Gelişmiş Arama
Ziyaret
9258
Güncellenme Tarihi: 2009/10/18
Soru Özeti
Acaba humsu ve seyitlere ait olan hakkı taklit merciinin izni olmadan ödemek caiz mi?
Soru
Seyitlerin hakkını muhtaç olan seyitlere teslim yerine onlara borç olarak vermek caiz mi? Çünkü bu yolla birçok insanın sorunu halledilmiş olur? Acaba kişi kendi humsunu kendi taklit merciinin izni olmadan kendi akrabalarından veya diğer tanıdıklarından muhtaç olan kimselere verebilir mi?
Kısa Cevap
Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız.
Ayrıntılı Cevap

Humusun sözcük anlamı beşte birdir. Fıkıhta insanın ziraat, meslek, ticaret, hizmet vb. yollardan elde ettiği kazançların beşte birini Allah yolunda belirlenen yerlere vermesidir.

Humus İslami farizalardan biridir. Kur’an cihat emrinin yanı sıra humsu da söz konusu kılmıştır.

Bu hükmün birçok sırları ve hikmetleri vardır. Bu hikmetlerden bazıları şöyledir:

1- Humus İslam yönetiminin başında yer alan İmam’ın harcamaları için gerekli kaynağı sağlamaktadır. Bu yüzden hadislerde humusdan “yönetim hakkı” olarak yad edilmiştir.

2- Yüce Allah İslam Peygamber’inin saygınlığı korumak için Haşimi soyuna mensup fakirlerin geçiminin humus yoluyla temin edilmesini ön görmüş ve onların payını kendi ve Peygamberi’nin payıyla bir arada zikretmiştir. Böylece onların sıkıntı duymalarını ve tahkir olmalarını önlemiştir.

3- İmam yapmak istediği hayır işlerin kaynağını bu kaynaktan temin etmektedir.

4- Humus, onu ödeyen kimsenin manevi kemali için bir vesile sayılır. Çünkü bu onun mala düşkünlüğünü önlemekte ve Allah yolunda kendi imkanlarını harekete geçirmesi için bir alıştırma sayılmaktadır.

5- Humus dinin ihyası ve İslami yönetimin gerçekleşmesi için farz olmuştur.

Humus Teslim Edileceği Yer:

Humus İmam’a ve seyitlere tahsis edilmiştir. Gaybet döneminde gerekli şartları taşıyan müçtehide verilir.

Yukarıdaki soruyla ilgili olarak Taklit mercilerinin fetvaları şöyledir:

İmam Humeyni: Humusu kendi taklit merciine veya kemiyet ve nitelik açısından kendi merciiyle aynı harcamayı humus için öngören bir müçtehide verebileceği gibi taklit merciinin izin verdiği yerlerde harcayabilir.[1]

Ayetullah Uzma Hameni: Humusu Müslümanların veliyi emrine veya onun vekiline vermelidir. Eğer kendi taklit merciinin fetvasına göre amel ederse yükümlülüğü üzerinde kalkar.[2]

Ayetullah Fazıl, Ayetullah Nuri, Ayetullah Mekarim, Ayetullah Behcet ve Ayetullah Vahid: İmam aleyhisselam’ın payını kendi taklit merciine veya kemiyet ve nitelik yönünden harcamada kendi taklit mercii ile aynı harcamayı öngören müctehide vermelidir. Yine taklit merciinin izin verdiği yerde de harcayabilir. Seyitlere ait olan payı da ihtiyaten farz olarak kendi taklit merciinin izniyle seyitlere verebilir.[3]

Ayetullah Tebrizi: İmam’ın payını kendi taklit merciine vermeli veya onun izin verdiği bir yerde harcamalıdır. Eğer kendi taklit merciinden başka bir müçtehide vermek isterse kendi taklit merciinden izin almalıdır. Seyitlere ait olan payı da doğrudan seyitlerin kendisine vermelidir.[4]

Ayetullah Sistani: İmam’ın payını kendi taklit merciine vermeli veya onun izin verdiği bir yerde harcamalıdır. İhtiyaten farz olarak verdiği mercii a’lem ve genel durumlardan haberdar birisi olmalıdır. Seyitlerin payını onların kendisine verebilir.[5]

Ayetullah Safi: İmam’ın payını kendi taklit merciine ya da kendi mercii ile harcamada kemiyet ve nitelik yönünden aynı yönteme sahip olan müçtehide vermelidir. Taklit merciinin izin verdiği yerde de harcayabilir. Seyitlerin payını ise onların kendisine verebilir.[6]

Hatırlatma: Humus iki bölüme ayrılır: Onun yarısı İmam’ın payı ve yarısı da seyitlerin (Haşimilerin) payıdır. Ayetullah Sistani, Tebrizi ve Safi seyitlerin payını vermede müçtehitten izin almayı gerekli bilmiyorlar.



[1] Tevzihu’l-Mesail-i Meraci c. 2 M. 1834

[2] Hamenei, Ecvibetu’l-Mesail s. 1004 ve 1002

[3] Tevzihu’l-Mesail-i Meraci c. 2 M. 1830; Nuri Tevzihu’l-Mesail M. 1830;

Vahit, Tevzihu’l-Mesail, M. 1843

[4] Tevzihu’l-Mesail-i Meraci c. 2 M. 1834

[5] Ade.

