Gelişmiş Arama
Ziyaret
11948
Güncellenme Tarihi: 2011/11/21
Soru Özeti
İslam toplumu liderinin serveti olsa da tecemmülden (lüks yaşantıdan) uzak kalarak sade bir yaşamı tercih etmesi mi gerekir?
Soru
İslam toplumu liderinin serveti olduğunu farzedersek tecemmüle (lüks yaşantıya) özendirme olmasın diye sade bir şekilde yaşaması caiz midir? Cevabın olumlu olması durumunda böyle bir şey riya sayılmaz mı?
Kısa Cevap

Kur’an buyuruyor: ‘Bilin ki dünya yaşayışı ancak bir oyun, bir eğlence ve bir süstür...’ Ayette geçen ‘süs’ten maksat tecemmül (lüks yaşantı) ve savurganlık olup, aklı fikri hep lüks ev, lüks araba, pahalı elbiselerde olan, bir nevi refah hastalığına tutulan, dünyaya ve sınırsız eğlenceye düşkün olan, servetine servet katmak isteyen ve kanaatçı olmayan kimseler hakkındadır. Ama insan maddiyattan ihtiyacı kadar istifade eder, harcamalarını sıkıntıya düşmeyecek şekilde, gereksiz örf ve adetlerden uzak kalarak yapıyorsa böyle biri için ‘sade yaşıyor’ denilebilir.

Buna göre gerçekte herkes lüks yaşantıdan uzak durmalıdır; ancak Müslüman rehberin başkalarına örnek olması gerektiği vb. gibi açılardan vazifesi kat kat daha fazla olduğundan dünya perestlik ve dünyaya düşkünlükten kaçınmalıdır.

Müslüman önderin serveti olduğu halde sade bir yaşamı olması riya değildir. Zira dünya malına sahip olmakla dünyaya düşkünlük aynı şeyler değildir. Servet sahibi olmak demek dünyaya düşkün olmak manasına gelmez. Kaldı ki bir rehber bununla halkın gönlünde taht kurmak istememektedir. O, sade yaşamıyla toplumu yönetenlere örnek olmayı amaçlamaktadır. Evet, eğer gerçekten kalbinde dünya sevgisi olsa ama kendisini dünyaya düşkün göstermese bu riya olur ve günahtır.     

Ayrıntılı Cevap

Cevabın anlaşılabilmesi için bizim ‘lüks’ diye tanımladığımız Tecemmül’ün ve onun mukabili olan Sade Yaşantı’nın ne anlamlara geldiğinin tam olarak bilinmesi lazım.

Tecemmül

 Tecemmül lügatte ‘Süslenmek ve güzel olmak’ demektir.[1] Rivayetlerde  tecemmülün güzelleşmek ve süslenmek manası methedilmiştir. Nitekim İmam Sadık’tan (a.s) şöyle rivayet edilmiştir: ‘Allah -azze ve celle- cemal (güzellik) ve tecemmülü (süslenmeyi) sever, kirli olmayı ve fakirliğini söyleyeni sevmez.’[2]

Tecemmül’ü, lügat manası olan güzellik ve süslenmek manasında tutarsak bunun kötü bir şey olmadığını, aksine methedildiğini söyleyebiliriz. Kelimenin kendisinin kullanıldığı yerlerde onun olumlu yönü kastedilir.

Kur’an buyuruyor: ‘Bilin ki dünya yaşayışı ancak bir oyun, eğlence ve bir süstür...’ [3] Ayette geçen süsten maksat tecemmül (lüks yaşantı) ve savurganlık olup, aklı fikri son nefesine kadar lüks ev, lüks araba, pahalı elbiselere sahip olmak isteyen kimselere içindir.[4]

Buna göre tecemmülü terimsel olarak -Kur’an-ı Kerim ve hadislerde dünyaya bağlılığın kınandığı manası göz önüne alınarak- şöyle mana edebiliriz: Tecemmül, refaha ve dünyaya düşkünlük, ayyaşlık, sınırsız eğlenme isteği, servetine servet katma hırsı, kanaatçı olmamak vb. demektir.

