Gelişmiş Arama
Ziyaret
86227
Güncellenme Tarihi: 2010/06/17
Soru Özeti
Gayri meşru (zina) yollarla doğan çocuklar hakkında kuranın görüşü nedir?
Soru
Gayri meşru (zina) yollarla doğan çocuklar hakkında kuranın görüşü nedir?
Kısa Cevap
şeri olamayan evlilikle doğan çocuklar ya zina çocuğudur (gayri meşru ve zina yoluyla doğan çocuklar gibi) ya şüphe çocuğudur (kişi kendi hanımıdır sanısıyla başka bir hanımla cinsel ilişkide bulunmuş ve bu cinsel ilişkiden doğan çocuğa veledi şüphe deniliyor).
Kuranı kerim ve masumlardan (a.s.) gelen rivayetlerde beyan edilen şu ki;  gayri meşru yollardan doğan çocuklar, hayatını, kerametini, öğretim ve eğitimini sınırlandırmadan bazı toplumsal meziyetlerden mahrum bırakılıyor. Örneğin; böylesi çocuklar okusalar da taklidi mercii olamıyor, cemaat imamı olamıyor, gayri meşru olan baba ve annesi ondan ve o da onlardan irs götüremiyor. Ama veledi şüphe cemaat imamı olabiliyor anne ve babadan onlar da ondan irs götürebiliyorlar.
 
Ayrıntılı Cevap
Şer’i olamayan evlilikle doğan çocuklar ya zina çocuğudur (gayri meşru ve zina yoluyla doğan çocuklar gibi) ya şüphe çocuğudur (yani kişi kendi hanımıdır sanısıyla bir hanımla cinsel ilişkide bulunmuş ve bu cinsel ilişkiden doğan çocuğa veledi şüphe deniliyor).[1]
Zina çocuğu: kuranı kerimde bir şekilde zina yoluyla dünyaya gelen çocukları mezemmet (kötüleyen) bazı ayetler var olmaktadırlar. Aşağıdaki ayet gibi: “Yemin edip duran, aşağılık, daima kusur arayıp kınayan, durmadan söz taşıyan, iyiliği hep engelleyen, saldırgan, günaha dadanmış, kaba saba; bütün bunların ötesinde bir de soysuz olan kimseye mal ve oğulları vardır diye, sakın boyun eğme”.[2] Ayetin orijinalinde “zenim” kelimesi geçiyor: “utullin, bade zalike zenim”, bazı rivayetlerde “zenim”den maksat veledi zina; (halk tarafından babası bilinmeyen kimse) yani zina yoluyla doğan kimsedir.[3]
Kuranı kerimde zina büyük günahlardan sayılmaktadır. Zira Allah u Teâlâ şöyle buyurmaktadır: “Onlar, Allah ile beraber başka bir ilâha kulluk etmeyen, haksız yere, Allah'ın haram kıldığı cana kıymayan ve zina etmeyen kimselerdir. Kim bunları yaparsa ağır azaba uğrar. Kıyamet günü onun azabı kat kat artırılır ve horlanmış olarak orada ebedî kalır”.[4] Kuranda veya rivayetlerde işlenen günahların faili için şiddetli ceza belirtilen günahlar büyük günah sayılmaktadır.[5] İslam dini gayri meşru yolla doğan çocukların hayatını, kerametini, öğretimini, eğitimini yok etmeden bu çocuğu bazı toplumsal imtiyazlardan mahrum ediyor ki bir nevi bu günahı işleyen baba ve anneleri bu çirkin günahtan alı koymak içindir.[6]
 
Veledi Zina’nın Fıkıhsal Hükümleri
Ama İslam fakihleri tarafından kur’an ve rivayetlerden istihraç edilen şey şu; böylesi çocuklar bazı fıkıhsal hükümlere maruz kalacaklardır ki burada bu hükümlere ve zımnen bu bağlamda var olan rivayetlere işaret edeceğiz:
  1. Kur’an’ı kerim kanuni ve şer’i itibarla çocuğu şeri ve İslami kurallar çerçevesinde yapılan evlilikle dünyaya gelene münhasır kılmıştır. Zina yoluyla dünyaya gelen çocuğu anne ve babaya ait olduğunu kabul etmiyor. O ikisinden irs götürmüyor ve ondan irs götürülmüyor.[7] 
Örneğin İmam Cafer Sadıktan (as.) zina yapıp kendisinden doğan çocuk hakkında sormuşlar, İmam cevaben şöyle buyuruyor: “ondan irs götürülmüyor ve Allah’ın resulü  (s.aa.) şöyle buyurdu: …zina çocuğu irs götürmüyor…”.[8]
  1.  Eğer veledi zina evlenir ve ondan çocuk dünyaya gelirse onun çocuğu irs babında zikir edilen irs hükümlerine uygun bir şekilde kendi babasından irs götürebiliyorlar.[9]
  2. Eğer seyit olan bir kimseden, işlediği zinadan cinayetinden çocuk doğarsa Haşim’i olmayan bir kimse ona zekat veremez ama Haşeminin zekatı ona verile biliniyor.[10]
  3. Zina yoluyla dünyaya gelen çocuk taklidi mercii olamıyor.[11] 
  4. Bu çocuk cuma[12] ve cemaat namazının[13] imamı olamıyor. İmam Muhammed Bakırdan şöyle nakledilmiştir: kimse vacip namazlarında veledi zinaya tabi olamıyor.[14]
  5. Böylesi çocuğun vereceği şahadet kabul görülmez.[15] Bir rivayette şöyle nakil edilmiş: birisi İmam Sadıktan (as) veledi zinanın vereceği şahadet hakkında sordu? İmam caiz değildir cevabını verdi.[16]
Ama veledi şüphe hakkında beyan edildiği gibi durum farklıdır. Bu nedenle veledi zinanın hükümleri veledi şüpheye cari olmuyor. Bu esasa binaen:
  1. Cuma ve cemaat imamlığını veledi şüphe yapabiliyor.[17]
  2. Veledi şüphe hem irs götürebiliyor hem kendisinden irs götürülüyor.[18]
 

[1] Behai, Behauddin Muhammed b. Hüseyin Amili; Saveci, Nizam b. Hüseyin “Camia-i Abbasi ve Tekmili An (el Muhaşi)”, baskı, 1, muhakkik ve musahih: Muhallati Hairi, Şeyh Ali, Tahran: Müesesei Menşurati Ferehani, c. 2, s. 280.
[2] Kalem 10-13.
[3] Bahrani, seyit Haşemi, “el – Burhan fi Tefsiri Kuran”, baskı, 1, Tahran: bunyad-i biset, 1416, kameri, c. 5, s. 458.
[4] Furkan, 68 – 69.
[5] [5] Behai, Behauddin Muhammed b. Hüseyin Amili; Saveci, Nizam b. Hüseyin “Camia-i Abbasi ve Tekmili An (el Muhaşi)”, baskı, 1, muhakkik ve musahih: Muhallati Hairi, Şeyh Ali, Tahran: Müesesei Menşurati Ferehani, c. 2, s. 268.
[6] Caferi şeyh Muhammed Taki, “Resaili Fıkhi”, baskı, 1, müesesei menşurati keramet, 1419 kemeri, s. 182.
[7] “Tefsiri el – Mizan”, farsça tercüme, c. 2, s. 471.
[8] Küleyni, ebu Cafer Muhammed b. Yakup, “el- Küleyni”, baskı 4, Tahran: darul kutubul İslamiye, 1407 h. Kameri, c. 7, s. 163.
[9] “Tevziül Mesail (el –Mehşi lil imam el Humeyni)”, c. 2, s. 752, mesaili ihtisasi, Fazıl, Mesele-i 2957, müesesei en-nerşri el-islami et-tabiatu, li cemaatil müderrisin, baskı 8, 1424 kameri.
[10] “el-Gayetul Kusva fi Tecümeti el Urvetil Vusta”, c. 2, s. 229.
