Gelişmiş Arama
Ziyaret
76437
Güncellenme Tarihi: 2010/07/05
Soru Özeti
Kur'an'da geçen "salat" kavramından maksat nedir?
Soru
Kur'an-i Kerim'de çok geçen "salat" kavramından maksat nedir? Müminlerin salatı nasıl olmalıdır? Allah ve meleklerin salatının anlamı nedir?
Kısa Cevap

"Salat" kelimesi çeşitli anlamlarda kullanılır, bu cümleden olmak üzere Müslümanların yerine getirdikleri özel ibadet, ibadet yeri ve dua sayılabilir. Bu da salat sözcüğünün Yüce Allah veya Müslümanlarca değişik manalara atanmasından kaynaklanmıştır.

Kur'an'da yer alan ayetlere baktığımızda eğer "salat" veya "salavat" sözcüğü Allah hakkında kullanılırsa rahmet göndermek anlamındadır, namaz kılmak veya Allah'ın hitap ettiği kişiye dua etmesi anlamını taşımaz, eğer melekler veya müminlere isnat edilirse rahmet dilemek ve dua etmek anlamındadır.

Ayrıntılı Cevap

Kur'an-i Kerim'de salat kökünden ve bu kökten türemiş kelimelerden çok yararlanılmış ve her biri belli anlamda kullanılmıştır. Bu manaları şöyle sıralayabiliriz:

1- Müslümanların yerine getirdikleri özel ibadet:

Kur'an'da bu sözcüğün kullanışının çoğu, İslam'ın doğuşundan sonra salat kavramının kazandığı bu anlama aittir. Örneğin:

- "الَّذینَ یُؤْمِنُونَ بِالْغَیْبِ وَ یُقیمُونَ الصَّلاةَ وَ مِمَّا رَزَقْناهُمْ یُنْفِقُونَ".[1]

- "وَ أَقِیمُوا الصَّلاةَ وَ آتُوا الزَّکاةَ وَ ارْکَعُوا مَعَ الرَّاکِعِینَ".[2]

- "وَ إِذا نادَیْتُمْ إِلَى الصَّلاةِ اتَّخَذُوها هُزُواً وَ لَعِباً ذلِکَ بِأَنَّهُمْ قَوْمٌ لا یَعْقِلُونَ".[3]

 

2- İbadet yeri:

Hac suresinin 40. ayetinde yer alan salavat kelimesi ibadet yeri anlamında kullanılmıştır.

- "الَّذینَ أُخْرِجُوا مِنْ دِیارِهِمْ بِغَیْرِ حَقٍّ إِلاَّ أَنْ یَقُولُوا رَبُّنَا اللَّهُ وَ لَوْ لا دَفْعُ اللَّهِ النَّاسَ بَعْضَهُمْ بِبَعْضٍ لَهُدِّمَتْ صَوامِعُ وَ بِیَعٌ وَ صَلَواتٌ وَ مَساجِدُ یُذْکَرُ فیهَا اسْمُ اللَّهِ کَثیراً وَ لَیَنْصُرَنَّ اللَّهُ مَنْ یَنْصُرُهُ إِنَّ اللَّهَ لَقَوِیٌّ عَزیزٌ".[4]

3- Dua:

Kur'an'da bir çok ayetten salat kökünün dua anlamında kullanıldığı anlaşılır.

- "خُذْ مِنْ أَمْوالِهِمْ صَدَقَةً تُطَهِّرُهُمْ وَ تُزَکِّیهِمْ بِها وَ صَلِّ عَلَیْهِمْ إِنَّ صَلاتَکَ سَکَنٌ لَهُمْ وَ اللَّهُ سَمِیعٌ عَلِیمٌ".[5]

- "ُوَ الَّذِی یُصَلِّی عَلَیْکُمْ وَ مَلائِکَتُهُ لِیُخْرِجَکُمْ مِنَ الظُّلُماتِ إِلَى النُّورِ وَ کانَ بِالْمُؤْمِنِینَ رَحِیماً".[6]

- "إِنَّ اللَّهَ وَ مَلائِکَتَهُ یُصَلُّونَ عَلَى النَّبِیِّ یا أَیُّهَا الَّذِینَ آمَنُوا صَلُّوا عَلَیْهِ وَ سَلِّمُوا تَسْلِیماً".[7]