Tecemmül, dünya malına düşkünlüğün açık örneği ve dünyaperestliktir. Bu da insanı her türlü günaha sürükler: ‘Bütün günahların kaynağı dünyaya düşkünlüktür.’[5] Böyle bir yaşantı hak ve adalet yolundan sapmak, insaniyet ve faziletten uzaklaşmak, ölçülü olmaktan çıkmak ve değerlerin ölmesi demektir.[6]

 

Sade Yaşam

 Dünyaya düşkünlüğü kınayan ayet ve hadislere dayanarak sade yaşamı şöyle tanımlayabiliriz: Maddiyatı ihtiyacı ölçüsünde kullanan, harcamalarını sıkıntısız, gereksiz örf ve adetlerden uzak şekilde yapan kimsenin yaşamı sade yaşamdır.

İslamın onaylamadığı şey servetin kendisi değil, servetten kaynaklanan istikbar ruhudur. Servet genelde istenmeden de insana olsa böyle bir ruh yapısını verdiği için bazen servet toplamakta kınanmıştır. Ekonomik meselelere yönelmek insanı manevi makamlara ve güzel ahlaka da götürebilir. Mal ve servetin iyi ve kötü yanları vardır. O bir yılan gibidir, zehirde olabilir, panzehirde. Yani servet insanı zehirleyebilirde, zehirden kurtarabilirde.[7]

 

Müslüman Liderin Yaşantısı

Yukarıda söylenenelerden yola çıkarak Müslüman bir liderin sade yaşamı ve tecemmülü hususunda şunları söyleyebiliriz:

1- Sade bir yaşam ve tecemmülden uzak kalmak herkesin görevidir. Ancak Müslüman bir önderin başkalarına örnek olma zorunluluğu, Masum İmamlardan (a.s) taraf İmam Zaman’ın (a.f) gaybet döneminde toplumun idaresini elinde bulundurmasından dolayı sorumluluğu kat kat daha fazladır. Masum İmamların (a.s) yolunu sürdürebilmesi için yaşamı sade olmalı, masraftan, lüks yaşamdan ve israftan uzak durmalı ve normal bir vatandaş gibi yaşamalıdır.

2- İmam Ali (a.s) buyuruyor: ‘Allah beni imam etmiştir ve ben, yiyecekte, giyecekte ve yaşantımda ümmetin en zayıfı olanların durumunda olmak gibi bir vazifem vardır. Bu şekilde fakir teselli bulacak, zenginde benim toplumun başında olduğumu görünce, zenginliği onu tuğyana ve isyana götürmeyecektir.’ [8]

Allah Teala, Kur’an’da şöyle buyuruyor: ‘Ey Peygamber! Eşlerine söyle: Eğer dünya yaşayışını ve süsünü (refahını) istiyorsanız, gelin size nikah bedellerinizi vereyim de, sizi güzellikle bırakayım.’[9]

Ayet-i Kerime, sade yaşantı konusunu ele almıştır. Bu ayete göre Müslüman bir önder, başta kendisi sade bir şekilde yaşamalı, eşlerinin yersiz isteklerinin etkisinde kalmayarak bu konuda da başkalarına örnek olmalı, kendisinin yanı sıra eşi ve çocuklarınında böyle bir özelliğe sahip olmasını sağlamalıdır.

