Gelişmiş Arama
Ziyaret
35966
Güncellenme Tarihi: 2012/04/04
Soru Özeti
Neden Tövbe suresi besmele ile başlamamıştır? Acaba bu surenin bazı ayetleri silinmiş midir?
Soru
Neden Tövbe suresinin başlangıcında “Besmele” yok? “İbn. Mesut’un elindeki Kuran nüshasında Tövbe suresi besmele ile başlamıştır ve ayrıca bu surenin başından yaklaşık 157 ayet silinmiş ve bundan önce Tövbe suresi, Bakara suresi uzunluğundaydı.” Sözü doğrumudur? (Bakınız El-İtkan kitabı S. 184)
Kısa Cevap

Tövbe suresinin besmele ile başlamaması hakkında müfessirler bazı nedenler saymışlardır:

  1. Bu sure ve Enfal suresi, her ikisi bir sure olarak hesap edilir. Zira Enfal suresi, verilen sözler hakkında ve Tövbe suresi ise bu sözlerin yerine getirilmemesi hakkındadır.
  2. “Besmele”  emniyet, sevgi ve rahmet içindir. Ama Beraat suresi emniyetin ortadan kaldırılması ile ilgilidir. Bu yüzden bu surenin başlangıcında besmele nazil olmamıştır.

Kuran’ın, İslam’ın esası ve İslam Peygamberi’nin nübüvvetinin şahitliği için ilahi bir mucize olmasından dolayı ve ayrıca çok önemli olduğundan Müslümanlar arasında Kuran’ın nakli hususunda birçok sebep oluşturmuştur. Gerekliliği çok olan her şeyin tabiidir ki nakli mütevatir olsun. İbn. Mesut’tan naklolunan ise “Haber’i Vahid” olup Şii ve Ehli Sünnet’e mensup âlimlerin çoğunluğunun görüşüne göre bu nakle istinat edilemez. Ayrıca, akli yönden, Kuran ve rivayetler yönünden Kuran’ın bir kısmının eksilmesi doğru değildir.

Ayrıntılı Cevap

Biz, Suyuti’nin El-İtkan kitabında  “Besmele”nin ve Tövbe suresinin bazı ayetlerinin silinmesi hususunu görmedik ama bu anlama yakın başka bir rivayeti Ehli Sünnet kitaplarında mevcuttur. Onun cevabında da şunları söylememiz gerekir:

Bu soru iki bölümden oluşmaktadır.

Birinci bölüm: Neden bu surede “Besmele” yoktur? Bu bölüme iki ayrı cevap verilmiştir:

  1. Bu surenin, düşmanların verilen sözleri yerine getirmemelerinden dolayı onlara karşı beraatın açıklanması ve onlara karşı savaşın ilanı açısından sert bir üsluba sahip olması ve Allah’ın bu guruba gazabının göstergesi olarak, barış, dostluk, sevgi ve Allah’ın rahmaniyet ve rahimiyet sıfatının nişanesi olan “Besmele” ile uygun değildir.[1] Bu yüzden de “Besmele” ile başlamamıştır. İmam Ali (a.s), bu konuda şöyle buyuruyor: “Besmele”nin gelmemesinin nedeni şudur: Bismillah aman, emniyet ve rahmet içindir. Ama Tövbe suresi emniyetin kaldırıldığına yönelik olarak nazil olmuştur.[2]
  2. Bu sure hakikatte Enfal suresinin devamıdır. Zira Enfal suresi söz ve ahitler konusunda ayetler içerir ve bu surede ise ahitlerini bozanlara verilen sözlerin kaldırılması hakkındadır.[3] İmam Sadık (a.s) bir rivayette şöyle buyuruyor: “Enfal ve Tövbe birdirler.”[4]

Ama sorunun ikinci kısmı olan Tövbe suresine ait bazı ayetlerin silinmesi hakkında şunları söylememiz gerekir: Eğer böyle bir şey doğruysa Kuran’ın tahrifi anlamına gelir (eksilmesi bakımından). Hâlbuki Müslümanlar arasında meşhur olan Kuran’da hiçbir tahrifin suret bulmadığıdır. Şu anda bizim elimizde olan Kuran, İslam Peygamberi’ne (s.a.a) nazil olan kutsal kitaptır. Uzmanlar tahrifin reddi hususunda birçok deliller sunmuştur ki onlardan bazıları şunlardır:

