Gelişmiş Arama
Ziyaret
51376
Güncellenme Tarihi: 2010/03/07
Soru Özeti
Hz. Adem (a.s)’ın çocukları kimlerle evlendiler?
Soru
Habil kiminle evlendi? Onlardan sonra insan nesli nasıl çoğaldı?
Kısa Cevap

Hz. Adem (a.s)’ın çocuklarının evlenmesi konusunda İslam alimleri arasında iki görüş vardır:

 

1-     O zamanlar Allah tarafından kız ve oğlan kardeşler arasında evlilik haram edilmemişti; çünkü insan neslinin bekası için bundan başka yol olmadığından birbirleriyle evlendiler.

2-     Mahremlerle evlenmek çirkin bir şey olduğundan Adem (a.s)’ın çocuklarının birbirleriyle evlenmeleri mümkün değildi. Adem (a.s)’ın çocukları yeryüzünde daha önce yaşayan başka nesillerin kızlarıyla evlendiler. Sonradan onların çocukları da amca çocukları oldular ve evlilik onların arasında gerçekleşti.

 

Bu iki görüşten birincisi el-Mizan tefsirinin yazarı Allame Tabatabai tarafından kabul edilmektedir.

Ayrıntılı Cevap

Hz. Adem (a.s)’ın çocuklarının kimlerle evlendiği sorusu eskiden beri sorulan bir sorudur. Acaba kendi kız kardeşleriyle mi evlendiler yoksa melek ve cinlerle mi evlendiler yahut başka insan nesliyle mi? Eğer kendi bacılarıyla evlendilerse bacı kardeşin evlenmeleri haram olduğu göz önüne alındığında böyle bir evlilik nasıl yorumlanabilir?

 

Bu konuda İslam alimleri arasında iki görüş vardır. Onların her biri Kur’an ve hadislerden deliller getirmişlerdir. Aşağıda her iki görüşü kısaca getiriyoruz:

 

1- Onlar kendi kız kardeşleriyle evlendiler. O zamanlar (yaratılışın başlangıcında) Allah tarafından kız ve oğlan kardeşler arasında evliliğin haram edilme kanunu yasanmamıştı. Öte yandan insan neslinin bekası için bundan başka çare olmadığından böyle bir evlilik gerçekleşti; zira kanun koyma hakkı Allah’a aittir. Nitekim Kur’an şöyle buyuruyor: ‘Hüküm yalnız Allah’ındır.’[1]

 

Bu konuda Allame Tabatabai şöyle diyor: ‘Adem ve Havva’nın yaratılmasından sonra ilk tabakanın evliliği, yani Adem ve Havva’dan hemen sonraki çocuklarda bacılarla kardeşler arasında olmuş ve Adem’in kızları kendi kardeşleriyle evlenmişlerdir. Zira o zamanlar bütün dünyada beşer neslinin çoğalması bu çocuklara bağlıydı… Dolayısıyla mesele (günümüzde bize şaşırtıcıda gelse de) teşrii (yasama) meselesi olduğu ve teşri’de yalnız Allah’ın elinde olduğu için böyle bir şeyin asla sakıncası yoktur. Binaenaleyh Allah bir ameli bir süre helal, bir süre sonrada haram edebilir.’[2]

 

Tefsir-i Nümune’de ise bu görüşe inanmanın muhtemel olduğu belirtilerek şöyle yazılmaktadır: ‘Geçici olarak ve zaruret gereği bir grup için o zamanlar böyle bir evliliğin mubah olmasının, onlardan sonra gelenler içinse ebede kadar haram olmasının sakıncası yoktur.’[3]

 

Bu görüşün taraftarları iddiaları için ayetlerden deliller getirmişlerdir. Örneğin Kur’an buyuruyor: ‘İkisinden (Adem ve Havva’dan) birçok kadın ve erkek türetip yayan…[4] ayeti gibi.

