Gelişmiş Arama
Ziyaret
13620
Güncellenme Tarihi: 2010/02/01
Soru Özeti
Anne ve babanın emir ve yasakları birbiriyle çakışırsa evladın görevi nedir?
Soru
Anne evladına bir şeyi yapmayı emrederken babada aynı şeyin tersini emrediyor. Bu durumda o evladın görevi nedir?
Kısa Cevap

Kur’an’da tevhide davet ve şirkten sakındırmadan sonra anne babaya saygı emredilmiştir. Onlar birbirlerinin tersi olan emirler verirse ve evlat her iki isteği yerine getiremezse bu konuda iki grup rivayet vardır. Bir grupta anneye iyilik ve ihsana öncelik tanınmış, diğer grup da evladın üzerinde en büyük hakkın babaya ait olduğu belirtilmiştir. İşte burada iki grup rivayet arasında şöyle bir uzlaşma sağlayabiliriz: Bakire kızın evliliği vb. gibi babanın kesin velayeti olduğu yerlerde ve babanın kesin bir emri söz konusu olduğu konularda velayet sahibinin sözü önceliklidir. Böyle olmayan yerlerde annenin isteklerine önem verilir.

Ayrıntılı Cevap

Allah-u Teala Kur’an-ı Kerim’de insanları şirkten sakındırtıktan sonra anne ve babaya iyilik etmeyi emretmiştir. Allame Tabatabai diyor ki:

‘Tevhidden sonra en büyük ilahi vaciplerden biri anne babaya iyiliktir.[1] İhsan ve iyilik yapmakta mü’min anne babayla kafirin arasında fark yoktur. Zira Kur’an herhangi bir kayıt getirmeden ‘Anne ve babaya ihsan edin.’[2] diye buyurmaktadır.

 

Sorunuzun cevabına gelince:

a) Anne ve baba günah ve haram bir işe emrederlerse, bu durumda onlara itaat etmek vacip değildir. Kur’an bu konuda şöyle buyuruyor: ‘İnsana, baba ve annesine iyi davranmasını tavsiye ettik. Eğer onlar, seni hakkında bilgin olmayan bir şeyi bana ortak koşmaya zorlarsa onlara itaat etme.’[3]

İmam Ali (a.s) buyuruyor: ‘ilahi günahı işlemekte yaratılmışlara (Kim olurlarsa olsunlar) itaat etmek kabullenilemez.’[4]

Bir başka hadiste ‘Babanın hakkı şudur ki, evladı ona, Allah’a karşı günah işlemenin dışında itaat etmesidir.’[5] diye buyurmaktadır.

İmam Rıza (a.s)’da şöyle buyuruyor: ‘Müşrik de olsalar anne ve babaya iyilik etmek vaciptir. Ama Allah’a isyanı emrederlerse itaat edilmez.’[6]

Bunun dışında, yani müstehap, mekruh ve mubahlarda onlara itaat gereklidir. Bu yüzden fakihler buyurmuşlardır ki:

1-             Anne ve baba çocuğunu müstehap oruçtan men ederlerse vacip ihtiyata göre oruç tutmamalıdır. Yine müstehap oruç anne ve babanın eziyet çekmesine neden olacaksa tutmamalı, tutarsa yemelidir.[7]

2-             Anne veya baba çocuğuna namazı cemaatle kılmasının emrederse, anne ve babaya itaat vacip olduğu için vacip ihtiyat gereği namazı cemaatle kılmalı ve müstehap kastı yapmalıdır.[8]

3-             İlk vakitte namaz kılmak müstehaptır, ama baba çocuğunu müstehap veya mubah başka bir işe emrederse onlara itaat etmek gerekir ve ilk vakitte namaz kılmaktan önceliklidir.[9]

b) Bazen ebeveynlerden biri çocuğunu dine uygun bir şeye, diğeri de günaha emrederse bu durumda dine uygun olanı yapmalıdır.

