Gelişmiş Arama
Ziyaret
10142
Güncellenme Tarihi: 2011/11/22
Soru Özeti
İnsan cennette düşünür mü?
Soru
İnsan cennette düşünür mü? Eğer cevap müspet ise bunun niteliği nasıldır? Örneğin, aklın göstergesi olan seçmek için şartlar ve icat etme mevcut mudur? Cehennem nasıldır? Aklın varlığının yokluğunda insan hayvan gibi olmaz mı? Bu iki mekânda insan nefsi nasıldır?
Kısa Cevap

Akıl ve düşünce her zaman insan ile beraber olmuştur. İnsan maddî âlemden geçtikten sonra düşünme gücünü kaybetmeyecektir. Aksine bazı hicap ve engellerin kalkmasıyla hakikat ve gerçekleri daha keskin ve kesin bir bakışla kavrayacaktır. Kur’an-ı Kerim’de bulunan birçok ayeti okumayla, insanların hem kıyamet gününde, hem cennette ve hem de cehennemde düşündüğü ve bu düşünmenin kaynaklık ettiği davranış ve hareketlerde bulunacağı neticesini elde ediyoruz. İnsanlar öldükten sonra hayat, hayvanların hayatı gibi olmayacaktır. Elbette sadece bu dünyaya özgü olan aklın bazı işlevlerinin ahiret âleminde bulunmaması gayet tabiidir. Mesela icadın cennet ve cehennemde bir yeri olmayacaktır; çünkü cennetliklerin ona ihtiyacı olmayacaktır ve Yüce Allah cehennemliklerin de bir takım sınırlamalara mahsur kalmasını mukarrer kılmıştır. Onların halini iyileştirecek her icat imkânsız veya faydasız olacaktır.

Ayrıntılı Cevap

Bu soruyu yanıtlarken ilkönce şu noktaya dikkat etmek gerekir: İslamî kaynaklarda akıl ve düşünmek değişik manalara sahiptir.[1] Aklın ilk manası mutlak anlamda tefekkür ve düşünmektir. Akıl kökünden türemiş türevleri barındıran birçok Kur’an ayetleri bu tür bir manayı kastetmektedir.[2] Bazı rivayetler belirtilen manayı reddetmemekle birlikte, başka özel manaları da dile getirmişlerdir. Örneğin aklı aracılığıyla ilahi rızanın kazanılabileceği ve ebedi cennete gidilecek bir şey bilmektedirler.[3] Allah rızasının gölgesinde imanlı bireylerin ebedi hayata ulaştıkları cennette, aklın dünyadaki kullanımının işlevsiz hale gelmesi doğaldır. Cehennemliklerin fırsatlarının tamamlanması nedeniyle, onlar da Allah’ın rızasını kazanmaya ve cennete girmeye vesile olacak tarzda akıldan yararlanamayacaktır. Ama ahiret dünyasında aklın bazı işlevlerinin mana ve mefhumunu yitirecek olması nedeniyle, kıyamette yer alan insanların ve ardından cennetlik ve cehennemliklerin düşünme yetisini kaybedecekleri ve başlarına neyin geldiğini bilmeyecekleri ve anlamayacakları neticesini almamalıyız! Bu bağlamda ve Kur’an ayetlerinden yararlanarak, aşağıda üç kısım halinde, bu alanda insanların düşünme yetisini ifade eden örnekleri bilgilerinize sunacağız:

