Gelişmiş Arama
Ziyaret
16912
Güncellenme Tarihi: 2012/05/19
Soru Özeti
Hz Meryem için cennetten yiyecek ve meyve gönderilmesi nasıl mümkündür? Cennette bulunanlar da dünyaya dönebilir mi?
Soru
1. Hz Meryem’e cennetten yiyecek ve meyve geldiği konusu doğru mudur? 2. Bu tür şeylerin cennetten yeryüzüne gelmesi nasıl mümkündür? Çünkü yüce Allah Kur’an’da cennetlik şeylerin sürekli ve ebedi olduğunu beyan etmektedir. Eğer cennetten bazı şeylerin yeryüzüne gelebileceğini kabul edersek, cennette bulunanlar da dünyaya gelebilir mi sorusu akla gelmektedir.
Kısa Cevap

Ayet ve hadislerde bulunan karine ve delillere binaen Hz Meryem’in yiyeceği direkt olarak ve maddi aracılar kullanılmaksızın Allah tarafından ve cennetten sağlanıyordu. İslami öğretiler esasınca, cennette insanların hayatı ebedi olacak, onlar cennetteki nimet ve lezzetlerden daimi olarak yararlanacak ve nimetler yenilenecektir. Bundan dolayı bu nimetler için bir son düşünülemez.  Ama doğal olarak her nimetten yararlanmak, bir tür onun sonu sayılır ve bu açıdan her ne kadar yenilense de o ebedi addedilemez. Bu esas uyarınca evvela, Meryem’in cennetlik yiyeceklerden istifade etmesi cennetlik nimetlerin ebedi oluşuyla çelişmez. İkincisi, onun yemeğinin berzah cennetinden sağlanmış olması muhtemeldir ve berzah cennetinden dünyaya dönüşün muhal olmadığı bilinmelidir. Ama dünyanın sona ermesi ve insanın son durumunun belirginleşmesiyle artık geri dönülebilecek bir dünya olmayacaktır.  

Ayrıntılı Cevap

Bu soru birkaç açıdan incelenmelidir:

1. Hz Zekeriya’nın (a.s) Hz Meryem’in (a.s) yanında gördüğü yiyecekler ona cennetten mi getirilmekteydi?

2. Cennetlik yiyecekler zorunlu olarak ebedi midir veya maddi dünyada bulunan eşyalar gibi değişim ve dönüşüme uğrar mı? 

3. İnsanların cennetten dünyaya dönmesi mümkün müdür yoksa mümkün değil midir?

Şimdi bu düzenle bu soruları cevaplıyoruz:

1. Birinci kısımla irtibatlı olarak şöyle söylemek gerekir: Kur’an Hz Meryem’in yiyeceği hakkında şöyle buyurmaktadır: Bunun üzerine Rabbi onu güzel bir şekilde kabul buyurdu ve onu güzel bir şekilde yetiştirdi. Zekeriya’yı da onun bakımıyla görevlendirdi. Zekeriya, onun bulunduğu bölmeye her girişinde yanında bir yiyecek bulurdu. “Meryem! Bu sana nereden geldi?” derdi. O da “Bu, Allah katından” diye cevap verirdi. Zira Allah, dilediğine hesapsız rızık verir.[1] Bu yiyeceğin ne tür bir yiyecek olduğu ve nereden Hz Meryem’e geldiği ayette belirtilmemiştir; lakin hadis kitaplarında nakledilen değişik rivayetlerden bu ilahi hanımın yiyeceğinin mevsim dışı meyveler olduğu ve Allah’ın izniyle onun mihrabının yanında yer aldığı anlaşılmaktadır.[2] Allah’ın sakınan kulunu bu şekilde ağırlaması hayret edilebilecek bir husus değildir. Ama bazı müfessirler (el- Menar yazarı gibi) rızık kelimesinden maksadın dünyadaki normal yiyecekler olduğuna inanmaktadır; zira İbn. Cerir’den nakledildiği üzere İsrail oğulları kıtlığa yakalanmıştı ve Hz Zekeriya (a.s), Hz Meryem’in (a.s) yaşamını temin edemiyordu. Bu esnada kura çektiler ve bu kura marangoz bir erkeğe çıktı. O, bir övünç vesilesi olarak Hz Meryem’in yiyeceğini temin etmeyi üstlendi. Hz Zekeriya (a.s) Hz Meryem’in (a.s) mihrabının yanına yaklaştığında belirtilen mevcut şartlarda böyle bir yiyeceğin varlığından dolayı şaşırıyor ve Hz Meryem onun sorusuna verdiği cevapta şöyle diyordu: “Bu Allah tarafındandır”; yani Allah imanlı bir erkeğin böyle zor şartlarda bu hizmete ilgi duymasını sağlamıştır. Bu tefsir, ne ayetteki karineler ve ne de ayet hakkında nakledilmiş rivayetler ile bağdaşmaktadır! Ayyaşi tefsirinde İmam Bakır’dan (a.s) şöyle bir rivayet nakledilmiştir: Bir gün Hz Peygamber (s.a.a) Hz Fatıma Zehra’nın (a.s) evine geldi. Bu esnada onun evinde birkaç gündür bir yiyecek görülmemişti. Aniden Hz Peygamber (s.a.a) onun yanında bir yiyecek gördü ve ondan bu yiyecek neredendir diye sordu.  Hz Fatıma (s.a) bu Allah tarafındandır; o istediğine hesapsızca bağışlar dedi. Hz Peygamber (s.a.a) şöyle buyurdu: Bu hadise Hz Meryem’in mihrabının yanına gelen ve orada özel bir yiyecek gören ve Hz Meryem’den bu yiyecek nerdendir diye soran ve Hz Meryem’in Allah tarafındandır diye cevap verdiği Hz Zekeriya’nın (a.s) hadisesi gibidir.[3] Elbette “ bir rızık” kelimesinden kastedilenin cennetlik yiyecek olduğu hususu ayetin köşe ve bucağında bulunan karinelerden de anlaşılmaktadır; zira evvela “bir rızık kelimesi genel bir şekilde zikredilmiş ve bu Hz Zekeriya (a.s) için rızkın özel ve tanınmayan bir şey olduğunu yansıtmaktadır. İkincisi, Hz Meryem’in “bu Allah tarafındandır” diyerek verdiği cevap bu konu için başka bir göstergedir. Üçüncüsü, sonraki ayette işaret edilen Hz Zekeriya’nın (a.s) heyecanlanması ve Allah’tan bir evlat talebinde bulunması da bu iddia için başka bir karine sayılır.”[4] Öte taraftan kelam ilminde fiilsel tevhit konusunda ispatlandığı üzere yüce Allah mutlak kudrete sahiptir ve yaratmak rızık, diriltmek, öldürmek, zenginlik, fakirlik, izzet, zillet, sağlık, hastalık vb. konular onun kudret elindedir; ama bazen feyizlendirmek normal sebepler aracılığıyla (insanın iradi ve iradi dışı sebepleriyle) gerçekleşir ve bazen de normal sebepler olmaksızın vuku bulur. Hz Adem ve Hz. Havva’nın yaratılışı ve diğer peygamberlerin gerçekleştirdiği mucizeler de bu türden sayılır ve olağanüstü addedilir. Aynı şekilde Hz Meryem’in rızkı da olağanüstü bir şekilde ve zahiri sebepler olmaksızın sağlanmaktaydı.[5]

Sorunuzun ikinci kısmıyla irtibatlı olarak da şöyle söylemek gerekir: Bugün maddi dünyada kabul edilmiş bir kaide mevcuttur ve bu kaide esasınca madde ve enerji hiçbir zaman yok olmaz, birbirine dönüşüverir ve değişik şekillerde zahir olur. Bu anlamıyla bu dünyada normal bir şekilde tüketilen bir yiyeceğin bir miktarı beden içinde enerji ve maddeye dönüştükten sonra, onun kalan kısmı insan bedeninden dışarıya atılmaktadır. Ama bunun maddeye dönüştürme yönünde geçerli tek sistem olduğuna dair her hangi bir delil mevcut bulunmamaktadır ve akli açıdan atılmış maddelerdeki mevcut mikrobun bertaraf edilmesi veya tüketilmiş tüm maddelerin enerjiye dönüştürüleceği başka bir sistemin göz önünde bulundurulması imkânsız değildir. Uhrevi âlem hakkında da bilinmelidir ki ayet ve rivayetler cennette insanın ebedi olarak yaşayacağına ve oradaki nimet ve lezzetlerin daimi olacağına işaret etmektedir. Bu, cennetliklerin yediği yiyeceklerin de daimi olması anlamına gelmez, bu konunun aksi yönünde deliller mevcuttur. Zeyd b. Erkam şöyle nakletmektedir: Ehlikitaptan bir şahıs Hz. Peygamberin (s.a.a) yanına geldi ve siz cennetliklerin yediklerine ve içtiklerine inanıyorsunuz diye söyledi. Hz Peygamber (s.a.a) evet diye buyurdu. Soru soran şahıs orada yenilen ve içilenler nasıl dışarı çıkmaktadırlar diye tekrar soru sordu. Hz Peygamber (s.a.a) şöyle buyurdu: “Bu maddeler bedenlerinden ter şeklinde ceylan kokusu gibi güzel bir koku şeklinde dışarıya çıkar.”[6] Başka bir ifadeyle cennetteki nimetler sonsuz değildir, ama onlarda değişim ve dönüşüm mümkündür. Belirtilen hususlar ve Allah’ın kudretini göz önünde bulundurmayla cennetlik türden yiyeceklerin bu dünyadaki seçilmiş bireylere verilmesi hiçbir sorun yaratmaz.