  1. Birinci delil akıldır. Aşağıda sunacağımız mukaddimelerle Kuran’ın tahriften salim kaldığı ispat edilecektir.
  • Hekim olan Allah, Kuran’ı beşeriyetin hidayeti için göndermiştir.
  • Bu kitap son semavi kitap olup, Onu getiren de son Resul’dür (s.a.a).
  • Eğer bu kitap tahrif olmuşsa başka bir semavi kitap veya başka bir peygamber halka doğru yolu gösteremeyecektir. Bu surette insanlar hiçbir suçları olmadan yollarını kaybedecektir.
  • Bu sapma, âlemin yaratıcısının dergâhına uymamakla birlikte beşeriyetin hidayeti doğrultusunda ilahi hikmete muhalefet etmektedir.

     Öyleyse Kuran, her türlü tahrif ve değişiklikten uzaktır.[5]

  1. İkinci delil Kuran’ın kendisidir ki bazı ayetlerde tahriften yoksun olduğunu beyan ederek şöyle buyuruyor: “Biz Kuran’ı indirdik ve şüphesiz biz Onu koruyacağız!”[6] Bu ayeti şerife, Kuran’ın tahriften uzak olduğunu ve ebediyete kadar da uzak olacağını açıkça gösteriyor. Ayrıca zalim ve büyüklük taslayanların Ona el uzatamayacaklarını, Onu ne azaltıp ne de çoğaltamayacaklarını belirtmiştir.[7]

Akla şöyle bir sorunun gelmesi de mümkündür. Bu ayetlerin kendisinin tahrif olmadığını nerden bileceğiz? Cevabı şöyledir: Eğer bu ayet tahrif olmuş olsa, artma yönünde bir tahrif olacaktır ki hiçbir İslam bilimcisi bunu kabul etmemiştir. Hatta tahrife inananlar dahi bu ayetleri, tahrif olan ayetler zümresinde hesap etmemişlerdir. Buna ek olarak, konumuz olan ayetlerin tahrifi tahrife inananların maksadının tersini ispatlamaktadır. Bu ayetlerin önceki ayetlerle yapısı ve muhtevası açısından yapılacak bir mukayese de onların birbiriyle bağlantılı oldukları ve Kuran’ın tüm mucizevi vasıflarını, onların Kuran’dan olduklarına dair en küçük bir şüphe dahi uyandırmadığını ortaya koyar.[8]

  1. Şii ve Ehli Sünnet kaynaklarında mütevatir olarak nakledilen “Sakaleyn” hadisi,[9] Kuran ve Ehlibeyt’e sarılmayı farz bilmektedir. Bu rivayette Allah Resulü (s.a.a) ümmetine, Kuran ve Ehlibeyt’e sarılmalarını ve daima o ikisine bağlı kalmalarını emretmiştir.

Peygamber’in (s.a.a) bu fermanının gerekliliği, mübarek kalbine nazil olan Kuran’ın tahrife uğramadan halk arasında bulunmasıdır. Zira eğer tahrif suret bulmuşsa muteber olmaktan düşer ve artık hidayet edici özelliğini kaybeder. Ayrıca Kuran’a sarılmanın manası da kalmaz. Hâlbuki Kuran’a sarılma ve ona uyma, Sakaleyn hadisinin açık beyanıdır ve kıyamete kadar Kuran tahrif olmayacak ve halkın arasında olacaktır.[10]

  1. Dördüncü delil, insanların hidayet yolunda yüce mertebesi olan Kuran’ın beyanı hakkındaki senetleri sahih olan birçok rivayettir. Bu rivayetler Kuran’ın düşünce ve rivayetlerin doğruluk mizanı olduğunu ispatlar. Şu halde eğer Kuran tahrif olmuş olsa hidayet edici rolünü taşıyamaz ve düşüncelerin doğruluk mizanı olmaktan çıkar ve ayrıca ahkâm kuralları da Onunla anlam bulamaz.[11]
  2. Beşinci delil Kuran’ın tahriften korunduğuna dair birçok tarihi olaylardır. Zira tahrife inananlar ya onu ilk iki halifeden bilmekteler ya da Osman’a nispet verirler. Veya hilafet döneminden sonra gelen başka insanların tahrife neden olduklarına inanırlar. Tüm bu üç iddia da temelsiz ve batıldır. Çünkü ilk iki halifenin neden olduğu birinci ihtimal çok zayıftır. Çünkü onların böyle bir işe kalkışmasına sebep yoktu. Peygamber’in (s.a.a) Kuran’a karşı özel bir inayeti olmasından ve onun okunmasına ve tilavetine vurgu yapmalarından ve ayrıca Resul’ün (s.a.a) yaren ve dostlarının Kuran’a karşı verdikleri ehemmiyet, Kuran’ın tüm Müslümanlar arasında mahfuz kaldığı ve ezberleme yoluyla veya başka şekillerde dakik olarak Kuran’ı koruyorlardı. Tüm bu gayret ve çabalar çerçevesinde bir kelimenin bile unutulması veya yer değiştirmesi mümkün değildi. O zamanın halkı cahiliyet dönemine ait şiir ve hutbelerin korunması ve kayıt altına alınması için gayret ve çaba göstermişse nasıl olur da uğruna canlarından ve tüm yaşamlarından vazgeçenler Kuran’a ilgi göstermesinler ve neticesinde onun bir kısmı yok olsun?

