Gelişmiş Arama
Ziyaret
14030
Güncellenme Tarihi: 2011/12/19
Soru Özeti
Cin suresinin dokuzuncu ayetinin tefsiri nedir?
Soru
Cin suresinin dokuzuncu ayetinin tefsiri nedir?
Kısa Cevap

Müfessirler bu ayetin ve benzeri ayetlerin tefsiri hakkında değişik görüşler ileri sürmüştür. Önceki müfessirlerin birçoğu bu ayetin tefsirinde ayetin zahirinin korunmasında ısrar etmiştir. Ama Alusi, tefsirinde bu tefsirlere eleştiriler yöneltmiş ve onlara cevap vermiştir. “Tefsir-i Fizilal” yazarı gibi bazıları da bu ayet ve benzerleri üzerinden, bunlar bizim idrak edemeyeceğimiz hakikatlerdir diyerek rahatça geçmişlerdir. Bir grup da ayetin zahirinden öteye geçmiş ve meleklerin yeri olan göklerden maksadın bu hissi dünyadan daha üstün ve yüce olan tabiat ötesi ve bir melekût âlemi olduğunu belirtmiş, şeytanların kulak hırsızlığı için göklere yakınlaşması ve onlara şahapların fırlatılmasını da onların yaratılış sırları ve gelecek haberlerini öğrenmek için melekler dünyasına yaklaşmak istemeleri, ama melekelerin şeytanların tahammül edemediği melekûtun manevî nurlarından istifade ederek kendilerini kovmaları olarak tefsir etmiştir.

Ayrıntılı Cevap

Cinlerden nakledilerek ifade edilen Cin suresinin dokuzuncu ayeti şudur:

«وَ أَنَّا کُنَّا نَقْعُدُ مِنْها مَقاعِدَ لِلسَّمْعِ فَمَنْ یَسْتَمِعِ الْآنَ یَجِدْ لَهُ شِهاباً رَصَداً»[1] “Hâlbuki biz, (daha önce) göğün bazı yerlerinde gayb haberlerini dinlemek için otururduk. Fakat şimdi her kim dinlemeye kalkacak olursa, kendini gözetleyen yakıcı bir ışık bulur.” Tefsiri beyan etmeden önce birkaç anahtar sözcüğün manasını bilmemiz lazımdır:

1. Istırak-ı sam’: Istırak (Arapçada) “sırket” maddesinden olup hırsızlık manasındadır.[2] Sırket, bir kimsenin malının gizlice çalınması ve mal sahibinin bunu fark etmemesidir. Ama ıstırak-ı sam’ ise sözün çalınmasıdır; yani iki şahsın sessizce sohbet ederken ve kimsenin kendilerini duymasını istemediği sırada bir başka şahsın onları gizlice dinlemesine denir. Bu, büyük günahlardan biridir.[3]

2. Şihap: Sözlükte parlayan ateşten bir alev anlamındadır.[4]

Rasat: Sözlükte izlemek için hazırlanmak, pusuya yatmak ve pusu kuran anlamlarına gelmektedir.[5],

Bu ayetin içeriği Kur’an’ın bir başka suresinde de tekrar edilmiştir:

1. “Ancak onlardan söz kapan olur. Onu da delip geçen bir alev izler (ve yok eder).”[6]

2. “Ancak kulak hırsızlığı eden olursa, onu da parlak bir ateş takip etmektedir.”[7]

Cin suresindeki ayet ve işaret edilen diğer iki ayet, müfessirlerin tefsirinde birçok söz söylediği ve değişik yorumlar yaptığı ayetlerdendir:

1. “Tefsir-i Fizilal” yazarı gibi bazıları da bu ayet ve benzerleri üzerinden bunlar bizim idrak edemeyeceğimiz hakikatlerdir ve bu hayatta birim gerçek amelimizde etkili olan şeylere odaklanmalıyız diyerek rahatça geçmiş, kısa bir tefsir ile yetinmiş ve bu meseleyi açıklamaktan sarf-ı nazar etmiştir. O, bu hakikatlerin idrak edilemeyeceğini itiraf ederek şöyle demektedir: “Şeytan, onun nasıl kulak hırsızlığı yaptığı ve onun neye kulak verdiği, ilahi sırlardan olup ifadelerden anlaşılmamaktadır ve bu meseleyle ilgilenmenin bir neticesi bulunmamaktadır; zira bu bizim inancımıza bir şey eklemeyecek ve insanı özel olarak ilgilendirmeyen bir şeyle onun düşüncesini meşgul etmekten ve onu bu hayattaki hakiki amelinden alıkoymaktan başka bir neticesi olmayacaktır.”[8] Tefsir-i Numene yazarı böyle bir yorum hakkında şöyle yazmaktadır: “Elbette Kur’an’ın insan yetiştirmek, terbiye ve hayata dair büyük bir kitap olduğu hususunda hiçbir şüphe duyulmamalıdır. Bir şey insan hayatıyla ilişkili değilse, kesinlikle onda dile getirilmez. Onun tümü hayat dersidir. Çünkü Kur’an nur ve açıklayıcı kitaptır. İnsanların anlaması, düşünmesi ve hidayete ermesi için, nazil olmuştur. O halde bu ayetler nasıl bizimle ilgili değildir? Her halükarda biz bu gibi ayetler ve benzerleri karşısında alınan bu tutumu kabul etmiyoruz.”[9]

2. Önceki müfessirlerin önemli bir bölümü bu ayetin tefsirinde ayetin zahirinin tamamıyla korunmasında ısrar etmekte ve şöyle demektedirler: “Sema” bu göğe işarettir ve “şihap” da bu şihaba (bu sonsuz atmosferde hareket halinde olan, bazen yerçekimi alanına giren, yeryüzüne doğru çekilen ve hava dalgalarına süratice değme neticesinde ısınıp yanan ve alevlenen ve de külleşen meteortaşları) işarettir. Şeytanlar ise göklere gitmek isteyen, göklerde yankılanan bu dünyamızın bir kısım haberlerini kulak hırsızlığı yaparak elde etmeye çalışan ve yeryüzündeki dostlarına aktarmak isteyen, ancak şihapların birer ok gibi kendilerine fırlatıldığı ve onları bu hedefe ulaşmaktan alıkoyduğu kovulmuş habis varlıklardır.”[10] Alusi “Ruhu’l-Maani”’de bu zahiri tefsiri zikrettikten sonra, eski ve soğan kabuğu felekleri heyetini ve benzeri şeyleri baz alarak, bu tefsire yöneltilen değişik eleştirileri detaylıca açıklamış ve onlara cevap vermiştir. Açıklamaları okumak için kendisinin tefsirine müracaat edebilirisiniz.[11]

3. Cin suresinin dokuzuncu ayetinin başı, önceki ayetle birleştirilirse, şu mana elde edilir: “Göğün güçlü muhafızlar ile doldurulması sonradan vuku bulmuştur. Önceden böyle değilmiş. Cinler özgürce göğe çıkmakta ve de gaybi haberlerin ve melekelerin sözlerinin kulaklarına ulaştığı yerde oturmaktaymışlar.” Ve «فمن ...»  diye buyrulan ayetten istifade edildiği üzere cinler, bugün bizlerden her kim göğün önceki noktasında kulak hırsızlığı yapmak isterse, pusuda bekleyen şihaplara yakalanmaktadır diye söylemek istemektedir. Netice itibariyle bu macerayla ilgili iki ayetin bütününden şunlar elde edilmektedir: Cinler semavî bir hadiseyle karşılaşmıştır. Bu, yeni bir hadise olup Kur’an’ın nüzulü ve Son Peygamberin (s.a.a) gönderilmesiyle eşzamanlı olarak vuku bulmuştur. Hadise, Peygamberin gönderilmesiyle, cinlerin semavî gaybî haberleri elde etmekten ve kulak hırsızlığı yapmaktan men edilmesinden ibarettir.[12] Allame Tabatabai bir başka yerde şöyle demektedir: “Burada bir ihtimal olarak belirtilebilecek olan şey de şudur: İlahi kelamdaki bu gibi açıklamalar, duyusal olmayan hakikatleri aydınlatmak için duyusal yolların kullanıldığı hususlar kabilindendir. Tıpkı Yüce Allah’ın “bunlar insanlar için zikrettiğimiz örneklerdir ve âlimlerden başka kimse onları anlamaz”[13] buyurması gibi. Bu tür tabirler Kur’an’da çoktur; arş, kürsü, levha ve kitap bu kabildendir. Bundan dolayı, ayet şöyle tefsir edilebilir: Meleklerin yeri olan göklerden maksat, bu hissi dünyadan daha üstün ve yüce olan tabiat ötesi ve bir melekût âlemidir, şeytanların kulak hırsızlığı için göklere yakınlaşması ve onlara şahapların fırlatılması da onların yaratılış sırları ve gelecek haberlerini öğrenmek için melekler dünyasına yaklaşmak istemeleri, ama melekelerin şeytanların tahammül edemediği melekûtun manevî nurlarından istifade ederek kendilerini kovması anlamına gelmektedir.[14] Belirtilen değişik tefsirler arasında, belirtilen hususlar göründüğü kadarıyla bu ayet ve benzeri ayetlerin tefsiri hakkındaki en meşhur görüşlerdir.        