 

Buna ilave olarak Merhum Tabersi ‘İhticac’ adlı eserde İmam Seccad (a.s)’dan bu iddiayı teyit eden bir rivayet nakletmiştir.[5]

 

2- Mahremlerle evlenmek uygun olmayan bir şey olduğundan Adem (a.s)’ın çocuklarının birbirleriyle evlenmeleri mümkün değildi ve şer’an haramdır. Adem (a.s)’ın çocukları, dünyada daha önce yaşamış ama insan cinsinden başka bir nesilden kalan insanlarla evlendiler. Sonraları onların çocukları da amca çocukları oldular ve evlilik onların arasında gerçekleşti. Bu görüşü de bazı rivayetler teyit etmektedir. Zira Adem (a.s)’ın nesli yeryüzündeki ilk nesil değildi. Ondan (a.s) öncede yeryüzünde insan türleri yaşıyordu. Ancak bu görüş Kur’an ayetlerinin zahiriyle uyuşmamaktadır. Çünkü ayet-i kerimeye göre beşer nesli yalnızca Adem ve Havva’dan gelmiştir. Dolayısıyla bu tür rivayetler Kur’an’a uymadığından onları kabul edemeyiz.

 

Bu iddialardan şöyle bir sonuç alabiliriz: Kur’an ayetlerine göre Habil’le Kabil’in melek ya da cinlerle evlendiği görüşü de doğru değildir. Ayetin zahiri diyor ki, beşerin nesli yalnızca Adem ve Havva’dan türemiştir.[6] Onların dışında başkaları da arada olsaydı o zaman ‘O ikisi ve onlardan başkaları…’ diye buyurmalıydı.

 

Allame Tabatabai bu konuda şöyle diyor: ‘Şu andaki neslin insanları Adem ve eşine dayanmaktadır ve o ikisinden başka kimse bu neslin çoğalmasında etkin değildir.’[7]

 

Dolayısıyla ancak birinci görüşü destekleyen ve Kur’an’ın ayetleriyle uyuşan rivayetleri kabul edebiliriz.