c) Bazen ebeveyn insandan mubah bir iş ister, ama biri onun yapılmasını, diğeri de yapılmamasını emreder. Bu durumda, bakire kızın evliliği vb. gibi babanın velayetinin olduğu yerlerde velayet sahibinin sözü önceliklidir.[10] Ama ebeveynden her hangi birinin velayetinin söz konusu olmadığı yerlerde rivayetler iki gruptur. Bir taraftan dini kaynaklarda Resul-u Ekrem (s.a.a)’den rivayet edilen şu hadis var: Bir gün adamın biri Onun (s.a.a) huzuruna gelerek ‘Kime iyilik yapayım’ diye sorduğunda ‘Annene’ diye buyurdu. Adam yeniden sorduğunda ‘Annene’ diye buyurdu, adam üçüncü kez sorduğunda Allah Resulü (s.a.a) yine ‘Annene’ diye buyurdu. Adam dördüncü kere bir daha sorduğunda bu sefer ‘Babana’ diye buyurdular.[11]

 

Diğer taraftan bazı rivayetlerde şöyle gelmiştir: Allah Resulünden (s.a.a) ‘İnsanın boynuna gelen en büyük hak kimindir?’ diye sorulduğunda ‘Babanın hakkı diye.’ buyurdu.[12]

Veya bir başka rivayette buyuruyor: ‘Sen ve sahip olduğun bütün malın babanındır.’[13]

Bu rivayetlerden nasıl bir netice alınabilir? Bu iki grup rivayetleri nasıl cem edebiliriz? Bu konuda şöyle diyebiliriz: Ebevyne itaatin vacip olması konusunda,[14] günaha emir ve vaciplere engel olmanın dışında kısmen icma vardır. Dini kaynaklardan böyle yerlerde çocuk daha çok annesini kırmamaya özen gösterirse daha iyi olur.[15]

 

Delillerimiz şunlardır:

 

1-             Daha öncede belirtildiği gibi Allah Resulü (s.a.a) üç defa anneye iyilik yapmayı, dördüncü kerede babaya iyilik yapılmasını buyurmuştur.

2-             Her ne kadar bir rivayet babanın hakkının en büyük hak olduğunu söylüyorsa da başka rivayetlerden annenin hakkının büyük olduğu anlaşılmaktadır. Örneğin Allah Resulünden (s.a.a) ‘Babanın hakkı nedir? diye sorulduğunda ‘Yaşadığı sürece ona itaat etmendir.’ diye buyurdu. ‘Annenin hakkı nedir’ diye sorulduğunda da ‘Heyhat, heyhat! Çöldeki kum taneleri ve yağmurun damlaları kadar annenin hizmetinde olsan yinede onun karnında olduğun bir günün karşılığı olamaz.’ diye buyurdu.[16]

3-             Annenin ruhsal yapısı daha hassas olduğundan daha fazla sevgi istemektedir. Annenin sözünün öncelikli olması böyle yerlerde tekvine daha uygundur.

Kısacası, unutulmaması gereken şey şudur: Çocuk böyle yerlerde mümkün olduğu ölçüde annenin emrine itaat ederken öyle yol izlemeli ki babaya da eziyet ve rahatsızlık vermesin.  



[1] - Muhammed Hüseyin Tabatabai, el-Mizan (Farsça tercüme), c.13, İsra/14 ve 23. ayetler.

[2] - En’am/151; yine bir rivayetinde İmam Bakır (a.s) şöyle buyuruyor: ‘İster kötü olsun, ister iyi anne ve babaya iyilik edin.’ (Bihar-ul Envar, c.71, s.56, Vefa baskısı, Beyrut)

[3] - Ankebut/8, Lokman/15. devamında şöyle buyuruyor: ‘Onlarla dünyada iyi geçin.’

[4] - Nehc-ul Belağa, Kısar-ul Hikem, No: 165

[5] - Nehc-ul Belağa, Kısar-ul Hikem, No:399

[6] - Meclisi, Bihar-ul Envar, c.71, s.72

[7] - İmam Humeyni, Tevzihu’l-Mesail, c.1, s.966, 1741.Mesele

[8] - İmam Humeyni, a.g.e. s.769, 1406. Mesele

[9] - Merhum Şehid, Kavaid’de şöyle buyuruyor: Başkalarına göre vacip ya da haram lan bir şey anne ve babaya göre de vaciptir. Aşağıda anne ve babanın sahip olduğu bazı özellikleri getiriyoruz:

a) Mubah ya da müstahap yolculuğa anne-baba razı olmazlarsa haramdır.