1. Kıyamet gününü niteleyen birçok Kur’an ayetinde insan akıl ve düşüncesinin göstergesi olan bir takım hususları gözlemlemekteyiz. İnananlar ve sakınanlar amel defterlerini sağ taraftan alarak ebedi cennetin kendilerini beklediğini anlar ve tam bir sevinçle[4] diğer insanları yıldızlı karnelerini okumaya çağırır ve bunun dünya hayatındaki düşünce ve davranış tarzlarının bir neticesi olduğunu ilan ederler.[5] Bunun karşısında menfi davranışlarını içeren karnelerini başka bir taraftan alan bireyler ise ağıt ve figan yakar[6] ve de kendilerini bekleyen cehennemden korkar ve ürker. Onlar dünyevî kudret ve azami servetlerinin hiçbir işlerine yaramadığını tam olarak kavrayacak ve bu yüzden keşke karnemizden haberdar olmasaydık ve keşke yine ölsek diyeceklerdir.[7] Yüce Allah, insanın dünyayı terk ettikten sonra ve bunun ardından düşünme gücünü sınırlayan bazı engel ve hicapların kalkmasıyla geçmişte olanlar ve önünde bulduklarıyla ilgili olarak keskin bir bakış ve özel bir dikkate sahip olacağını açıkça buyurmaktadır.[8] Bu yüzden Yüce Allah bireylerin amel karnesini kendilerine vererek her insandan yalnız başına kendi amelleri hakkında yargıda bulunmasını isteyecektir![9] Belirtilenler, kıyamet gününde insan düşünce ve aklının kudretinin göstergesi olan az sayılı ayetlerden alıntılanmıştır. Şimdi ise cennet ve cehennemde düşünme gücünün baki kalacağını dile getiren delillere değineceğiz:

2. Akıl ve düşünmenin Allah tarafından insana bahşedilen en üstün nimet olduğunu[10] ve bu ilahi hediyeden yararlanmayan bireylerin Kur’an-ı Kerim’de en alçak canlılar olarak tanıtıldığını bilmeliyiz.[11] Bununla birlikte, Yüce Allah’ın ebedi cennette yer edinen salih kullarını bu büyük nimetten yoksun kılması yakışır kalır mı?! Cennetliklerin durumunu niteleyen ayetleri okumayla düşünmenin göstergelerini gözlemlemekteyiz: Onlar, cennetteki nimetleri Allah’ın dünyada kendilerine verdiğiyle mukayese etmekte[12], bu hayırlı akıbete ulaşmada Allah’ın yardım elini gözlemlemekte[13] ve ilahi vaatlerin doğruluğunu cehennemliklere hatırlatmaktadır.[14] Peygamberler ile beraber olmaktan[15] ve orada beyhude bir söz işitmemekten[16] … lezzet alacak ve sonsuz ilahi nimetlerin içinde seçme gücüne sahip olacaklardır.[17] Mevcut durumlarını değerlendirerek ve bundan daha iyisini tasavvur etmenin mümkün olmadığını göz önünde bulundurarak, hiçbir zaman değişim ve dönüşümü istemeyeceklerdir.[18] Bütün bunlar akıl ve bilginin göstergesi değil midir? Bu tatlı ve duygu ve de düşünceyle dolu hayat, sadece tabii yaşamın noksan faydalarına odaklanan hayvanların hayatına benzetilebilir mi?!

3. Öte taraftan cehennemlikler de düşünecek ve kendilerinin başına gelenlerden acı duyacaktır. Bazen cennetliklere hitap edecek ve onlardan bir miktar su veya bazı ilahi nimetleri kendilerine vermelerini isteyeceklerdir.[19] Bazen cehennem bekçisi olan meleklere hitap edecek ve Allah’tan izin alarak azaplarının hafifletilmesini talep edeceklerdir.[20] Veya o meleklerin büyüğü olan “Malik”’e yalvaracak eğer bir hafifletme yoksa en azından bu durumdan kurtulmaları için ölümü talep edecek[21] ve hatta kendilerine yeniden bir fırsat vermesi ve bu fırsatta geçmişteki çirkin davranışlarını telafi etmeleri için direkt olarak ağlayarak ve sızlayarak Allah’a yalvaracaklardır.[22] Cehennemlikler birbirlerini lanetleyecek ve sövecek[23] ve her biri kendi günahını diğerinin boynuna atacaktır.[24] Onlar Allah ve O’nun peygamberinin sözlerini kabul etmedikleri için hayıflanacak[25] ve sonra onların sözlerini kabul etseydik ve akıl ve bilgilerimizden doğru bir şekilde yararlansaydık asla bu akıbete duçar olmazdık diye bir netice alacaklardır.[26] Yukarıdaki ayetleri gözden geçirme neticesinde cehennemliklerin de düşünce ve tefekkür gücünü kaybetmeyecekleri, bilakis bu düşünce ve tefekkürün onlar için cismanî azaptan derecelerle daha acı verici olan vicdanî azap getireceğini anlamaktayız; çünkü kalpler ve canları etkisi altında bırakacaktır.[27] Bu yüzden Kumeyl duasında şöyle okunmaktayız:

