Gelişmiş Arama
Ziyaret
7317
Güncellenme Tarihi: 2012/01/18
Soru Özeti
Sizin görüşünüze göre Müslüman bir birey velayet-i fakihi kabul etmeyebilir mi?
Soru
Sizin görüşünüze göre Müslüman bir birey velayet-i fakihi kabul etmeyebilir mi?
Kısa Cevap

Bazı büyük Şii fakihlerinin belirttiği üzere, velayet-i fakih esası, Şia fakihlerinin tümüne yakın ekseriyetince üzerinde ittifak edilen veya en azından kabul edilen görüşlerdendir.[i] Genellikle son asır ile ilgili olan ihtilafların geneli, veliyy-i fakihin yetkileri ve bunun ispatı hakkındadır. İmam Humeyni (r.a) şu noktada ısrar etmekteydi: Masum imamın (a.s) atanmasını gerektiren ve imamet konusunda dile getirilen delillerin kendisi, gıyap döneminde de vali atanmasını ve devlet kurmayı gerektirmektedir.[ii] Bu varsayım esasınca, masum imamı (a.s) takip etme iddiasında bulunmakla birlikte onların tavsiyesi olan fakihlere danışmaya ve kendilerinin görüşlerini kabul etmeye itina göstermemek mümkün değildir.



[i] Hadevi Tahrani, Mehdi, Velayet Ve Diyanet, s. 66 – 94, Müessese-i Ferhengi Hane-i Hıred, Kum, çap-ı pencom, Bahar, 1389 h.ş. (İşaret edilen sayfalar “Pişine-i Tarihî Velayet-i Fakih” adıyla bir fasıl halinde değişik asırlardaki meşhur fakihlerin görüşlerini incelemektedir.)

[ii] İmam Humeyni, el-Bey’, c. 2, s. 461 – 462, Defter-i İntişarat-ı İslamî Kum, 1415 h.k.

Ayrıntılı Cevap

İslamî İnançlarda Velayet-i Fakih’in Yeri[1]

“İslam kültüründe, toplum için rehberin varlığı zorunlu addedilmektedir, ama hiç kimsenin zati olarak böyle bir şeye hakkı bulunmamaktadır. Sadece insanın tüm varlık boyutlarını kuşatan Yüce Allah’ın buna hakkı vardır ve bu husus insanın O’nun emir ve yasaklarına itaat etmesini gerekli kılmaktadır. Eğer Allah bizi özel bir şahıs veya gruba uymaya çağırırsa, biz de itaat ederiz ve eğer rehber için şartlar koşarsa ve şartları taşıyan kimseler arsasından onu seçmeyi bize bırakırsa, yine itaat ederiz. Müslümanlar eskiden şimdiye dek Yüce Allah’ın İslam ümmetinin rehberliğini Allah Resulü’nün (s.a.a) şahsına bıraktığına inanmaktadır ve ondan sonra da Ehli Beyt (a.s) mektebi takipçilerine göre bu yetki masum imamlara (a.s) devredilmiştir.”[2] “Şia’nın bakışında masumların velayeti, Peygamber-i Ekrem’in (s.a.a) velayetinin uzantısında olduğu gibi, gıyap döneminde velayet-i fakih de masum imamın (a.s) velayetinin uzantısındadır. Bunun neticesi şu noktaya inanmaktır: İslam toplumunun başında ve onun makro düzeydeki yönetiminde bir İslam âlimi bulunmalıdır; eğer masum hazırsa, bizzat kendisi bunu üstlenmelidir ve eğer masum bulunmuyorsa, bu sorumluluğu fakihler üstlenmelidir.”[3] Bu durumda ve birçok görüşe göre fakih devletsel konularda masumun (a.s) yetkilerini taşır. Elbette bir grup son dönem fakihi, velayet-i fakihin alanını daha sınırlı bilmiş ve onu tüm devletsel işlere yaymamışlardır. Belirtilenlerden hareketle şu neticeler elde edilebilir:

1. Velayet-i fakih, fıkhî bir meseledir ve her ne kadar Şia âlimlerinin yaklaşık olarak tümü onu kabul etse de, onu inanç esaslarından saymak mümkün değildir. Müçtehit ve araştırmacı da olsa da bir şahsın salt bunu kabul etmemesinden ötürü Şiilik mektebinden çıkması diye bir şey söz konusu değildir.