b) Anne-babaya her zaman itaat vaciptir, hatta şüphe edilen bir konuda bile; zira üpheyi terk etmek müstehaptır ve onlara itaat etmek vaciptir.

c) Ebeveyn onu çağırdığı zaman ve namazın da ilk vakti olursa namaz kılmayı geciktirmeli, onlara cevap vermelidir.

d) Cemaat namazına katılmaya engel olsalar doğruya yakın olan görüş buna uymanın zorunlu olmadığıdır, ama eğer yatsı veya sabah namazlarında karanlık olduğu için ebeveyn için çocukları için endişe etmelerine sebep olur ve bu durum onlar için çok zor olursa o zaman gidemez.

e) Cihad etmek tayini değil de kifai olsa, cihada gitmeye engel olabilirler.

f) Sünnet namazı kılıyorsa ve ebeveynde onu çağırıyorsa namazı yarıda kesip onlara cevap vermelidir.

g) Baba izin vermezse çocuk müstahap namaz kılamaz.

Bütün bunlar imkanlar dahilindedir. (el-Kavaid ve’l Fevaid, c.2, s.47-49)

[10] - Şeyh Hürr Amuli, Vesail-uş Şia, c.14, s.11-120 (İslamiyye baskısı).

[11] - Meclisi, Bihar-ul Envar, c.71, Bab-ı Hukuk-u Valideyn; el-Kafi, c.2, s.159.

[12] - Şeyh Hürr Amuli, a.g.e. c.14, s.112, h. 253000 (İslamiyye baskısı).

[13] - Şeyh Saduk, Maan-il Ahbar, c.1, s.257 (Camia-yı Müderrisin baskısı)

[14] - Ancak fakihlerin, ebeveyne itaatin vacipliği veya onlara eziyet etme konusunda

örüşleri farklıdır. Bazılarına göre itaat vacip değildir, ama eziyet haramdır. Bu grup diyor i: Ebeveyne eziyet eden ve çocuğa vacip olmayan işi yapmamak gerekir. Ya onlardan gizli yapmalı ya da onları razı etmelidir. Ama ebeveyn olarak onlara itaat etmesi vacip değildir (sadece eziyet etmek haramdır). Cevad Tebrizi, İstiftaat-ı Cedid, 2230. Mesele (Surur yayınları); Muhammed Fazıl, Cami-ul Mesail, c.1, 2188. Mesele; İmam Humeyni, Tevzih-ul Mesail-i Meraci’, c.2, Mesail-i Müteferrika, s.675, 85. Mesele, 1. baskı, İslami yayınevi

[15] - Bkz: Merhum Mirza Kummi, Cami-uş Şitat Fi Ecvibet-is Sualat, c.1, s.241. O şöyle buyuruyor: Ebeveynden hangisinin rızalığını alma konusunda tereddüde düşerse ve ikisini de razı etme imkanı olmazsa anneyi babadan öne geçirmelidir.

