Gelişmiş Arama
Ziyaret
6317
Güncellenme Tarihi: 2012/07/24
Soru Özeti
Şia tüm yaratıkların Şii imamların eliyle hesaba çekileceğine mi inanıyor?
Soru
Şii âlim Hürr Amuli şöyle demektedir: Tüm yaratıkların hesabı Şii imamlarının eliyle gerçekleşecektir. (Kitabu’l Fusul el- Muhimme fi Usulu’l Eimme c. 1, s. 446)
Kısa Cevap

Eğer bir kimse bir grubun bağımsız olarak ve ilahi izin olmaksızın yaratıkları hesaba çekebileceğine ve onları cezalandırıp veya ödüllendirebileceğine inanırsa, çok açık olduğu üzere bu inanç dini kültür ve öğretiler ile bağdaşmaz. Artı bu Allah’ın öznesel tevhidi ile de çelişir. Ama bir kimse özel, seçilmiş ve muhlis kılınmış kimselerden bir grubun bağımsız olmadan Allah’ın izniyle yaratıkların hesabına bakabileceğine ve onlar için ceza veya ödül tayin edeceğine inanırsa, bu mümkün bir husus sayılır ve bu bağlamda hiçbir akli ve şer’i engel mevcut değildir. Tüm ömrünü Allah’ın dini için sarf etmiş ve bu yolda can ve mal da dahi olmak üzere her şeyinden geçmiş Hüseyin bin Ali (a.s)  gibi şahısların ödüllendirilmesi için Allah’ın kullarının hesabını onlara devretmesinin ve onların da ilahi adalet esasınca yargıda bulunmasının önünde ne gibi bir engel vardır?

Ayrıntılı Cevap

Cevaba geçmeden önce soruda bulunan bir iphamın incelenmesi gerekmektedir. Soruda yer alan imkânsızlığın gerçeklik makamıyla mı yoksa olasılık konusuyla mı irtibatlı olduğu belli değildir. Başka bir ifadeyle soruda belirtilmeyen husus şudur: Allah’tan dışında bir başka kimsenin O’nun kullarının hesabına bakmasının olasılığı mevcut mudur? Yahut bu iş imkânsız mıdır? Her halükarda soru Şii imamlarının konum ve yeri ile ilintilidir. Bu yüzden biz iki bölüme de değinecek ve bu bölümleri inceleyeceğiz.

Gerçeklik ve olasılık konusunda iki ihtimal düşünülebilir:

A. Bazılarının bağımsız olarak ve Allah’ın izni olmaksızın (Allah’ın iradesinin enleminde) Allah’ın kullarının hesabına bakabilmesi ve onlar için ceza ve ödül tayin edebilmesi.

Çok açık olduğu üzere dini kültür ve öğretiler hakkında azıcık bir bilgisi olan bir kimse böyle bir bakışı kabul etmez. Buna ek olarak bu Allah’ın öznesel tevhidi ile de çelişir; bu yüzden hiçbir mümin bu söze inanamaz.

B. Özel, seçilmiş ve muhlis kılınmış kişilerden bir grubun bağımsız bir şekilde değil, bilakis Allah’ın izni ile (Allah’ın iradesinin boylamında) O’nun kullarının hesabına bakması ve onlar için ceza ve ödül tayin etmesi. Bu mümkün ve kabul edilebilir bir görüştür ve de bunun önünde hiçbir akli ve şer’i bir engel bulunmamaktadır. Lakin ispatlama ve gerçekleşme konusunda kapsamlı ve yeterli cevaba ulaşmak için birkaç noktaya dikkat etmemiz gerekmektedir:

1. İlk bakışta bağımsız olarak tüm işlerin Allah’ın elinde olduğu ve başka hiçbir varlığın bu işte Allah ile ortak olmadığı şüphesizdir.[1]   

2. Her ne kadar Allah yalnız başına tüm mümkün işleri yapmaya güç yetirebilse ve O’nun iradesiyle her şey gerçekleşebilse de[2] O’nun sünnet ve yöntemi işlerin özel yol ve mecrasında gerçekleşmesini gerektirir; bu yüzden bu işler O’nun yaratıklarına bırakılır. Bundan dolayı Allah’ın dünya ve ahirette elçi ve memurları olduğunu ve birçok işin onlara devredildiğini görmekteyiz; örneğin biz ölüm ve hayatın Allah’ın elinde olduğunu bilmemize rağmen Kur’an’da Allah can alma işini ölüm meleğine[3] veya başka bir yerde meleklere[4] isnat etmektedir.