[1] Cin, 9.

[2] Lisanü’l-Arab, c. 10, s. 156.

[3] Tayyib, Seyid Abdülhüseyin, Etibu’l-Kur’an, c. 8, s. 20, İntişarat-ı İslam, çap-ı dovvom, Tahran, 1378 ş.

[4] Rağıb, Müfredat Fi Ğeribi’l-Kur’an, c. 1, s. 465.

[5] Kamus-i Kur’an, c. 3, s. 101.

[6] "إِلاَّ مَنْ خَطِفَ الْخَطْفَةَ فَأَتْبَعَهُ شِهابٌ ثاقِبٌ".

[7] "إِلاَّ مَنِ اسْتَرَقَ السَّمْعَ فَأَتْبَعَهُ شِهابٌ مُبینٌ".Hicr, 18.

[8] Şazali, Seyid Kutub, Tefsir Fi Fizilalil-i Kur’an, c. 4, s. 2133, Naşir-i Daru’ş-Şuruk, çap-ı hifdehom, Beyrut, 1412 k.

[9] Mekarim Şirazi, Nasır, Tefsir-i Numune, c. 11, s. 43, Daru’l-Kütübi’l-İslamiye, çap-ı evvel, Tahran, 1374 ş.

[10] Mekarim Şirazi, Nasır, Tefsir-i Numune, c. 11, s. 43.

[11] Alusi, Seyid Mahmud, Ruhu’l-Maani, c. 7, s. 270, Daru’l-Kütübi’l-İslamiye, çap-ı evvel, Beyrut, 1415 k.

[12] Tabatabai, Seyid Muhammed Hüseyin, el-Mizan, tercüme-i Musevi, c. 20, s. 64.

[13] Ankebut, 43, «وَ تِلْکَ الْأَمْثالُ نَضْرِبُها لِلنَّاسِ وَ ما یَعْقِلُها إِلَّا الْعالِمُونَ».