"فهبنی یا الهی ... صبرت علی عذابک فکیف أصبر علی فراقک و هبنی صبرت علی حر نارک فکیف أصبر ...".

Eğer cehennemde akıl ve düşünme olmasaydı ve insanlar hayvanî bir hayat sürseydi, bu tür kelimeleri beyan etmenin bir anlam ve mefhumu kalmayacaktı.

İcat etme hakkındaki örneğiniz bağlamında da ne cennette ve ne de cehennemde bugün bizim tanımladığımız ve sizin tanımladığınız manada icat imkânının mevcut olmadığını belirtmeliyiz; zira icat ihtiyaçtan doğar ve insan daha iyi bir hayatının olması için icatta bulunur. Ama cennette ne istersek zihnimize gelmeyen başka nimetlerle beraber istediğimiz şey istediğimiz anda elimize ulaşacak[28] ve bu hususta düşüncemizi kullanmaya gerek kalmayacaktır. Başka bir ifadeyle orada seçme icat etme özelliği taşıyacaktır![29] Cehennemde her ne kadar ihtiyaç olsa da, cehennemlikleri daha iyi bir duruma getirecek bir icat mümkün değildir; çünkü Yüce Allah mevcut durumdan onların kurtulmasını istememektedir. Elbette niteliği bizim için aşikâr olmayan değişik yöntemler ile cehennemliklerin cehennemden çıkmak için çabaladıklarını, ama onların bu çabasının sürekli başarısız olduğunu ve cehenneme geri döndürüldüklerini belirten Kur’an ayetleri mevcuttur.[30] Son olarak insanların ne kıyamette ve ne de cennet ve cehennem de düşünce ve akıl gücünü kaybetmeyecekleri ve yaşamlarının hayvan yaşamı gibi olmayacağını söylemek gerekir.



[1] Bu hususta, 227. (Site: 1866) ve 788. (Site: 847) Yanıtları da okuyunuz.

[2] Bakara, 242; Ali İmran, 65; Yunus, 16; ve …

[3] Şeyh Saduk, Men La Yehziruhu el-fakih, c. 4, s. 369, İntişarat-ı Camia-i Müderrisin, Kum, 1413 k.

[4] İnşikak, 7 – 9, "... و ینقلب إلی أهله مسرورا"

[5] Hakka, 17 – 19, "فیقول هاؤم اقرؤا کتابیه. إنی ظننت أنی ملاق حسابیه"

[6] İnşikak, 10 11, "... فسوف یدعوا ثبورا"

[7] Hakka, 25 – 30, یا لیتنی لم أوت کتابیه و لم أدر ما حسابیه یا لیتها کانت القاضیه..."

[8] Kaf, 22, "... فکشفنا عنک غطاءک فبصرک الیوم حدید"

[9] İsra, 13 – 14, "... کفی بنفسک الیوم علیک حسیبا"

[10] Bkz: Usul-i Kafi kitabının ilk cildinde mevcut olan ilk rivayetler.

[11] Enfal, 22, "إن شر الدواب عند الله الصم البکم الذین لا یعقلون"

[12] Bakara, 25, " کلما رزقوا منها من ثمره رزقا قالوا ..."

[13] Araf, 43, "و قالوا الحمد لله الذی هدانا لهذا و ما کنا لنهتدی ..."

[14] Araf, 44, "... قد وجدنا ما وعدنا ربنا حقا فهل وجدتم..."