3- Mal ve serveti olan Müslüman bir önder, İslam toplumunun rehberi olması ve toplumdaki mustazafların ve muhtaçların derdini anlayabilmesi hasebiyle Peygamberler (a.s) ve Masum İmamlar (a.s) gibi toplumun orta sınıfı seviyesinde hatta ondan daha aşağı derecede  yaşamalıdır. Aşırı serveti olanlar ise o servetlerini fakir fukaraya dağıtmalıdır. Yukarıda ki ayet, savaşlardan elde edilen onca ganimetlere rağmen Peygamberimizin (s.a.a) onlardan faydalanma düşüncesinde olmadığını, eşleri daha refah bir yaşam istediklerinde bu isteklerine muhalefet ettiğini ve onlara hücceti tamamlandığını beyan etmektedir.

5- Zengin olduğu halde Müslüman önderin sade yaşamı riya sayılmaz. Çünkü dünya malına sahip olmakla dünyaya düşkünlük aynı şeyler değildir. Servetinden faydalanmak zorunlu olarak dünyaya düşkünlük ve mal yığmak anlamına gelmez. Kaldı ki bir önder bununla halkın gönlünde taht kurmak peşinde olmamalıdır. O, sade yaşamıyla toplumu yönetenlere örnek olmalıdır. Halkta din önderlerinin böyle bir yaşam tarzına sahip olmaları gerektiğinin bilincinde olduğu için Müslüman önder servetine güvenerek başkalarının gönlünü fethedemez.

Daha fazla bilgi için bkz: Soru:994 (Site:1062)



[1] -Ferheng-i Ebcedi-î Arabî-Farsî, s.210

[2] -Hür Amuli, Muhammed b. Hasan, Vesailu’ş Şia, c.5, s.7, Müesseset-u Alu’l Beyt, Kum, H.K. 1409

[3] -Hadid/20.

[4] -Mekarim Şirazi, Nasır, Tefsir-i Nümune, c.23, s.351-352, Daru’l Kütübi’l İslamiyye, Tahran, 1. Baskı, H.Ş 1374

[5] -Vesailu’ş Şia, c.16, s.8

[6] -el-Hayat (Ahmed Aram’ın Farsça çevirisi), c.3, s.502

[7] -Soru:994 (Site:1062)’ten alıntı yapılmıştır.

[8] -Sıkatu’l İslam Kuleyni, el-Kafi, c.1, s.410, Daru’l Kütüb-ül İslamiyye, Tahran, H.Ş.1365

