Gelişmiş Arama
Ziyaret
82328
Güncellenme Tarihi: 2010/06/17
Soru Özeti
Gayri meşru (zina) yollarla doğan çocuklar hakkında kuranın görüşü nedir?
Soru
Gayri meşru (zina) yollarla doğan çocuklar hakkında kuranın görüşü nedir?
Kısa Cevap
şeri olamayan evlilikle doğan çocuklar ya zina çocuğudur (gayri meşru ve zina yoluyla doğan çocuklar gibi) ya şüphe çocuğudur (kişi kendi hanımıdır sanısıyla başka bir hanımla cinsel ilişkide bulunmuş ve bu cinsel ilişkiden doğan çocuğa veledi şüphe deniliyor).
Kuranı kerim ve masumlardan (a.s.) gelen rivayetlerde beyan edilen şu ki;  gayri meşru yollardan doğan çocuklar, hayatını, kerametini, öğretim ve eğitimini sınırlandırmadan bazı toplumsal meziyetlerden mahrum bırakılıyor. Örneğin; böylesi çocuklar okusalar da taklidi mercii olamıyor, cemaat imamı olamıyor, gayri meşru olan baba ve annesi ondan ve o da onlardan irs götüremiyor. Ama veledi şüphe cemaat imamı olabiliyor anne ve babadan onlar da ondan irs götürebiliyorlar.
 
Ayrıntılı Cevap
Şer’i olamayan evlilikle doğan çocuklar ya zina çocuğudur (gayri meşru ve zina yoluyla doğan çocuklar gibi) ya şüphe çocuğudur (yani kişi kendi hanımıdır sanısıyla bir hanımla cinsel ilişkide bulunmuş ve bu cinsel ilişkiden doğan çocuğa veledi şüphe deniliyor).[1]
Zina çocuğu: kuranı kerimde bir şekilde zina yoluyla dünyaya gelen çocukları mezemmet (kötüleyen) bazı ayetler var olmaktadırlar. Aşağıdaki ayet gibi: “Yemin edip duran, aşağılık, daima kusur arayıp kınayan, durmadan söz taşıyan, iyiliği hep engelleyen, saldırgan, günaha dadanmış, kaba saba; bütün bunların ötesinde bir de soysuz olan kimseye mal ve oğulları vardır diye, sakın boyun eğme”.[2] Ayetin orijinalinde “zenim” kelimesi geçiyor: “utullin, bade zalike zenim”, bazı rivayetlerde “zenim”den maksat veledi zina; (halk tarafından babası bilinmeyen kimse) yani zina yoluyla doğan kimsedir.[3]
Kuranı kerimde zina büyük günahlardan sayılmaktadır. Zira Allah u Teâlâ şöyle buyurmaktadır: “Onlar, Allah ile beraber başka bir ilâha kulluk etmeyen, haksız yere, Allah'ın haram kıldığı cana kıymayan ve zina etmeyen kimselerdir. Kim bunları yaparsa ağır azaba uğrar. Kıyamet günü onun azabı kat kat artırılır ve horlanmış olarak orada ebedî kalır”.[4] Kuranda veya rivayetlerde işlenen günahların faili için şiddetli ceza belirtilen günahlar büyük günah sayılmaktadır.[5] İslam dini gayri meşru yolla doğan çocukların hayatını, kerametini, öğretimini, eğitimini yok etmeden bu çocuğu bazı toplumsal imtiyazlardan mahrum ediyor ki bir nevi bu günahı işleyen baba ve anneleri bu çirkin günahtan alı koymak içindir.[6]
 
Veledi Zina’nın Fıkıhsal Hükümleri
Ama İslam fakihleri tarafından kur’an ve rivayetlerden istihraç edilen şey şu; böylesi çocuklar bazı fıkıhsal hükümlere maruz kalacaklardır ki burada bu hükümlere ve zımnen bu bağlamda var olan rivayetlere işaret edeceğiz:
