Gelişmiş Arama
Ziyaret
8240
Güncellenme Tarihi: 2009/07/11
Soru Özeti
İranlıların matem, şenlik ve dini bayramlardaki gelenekleri neden diğer Müslümanlarla ve hatta diğer Şiilerle farklıdır?
Soru
Biz İranlılar, neden matem, sevinç ve dini bayramlarımızı diğer Müslümanlardan ve hatta diğer Şiilerden farklı kutluyoruz?
Kısa Cevap

Dini kutlamalar için genel kurallar olmasının yanı sıra ancak mukaddes İslam dininin görüş belirtmediği yerlerde her bölge örf ve adetlerine göre bu merasimleri yerine getirilebilir. Başka bir deyişle dinin önem verdiği şey örneğin İmam Hüseyin (a.s) için matem merasimlerinin düzenlenmesidir. Ama bunun yapılma şekli halkın kendisine bırakılmıştır. Bu yüzden şenlik ya da matemler her bölgede değişiklik arzetmektedir. Bu törenler dinin genel kanunlarına aykırı olmadığı sürece İslam onları teyit etmektedir.

Ayrıntılı Cevap

Bütün dinlerde, hedef, ülkü ve değerlerinin canlı tutulup yüceltmesi için çeşitli etkinlikler düzenlenmektedir. İslam dininde, özellikle de şia mezhebinde de böyle etkinlikler vardır. Allah-u Teala Kur 'an'da kendi nişanelerinin yüceltilmesini istemiş, bu güzel amelin takvadan kaynaklandığını belirterek şöyle buyurmuştur: “Kim Allah dininin hükümlerini ulularsa şüphe yok ki bu yüreklerde ki çekinme duygusundandır.[1]

 

Dolayısıyla böyle merasimler düzenlemek güzel işlerdendir. Bu merasimleri her kavim ve millet kendi örf ve adetlerine göre düzenlemektedir. Merasimler İslama aykırı olmadığı sürece herhangi bir sakınca teşkil etmez ve İslam da onları teyit eder. Örnek verecek olursak, Şii mektebi İmam Hüseyin (a.s) için yapılan matem merasimlerine, Onun (a.s) için ağıt yakmaya çok önem vermektedir.[2] Ancak bu önemli olay için her ülkede değişik şekillerde matemler yapılmaktadır. Hatta İranın şehirlerinde de bu merasimler birbirinin aynısı değildirler. Her bölgenin kendi matem şekli vardır. Böyle merasimlerde birinci derecede önemli olan İmam Hüseyin (a.s)'ın adını ve hatırasını yaşatmak, ikinci derecede de matemlerde İslama aykırı bir unsurun olmamasına dikkat etmektir. İran'da eskiden beri böyle merasimler düzenlenmekte, halk desteler halinde caddelere sokaklara çıkmaktadır. Bunlar âlimlerin de teyit ettiği merasimlerdir. İmam Humeyni (r.a) buyuruyor: “Biz bu İslami gelenekleri, bu mübarek İslami desteleri korumalıyız. Aşurada, Muharrem ve Sefer aylarında, düzenlenen bu merasimleri daha fazla desteklemeliyiz.”[3]

 

Şey Tusi'nin İmam Sadık (a.s)'dan rivayet ettiği bir hadis, Resulullah’ın soyundan genle seyyidleri ailelerinin İmam Cafer Sadık’ın zamanında nasıl matem tuttuklarını ortaya koymaktadır. İmam Sadık (a.s) buyuruyor: “Fatımi seyyidlerin kadınları elbiselerini yırtar, yüzlerine tokat atarlardı.” İmam (a.s) onların bu şekilde ki matemlerini şu sözüyle onaylamaktadır: “Hüseyin gibi birisi için de böyle yapmak gerekir.”[4]

 

Fakat malesef bir kısım cahil insanlar İslama aykırı merasimler yapmaktadırlar. Şii alimler bu yanlış hareketlerin önüne geçerek onlara engel olmuşlardır. Örneğin kama vurmak İmam Hüseyin (a.s)'a yas törenlerine sokulmuştur. Ama İmam Humeyni (r.a), İran devriminin başlangıcında İslam dünyasının durumunu göz önüne alarak “Bu durumda kama vurulmasın.” diye buyurdular Ayetullah Hamanei de “Açıkta kama vurmak haram ve yasaktır.” Fetvasını vermiştir.[5]

 

Temelde meşru olan dini merasimlerin şekli konusunda şer’i bir sınırlama olmadığı durumlarda[6] ister istemez farklılıklar ortaya çıkar. Toplumların kültür ve geleneklerinin farklı olmasından dolayı bu merasimlerin şer’i ölçüler çerçevesinde farklı şekillerde düzenlenmeleri gayet doğal bir şeydir.