Zekeriyya’ya (a.s) Yahya’yı (a.s) müjdeleme hakkında Allah vasıtasız bir şekilde bu işi yapabilirdi, ama biz bir meleğin bu iş için görevlendirildiğini ve bu hususta şöyle buyrulduğunu gözlemlemekteyiz: Zekeriya mabette namaz kılarken melekler ona, “Allah sana, kendisinden gelen bir kelimeyi (İsa’yı) doğrulayıcı, efendi, nefsine hâkim ve salihlerden bir peygamber olarak Yahya’yı müjdeler” diye seslendiler.[5] Kur’an ve rivayetlerde bunun birçok benzeri mevcuttur. Belirtilen hususlara binaen bu amelin özel bir grup tarafından yapılması ve onun kabullenilmesi sorunlu ve zor bir husus değildir. Allah’ın tüm ömrünü onun dini için sarf etmiş ve bu yolda hiçbir şeyini esirgememiş ve hatta can ve mal da dâhil olmak üzere her şeyinden geçmiş Hüseyin bin Ali (a.s)[6] gibi kimselere yönelik kadirşinaslıkta bulunmak için kullarının hesabını kendilerine devretmesi ve onların da ilahi adalet esasınca yargıda bulunmalarının ne gibi bir sakıncası vardır. Ehlisünnet kardeşlerin kaynaklarında “يوم ندعو كل أناس بإمامهم” ayeti şerifesinin tefsirinde Hz. Peygamber (s.a.a) ve Hz Ali’den (a.s) şöyle nakledilmiştir: İslam Peygamberi (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Herkes kendi zamanının imamı, rabbinin kitabı ve peygamberinin sünneti ile çağrılır.”[7] Aynı şekilde Hz Ali’nin (a.s) şöyle buyurduğu nakledilmiştir: “Herkes kendi zamanının imamı ile çağrılır.”[8] Bundan dolayı Şiilerin bu inancına ne gibi bir eleştiri ve tenkit yöneltilebilir? Kur’an’da Allah, Hz. Peygamber ve müminlerin insanların işlerini gözetleyen kimseler sıfatıyla zikredildiğini hatırlatmak[9] gerekir ve rivayetlerimizde müminlerin imamlar olduğu tefsir edilmiştir.[10] Bu ayet, benzeri ve ayetlerle ilgili nakledilmiş rivayetlere binaen, kulların amellerini gözetleyen bir kimseden ya tanık veya hesap alan hâkim sıfatıyla istifade edilmesi gerekir.  Bazı rivayetlerde bu meselenin bazı hikmetleri de beyan edilmiştir. İmam Sadık’tan (a.s) “وَ عَلَى الْأَعْرافِ رِجالٌ يَعْرِفُونَ” ayetinin tefsiri hakkında şöyle bir rivayet nakledilmiştir: “Her ümmetin zamanının imamı onları hesaba çeker ve imamlar kendi dost ve düşmanlarını çehre ve simalarından tanır. “وَ عَلَى الْأَعْرافِ رِجالٌ يَعْرِفُونَ” diye Allah’ın buyurduğu ayetin manası budur.”[11]  Kumi’nin naklettiği üzere İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her ümmetin hesabını onun zamanının imamı yapar ve imamlar kendi dost ve düşmanlarını tanır. Nitekim şöyle buyurmuştur: “و على الاعراف رجال يعرفون كلّا بسيماهم” bunlar imamlardır. O halde o gün dostlarının amel defterini onların sağ eline ve düşmanlarının amel defterini de kendilerinin sol eline verirler. Birinci fırka cennete ve ikinci fırka ise cehenneme gider.”[12]

 


[1] Kehf Suresi, 26. ayet.

