Please Wait
19731
Hz. Mehdi’nin (a.s) faziletlerinin zikri babında Peygamber Ekrem’den (s.a.a) pek çok rivayet nakledilmiştir. Bu hadislerden bir tanesi şöyledir: “Mehdi, cennet ehlinin Tavusudur.” Bu hadis Şia ve Ehl-i Sünnet’in muteber kitaplarında nakledilmiş ve muhteva açısından da bir sorunu yoktur. Çünkü bizim dini öğretilerimizde, Tavus yaratılışta güzellik ve harikuladelikte meşhurdur. Nitekim Hz. Ali (a.s) bir hutbesinde bu kuşun yaratılışta son derece güzel olduğunu beyan eder. Bu hadiste de Hz. Mehdi’nin (a.s) cennetlikler arasındaki güzelliği, Tavus’un diğer kuşlar arasındaki güzelliğine benzetilmiştir. Buna binaen tıpkı bu hadis gereğince, nasıl ki Tavus, en güzel kuşlardan birisi sayılıyorsa, Hz. Mehdi (a.s)’de, cennet ehlinin en güzel fertlerinden bir tanesidir. Eğer Tavus’un yerilmesine dair rivayetler varsa, bu hadislerin zayıflığının yanı sıra, söz konusu bu rivayetle uyuşmayan bir tarafı yoktur.
Ehl-i Sünnet kaynaklarında Peygamber Ekrem’den (s.a.a) Hz. Mehdi’nin (a.s) faziletleri babında hatıra olarak kalan hadis şudur: “Mehdi (a.s) cennet ehlinin Tavusudur.”[1]
Zikredilmeye değer nokta şudur: Her benzetmenin temel dört kuralı vardır, bunlar: Benzeyen (müşebbeh), Kendisine benzetilen (müşebbeh’un bihi), Benzeme yönü (vechi şebeh) ve Benzetme edatı. Her benzetmede, Benzeme yönü muhataba göre meşhur ve maruf olmalıdır. “Ali, Aslan gibidir” örneğinde Benzeyen: Ali, Kendisine benzetilen: Aslan, Benzetme edatı: Gibi, Benzeme yönü: Cesarettir. Cesarette (Benzeme yönü) Aslanın diğer hayvanlar içinde meşhur ve tanınmış olduğunu önceden bilmemiz hasebiyle Ali cesurlukta Aslan gibidir başka yönlerden değil. Buna binaen bu benzetmeden Ali’nin cesur olduğu anlıyoruz.[2]
Yukarıdaki konuları dikkate alarak şunu diyoruz: Nebevi rivayetlerde de bu benzetme dikkat konusudur; yani halk arasında Tavus güzel ve nefis bir kuş olmakla tanınıyorsa Hz. Mehdi (a.s)’de cennet ehli arasında en güzel şahıslardan bir tanesidir. Netice itibariyle Peygamber (s.a.a)’in bu buyruğunda, Tavusun güzelliği “Benzetme yöntemi” olarak dikkate alınmıştır. O hal de Tavusu yeren rivayetlerle hiçbir uyuşmazlığı olmayacaktır.
Yukarıda anlatılanlara ek olarak, bizim dini öğretilerimizde Tavus, güzel ve harikulade bir kuş olarak anılır ve yerilme imkânının en az olduğu bir kuştur. Örnek olarak Hz. Ali (a.s) “Nehc’ül-Belağa”da buyurduğu bir hutbenin zimmînde Tavusun yaratılış harikası olduğuna dair şöyle buyurmuşlardır: “Tavus yaratılışın güzel ve hayret uyandıran kuşlardandır ve Allah onu en güzel ölçülerde yaratmıştır. Kanatlarının rengi, renklerin en güzeliyle süslenmiştir; tüy ve telekleri birbiri üzerine kapanmış harikulade kanatları vardır… Tavusun kanatları sanki gümüşten yapılmış tarak gibi durur, üzerinde biten sarı ve yeşil renkler saf altın ve yeşil zebercet gibi parlar. Onu yerin yeşilliklerine benzetecek olursanız; her ilkbaharda yeşeren rengârenk çiçekler, işlenmiş kıymetli taşlara veya Yemen’in işlenmiş giysilerine benzetebilirsiniz. Onu mücevherlere benzetecek olursanız, o muhtelif renklerden meydana gelen mücevherler ve gümüşlerle süslenmiş yüzük taşına benzer. Yürüyüşü kendisini beğenen ve iş ve ile yürüyen kimsenin yürüyüşüne benzer… Onun başında ise bir tutam yeşil ve nakışlı saç bulunmaktadır. Boynunun çıkış yeri ve boyun ile karna varan mesafe ibriğe benzemektedir. Yemyeşil renkli Yemen kına çiçeğini veya giyilen gibi parlak ipekleri andırmakta, kadının siyah bir örtüyü kendisine sardığı gibi siyah bir örtüye bürünmekte, ancak o çok parıldadığını, eşi olmayan göz alıcı yeşilliğin kendisinde birleşip kaynaştığını hayal etmektedir… Onda kullanılmayan çok az renk vardır, aşırı parlaklık ve güzellikten dolayı rengi daha güzel göstermekte ve henüz bahar yağmurlarının ve sıcak güneşin büyütmediği dağınık tomurcuklarını andırmaktadır.[3]
Hz. Ali (a.s)’nin Tavusun yaratılışının güzelliği ve harikası hakkındaki buyruğunu dikkate alarak, Tavusun yaratılmış kuşların en güzeli olduğunu anlarız. Buna binaen Nebevi rivayette Hz. Mehdi’nin (a.s) cennet ehli arasında Tavus gibi güzel olduğu açıklığı kavuşur. Sonuç itibariyle eğer Tavusun yerilmesi hakkında rivayetler var olsa bile, bu rivayetlerin zayıflığı bir yana, söz konusu bu rivayetle çelişir bir yanı yoktur ve bu şekilde Tavusu öven ve yeren rivayetler bir arada her hangi bir tezat teşkil etmeden olabilirler.
[1] Firuzi, Seyit Murtaz, “Fazail’ul-hamse mine’s-Sahahih’us-Sitte”, Lübnan: İslamiye, 1410 Kameri, c. 3, s. 343; “Bihar’ul-Envar”, Müesseseyi el Vefa 1404 kameri, c. 51, s. 105; Şeyh Yusuf b. Yahya b. Ali, Mukaddesi, Şafii, “Akdu’d-Durer fi ahbari Mehdi el-Muntazar”, c. 1, s. 34.
[3] Seyit Razi, “Nehc’ül-Belağa”, tercümeyi Muhammed Deşti, Müesseseyi el-Hadi çapı nuzdehum, 1381 Şemsi, s. 313 ve 315.