  1. Kur’an’ı kerim kanuni ve şer’i itibarla çocuğu şeri ve İslami kurallar çerçevesinde yapılan evlilikle dünyaya gelene münhasır kılmıştır. Zina yoluyla dünyaya gelen çocuğu anne ve babaya ait olduğunu kabul etmiyor. O ikisinden irs götürmüyor ve ondan irs götürülmüyor.[7] 
Örneğin İmam Cafer Sadıktan (as.) zina yapıp kendisinden doğan çocuk hakkında sormuşlar, İmam cevaben şöyle buyuruyor: “ondan irs götürülmüyor ve Allah’ın resulü  (s.aa.) şöyle buyurdu: …zina çocuğu irs götürmüyor…”.[8]
  1.  Eğer veledi zina evlenir ve ondan çocuk dünyaya gelirse onun çocuğu irs babında zikir edilen irs hükümlerine uygun bir şekilde kendi babasından irs götürebiliyorlar.[9]
  2. Eğer seyit olan bir kimseden, işlediği zinadan cinayetinden çocuk doğarsa Haşim’i olmayan bir kimse ona zekat veremez ama Haşeminin zekatı ona verile biliniyor.[10]
  3. Zina yoluyla dünyaya gelen çocuk taklidi mercii olamıyor.[11] 
  4. Bu çocuk cuma[12] ve cemaat namazının[13] imamı olamıyor. İmam Muhammed Bakırdan şöyle nakledilmiştir: kimse vacip namazlarında veledi zinaya tabi olamıyor.[14]
  5. Böylesi çocuğun vereceği şahadet kabul görülmez.[15] Bir rivayette şöyle nakil edilmiş: birisi İmam Sadıktan (as) veledi zinanın vereceği şahadet hakkında sordu? İmam caiz değildir cevabını verdi.[16]
Ama veledi şüphe hakkında beyan edildiği gibi durum farklıdır. Bu nedenle veledi zinanın hükümleri veledi şüpheye cari olmuyor. Bu esasa binaen:
  1. Cuma ve cemaat imamlığını veledi şüphe yapabiliyor.[17]
  2. Veledi şüphe hem irs götürebiliyor hem kendisinden irs götürülüyor.[18]
 

[1] Behai, Behauddin Muhammed b. Hüseyin Amili; Saveci, Nizam b. Hüseyin “Camia-i Abbasi ve Tekmili An (el Muhaşi)”, baskı, 1, muhakkik ve musahih: Muhallati Hairi, Şeyh Ali, Tahran: Müesesei Menşurati Ferehani, c. 2, s. 280.
[2] Kalem 10-13.
[3] Bahrani, seyit Haşemi, “el – Burhan fi Tefsiri Kuran”, baskı, 1, Tahran: bunyad-i biset, 1416, kameri, c. 5, s. 458.
[4] Furkan, 68 – 69.
[5] [5] Behai, Behauddin Muhammed b. Hüseyin Amili; Saveci, Nizam b. Hüseyin “Camia-i Abbasi ve Tekmili An (el Muhaşi)”, baskı, 1, muhakkik ve musahih: Muhallati Hairi, Şeyh Ali, Tahran: Müesesei Menşurati Ferehani, c. 2, s. 268.
[6] Caferi şeyh Muhammed Taki, “Resaili Fıkhi”, baskı, 1, müesesei menşurati keramet, 1419 kemeri, s. 182.
[7] “Tefsiri el – Mizan”, farsça tercüme, c. 2, s. 471.
[8] Küleyni, ebu Cafer Muhammed b. Yakup, “el- Küleyni”, baskı 4, Tahran: darul kutubul İslamiye, 1407 h. Kameri, c. 7, s. 163.
[9] “Tevziül Mesail (el –Mehşi lil imam el Humeyni)”, c. 2, s. 752, mesaili ihtisasi, Fazıl, Mesele-i 2957, müesesei en-nerşri el-islami et-tabiatu, li cemaatil müderrisin, baskı 8, 1424 kameri.