[15] Nisa, 69, "فأولئک مع الذین أنعم الله علیهم من النبیین و ..."

[16] Ğaşiye, 11, "لا تسمع فیها لاغیة"، واقعه، 25، "لا یسمعون فیها لغوا و لا تأثیما"

[17] Nahl, 31, "لهم ما یشاؤن"

[18] Kehf, 108, "...لا یبغون عنها حولا"

[19] Araf, 50, "و نادی آصحاب النار اصحاب الجنة أن أفیضوا علینا..."

[20] Ğafır, 49, "و قال الذین فی النار لخزنة جهنم ادعوا ربکم یخفف عنا یوما من العذاب"

[21] Zuhruf, 77, "و نادوا یا مالک لیقض علینا ربک..."

[22] Fatır, 37, "و هم یصطرخون فیها ربنا أخرجنا نعمل صالحا غیر الذی کنا نعمل..."

[23] Araf, 37, "کلما دخلت أمه لعنت أختها"

[24] Ğafır, 47, و إذ یتحاجون فی النار..."؛ احزاب، 67؛ "و قالوا ربنا إنا أطعنا سادتنا و ..."

[25] Ahzab, 66, "یقولون یا لیتنا أطعنا الله و أطعنا الرسولا"

[26] Mülk, 10, "و قالوا لو کنا نسمع أو نعقل ما کنا فی اصحاب السعیر"

[27] Hümeze, 6 – 7, "نار الله الموقدة التی تطلع علی الأفئدة"

[28] Kaf, 35, "لهم ما یشاؤن فیها و لدینا مزید"

[29] Biz bu dünyada nasıl hiçbir zaman kokmuş bir şeyi yemeyi ve kirli bir suyu içmeyi istemiyorsak, cennet sakinleri de keskin görüşleri hasebince Allah rızasının olmayacağı bir şeyi asla talep etmezler.

[30] Hac, 22; Secde, 20, "کلما أرادوا أن یخرجوا منها أعیدوا فیها..."