[1] -Hac/32

[2] -Makdem-i Mukaddem, s.96

[3] -Cevad Muhaddisi, Ferheng-i Aşura, s.341, Sahife-i Nur, c.15, s.2041 den naklen

[4] - Makdem-i Mukaddem, s.97; Tezhip, c.2, s.283 (Kefaret konusunun sonu)

[5] - Ferheng-i Aşura, s.386-387

[6] -İslam namaz gibi ibadetlerin şeklini belirlemiş ve nasıl yerine getirileceğini beyan etmiştir. Kimseye namazı kendi diliyle, kendi bölgesinin örf ve adetiyle kılmasına izin verilmemiştir.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Yemek yemek için ev sahibinden izin almak gerekir mi?
    6842 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/02/14
    İslami açıdan insanın yemeğinin helal ve pak olmasının yanı sıra mubah da olması gerekir yani o yemeğin sahibi de razı olmalıdır ve biz de onun razılığını bilmeliyiz. Başkalarını malını izinleri olmaksızın kullanmak haramdır. Ancak bir kimse başkasını yemek için evine davet etmiş yemek sofrasını açmış veya bir bağ sahibi ...
  • Bu asırda kızları köleliğe çekmek caiz midir?
    6938 Eski Kelam İlmi 2011/10/23
    Her şeyden önce köleliğin İslam dini tarafından temelleri atılan bir kurum olmadığını, bilakis bu fenomenin İslam’ın doğduğu çağda dünyanın tüm bölgelerinde yaygın olan bir realite olduğunu bilmeliyiz. İslam köle sahiplerine ciddi bir zarar vermeksizin ve mevcut toplumsal dengeyi ani ve hızlı bir girişimle ortadan kaldırmaksızın imkânların elverdiği ölçüde ve ...
  • Çocukken bir defa kız kardeşimin sütünü içmiş olan amcakızım ile evlenebilir miyim?
    7868 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/22
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Allah gerçekleşmeden önce insan amelini nasıl bilmektedir?
    6359 Eski Kelam İlmi 2011/08/21
    Bizim için böyle bir sorunun meydana gelmesinin sebebi, Allah ile zaman arasındaki bağı doğru anlamamamızdır. Allah ezeli, ebedi ve zaman üstüdür; yani Allah zamanı kuşatmıştır ve onunla sınırlı değildir. Esasen Allah geçmişte gelecek hakkında bilgi sahibidir diye bir şey söylememiz doğru değildir; çünkü Allah için geçmiş ve gelecek diye ...
  • Eğer birisi ramazan ayında tutmamış orucunu bir sonraki ramazan ayına kadar kaza etmezse hükmü nedir?
    6682 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2015/09/14
    sorunuzun üç sureti var: biz mercii taklitlerin görüşlerini dikkati nazarda tutarak sorununuzun her bir suretini ayrı ayrı cevaplandırırız. Bir: eğer hastalıktan ötürü orucunu tutmamış ve hastalığı bir sonraki ramazana kadar devam etmişse, tutmamış oruçlarının kazası farz değildir ve her gün yerine yaklaşık on sir (750 gram) denkliğinde ...
  • Eğer bir kız ve erkek evlenmeyi kararlaştırırlarsa ve aralarında ilişki olursa, ama erkek ahdine vefa göstermez ve kızı terk ederse günah işlemiş sayılır mı?
    9322 Pratik Ahlak 2011/08/21
    İslam ahit ve anlaşma dini olup ahde vefa göstermeyi müminlerin alamet ve sıfatlarından biri saymaktadır. Peygamber-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyurmaktadır: Müminler şart ve taahhütlerine bağlıdır.[1] Maalesef bazı insanlar bu önemli hususa bağlı değildir ve menfaat, heves ve arzularının ...
  • Ben hastayım ve cep haclığımı da babamdan alıyorum. Bunun dışında param yoktur ki orucumun kefaretini verebileyim, Acaba yine orucumun kefaret üzerimde farz mıdır? Bu senenin kefaret miktarı kaç tümendir?
    6170 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/14
    Fukahanın (fıkıh âlimleri) fetvası esasınca orucunu kasten (amdi olarak) ve her hangi bir mazereti olmaksızın yiyen bir kimse üç çeşit kefaretten birisini seçmek arasında muhayyerdir. Birincisi: Bir köle azat etmek. Günümüz dünyasında köle konusu mevcut olmadığından dolayı bu şık kendiliğinden devre dışı kalıyor.
  • İmam Ca'fer Sadık'a göre Kur'an karisinin özellikleri
    12688 Kur’anî İlimler 2011/07/19
    İmam Cafer Sadık (a.s) Kur'an karisi için bir takım özellikler ve vasıflar zikretmiştir. Bu cümleden şu vasıfları zikredilebilir: Ehl-i Beyt'in velayetini bilmesi, Kur'an'ı doğru okuması, Kur'an'ı okurken ondan etkilenmesi, abdestli olması, doğru bir kimse olması ve yağcılıktan uzak durması, Kur'an'a karşı tevazu ve huşu göstermesi, ilim öğrenmek yolunda çaba göstermesi, ...
  • Hangi surede hay ve kayyum sıfatları yer almaktadır?
    17459 Tefsir 2010/11/08
    Hay ve kayyum Yüce Allah’ın iki zatî sıfatıdır. “Hay” “diri” manasında ve “kayyum” da “zatıyla kaim olan ve başkalarının kendisiyle kaim olduğu varlık” anlamındadır. Bu iki sıfat beraber bir şekilde Kur’an surelerinin üç ayetinde yer almaktadır:1. Bakara suresi 255. ayet: “
  • Dinin afetleri nelerdir?
    12217 Din Felsefesi 2010/08/22
    Din, kendisinde hata, yanlış, hasar ve afetin yer alamayacağı kutsî ve ilahî bir olgudur. Hata ve yanlış yapma beşerî hususlarla ilgilidir. Din ve dindarlığın hasarlarını bilme bahsindeki hasar ve afet, dinin hakikatiyle ilgili değildir. Bilakis insanların dine bakış tarzları, insanın dini anlama ve telaki etme şekli, ...

En Çok Okunanlar