[10] “el-Gayetul Kusva fi Tecümeti el Urvetil Vusta”, c. 2, s. 229.
[11] El – Muhaddis el Kumi, Şeyh Abbas, “el Gayetul Kusva fi Tercümetil Urvatil Vuska, baskı, 1, menşurat-i subh-i piruzi, 1423, kameri, c. 1, s. 9, mesele 20.
[12] Caferiyan, Resul, “Devazde Risalei Fıkhi Derbare Nemaz Cuma”, s. 154.
[13] Kummi, şeh Saduk, Muhammed b. Ali Babevey, “Men la Yahduruhul Fakihe”, baskı, 2, Kum: defteri intşarati islami vavesbete bı camiatul müderrisin havze ilmiye-i kum, 1413 kameri, c. 1, s, 378, hadis no: 1104.
[14]Kummi, şeh Saduk, Muhammed b. Ali Babevey, “Men la Yahduruhul Fakihe”, c. 1, s. 378 hadis no: 1104.
[15] Tusi, ebu Cafer, Muhammed b. Hasan, “en – Nihayetu fi Muceredil fıkhi ve el-Fetava”, baskı 2, Beyrut: darul kutubil arabi, 1400, h.k. s. 327,
[16] Abi, Fazıl, Hasan b. Ebi Talip Yusufi, “Keşfur rumuz fi Şarhi muhtasarin Nafii”, baskı 3, Kum: defteri intşarati islami vavesbete bı camiatul müderrisin havze ilmiye-i kum, 1417 kameri, c. 2, s, 523.
[17] Ali Usfur el Bahrani, el Hüseyin . Muhammed, “Sidadul İbad ve Reşadul İbad”, baskı 1, Kum: el Mehallati, 1421, kameri, s. 142; el Amili, Cevat, “Miftahul Kerame fi Şerhi Kvaidil Allame”, baskı, 1, Kum: defteri intşarati islami vavesbete bı camiatul müderrisin havze ilmiye-i kum, 1419 kameri, c. 10, s, 14.
[18] En- Neraki, Ahmet, “Müsteneduş Şia fi Ahkamiş Şeria”,baskı, 1, Kum: müesesei alul beyt aleyhumusselam li ihyai et-turas, c. 19, s. 440.
Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Yemek yemek için ev sahibinden izin almak gerekir mi?
    6842 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/02/14
    İslami açıdan insanın yemeğinin helal ve pak olmasının yanı sıra mubah da olması gerekir yani o yemeğin sahibi de razı olmalıdır ve biz de onun razılığını bilmeliyiz. Başkalarını malını izinleri olmaksızın kullanmak haramdır. Ancak bir kimse başkasını yemek için evine davet etmiş yemek sofrasını açmış veya bir bağ sahibi ...
  • Bu asırda kızları köleliğe çekmek caiz midir?
    6938 Eski Kelam İlmi 2011/10/23
    Her şeyden önce köleliğin İslam dini tarafından temelleri atılan bir kurum olmadığını, bilakis bu fenomenin İslam’ın doğduğu çağda dünyanın tüm bölgelerinde yaygın olan bir realite olduğunu bilmeliyiz. İslam köle sahiplerine ciddi bir zarar vermeksizin ve mevcut toplumsal dengeyi ani ve hızlı bir girişimle ortadan kaldırmaksızın imkânların elverdiği ölçüde ve ...
  • Çocukken bir defa kız kardeşimin sütünü içmiş olan amcakızım ile evlenebilir miyim?
    7868 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/22
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Allah gerçekleşmeden önce insan amelini nasıl bilmektedir?
    6359 Eski Kelam İlmi 2011/08/21
    Bizim için böyle bir sorunun meydana gelmesinin sebebi, Allah ile zaman arasındaki bağı doğru anlamamamızdır. Allah ezeli, ebedi ve zaman üstüdür; yani Allah zamanı kuşatmıştır ve onunla sınırlı değildir. Esasen Allah geçmişte gelecek hakkında bilgi sahibidir diye bir şey söylememiz doğru değildir; çünkü Allah için geçmiş ve gelecek diye ...