Cennetliklerin dünyaya dönmesi bağlamında sorunuzun üçüncü bölümü hakkında da şöyle söylemek gerekir: İslami metinlerde cennet ve cehennem hakkında en az iki mana göze çarpmaktadır: 

1. İnsanın ölmesiyle ve dünya berzahından başlayan cennet ve cehennem. Bir rivayette okuduğumuz üzere her insanın kabri ya kendisi için cennetten bir bahçe veya cehennemden bir çukur olacaktır.[7] Kur’an’da ölülerin dirilmesiyle ilgili hususlar göz önünde bulundurulduğunda[8], böyle bir cennetten insanın geri dönmesi mümkün gözükmektedir.

2. Borunun üflenmesi ve amellerin muhasebe edilmesinden sonra insanların gireceği cennet ve cehennem. Bu cennetten dışarıya çıkmak Kur’an-ı Kerim’in açıkça belirtmesiyle imkânsızdır[9] ve esasen artık kendisine dönülebilecek bir dünya mevcut olmayacaktır.

Cennet ile ilgili olarak aşağıdaki konuları okumanız yararlı olacaktır:

1. Hali hazırda cennet ve cehennemin varlığı, 101 (Site: 1798).

2. Cennet ve cehennemin hakikati, 1945 (Site: 1948).

3. Cennet nimetlerinin usandırmaması, 11270 (Site: tr11125).

 


[1] A’li İmran Suresi, 37. ayet.

[2] Meclisi, Muhammed Bakır, Biharu’l Envar, c: 14, s: 195, Müessesetu El- Vefa, Beyrut, 1404 h.k

[3] Arusiyi Huveyzi, Abdu Ali bin Cuma, Nuru’s Sakaleyn, c: 1, s: 333, İntişaratı İsmailiyan,çapı çaharum,Kum, 1415 h.k.

[4] Tefsiri Numune, c: 2, s: 530; Tefsiri El- Mizan, c: 3, s: 273 ve 274.

[5] Tefsiri Numune, c: 2, s: 530.

[6] Biharu’l Envar, c: 8, s: 149, hadis 82.

[7] Biharu’l Envar, c: 6, s: 214.

[8] A’li İmran Suresi, 49. ayet.