2. Velayet-i fakih teorisini kabul eden ve mevcut veliyy-i fakihin şerî ve kanunî prosedür içinde bu makama ulaştığını bilen bireyler, ona pratikte itaatsizlik edemezler.

3. Yanı sıra, velayet-i fakihe inanmayan veya veliyy-i fakih sıfatıyla toplumun idaresini üstlenmiş şahısta gerekli şartların olmadığını düşünen Müslümanlar ve de temelde İslam’ı kabul etmeyen ve dolayısıyla onun gereklerine bağlı olmayan gayri Müslim vatandaşlar, teorik inanç taşımama veya mefhumu örneğe tatbik etmeme nedeniyle, velayet-i fakihe pratik olarak muhalefet edemezler; çünkü böyle bir muhalefet, anayasaya muhalefet etmek olarak telaki edilecektir. Oysaki biz anayasanın milli misak olduğunu ve herkesin teorik olarak temellerini kabul etse ve eleştirse de ona uymakla yükümlü olduğunu bilmekteyiz.[4] Bu hususta daha fazla bilgi edinmek için, bu yanıtın genelinin iktibas edildiği Hz. Ayetullah Hadevi Tahrani’nin “Velayet Ve Diyanet” kitabını okumakla birlikte, kendisinin velayet-i fakih ile ilgili değişik sorulara yönelik verdiği yanıtları da aşağıdaki adreste gözden geçirebilirsiniz.

İlgili Başlıklar:

1. Soru: 39 (Site: 272) (Velayet-i Fakih Ve Mercilik)

2. Soru: 1439 (Site: 1445) (Velayet-i Fakihin Kapsamı)

3. Soru: 2121 (Site: 2262) (Velayet-i Fakih’in Yönetim Boyutları)



[1] Velayet-i fakih ve fakihin mutlak velayetinin manasını öğrenmek için, 1439 (Site: 1445) ve 3105 (Site: 3370) sayılı başlıklara müracaat edebilirsiniz.

[2] Hadevi Tahrani, Mehdi, Velayet Ve Diyanet, s. 63 – 64.

[3] a.g.e. s. 63 – 64.