[6] Ade.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Ölen ve cenazesi geç defnedilen bir ferdin ruhu nasıl bir duruma girer?
    31081 Eski Kelam İlmi 2012/01/18
    Kur’an-ı Kerim’den istifade edildiği kadarıyla, Yüce Allah ölenlerin ruhunu özel bir âlemde korumaktadır ve geç defnedilme durumunda ruha bir zarar gemlememektedir; bununla birlikte rivayetlere göre, cenazenin çabuk defnedilmesi icap eder. ...
  • Acaba Hz. Masume (s.a) mezarının ziyareti için özel bir gusül mevcut mudur?
    6150 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/08/20
     Bazı Taklit Mercileri İmamların Haremlerine girmek ve ziyaret etmek için gusül almayı müstehap bilmektedirler. Diğer bazı taklit mercileri ise bu ziyaretler için gusül’ün müstehap oluşunu rivayet açısından sabit bilmemekte şöyle buyurmaktalar: Eğer bir kimse ziyaret için gusül almak isterse bunu reca (sevap ümidi) ile ...
  • Miraç nedir? Hz. Muhammed’in (s.a.a) dışında da bir peygamber miraca gitmiş midir?
    22418 Eski Kelam İlmi 2011/12/10
    Miraç, Arapça’da göğe çıkmak için kullanılan vasıta demektir. Rivayet ve tefsirlerde ise Peygamberimizin (s.a.a) fiziki olarak Mekke’den Beytu’l-Mukaddes’e gitmesine, oradan göğe çıkmasına, sonrada tekrar Mekke’ye dönmesine miraç denmektedir. Rivayetlerden anlaşıldığı kadarıyla Resulullah’ın (s.a.a) dışında herhangi bir peygamber miraca gitmemiştir; sadece Hz. Süleyman, Hz. İdris ve Hz. İsa ...
  • Şia ile sünninin evlenmesi caiz midir?
    47244 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/02/28
    Continue... ...
  • Şia Hz. Ali(a.s)'ın faziletlerini ispatlamada Ehl-i Sünnet'in mütevatir hadislerine dayanabilir mi?
    7463 Masumların Siresi 2011/06/21
    Tevatür yalan üzere anlaşmaları mümkün olmayan büyük bir kalabalığın bir konuyu nakletmelerine denir. Biz inanıyoruz ki Hz. Ali'nin faziletleri ve onun imameti hakkındaki nas tevatürle sabittir. Bunu Şia'nın hadis ve tarih kaynaklarının yanı sıra Ehl-i sünnetin kitaplarından ve sahabilerin hadislerini nakleden eserlerden istifade ediyoruz. Buna göre bizim bu konuyla ilgili ...
  • hangi sınıra kadar kocasına itaat etmelidir? Erkek onu yolculuğa mecbur edebilir mi?
    10470 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/01/18
    Hz. Ayetullah Hadevi Tahrani’nin belirtilen soru hakkındaki cevabının açıklaması şudur:Kadın cinsel doyum konusunda erkeğe itaat etmelidir ve erkek evden çıkmayı yasaklarsa bu durumda kendisi evden çıkamaz. Elbette evlilik hayatının farz ve haramlarla yetinmeyle sorundan yoksun olmasının imkânsız olduğuna dikkat edilmelidir. Ama ahlaka riayet etmek evliliğin pekişmesi ve tatlılığını ...
  • Peygamber Efendimize (s.a.a) göre başkalarına hediye vermenin adabı nasıldır?
    17497 هدیه 2012/05/19
    Hediye vermek ve almak Peygamber Efendimizin (s.a.a) ameli siresinde vardı. Ama Peygamber Efendimizden (s.a.a) gelen rivayetler esasınca hediye verme işi kendi ve diğerlerine meşakkat ve zahmeti beraberinde getirmemelidir; zira bu işteki hedef ünsiyet ve ülfet oluşturmaktır ve eğer onun adap ve şartlarına riayet edilmezse uygun olan neticeye ...
  • Geçici evlilikte iddet beklemenin felsefesi nedir?
    8946 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2009/10/18
    Kadın yaise ise iddet beklemesine gerek yoktur. Yaiseden kasıt Kureyişli ise altmış ve Kureyşli değilse elli yaşını doldurmuş olmasıdır. Kısır olan kadın yaise sayılmaz, bu yüzden evlendikten sonra iddet beklemesi gerekir.Bu hükmün felesefesine gelince ayet ve rivayetlerde hükümlerin bütün ...
  • İslam’la Hıristiyanlık arasındaki Allah’ın oğlunun olması ve olmaması meselesindeki tezat ve zıtlık nasıl giderilebilir?
    8453 Eski Kelam İlmi 2010/06/12
    Müslümanlar, Tevhid suresi gereğince Allah-u Teala’nın kimseyi doğurmadığına ve kimseden doğmadığına inanmaktalar. Bu inanç bütün tevhidi dinlerde vardır. Hz. İsa’nın (a.s) dinide bu kaidenin dışında değildir; zira bütün semavi dinler akıl ve fıtrat üzerine kuruludur. Allah-u Teala’nın varlık aleminin yaratıcısı ve hiçbir şeye muhtaç olmadığı konusu akıl ...
  • İslam’ın Tebliğ Yöntemi Nasıldı?
    12515 Masumların Siresi 2011/08/17
    Tebliğ mesaj iletmek anlamındadır. Tüm ilahî peygamberlerin ve özellikle de yüce İslam Peygamberinin misyonu insanları karanlıklardan nura yöneltmek olduğundan, İslam’da tebliğ Allah’ın mesajını kullarına ulaştıran bir vesile olarak çok önemlidir. İslam’da tebliğ yöntemleri sözlü, yazılı ve amelî olarak üç kısma ayrılabilir. Bu her üç kısmın da değişik türleri vardır. ...

En Çok Okunanlar