[9] Hicr Suresi, 48. ayet.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Neden felsefî ikinci makuller tür ve ayıraca sahip değildir? Mantıkî ikinci makuller de böyle midir?
    10086 İslam Felsefesi 2011/10/23
    Makul, felsefî bir terim olup zihne gelen şey anlamındadır ve hissedilenin yani hisle duyumsananın karşısında yer alır. Makul terimi bazen aklî suretler için, bazen dışarıda bir varlığı olmayan hususlar için ve bazen de hissedilmeyen ve soyut olan şeyler için kullanılır ki bu durumda makulden kasıt akıldır. Bizim konumuzda makulden ...
  • Bozgunculuğun bahsedildiği Kur’an ayetleri hangileridir?
    13595 Tefsir 2011/01/20
    Bozgunculuk ıslah karşısında olup her tahripkâr işe denir. Bundan dolayı noksanlık ve tahrip cihetinde yer alan her iş veya bireysel ve toplumsal meselelerdeki ifrat ve tefrit bozgunculuk sıfatıyla anılır. Kur’an-ı Kerim’in hedef ve misyonu insanları her türlü bozgunculuktan kurtarmaktır. Bu yüzden Kur’an-ı Kerim’in birçok ...
  • Hayız kanın özelliklerini görmedim diye kendi adet dönemimin içinde namaz kılabilir miyim?
    49297 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/05/19
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Masum olmayan bir kimse Allah’ın halifeliğinin örneği olabilir mi?
    7124 Eski Kelam İlmi 2011/01/20
    Allah’ın halifeliğinin örneklerine değinmeden önce Allah’ın halifesinin kim ve vasıflarının ne olduğunu açıklamak gerekir. Hilafet ve halifelik kavramının batınında halife kılanın halifede zuhur etmesi manası saklıdır ve halife ise halife kılan özneye kimliği bağlı olan kimsedir. Halifenin ondan ayrı bir mana ve hakikati yoktur. ...
  • Bir insanın mürtet olmasının hükmü şeriat hâkiminin hükmüne gerek duyar mı?
    8484 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/12
    Sorunuz büyük taklit mercilerinin bürolarından soruldu ve alınan cevapları aşağıda aktarıyoruz: Hz. Ayetullah Uzma Hamaney (ömrü uzun olsun): Mürtetlik şeriat hâkiminin hükmüne gerek duymaz. Eğer dinin gereklerinden birini inkâr etmek peygamberliği veya aziz İslam Peygamberini inkâr etmeyle veyahut şeriata bir noksanlıkta bulunmayla sonuçlanırsa, ...
  • İyi ve kötülerin birbirlerine karşı olan sevgi ve kini nasıldır?
    6393 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2011/11/12
    Sorunun açıklığa kavuşması için İmam Askeri’nin (a.s) hadisinin metnini hatırlatacağız. İmam Hasan Askeri (a.s) şöyle buyurmuşlardır: “İyilerin, iyilerle dostluğu, iyiler için sevaptır, kötülerin, iyilere muhabbeti, iyiler için büyüklüktür; kötülerin, iyilerle düşmanlığı, iyiler için süstür (ziynettir) ve iyilerin, kötülerle düşmanlığı, kütüler için rüsvalıktır.”[1] Buna ...
  • Zırar mescidinin anlamı nedir? Onun inşa edilme hikâyesi nedir?
    12235 tarihi Yerler 2012/03/12
    “Zırar” Arapçada mufaale babından olup bilerek[1] zarar verme[2] anlamına gelir. Kur’an-ı Kerim’de Tövbe suresinde Zırar mescidi macerasına işaret edilmiştir. Zırar mescidinin bu adla adlandırılmasının nedeni, bir grup münafığın İslam ve Müslümanlar aleyhine olan kendi kirli emellerini hayata geçirmek ve Hz. Peygamber ...
  • Melekler Âdem’in yaratılmasından önce Âdem’in bozgunculuk çıkaracağını nerden bilmekteydiler?
    12817 Tefsir 2011/06/20
    Meleklerin Âdem’in yaratılmasından önce Âdem’in bozgunculuk çıkaracağını nerden bildiği hususunda bir takım ihtimaller beyan edilmiştir:1. Lavh-i Mahfuz kanalıyla Âdem’in zürriyetinin yeryüzünde bozgunculuk çıkaracağı ve kan akıtacağı öğrenilmiştir. 2. İlahi haberler yoluyla öğrenilmiştir.3. Bu konu gerçekte meleklerin öngörüsüydü; çünkü onlar insanın bir takım tabii çelişkiler taşıyan toprak ...
  • Kur’an’ın nüzulu hangi yılda tamamlandı?
    15341 Kur’anî İlimler 2011/04/28
    Peygambere nazil olan son ayet ve son sure hakkındaki rivayetler farklıdır. Bazı rivayetlerde Peygambere (s.a.a) nazil olan son surenin Nasr suresi olduğunu söylenirken bazılarında da Beraet suresinin son sure olduğunu söylenmektedir. Yine bazı rivayetlerde Bakara suresinin 281. ayetinin son ayet olduğunu söylenirken bazılarında da ‘Bugün dininizi size ikmale ...
  • Bir mercii taklit etmede kendisinin rızası gerekli midir?
    5648 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/10/30
    Hz. Ayetullah Mehdi Hadevi Tahrani’nin bu husustaki görüşü şudur:Eğer şerî muteber yollardan (açık delil, şöhret ve vicdanî ilim) bir şahsın taklit için salahiyeti olduğu tespit edilirse, onu taklit etmek caiz olur ve kendisinin onayına gerek duyulmaz. Daha fazla bilgi edinmek için aşağıdaki adrese müracaat ediniz:

En Çok Okunanlar