[1] - Yusuf/40

[2] - el-Mizan (Farsça tercümeden), c.4, s.216

[3] - Tefsir-i Nümune, c.3, s.247

[4] - Nisa/1

[5] - el-İhticac, c.2, s.314

[6] - Nisa/1

[7] - el-Mizan (Farsça tercümeden), c.4, s.216

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Yemek yemek için ev sahibinden izin almak gerekir mi?
    6842 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/02/14
    İslami açıdan insanın yemeğinin helal ve pak olmasının yanı sıra mubah da olması gerekir yani o yemeğin sahibi de razı olmalıdır ve biz de onun razılığını bilmeliyiz. Başkalarını malını izinleri olmaksızın kullanmak haramdır. Ancak bir kimse başkasını yemek için evine davet etmiş yemek sofrasını açmış veya bir bağ sahibi ...
  • Bu asırda kızları köleliğe çekmek caiz midir?
    6938 Eski Kelam İlmi 2011/10/23
    Her şeyden önce köleliğin İslam dini tarafından temelleri atılan bir kurum olmadığını, bilakis bu fenomenin İslam’ın doğduğu çağda dünyanın tüm bölgelerinde yaygın olan bir realite olduğunu bilmeliyiz. İslam köle sahiplerine ciddi bir zarar vermeksizin ve mevcut toplumsal dengeyi ani ve hızlı bir girişimle ortadan kaldırmaksızın imkânların elverdiği ölçüde ve ...
  • Çocukken bir defa kız kardeşimin sütünü içmiş olan amcakızım ile evlenebilir miyim?
    7868 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/22
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Allah gerçekleşmeden önce insan amelini nasıl bilmektedir?
    6359 Eski Kelam İlmi 2011/08/21
    Bizim için böyle bir sorunun meydana gelmesinin sebebi, Allah ile zaman arasındaki bağı doğru anlamamamızdır. Allah ezeli, ebedi ve zaman üstüdür; yani Allah zamanı kuşatmıştır ve onunla sınırlı değildir. Esasen Allah geçmişte gelecek hakkında bilgi sahibidir diye bir şey söylememiz doğru değildir; çünkü Allah için geçmiş ve gelecek diye ...
  • Eğer birisi ramazan ayında tutmamış orucunu bir sonraki ramazan ayına kadar kaza etmezse hükmü nedir?
    6682 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2015/09/14
    sorunuzun üç sureti var: biz mercii taklitlerin görüşlerini dikkati nazarda tutarak sorununuzun her bir suretini ayrı ayrı cevaplandırırız. Bir: eğer hastalıktan ötürü orucunu tutmamış ve hastalığı bir sonraki ramazana kadar devam etmişse, tutmamış oruçlarının kazası farz değildir ve her gün yerine yaklaşık on sir (750 gram) denkliğinde ...
  • Eğer bir kız ve erkek evlenmeyi kararlaştırırlarsa ve aralarında ilişki olursa, ama erkek ahdine vefa göstermez ve kızı terk ederse günah işlemiş sayılır mı?
    9322 Pratik Ahlak 2011/08/21
    İslam ahit ve anlaşma dini olup ahde vefa göstermeyi müminlerin alamet ve sıfatlarından biri saymaktadır. Peygamber-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyurmaktadır: Müminler şart ve taahhütlerine bağlıdır.[1] Maalesef bazı insanlar bu önemli hususa bağlı değildir ve menfaat, heves ve arzularının ...
  • Ben hastayım ve cep haclığımı da babamdan alıyorum. Bunun dışında param yoktur ki orucumun kefaretini verebileyim, Acaba yine orucumun kefaret üzerimde farz mıdır? Bu senenin kefaret miktarı kaç tümendir?
    6170 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/14
    Fukahanın (fıkıh âlimleri) fetvası esasınca orucunu kasten (amdi olarak) ve her hangi bir mazereti olmaksızın yiyen bir kimse üç çeşit kefaretten birisini seçmek arasında muhayyerdir. Birincisi: Bir köle azat etmek. Günümüz dünyasında köle konusu mevcut olmadığından dolayı bu şık kendiliğinden devre dışı kalıyor.
  • İmam Ca'fer Sadık'a göre Kur'an karisinin özellikleri
    12688 Kur’anî İlimler 2011/07/19
    İmam Cafer Sadık (a.s) Kur'an karisi için bir takım özellikler ve vasıflar zikretmiştir. Bu cümleden şu vasıfları zikredilebilir: Ehl-i Beyt'in velayetini bilmesi, Kur'an'ı doğru okuması, Kur'an'ı okurken ondan etkilenmesi, abdestli olması, doğru bir kimse olması ve yağcılıktan uzak durması, Kur'an'a karşı tevazu ve huşu göstermesi, ilim öğrenmek yolunda çaba göstermesi, ...
  • Hangi surede hay ve kayyum sıfatları yer almaktadır?
    17459 Tefsir 2010/11/08
    Hay ve kayyum Yüce Allah’ın iki zatî sıfatıdır. “Hay” “diri” manasında ve “kayyum” da “zatıyla kaim olan ve başkalarının kendisiyle kaim olduğu varlık” anlamındadır. Bu iki sıfat beraber bir şekilde Kur’an surelerinin üç ayetinde yer almaktadır:1. Bakara suresi 255. ayet: “
  • Dinin afetleri nelerdir?
    12217 Din Felsefesi 2010/08/22
    Din, kendisinde hata, yanlış, hasar ve afetin yer alamayacağı kutsî ve ilahî bir olgudur. Hata ve yanlış yapma beşerî hususlarla ilgilidir. Din ve dindarlığın hasarlarını bilme bahsindeki hasar ve afet, dinin hakikatiyle ilgili değildir. Bilakis insanların dine bakış tarzları, insanın dini anlama ve telaki etme şekli, ...

En Çok Okunanlar