[2] Yasin Suresi, 82. ayet: Bir şeyi dilediği zaman, O’nun emri o şeye ancak “Ol!” demektir. O da hemen oluverir.

[3] Secde Suresi, 11. ayet: De ki: “Sizin için görevlendirilen ölüm meleği canınızı alacak, sonra Rabbinize döndürüleceksiniz.”

[4] Enfal Suresi, 50. ayet: Melekler, kâfirlerin yüzlerine ve artlarına vura vura ve “haydi tadın yangın azabını” diyerek canlarını alırken bir görseydin.

[5] A’li İmran Suresi, 39. ayet.

[6] Dinveri, Ebu Hanife Ahmet bin Davut, Ahbaru’t Tuval, Mehdevi Damğani, Mahmud, s. 298 – 308, Tahran, Neşri Ney, çapı çaharum, 1371 h.ş.

[7] Suyuti, Celalu’d Din, Eddurru’l Mensur fi tefsiri’l Me’sur, c. 4, s. 194, Naşir Kitaphane-i Ayetullah Mer’aşi Necefi, Kum, 1404 h.k.

[8] Kurtubi, Muhammed bin Ahmet, El- Camiu’l Ahkami’l Kur’an, c. 11, s. 297, İntişaratı Nasır Hosro, Tahran, çapı evvel, 1364 h.ş.

[9] Tövbe Suresi, 105. ayet: De ki: “Çalışın, yapın. Yaptıklarınızı Allah da, Resûlü de, müminler de göreceklerdir. Sonra gaybı da, görülen âlemi de bilen Allah’ın huzuruna döndürüleceksiniz. O da size bütün yapmakta olduğunuz şeyleri haber verecektir.”

[10] Kuleyni, Kâfi, c. 1, s. 219, çapı çaharum, Daru’l Kutubu’l İslamiye, Tahran, 1365 h.ş.

[11] Meclisi, Muhammed Bakır, Biharu’l Envar, c. 27, s. 315, müessese-i El-vefa, Beyrut, 1404 h.k.