Bu anlam gerçekte teveccüh ve ilgiyi ifade eder ve ilişkilendirildiği kimseye göre anlamı değişir. Bu yüzden "Allah'ın salatının anlamı rahmet, meleklerin salatı bağışlanma dilemek ve insanların salatının anlamı dua etmektir" demişlerdir.[8]

Yukarıdaki ayetlere nazaran Allah'a atfedilerek kullanılan salat sözcüğünün anlamı rahmet göndermek olduğu, namaz kılmak veya hitap edilen kişi hakkında dua etmek anlamında olmadığı anlaşılır. Ancak bu kavram meleklere veya müminlere isnat edilirse anlamı rahmet dilemek ve dua etmektir.

4- Bu kavram için başka anlamlarda zikredilmiştir ancak bizim konumuzla ilgili değildir. [9]

Son olarak şu noktaya da işarette yarar var: Salat sözcüğü lügat olarak dua anlamındadır; Şar-i Mukaddes onu duanın özel bir kısmı olan namazda kullanmıştır. Bu kullanım o kadar yaygınlaşmış ki artık ne zaman salat sözcüğü kullanılsa dua değil, namaz akla gelir. Ancak salat yine eskiden olduğu gibi bazen de dua anlamında kullanılmaktadır. Bu yüzden çoğu yerlerde Müslümanların özel ibadetini ifade eden salat kelimesi kök anlamı olan dua anlamını da korumuştur. Çünkü kök olarak lügatte dua anlamındadır.



[1].Bakara: 3 "Onlar, gayba inanırlar,[1] namazı dosdoğru kılarlar ve kendilerine verdiğimiz rızklardan (Allah yolunda) harcarlar."

[2]. Bakara: 43 " Dosdoğru namaz kılın, zekât verin ve rükû edenlerle birlikte rükû edin."

[3]. Maide: 58" Namaz için çağırdığınızda onu alay ve eğlenceye alırlar. Bu, onların düşünmeyen (ve anlamayan) bir topluluk olmalarındandır."

[4]. Hac: 40" Onlar, sadece "Rabbimiz Allah'tır." demeleri yüzünden haksız yere yurtlarından çıkarıldılar. Allah, insanlardan bir kısmını diğer bir kısmı ile defetmesiydi, içinde bol bol Allah'ın ismi anılan manastırlar, kiliseler, havralar ve mescitler yıkılıp giderdi. Allah, kendisine yardım edene mutlaka yardım eder. Allah, güçlüdür ve üstündür."

[5]. Tevbe: 103 "Onların mallarından kendilerini temizleyeceğin ve arıtacağın bir sadaka (zekât) al ve onlara dua et. Kuşkusuz senin duan, onlara huzur kaynağıdır. Allah işitendir ve bilendir."

[6]. Ahzap: 43 "Sizi karanlıklardan nura çıkarmak için O ve melekleri size rahmet eder. O, sürekli müminlere merhamet edendir."

[7]. Ahzap: 56, "Kuşkusuz Allah ve melekleri, Peygamber'e salât (özel rahmet) ederler. Ey iman edenler! Ona salât gönderin ve en güzel şekilde onu selamlayın."