[4] a.g.e. s. 129.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Köpek ve domuzun necis oldukları hakkında bir hadis söyleyebilir misiniz?
    14791 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/04/07
    Köpek ve domuzun necaseti hakkında Masum İmamlardan (a.s) elimize çeşitli rivayetler ulaşmıştır. Bu rivayetlerin bazılarında necis sözcüğü açıkça gelmiş bazılarında ise gelmemiştir. Açıkça gelmeyenlerden de köpek ve domuzun necis olmaları gereklilik babından anlaşılmaktadır. Böyle rivayetlerde köpeğin artığı veya domuzun insanın elbisesine değmesi hakkında İmamdan (a.s) sorular ...
  • İmam Hasan Askeri (a.s)’ın biyografisini anlatır mısınız?
    3319 Sire 2020/01/20
  • İslam devletinde medeni kurumların yeri nedir?
    7745 Düzenler 2010/12/04
    Toplumda halk kitleleriyle devlet arasındaki kuruluşlara medeni kurumlar denir. Köy ve şehirlerdeki kooperatifler, dernekler, spor kulüpleri ve birlikler (okul-aile birliği gibi) vb. medeni kurumlara örnek teşkil etmektedirler. Medeni kurumların varlığı halkçı düzenlerin temel özelliklerinden biridir. Bir işi ve mesleği olan herkes bu kurumlara üye olabilirler. Medeni kurumlar, toplumsal ...
  • Allah’ın fertlere evlat verme ve vermemedeki hikmeti nedir?
    70786 Eski Kelam İlmi 2011/09/21
    Yüce Allah âlim ve hikmet sahibidir. İlahi sünnet her işin sebepler kanalıyla gerçekleşmesini gerektirir. İlahi sünnetlerden bir tanesi de kendine has nedenler aracılığıyla neslin üremesidir. Tarih boyunca evlendikten sonra veya genel olarak veyahut uzun bir müddet süresince evlat sahibi olmayan birçok insan vardır. Bu fertler arasında ömründe hiçbir günaha ...
  • Kabirde soru ve sual nasıldır ve gayri Müslimler için hangi şekildedir?
    15342 Eski Kelam İlmi 2011/08/17
    Berzah sözlükte iki şey arasında yer alan perde ve engel anlamındadır. Istılahta ise Yüce Allah’ın dünya ve ahiret arasında karar kıldığı ve ölümden sonra insanın ilk menzili olan âleme denmektedir. Berzah âleminden kastedilen, kabir âlemidir; bu âlemde insan kıyamete dek özel bir tür yaşam sürecektir. Burada kabirden kastedilen şey ...
  • Kredi kartlarıyla alışveriş yapılması ve bu kartların nakit paraya çevrilmesinin hükmü nedir?
    6089 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/05/13
    Sorunuzun cevabını Ayetullah Hamenei’nin kalemi şu şekilde cevaplamıştır: Hesapta olan ve alışveriş yaparken ödediğiniz miktarın bir sakıncası yoktur. Ama hesabınızda karşılığı olmadan size kredi hesabı olarak verilen miktar; eğer borç şeklindeyse ve ona faiz geliyorsa, borcun kendisi sahih ama fazlası faiz sayılmaktadır ve haramdır. ...
  • Nazardan korunmak nasıl mümkündür?
    11551 Tefsir 2011/05/09
    Nazar, nefsin oluşturduğu tesirlerindendir ve onun inkar etmeğe bir delil yoktur. Hatta bazı hadiseler nazarın varlığına delil sayılır. Merhum Şeyh Abbas Kummi, nazardan korunmanın yolları hakkında Kalem Suresi'inin 51. ayetini okumayı tavsiye etmiştir. Bu ayetin nüzul sebebine bakıldığında onun nazara karşı etkili olduğu ...
  • Neden esir düşmüş evli kadınlar hakkında Müslümanlara helal olduğuna dair ayet nazil olmuştur?
    6495 Gayri Müslimlerle İlişki 2019/01/22
    Kutsal islam şeriati evli kadınlarla evlilik yapmayı haram bilmektedir. Bu hükümden sadece savaşta esir düşmüş ve belirli şartlara haiz olanlar istisna edilmiştir. Allah teala kafirlerden esir düşmüş esir kadınlar batıl inançlarından beraat ettikten sonra ve rahimleri önceki eşlerinden arınmış ise nikah kıymayı helal etmiştir. Başka bir tabirle ...
  • Niçin ezan Arapça okunmaktadır?
    32652 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2009/08/23
    Ezanın Arapça okunmasının gerekliliğinin en önemli delili ezanın bir ibadet oluşudur. Bu ibadet Peygamber-i Ekrem’in sünneti gereği olduğu gibi korunmuştur. Her ibadetin şekli ve biçimi Allah Teala’nın belirlediği, emrettiği şekilde olmalıdır. Buna ek olarak bu ibadetin asırlar boyunca tahriften uzak kalması, bozulmaması ve ...
  • Bir Müslümanın, Amerika’daki mahkemelere bir dava için başvurması caiz midir?
    6726 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2008/11/01
    Ayetullah Uzma Hamenei (r.a)’nin bürosunun cevabı:“Eğer kadının hakkını elde etmesi, gayri İslami mahkemelere başvurmasına bağlıysa, özellikle bu mahkemelere başvurmaması kadın için zorluk ve sıkıntıya sebep olacaksa; başvurmasında bir mani yoktur.”Hazreti Ayetullah-il Uzma Mekarim Şirazi (r.a)’nin bürosunun cevabı:“Hakkını elde edecek başka bir yolu olmaz ve bu mahkemelere başvurmak ...

En Çok Okunanlar