İkinci ihtimal, yani tahrifin Osman zamanında gerçekleşmesi de kabul edilemez. Çünkü Osman zamanında İslam o kadar yayılmıştı ki bir kimsenin Kuran’dan bir şey eksiltmesi mümkün değildi. Ayrıca eğer Osman Kuran’ı tahrif etmiş olsaydı bu ameli, onun katilleri için en güzel bahane olurdu ve Onu aleni olarak öldürmek için, ilk iki halifenin sünnetine muhalefet, beytülmalin tarumar edilmesi gibi konuları öne sürmezlerdi.

Üçüncü ihtimal ise yani, tahrifin halifeler döneminden sonra vuku bulması hiç kimse tarafından beyan edilmemiştir. Buna binaen tarihi şahitler de Kuran’ın tahrifi olayını reddetmektedir.[12]

Bu nedenle böyle bir hadisin varlığı kabul edilse bile güvenilir değildir ve ayrıca kabul de edilemez.

 


[1] Mekarim Şirazi, Tefsir-i Numune, C.7, S.273, Birinci Baskıi Tahrani Dar’ul-Kutubi İslamiye, 1995

[2] Hâkim Nişaburi, Müstedrek, C.2, S.330, Dar’ul-Mearif, Lübnan, 1406 h.k.

[3] Mekarim Şirazi, Tefsir-i Numune, C.7, S.273

[4] Meclisi, Bihar’ul-Envar, C.89, S.277, Muessesei El-Vefa, Lübnan, 1404 h.k.

[5] Cevadi Amuli, Abdullah, Kuran der Kuran, S.315, İsra, Kum, 2002

[6] Hicr Suresi, 9. ayet

[7] Hoi, Ebulkasım, El-Beyan fi Tefsiril-Kuran, tercüme Cafer Hüseyni, S.277, Dar’us-Sakaleyn, Tahran, 2005