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Aşura duasında yer alan“esselamu aleyke ya Eba Abdillah ve âla’l-ervahi’l-leti hallet bifinaik” cümlesindeki ruhlar kimlerdir?
    19373 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2011/04/12
    “Ervahi’l-leti hallet bifinaik”ten kastedilen Kerbela coğrafyasında Şehidlerin Efendisi (a.s) ile birlikte şahadete eren şehidlerdir. Bu tespitin delili şu noktalardır:1. Genellikle ziyaretçi ve yaşayan kimselerden ruhlar diye söz edilmemektedir. 2. Bu dua, ziyaretçi tarafından yapılan bir hitaptır ve genellikle ...
  • Hadislerin masumlardan (a.s) geldiğine nasıl güvenebiliriz?
    9766 Ricalu’l-Hadis (Ravilerin İncelenmesi) 2011/04/12
    Tarihe güvenmek bir ölçüye kadar çağdan çağa, zamandan zamana ve nesilden nesle intikal eden şöhret, karine ve deliller aracılığıyla hâsıl olur. Tarihte yer alan bazı hadise ve vakıaların deyim yerindeyse tevatür derecesinde ve birçok delil ve karineleri mevcuttur ve bundan ötürü bunların doğruluğundan çok az insan şüphe ...
  • İnsan yeryüzünün mü en üstün varlığıdır, yoksa tüm varlık aleminin mi? Acaba insandan daha üstün bir varlığın yaratılması mümkün mü?
    46339 Eski Kelam İlmi 2009/11/10
    Bize göre insan, varlık âleminde -ister yerde olsun ister gökte- bütün varlıkların en üstünüdür. Biz bunu insanın yaratılışı hakkında ki ayet ve hadislerden anlıyoruz. İnsanın üstün olmasının nedeni onun sahip olduğu şu özelliklerdir: 1-İahi bir ruha sahip olması, 2-Meleklerin secde ettiği varlık olması, 3-Yaratılışın ve varlığın ...
  • Kaza namazı olan sünnet namazı kılabilir mi?
    3412 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2018/11/12
    Kaza namazı olan sünnet namazı kılabilir.[i] [i] Tevzuh’ul-Mesail (El’Mehşil-İmam’ul-Humeyni) 1.c, 750.s 1373.m. ...
  • ayet ve rivayetlere göre imamların konu mu üstündür yoksa kuranın konumu mu?
    9342 Eski Kelam İlmi 2011/02/03
    farklı rivayetlerde, ehlibeytin (a.s.) konumu kuranın konumuyla aynı derecede ve aynı seviyede olduğu belirtilmektedir. Sakaleyn (iki değerli ve ağır emaneti açıklayan) rivayeti onlardan bir tanesidir. Evet! Bazı hadis kitaplarında sakaleyn rivayeti bazı nakillere göre kuranı kerim ağırlık bağlamında daha büyük (sıklı ekber), ehlibeyt (a.s.) ise ...
  • Acaba bir insan cinle evlilik yapabilir mi?
    4184 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2019/05/28
    Öncelikle sagılarımızı sunarak şu noktayı hatırlatmayı gerek görmekteyiz.bu be benzeri konuları öğrenmenin hayatımıza hiçbir faydası yoktur. Bunun hükmünü öğrenmek bize hiçbir maddi ve manevi fayda sağlamayacaktır. “~~55.56~ فٖيهِنَّ قَاصِرَاتُ الطَّرْفِ لَمْ يَطْمِثْهُنَّ اِنْسٌ قَبْلَهُمْ وَلَا جَانٌّ”
  • İmam Ali (a.s) ölüleri diriltebilir mi?
    12670 Tefsir 2012/07/24
    Bir kimsenin bağımsız olarak ve Allah’a ihtiyaç duymadan böyle bir işi yapması fiilsel tevhit (yaratılışta tevhit) ile çelişir; çünkü ölüm ve hayat sadece Allah’ın elindedir. Ama bir kimse ilahi izin ile böyle bir iş yapmak isterse, böyle bir fiil gerçekleşebilir ve bu hususta hiçbir akli bir engel ...
  • Niçin bir erkeğin şahitliği iki kadının şahitliği ile eşittir?
    21268 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2009/07/04
    Yüce Allah tarafında insanlar için belirlenen kanunlar yaratılış âlemi, evrenin gerçekleri ve insanın yaratılışı ile uyum içindedir. Kadının yaratılışı erkeğin yaratılış ve yapısı ile farklı olduğu için Bu iki varlığın görev ve hükümleri de farklıdır. Bu görevlerden biri mahkemede şahitlik yapmaktır Bu görev hislerin etkisinde kalınmadan ve ...
  • Regaip gecesi veya Recep ayının diğer gecelerinde cemaat namazlarına katılmak mı daha faziletlidir yoksa namazları ferdi olarak yerine getirmek ve müstehap namazları kılmak mı?
    5670 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/11
    Bu konuda şu cevap taklit mercilerinin fetva bürolarından alındı:Ayetullah Uzma Hamenei:Her iki fazileti kazanmaya çalışabilirsiniz hem cemaat namazlarına katılın hem de müstehap namazları cemaatten sonra yerine getirin.Ayetullah Uzma Sistani: Cuma ve ...
  • Şia, Ömer b. Hattab’ın eşcinsel olduğuna mı inanmaktadır?
    14732 تاريخ بزرگان 2013/12/19
    Şia’nın raşit halifeler ve özellikle Ömer b. Hattab’a yönelik bakışı, imamların (a.s) bakışıdır. Şia’nın muteber hadis kitaplarının hiçbirinde Ömer b. Hattab’ın eşcinsel oluşu hakkında bir rivayet nakledilmemiştir. Şia’ya atfedilen bu tür sözlerin çoğu temelsizdir, esassızdır ve Şia âlimlerinin inancı değildir. ...

En Çok Okunanlar