[11] El – Muhaddis el Kumi, Şeyh Abbas, “el Gayetul Kusva fi Tercümetil Urvatil Vuska, baskı, 1, menşurat-i subh-i piruzi, 1423, kameri, c. 1, s. 9, mesele 20.
[12] Caferiyan, Resul, “Devazde Risalei Fıkhi Derbare Nemaz Cuma”, s. 154.
[13] Kummi, şeh Saduk, Muhammed b. Ali Babevey, “Men la Yahduruhul Fakihe”, baskı, 2, Kum: defteri intşarati islami vavesbete bı camiatul müderrisin havze ilmiye-i kum, 1413 kameri, c. 1, s, 378, hadis no: 1104.
[14]Kummi, şeh Saduk, Muhammed b. Ali Babevey, “Men la Yahduruhul Fakihe”, c. 1, s. 378 hadis no: 1104.
[15] Tusi, ebu Cafer, Muhammed b. Hasan, “en – Nihayetu fi Muceredil fıkhi ve el-Fetava”, baskı 2, Beyrut: darul kutubil arabi, 1400, h.k. s. 327,
[16] Abi, Fazıl, Hasan b. Ebi Talip Yusufi, “Keşfur rumuz fi Şarhi muhtasarin Nafii”, baskı 3, Kum: defteri intşarati islami vavesbete bı camiatul müderrisin havze ilmiye-i kum, 1417 kameri, c. 2, s, 523.
[17] Ali Usfur el Bahrani, el Hüseyin . Muhammed, “Sidadul İbad ve Reşadul İbad”, baskı 1, Kum: el Mehallati, 1421, kameri, s. 142; el Amili, Cevat, “Miftahul Kerame fi Şerhi Kvaidil Allame”, baskı, 1, Kum: defteri intşarati islami vavesbete bı camiatul müderrisin havze ilmiye-i kum, 1419 kameri, c. 10, s, 14.
[18] En- Neraki, Ahmet, “Müsteneduş Şia fi Ahkamiş Şeria”,baskı, 1, Kum: müesesei alul beyt aleyhumusselam li ihyai et-turas, c. 19, s. 440.
Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Cemaat namazında saf nasıl tutulur? Hareket etmek namazı batıl eder mi?
    12279 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/03/07
    Karşılaştığınız olay (cemaat namazında saf oluşturmak) fıkıh kitaplarındaşöyle anlatılır:  1- Me’mum imamdan önde olmamalıdır.[1]2- Me’mum bir erkek ise imamın ...
  • Beyin ölümünden sonra organ bağışı hakkında taklit mercilerinin görüşünün ne olduğunu öğrenmek istiyorum.
    5981 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/12
    Aşağıdaki cevaplar taklit mercilerinin bürolarından alınmıştır: Hz. Ayetullah Uzma Hamaney’in (Ömrü uzun olsun) Bürosu:Eğer diğer hastaları tedavi etmek için söz konusu hastaların beden organlarından istifade etmek kendilerinin ölümlerini çabuklaştırır ve hayatlarının noktalanmasına neden olursa, caiz değildir. Bu ...
  • Allah bir işi yapamayacak kadar güçsüz müdür ve bir başkasının O’nun işini yapması gerekir mi?
    7555 Eski Kelam İlmi 2012/06/23
    Bu soruda dile getirilen iddia ve varsayım şudur: Her nerede Allah’ın zatı bir işi yapmaya güç yetirebiliyorsa O’nun kendisi bu işi yapar ve eğer buna güç yetiremezse sebeplerden istifade eder. Allah’ın her işe güç yetirebildiğini bildiğimizden dolayı O’nun fillinin nedenler kanalıyla gerçekleşmesi muhaldir ve her kim bir ...
  • Öldürmenin çeşitlerini ayrıntılarıyla anlatınız.