  • Eğer birisi ramazan ayında tutmamış orucunu bir sonraki ramazan ayına kadar kaza etmezse hükmü nedir?
    6682 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2015/09/14
    sorunuzun üç sureti var: biz mercii taklitlerin görüşlerini dikkati nazarda tutarak sorununuzun her bir suretini ayrı ayrı cevaplandırırız. Bir: eğer hastalıktan ötürü orucunu tutmamış ve hastalığı bir sonraki ramazana kadar devam etmişse, tutmamış oruçlarının kazası farz değildir ve her gün yerine yaklaşık on sir (750 gram) denkliğinde ...
  • Eğer bir kız ve erkek evlenmeyi kararlaştırırlarsa ve aralarında ilişki olursa, ama erkek ahdine vefa göstermez ve kızı terk ederse günah işlemiş sayılır mı?
    9322 Pratik Ahlak 2011/08/21
    İslam ahit ve anlaşma dini olup ahde vefa göstermeyi müminlerin alamet ve sıfatlarından biri saymaktadır. Peygamber-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyurmaktadır: Müminler şart ve taahhütlerine bağlıdır.[1] Maalesef bazı insanlar bu önemli hususa bağlı değildir ve menfaat, heves ve arzularının ...
  • Ben hastayım ve cep haclığımı da babamdan alıyorum. Bunun dışında param yoktur ki orucumun kefaretini verebileyim, Acaba yine orucumun kefaret üzerimde farz mıdır? Bu senenin kefaret miktarı kaç tümendir?
    6170 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/14
    Fukahanın (fıkıh âlimleri) fetvası esasınca orucunu kasten (amdi olarak) ve her hangi bir mazereti olmaksızın yiyen bir kimse üç çeşit kefaretten birisini seçmek arasında muhayyerdir. Birincisi: Bir köle azat etmek. Günümüz dünyasında köle konusu mevcut olmadığından dolayı bu şık kendiliğinden devre dışı kalıyor.
  • İmam Ca'fer Sadık'a göre Kur'an karisinin özellikleri
    12688 Kur’anî İlimler 2011/07/19
    İmam Cafer Sadık (a.s) Kur'an karisi için bir takım özellikler ve vasıflar zikretmiştir. Bu cümleden şu vasıfları zikredilebilir: Ehl-i Beyt'in velayetini bilmesi, Kur'an'ı doğru okuması, Kur'an'ı okurken ondan etkilenmesi, abdestli olması, doğru bir kimse olması ve yağcılıktan uzak durması, Kur'an'a karşı tevazu ve huşu göstermesi, ilim öğrenmek yolunda çaba göstermesi, ...
  • Hangi surede hay ve kayyum sıfatları yer almaktadır?
    17459 Tefsir 2010/11/08
    Hay ve kayyum Yüce Allah’ın iki zatî sıfatıdır. “Hay” “diri” manasında ve “kayyum” da “zatıyla kaim olan ve başkalarının kendisiyle kaim olduğu varlık” anlamındadır. Bu iki sıfat beraber bir şekilde Kur’an surelerinin üç ayetinde yer almaktadır:1. Bakara suresi 255. ayet: “
  • Dinin afetleri nelerdir?
    12217 Din Felsefesi 2010/08/22
    Din, kendisinde hata, yanlış, hasar ve afetin yer alamayacağı kutsî ve ilahî bir olgudur. Hata ve yanlış yapma beşerî hususlarla ilgilidir. Din ve dindarlığın hasarlarını bilme bahsindeki hasar ve afet, dinin hakikatiyle ilgili değildir. Bilakis insanların dine bakış tarzları, insanın dini anlama ve telaki etme şekli, ...

En Çok Okunanlar