[12] Kumi, Ali bin İbrahim, Tefsiri’l Kumi, c. 1, s. 231, Daru’l Kitap, Kum, çapı çaharum, 1367 h.ş.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Yemek yemek için ev sahibinden izin almak gerekir mi?
    6842 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/02/14
    İslami açıdan insanın yemeğinin helal ve pak olmasının yanı sıra mubah da olması gerekir yani o yemeğin sahibi de razı olmalıdır ve biz de onun razılığını bilmeliyiz. Başkalarını malını izinleri olmaksızın kullanmak haramdır. Ancak bir kimse başkasını yemek için evine davet etmiş yemek sofrasını açmış veya bir bağ sahibi ...
  • Bu asırda kızları köleliğe çekmek caiz midir?
    6938 Eski Kelam İlmi 2011/10/23
    Her şeyden önce köleliğin İslam dini tarafından temelleri atılan bir kurum olmadığını, bilakis bu fenomenin İslam’ın doğduğu çağda dünyanın tüm bölgelerinde yaygın olan bir realite olduğunu bilmeliyiz. İslam köle sahiplerine ciddi bir zarar vermeksizin ve mevcut toplumsal dengeyi ani ve hızlı bir girişimle ortadan kaldırmaksızın imkânların elverdiği ölçüde ve ...
  • Çocukken bir defa kız kardeşimin sütünü içmiş olan amcakızım ile evlenebilir miyim?
    7868 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/22
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Allah gerçekleşmeden önce insan amelini nasıl bilmektedir?
    6359 Eski Kelam İlmi 2011/08/21
    Bizim için böyle bir sorunun meydana gelmesinin sebebi, Allah ile zaman arasındaki bağı doğru anlamamamızdır. Allah ezeli, ebedi ve zaman üstüdür; yani Allah zamanı kuşatmıştır ve onunla sınırlı değildir. Esasen Allah geçmişte gelecek hakkında bilgi sahibidir diye bir şey söylememiz doğru değildir; çünkü Allah için geçmiş ve gelecek diye ...
  • Eğer birisi ramazan ayında tutmamış orucunu bir sonraki ramazan ayına kadar kaza etmezse hükmü nedir?
    6682 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2015/09/14
    sorunuzun üç sureti var: biz mercii taklitlerin görüşlerini dikkati nazarda tutarak sorununuzun her bir suretini ayrı ayrı cevaplandırırız. Bir: eğer hastalıktan ötürü orucunu tutmamış ve hastalığı bir sonraki ramazana kadar devam etmişse, tutmamış oruçlarının kazası farz değildir ve her gün yerine yaklaşık on sir (750 gram) denkliğinde ...
  • Eğer bir kız ve erkek evlenmeyi kararlaştırırlarsa ve aralarında ilişki olursa, ama erkek ahdine vefa göstermez ve kızı terk ederse günah işlemiş sayılır mı?
    9322 Pratik Ahlak 2011/08/21
    İslam ahit ve anlaşma dini olup ahde vefa göstermeyi müminlerin alamet ve sıfatlarından biri saymaktadır. Peygamber-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyurmaktadır: Müminler şart ve taahhütlerine bağlıdır.[1] Maalesef bazı insanlar bu önemli hususa bağlı değildir ve menfaat, heves ve arzularının ...
  • Ben hastayım ve cep haclığımı da babamdan alıyorum. Bunun dışında param yoktur ki orucumun kefaretini verebileyim, Acaba yine orucumun kefaret üzerimde farz mıdır? Bu senenin kefaret miktarı kaç tümendir?
    6170 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/14
    Fukahanın (fıkıh âlimleri) fetvası esasınca orucunu kasten (amdi olarak) ve her hangi bir mazereti olmaksızın yiyen bir kimse üç çeşit kefaretten birisini seçmek arasında muhayyerdir. Birincisi: Bir köle azat etmek. Günümüz dünyasında köle konusu mevcut olmadığından dolayı bu şık kendiliğinden devre dışı kalıyor.
  • İmam Ca'fer Sadık'a göre Kur'an karisinin özellikleri
    12688 Kur’anî İlimler 2011/07/19
    İmam Cafer Sadık (a.s) Kur'an karisi için bir takım özellikler ve vasıflar zikretmiştir. Bu cümleden şu vasıfları zikredilebilir: Ehl-i Beyt'in velayetini bilmesi, Kur'an'ı doğru okuması, Kur'an'ı okurken ondan etkilenmesi, abdestli olması, doğru bir kimse olması ve yağcılıktan uzak durması, Kur'an'a karşı tevazu ve huşu göstermesi, ilim öğrenmek yolunda çaba göstermesi, ...
  • Hangi surede hay ve kayyum sıfatları yer almaktadır?
    17459 Tefsir 2010/11/08
    Hay ve kayyum Yüce Allah’ın iki zatî sıfatıdır. “Hay” “diri” manasında ve “kayyum” da “zatıyla kaim olan ve başkalarının kendisiyle kaim olduğu varlık” anlamındadır. Bu iki sıfat beraber bir şekilde Kur’an surelerinin üç ayetinde yer almaktadır:1. Bakara suresi 255. ayet: “
  • Dinin afetleri nelerdir?
    12217 Din Felsefesi 2010/08/22
    Din, kendisinde hata, yanlış, hasar ve afetin yer alamayacağı kutsî ve ilahî bir olgudur. Hata ve yanlış yapma beşerî hususlarla ilgilidir. Din ve dindarlığın hasarlarını bilme bahsindeki hasar ve afet, dinin hakikatiyle ilgili değildir. Bilakis insanların dine bakış tarzları, insanın dini anlama ve telaki etme şekli, ...

En Çok Okunanlar