[8] Neccarzadegan, Fethullah, Tahrif Napeziyri Kuran, S.28, Meş’er, Kum, 2005

[9] Neccarzadegan, Fethullah, Tahrif Napeziyri Kuran, S.29

[10] , Ebulkasım, El-Beyan fi Tefsiril-Kuran, tercüme Cafer Hüseyni, S.285

[11] Neccarzadegan, Fethullah, Tahrif Napeziyri Kuran, S.30

[12] , Ebulkasım, El-Beyan fi Tefsiril-Kuran, tercüme Cafer Hüseyni, S.180

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Kabirde soru ve sual nasıldır ve gayri Müslimler için hangi şekildedir?
    16030 Eski Kelam İlmi 2011/08/17
    Berzah sözlükte iki şey arasında yer alan perde ve engel anlamındadır. Istılahta ise Yüce Allah’ın dünya ve ahiret arasında karar kıldığı ve ölümden sonra insanın ilk menzili olan âleme denmektedir. Berzah âleminden kastedilen, kabir âlemidir; bu âlemde insan kıyamete dek özel bir tür yaşam sürecektir. Burada kabirden kastedilen şey ...
  • Müslüman kadınlar camiasından ilmi havzalarda içtihat derecesine ulaşanlar var mı?
    10174 تاريخ بزرگان 2010/06/08
    İslam’ın ilime önem vermesi ve ilimi kadın erkek herkese farz kılması sonucu bazı kadınlar ilim öğrenimine iştigal edip sonunda içtihat derecesine ulaşmışlardır.Örneğin, H. K. 1403 yılında vefat etmiş olan Bayan Müçtehit Emin ve şimdi kadınların ilmi havzalarının değerli üstatlarından ...
  • Zihinde gayrimeşru bir ameli canlandırmanın hükmü nedir?
    7417 Yeni Kelam İlmi 2011/11/21
    Günah ve gayrimeşru amel düşüncesi her ne kadar insan zihin, düşünce ve ruhunu kirletse ve birçok başarıyı engellese de haram amel işlemeye varmayana dek günah sayılmaz. Ama cünüp olmaya neden olursa, mastürbasyon türlerinden sayılır ve haram olur.[1]
  • İslam’ın telepati hakkındaki görüşü nedir?
    77765 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2008/03/15
    Telepati deyimi Yunanca bir deyim olup,uzaklık anlamında tele ve duygu anlamında patus sözcüklerinden oluşmuştur. Telepati kendi duygu organlarından yararlanmadan esrarengiz bir şekilde başkalarının hislerini bilmesi veya duymasını ifade eder. Telepati yanlıları şöyle diyorlar: Normal insanlar için bile yüzlerce kilometre uzakta bulunan dost ve akrabalarının ölümü zamanında tevehhüm ...
  • Bura b. Azip Kimdir? Ehl-i Beyt’in dostlarından mıdır? Hz. Ali’nin imamlığını kabul etmiş midir?
    7649 تاريخ بزرگان 2008/05/13
    Evs kabilesinden olan Bura b. Azip İslam Peygamberi’nin sadık dostlarındandır. Peygamber’in savaşlarının çoğunda Peygamber’in yanında savaşmıştır. O, 14 gazvede Peygamber’in emrinde savaştım, demiştir. Onun katıldığı ilk savaş Handek savaşıdır. Bedir savaşında ise yaşının küçük olduğu için birkaç arkadaşıyla birlikte yarı yoldan geriye döndürülmüştür. Hicri 24 ...
  • Erkek ölmüş olan kaynanasına gusül aldırabilir mi?
    7015 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/09/12
    Büyük fakih ve merciler kadın ve erkeğin gusül aldırması hakkında şöyle fetva vermişlerdir: Eğer erkek kadına ve kadın erkeğe[1] gusül aldırırsa gusül geçersizdir.[2] Ama kadın kocasına ve koca karısına gusül ...
  • Neden namaz, oruç ve hac gibi farzların eda edilmesinin somut eserleri bulunmamaktadır?
    7712 Pratik Ahlak 2011/10/30
    Namaz, oruç ve hac gibi tüm ibadetler birçok bireysel ve toplumsal esere sahiptir. Namazın en üstün eserlerinden biri, Allah’a yakınlaşmak ve kötülük ve haramlardan sakınmaktır. Oruç da birçok esere sahiptir. Bedensel sağlık, dertleşme hissinin icat edilmesi ve takvalı olmak bunlardandır. Hac da ruhanî ve manevî yolculuk sıfatıyla kendine has ...
  • Müstehcen filmlere bakmaktan nasıl tövbe edebiliriz?
    25199 Pratik Ahlak 2010/02/01
    Günah, kötü kokulu bir lağım kuyusu gibidir, insan ona ne kadar çok dalsa kokusunu o kadar az alır. Zira insanın koku alma duyusu iş yapamaz hale gelir ve daha fazla battığının farkında olmaz. Öte yandan, insanın bu ...
  • Mürmenliler (Murmen dinsel fırkası) ehli kitap mıdır?
    6137 Eski Kelam İlmi 2011/11/21
    1. Hıristiyanlığın birçok fırkası vardır ve Amerika’da bulunan çok meşhur bu fırkalardan birisi de Murmen adındaki gruptur. Bu grup, Jozef Smit adında bir ferdin önderliğinde 1820 yıllarında kurtarıcılık faaliyet ve tebliğine başladı. Jozef Smit, 1830 yılında yazdığı “Murmen” kitabında şöyle bir iddiada bulundu: Amerika kıtasını bulan Kıristof Kolom, Amerika’nın ...
  • Kur’an ve rivayetlerde Hz. Hızır hakkında ne gibi bilgiler var?
    30012 تاريخ بزرگان 2010/10/12
    Kur’an-ı Kerimde, Hz. Hızır’ın adı açıkca gelmemiş, ondan ‘...kullarımızdan bir kul...ki biz, katımızdan ona rahmet ihsan etmiştik ve katımızdan ilim belletmiştik.’[1] diye söz edilerek onun ubudiyetine ve sahip olduğu özel ilmi makama ...

En Çok Okunanlar