    6619 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/03/03
    Öldürme, çeşitli yönlerden kısımlara ayrılabilir. Aşağıda kısaca onlara değiniyoruz:1- Haklı ve haksız olarak öldürme.2- Öldürmenin ne zaman yapıldığı3- Öldürmenin idamla, silahla veya sopayla olması, yine taşlanmak ve diğer şekillerde cezaları yönünden gerçekleşmesi. 4- Öldürmenin kasıtlı, kasıtlıya ...
  • İnsanın üstünlüğünü tehdit eden amiller nelerdir?
    7493 Pratik Ahlak 2012/01/23
    Kur’an-ı Kerim’in bakışında gerçekte insanın insanî makam ve üstünlükten düşmesine neden olan ahlakî düşüş, değişik etkenlere bağlıdır: Bir grup Kur’an ayeti, insanların gaflet, akıl ve düşünceyi kullanmama ve bunların gerekleriyle amel etmeme nedeniyle insanî üstünlüklerini yitirdiğini beyan etmektedir. Başka Kur’an ayetleri ise nefis hevesi ve dünya sevgisini ...
  • Kur’an’da Hz. Muhammed’in (s.a.a) adı kaç defa zikredilmiştir?
    17590 Kur’anî İlimler 2011/05/21
    Yüce İslam Peygamberi Hz. Muhammed’in (s.a.a) adı Kur’an’da dört defa gelmiş ve aşağıdaki surelerde zikredilmiştir:1. Ali İmran, 144. Ayet: “Muhammed, ancak bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler gelip geçmiştir. Şimdi o ölür veya öldürülürse gerisin geriye (eski dininize) mi döneceksiniz? Kim gerisin geriye dönerse, Allah’a hiçbir zarar ...
  • Hazreti Muhsin Kimdir ve nasıl şehit edildi, onun katili kimdir?
    33885 تاريخ بزرگان 2012/09/20
    Şia ve ehlisünnetin rivayet ve tarihi kaynaklara göre hazreti Muhsin (a.s.) Hz. Ali ve hazreti Fatma’nın çocuklarındandır. Ömer veya Kunfüz hazreti Fatma’yı (a.s.) duvar ile kapı arasına sıkıştırdı ve onun bu işi o kadar şiddetli ve baskısı o denli bastırıcı idi ki o hazretin kaburgalarının kırılmasına ve ...
  • Şüphesine itina etmemesi gereken kesirü’ş-şekk, şüphelerinin hiç birisine mi itina etmemelidir?
    7487 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/02/15
    ‘Kesirü’ş-Şekk’in (Çok Şüphe Edenin) şüphesi yoktur.’ kaidesine göre çok şüphe eden kimse şüphesine itina etmemelidir. Fakihlerin çoğuna göre bu kaide sadece namaza özgü olmayıp, abdest, gusül ve teyemmüm gibi namazın mukeddamatını da kapsarken hac, muameleler, itikatlar gibi terkipli ibadetleri de içine almaktadır. Bu görüşte olanlar ‘Kesirü’ş-Şekkin şüphesi ...
  • Bidat ve onun İslam’daki ölçüsü nedir?
    9155 Eski Kelam İlmi 2010/11/08
    “Bidat” sözlükte yeni ve geçmişi olmayan iş manasındadır. Istılahta ise “dinde olmayan bir şeyi dine sokmak” anlamındadır; yani din ve şeraitin bir cüzü olmayan ve de hiçbir İslam kanun ve buyruklarıyla uyuşmayan bir şeyi dine isnat etmektir. Bu yüzden İslam’ın tümel buyruklarını yeni ve modern hususlara ...
  • Peygamberden (s.a.a) gelen kırk hadis ezberleme hakkındaki rivayetler sahih midir? Bu kırk hadisin ölçütlerini söyleyiniz.
    12558 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/02/15
    Şii[1] ve bazı sünni[2] kaynaklarda çeşitli ibarelerle İslam Peygamberinden (s.a.a) ‘Erbain’ diye meşhur olan hadiste, kırk hadis ezberlemeye önemle tavsiye edilmiştir. Örneğin: ‘Ümmetimdem kim, halkın ihtiyaç duyduğu hadislerimden kırkını ezberlerse Allah ...

En Çok Okunanlar