[16] - Müstedrek-ul Vesail, c.15, s.204, h. 19-18014.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Yemek yemek için ev sahibinden izin almak gerekir mi?
    6842 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/02/14
    İslami açıdan insanın yemeğinin helal ve pak olmasının yanı sıra mubah da olması gerekir yani o yemeğin sahibi de razı olmalıdır ve biz de onun razılığını bilmeliyiz. Başkalarını malını izinleri olmaksızın kullanmak haramdır. Ancak bir kimse başkasını yemek için evine davet etmiş yemek sofrasını açmış veya bir bağ sahibi ...
  • Bu asırda kızları köleliğe çekmek caiz midir?
    6938 Eski Kelam İlmi 2011/10/23
    Her şeyden önce köleliğin İslam dini tarafından temelleri atılan bir kurum olmadığını, bilakis bu fenomenin İslam’ın doğduğu çağda dünyanın tüm bölgelerinde yaygın olan bir realite olduğunu bilmeliyiz. İslam köle sahiplerine ciddi bir zarar vermeksizin ve mevcut toplumsal dengeyi ani ve hızlı bir girişimle ortadan kaldırmaksızın imkânların elverdiği ölçüde ve ...
  • Çocukken bir defa kız kardeşimin sütünü içmiş olan amcakızım ile evlenebilir miyim?
    7868 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/22
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Allah gerçekleşmeden önce insan amelini nasıl bilmektedir?
    6359 Eski Kelam İlmi 2011/08/21
    Bizim için böyle bir sorunun meydana gelmesinin sebebi, Allah ile zaman arasındaki bağı doğru anlamamamızdır. Allah ezeli, ebedi ve zaman üstüdür; yani Allah zamanı kuşatmıştır ve onunla sınırlı değildir. Esasen Allah geçmişte gelecek hakkında bilgi sahibidir diye bir şey söylememiz doğru değildir; çünkü Allah için geçmiş ve gelecek diye ...
  • Eğer birisi ramazan ayında tutmamış orucunu bir sonraki ramazan ayına kadar kaza etmezse hükmü nedir?
    6682 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2015/09/14
    sorunuzun üç sureti var: biz mercii taklitlerin görüşlerini dikkati nazarda tutarak sorununuzun her bir suretini ayrı ayrı cevaplandırırız. Bir: eğer hastalıktan ötürü orucunu tutmamış ve hastalığı bir sonraki ramazana kadar devam etmişse, tutmamış oruçlarının kazası farz değildir ve her gün yerine yaklaşık on sir (750 gram) denkliğinde ...
  • Eğer bir kız ve erkek evlenmeyi kararlaştırırlarsa ve aralarında ilişki olursa, ama erkek ahdine vefa göstermez ve kızı terk ederse günah işlemiş sayılır mı?
    9322 Pratik Ahlak 2011/08/21
    İslam ahit ve anlaşma dini olup ahde vefa göstermeyi müminlerin alamet ve sıfatlarından biri saymaktadır. Peygamber-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyurmaktadır: Müminler şart ve taahhütlerine bağlıdır.[1] Maalesef bazı insanlar bu önemli hususa bağlı değildir ve menfaat, heves ve arzularının ...
  • Ben hastayım ve cep haclığımı da babamdan alıyorum. Bunun dışında param yoktur ki orucumun kefaretini verebileyim, Acaba yine orucumun kefaret üzerimde farz mıdır? Bu senenin kefaret miktarı kaç tümendir?
    6170 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/14
    Fukahanın (fıkıh âlimleri) fetvası esasınca orucunu kasten (amdi olarak) ve her hangi bir mazereti olmaksızın yiyen bir kimse üç çeşit kefaretten birisini seçmek arasında muhayyerdir. Birincisi: Bir köle azat etmek. Günümüz dünyasında köle konusu mevcut olmadığından dolayı bu şık kendiliğinden devre dışı kalıyor.
  • İmam Ca'fer Sadık'a göre Kur'an karisinin özellikleri
    12688 Kur’anî İlimler 2011/07/19
    İmam Cafer Sadık (a.s) Kur'an karisi için bir takım özellikler ve vasıflar zikretmiştir. Bu cümleden şu vasıfları zikredilebilir: Ehl-i Beyt'in velayetini bilmesi, Kur'an'ı doğru okuması, Kur'an'ı okurken ondan etkilenmesi, abdestli olması, doğru bir kimse olması ve yağcılıktan uzak durması, Kur'an'a karşı tevazu ve huşu göstermesi, ilim öğrenmek yolunda çaba göstermesi, ...
  • Hangi surede hay ve kayyum sıfatları yer almaktadır?
    17459 Tefsir 2010/11/08
    Hay ve kayyum Yüce Allah’ın iki zatî sıfatıdır. “Hay” “diri” manasında ve “kayyum” da “zatıyla kaim olan ve başkalarının kendisiyle kaim olduğu varlık” anlamındadır. Bu iki sıfat beraber bir şekilde Kur’an surelerinin üç ayetinde yer almaktadır:1. Bakara suresi 255. ayet: “
  • Dinin afetleri nelerdir?
    12217 Din Felsefesi 2010/08/22
    Din, kendisinde hata, yanlış, hasar ve afetin yer alamayacağı kutsî ve ilahî bir olgudur. Hata ve yanlış yapma beşerî hususlarla ilgilidir. Din ve dindarlığın hasarlarını bilme bahsindeki hasar ve afet, dinin hakikatiyle ilgili değildir. Bilakis insanların dine bakış tarzları, insanın dini anlama ve telaki etme şekli, ...

En Çok Okunanlar