[8] El-Mizen 43. ayetin tefsiri

[9] Bk.Kamusu'l-Kur'an, c. 4 s. 147-150

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Rastgele Sorular

  • Ulu’l Emr ayeti kimin hakkında nazil oldu?
    13320 Eski Kelam İlmi 2011/04/13
    Şii müfessirlerinin hepsi Ulu’l Emr’den maksadın, İslam toplumunun maddi ve manevi yaşamının tüm boyutlarındaki önderliğinin, Allah ve Peygamberi (s.a.a) tarafından kendilerine verilen masum imamlar olduğu ve Onlardan başka kimsenin buna ortak olmadığı konusunda ihtilafları yoktur. Ancak Masum İmamların kendileri birilerini bir göreve atar ve bir makam verirlerse belli ...
  • Neden Peygamber (s.a.a) Talha ve Zübeyir’e İslam’ın kılıcı lakabını vermiştir?
    10835 تاريخ بزرگان 2011/01/20
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Bağışlamayla, zulme boyun eğmeyi birbirinden ayıran çizgi nedir?
    2161 معیار شناسی (دین و اخلاق) 2020/01/19
  • Kimsenin olmadığı bir yerde çıplak olmak veya çıplak uyumak günah mıdır?
    40739 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2019/11/26
    Dini metinlerden ve kaynaklardan elde edilen veri böyle bir davranışın özünde haram olmadığı ama mekruh olduğu yönündedir. Zira bu halet şeytanın vesvese etmesine bir anlamda alt yapı oluşturabilir. ...
  • Rivayette müminlerin birbirleriyle ilişkilerinde sevinçli ve güler yüzle davrandıkları gelmiştir. Acaba bu mesele, yaşamda karı-koca arasında da geçerli midir?
    5810 Pratik Ahlak 2012/09/09
    Müminin sıfatlarının birisi hakkında zikredilen rivayetlerde, onun başkalarına karşı sevinçli ve güler yüzlü davrandığı ve hüzün ve gamını kalbinde gizlediği; bu sıfatın dostluk eğilimini çektiği buyrulmuştur. Bu konunun müşterek yaşamda ve aile içinde başka bir şekilde olduğunu; evli çiftlerin birbirlerinin gam ve hüznüne ortak olduğunu; eşlerin birbirine ...
  • Cennet ve cehennemde ölüm var mıdır?
    16563 Eski Kelam İlmi 2010/07/05
    Kur’an, rivayet ve aklî deliller, insanların cennete veya cehenneme gittiği zaman artık bir ölümün olmadığı hususunda müttefiktirler. Kur’an’ı Kerim bir taraftan kıyameti daimi gün (ebediyet günü) olarak adlandırmış ve öte taraftan da cennetlikleri daimiler (ebediler) sıfatıyla nitelemiştir. Rivayetlerde geldiği üzere cennetlik ve cehennemliklere şöyle ...
  • İnsan hem dünya ve hem ahirette refah ve huzurda içinde olabilir mi?
    13273 Eski Kelam İlmi 2011/04/12
    Bu dünya özel mahiyeti ve ontolojik mertebesi nedeniyle mutluluk ve mutsuzluğu, üzüntü ve sevinci ve zorluk ve rahatlığı kendi içinde katışık halde bulunduran bir takım yasa ve kanunlara sahiptir. Hiçbir zaman refah, huzur ve mutluluk mutlak bir şekilde burda bulunmaz. İnsanın dünyada taşıdığı bazı zorluklar, mümin ...
  • Merak, başkalarının işine karışmak ve dedikodu hakkında bir hadis naklederek ailevî sorunlarımı halledebilir misiniz?
    13978 Pratik Ahlak 2010/09/22
    Birkaç noktaya dikkatinizi çekiyoruz:1. Eşiniz şerî açıdan birden çok evlilik yapabilir ama adaleti sağlamak zorundadır. 2. Kocanızın ilk eşi olduğunuz olasılığından hareket ediyoruz; genellikle ilk eş kocasının ikinci eşine yönelik özel hassasiyetler taşır. Bu yüzden mantıklı ...
  • Dünya Siyonizm’i nedir?
    9495 تاريخ کلام 2011/11/12
    Dünya Siyonizm’i, 1897 tarihinde yaklaşık yüz elli yıl önce çeşitli ülkelerin Yahudilerden iki yüz kırk ileri gelen Yahudi aracılığıyla İsviçre’de kurulan bir teşkilatın adıdır.Tarihi kaynaklarda belirtildiğine göre “Dünya Siyonizm”inin kuruyucusu Theoder Hortzel adında bir şahıstır. Dünya Siyonizm’i 1897 tarihinde İsviçre’de düzenlenen ...
  • Şeytanın mı nüfuzu ve kudreti fazladır yoksa Allah’ın mı?
    6682 Eski Kelam İlmi 2012/01/23
    Hiç şüphesiz Allah’ın kudreti her şeyin yaratıcısı olması yönüyle bütün işlerde şeytandan daha fazladır. Hz. Âdem’in Allah’ın buyruğuna uymayarak şeytan’ın sözünü dinlemesi şeytanın sözlerinin gücü ve nüfusu nedeniyle değildi, şeytanın vesvesesinin sonucuydu, çünkü insan muhtar(irade sahibi) bir varlıktır. Kendi seçimlerinde değişik unsurların etkisi altındadır.

En Çok Okunanlar