[14] el-Mizan, c. 17, s. 186 – 187.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Neden Kuran’ı Kerim Hz. Nuh (a.s)’ın risalet süresini 1000’den 50 yıl az olarak ilan etmiştir?
    12371 Tefsir 2019/10/21
    Kuran’ı Kerim Hz. Nuh (a.s)’ın risalet süresi hakkında şöyle buyuruyor:«وَ لَقَدْ أَرْسَلْنا نُوحاً إِلى‏ قَوْمِهِ فَلَبِثَ فِيهِمْ أَلْفَ سَنَةٍ إِلاَّ خَمْسِينَ عاماً فَأَخَذَهُمُ الطُّوفانُ وَ هُمْ ظالِمُونَ» “Andolsun biz, Nûh'u kavmine gönderdik, onların arasında bin seneden elli yıl eksik kaldı, sonunda haksızlık etmekte olan ...
  • Daha fazla ücret vererek taksitle araba satın almanın bir sakıncası var mıdır? Peşin olarak araba satın almak için kar ile borç almanın da bir sakıncası var mıdır?
    8181 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/08/08
    Borç şekliyle peşin fiyatından daha fazla bir fiyatla otomobil gibi bir malı satın almak ve satmak doğrudur. Ama sizin ikinci sorunuzdaki husus borç faizi olup haramdır. ...
  • İran İslam Cumhuriyetinin dışındaki Ülkelerde oy kollanmanın hükmü nedir?
    6912 Diğer Konular 2012/05/19
    Diğer ülkelerin seçimlerine iştirak etmek eğer Müslümanların maslahatına ters ise veya İslam düşmanlarının güçlenmesine neden oluyor ise caiz değildir. İslam ve Müslümanların maslaha­tını ardında getiriyor ve onların güçlenmesine neden oluyor ise seçimlere iştirak edip oy kol­lanmak uygundur. Bu durum dışında oy kollan­mak mubahtır. Mükellefin ihtiyarine bağlıdır. ...
  • Ojeli tırnakla cenabet guslü alınabilir mi?
    11546 Suyun Ulaşmasını Engelleyen Şeyler 2012/06/09
    Abdest ve guslün şartlarından biri suyun abdest ve gusül azalarına ulaşmasına engel olacak bir şeyin olmamasıdır.[1] Bu açıdan abdestle gusül arasında bir fark yoktur. Buna göre engel teşkil edecek şeyi gusülden önce gidermek gerekir. Giderildiğine emin olmadan gusül alınırsa o gusül batıldır.
  • erkek ve kızların gelecekteki evlilikleriyle ilişkin konuları onlara nasıl öğretebiliriz?
    7513 Pratik Ahlak 2011/04/13
    Çocuklar tarafından bağımsız ve yeni bir yaşam yuvasının kurulmasıyla ilişkin meseleler, duygusal, sosyal ve cinsel meseleler ile irtibatlı olmak üzere iki bölümden oluşmaktadır, dolaysıyla bu bağlamda var olan meseleler iki bölümde ele alınmalı ve tahkik edilmelidir. Ailenin başarılı veya ta sorunlara kadar varan vücuda gelen ...
  • Bedenin hangi bölgelerine gusül vermek lazım ve hangi bölgelerine gusül vermek lazım değildir?
    3563 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2019/06/25
    Gusülde bedenin bütün dış yüzeyine gusül vermek gerekir. İğnenin ucu kadar yer yıkanmazsa gusül batıl olur. Elbette insanı vesveseye düşürecek şüphelere itina edilmemelidir. Lakin bedenin kulak içi, burun içi, ve ağız içi gibi görünmeyen yerlerini yıkamak caiz değildir. Aynı şekilde bedenin görünen veya görünmeyen yeri olduğu hakkında ...
  • Kur’an ayetleriyle mukayese ettiğimizde hadislerin itibar derecesi ne ölçüdedir?
    9299 Kur’anî İlimler 2009/06/06
    Kur’an-ı Kerim ve muteber hadislerin her ikisi dini kaynaklardan sayılırlar ve her ikisi de şer’i hüccettirler. Kur’an hakkında senet yönünden inceleme yapılmaz Çünkü Kur’an’ın tümünün Allah katından indiğinde ve aynı şekilde Peygamber (s.a.a) tarafından bize ulaştığında bir şüphe yoktur. Sadece Kur’an ayetleri ifade ettikleri mana bakımından ...
  • Abdest alırken ve zorunlu bir durum yokken bir başka şahıs elimize su dökerse, bu bir sakınca ifade eder mi?
    38335 Abdest Şekli 2012/04/04
    Abdestin bir takım şartları vardır ve onlardan her birine riayet etmeme durumunda abdest geçersizdir. Abdestin şartlarından birisi, bizzat insanın yüzünü ve ellerini yıkması ve de baş ve ayaklarını mesh etmesidir. Eğer bir başkası insana abdest aldıracak olursa veya yüz ve ellere su ulaştırmada ve baş ve ayakları ...
  • Ayet ve rivayetlere göre salih amellerin yok olmasına neden olan ameller hangileridir?
    12376 Pratik Ahlak 2012/02/04
    Ayet ve rivayetlerde, Allah’a iman, şirke düşmemek ve mürted olmamak amellerin kabul olunmasının ilk şartları olduğu, bunlar olmadan hiç bir salih amel kabul edilmeyeceği belirtilmiştir. Namazı terketmek, minnet ederek salih amel yapmak, başa gelen işlere razı olmamak vb. gibi amellerin yok olmasına neden olan şeyler -ayrıntılı cevap ...
  • Niçin Abdulmuttalib oğlunun adını Abduluzza koymuştur?
    23883 تاريخ بزرگان 2008/07/22
    Abdulmuttalibin oğlu Ebu leheb (Haşim oğlu Abdulmuttalib oğlu Abduluzza) künyesi Ebu utbe’dir, Peygamber (s.a.a) efendimizin amcası ve aynı zamanda onun en katı düşmanlarından biridir. Annesi Beni Huzae kabilesinden Lubna ve eşi Harb ibn-i Umeyye’nin kızı ve Ebu süfyanın kız kardeşi, Ümm-i cemil adıyla tanınan Arvi veya Avra’dır. ...

En Çok Okunanlar