ve etkili çözüm nedir?
    6344 Pratik Ahlak 2012/01/18
    İslamî usuller esasınca, ancak salih ameli peşinden getiren bir ilim ve bilgi faydalı olabilir. Ama bununla birlikte bazı âlimlerin salih amel işlemekten geri kaldığını gözlemlemekteyiz. Bu konu değişik nedenlerden kaynaklanabilir. Mesela onlar sadece bir takım ıstılahları öğrenmiş, gerçek bilgin olmamış, bilgilerine önem vermemiş, dünya hayatını ahirete tercih etmiş, dinî ...

En Çok Okunanlar