[9] -Ahzab/28

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Aşura duasında yer alan“esselamu aleyke ya Eba Abdillah ve âla’l-ervahi’l-leti hallet bifinaik” cümlesindeki ruhlar kimlerdir?
    19373 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2011/04/12
    “Ervahi’l-leti hallet bifinaik”ten kastedilen Kerbela coğrafyasında Şehidlerin Efendisi (a.s) ile birlikte şahadete eren şehidlerdir. Bu tespitin delili şu noktalardır:1. Genellikle ziyaretçi ve yaşayan kimselerden ruhlar diye söz edilmemektedir. 2. Bu dua, ziyaretçi tarafından yapılan bir hitaptır ve genellikle ...
  • Hadislerin masumlardan (a.s) geldiğine nasıl güvenebiliriz?
    9766 Ricalu’l-Hadis (Ravilerin İncelenmesi) 2011/04/12
    Tarihe güvenmek bir ölçüye kadar çağdan çağa, zamandan zamana ve nesilden nesle intikal eden şöhret, karine ve deliller aracılığıyla hâsıl olur. Tarihte yer alan bazı hadise ve vakıaların deyim yerindeyse tevatür derecesinde ve birçok delil ve karineleri mevcuttur ve bundan ötürü bunların doğruluğundan çok az insan şüphe ...
  • İnsan yeryüzünün mü en üstün varlığıdır, yoksa tüm varlık aleminin mi? Acaba insandan daha üstün bir varlığın yaratılması mümkün mü?
    46339 Eski Kelam İlmi 2009/11/10
    Bize göre insan, varlık âleminde -ister yerde olsun ister gökte- bütün varlıkların en üstünüdür. Biz bunu insanın yaratılışı hakkında ki ayet ve hadislerden anlıyoruz. İnsanın üstün olmasının nedeni onun sahip olduğu şu özelliklerdir: 1-İahi bir ruha sahip olması, 2-Meleklerin secde ettiği varlık olması, 3-Yaratılışın ve varlığın ...
  • Kaza namazı olan sünnet namazı kılabilir mi?
    3412 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2018/11/12
    Kaza namazı olan sünnet namazı kılabilir.[i] [i] Tevzuh’ul-Mesail (El’Mehşil-İmam’ul-Humeyni) 1.c, 750.s 1373.m. ...
  • ayet ve rivayetlere göre imamların konu mu üstündür yoksa kuranın konumu mu?
    9342 Eski Kelam İlmi 2011/02/03
    farklı rivayetlerde, ehlibeytin (a.s.) konumu kuranın konumuyla aynı derecede ve aynı seviyede olduğu belirtilmektedir. Sakaleyn (iki değerli ve ağır emaneti açıklayan) rivayeti onlardan bir tanesidir. Evet! Bazı hadis kitaplarında sakaleyn rivayeti bazı nakillere göre kuranı kerim ağırlık bağlamında daha büyük (sıklı ekber), ehlibeyt (a.s.) ise ...
  • Acaba bir insan cinle evlilik yapabilir mi?
    4184 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2019/05/28
    Öncelikle sagılarımızı sunarak şu noktayı hatırlatmayı gerek görmekteyiz.bu be benzeri konuları öğrenmenin hayatımıza hiçbir faydası yoktur. Bunun hükmünü öğrenmek bize hiçbir maddi ve manevi fayda sağlamayacaktır. “~~55.56~ فٖيهِنَّ قَاصِرَاتُ الطَّرْفِ لَمْ يَطْمِثْهُنَّ اِنْسٌ قَبْلَهُمْ وَلَا جَانٌّ”
  • İmam Ali (a.s) ölüleri diriltebilir mi?
    12670 Tefsir 2012/07/24
    Bir kimsenin bağımsız olarak ve Allah’a ihtiyaç duymadan böyle bir işi yapması fiilsel tevhit (yaratılışta tevhit) ile çelişir; çünkü ölüm ve hayat sadece Allah’ın elindedir. Ama bir kimse ilahi izin ile böyle bir iş yapmak isterse, böyle bir fiil gerçekleşebilir ve bu hususta hiçbir akli bir engel ...
  • Niçin bir erkeğin şahitliği iki kadının şahitliği ile eşittir?
    21268 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2009/07/04
    Yüce Allah tarafında insanlar için belirlenen kanunlar yaratılış âlemi, evrenin gerçekleri ve insanın yaratılışı ile uyum içindedir. Kadının yaratılışı erkeğin yaratılış ve yapısı ile farklı olduğu için Bu iki varlığın görev ve hükümleri de farklıdır. Bu görevlerden biri mahkemede şahitlik yapmaktır Bu görev hislerin etkisinde kalınmadan ve ...
  • Regaip gecesi veya Recep ayının diğer gecelerinde cemaat namazlarına katılmak mı daha faziletlidir yoksa namazları ferdi olarak yerine getirmek ve müstehap namazları kılmak mı?
    5670 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/11
    Bu konuda şu cevap taklit mercilerinin fetva bürolarından alındı:Ayetullah Uzma Hamenei:Her iki fazileti kazanmaya çalışabilirsiniz hem cemaat namazlarına katılın hem de müstehap namazları cemaatten sonra yerine getirin.Ayetullah Uzma Sistani: Cuma ve ...
  • Şia, Ömer b. Hattab’ın eşcinsel olduğuna mı inanmaktadır?
    14732 تاريخ بزرگان 2013/12/19
    Şia’nın raşit halifeler ve özellikle Ömer b. Hattab’a yönelik bakışı, imamların (a.s) bakışıdır. Şia’nın muteber hadis kitaplarının hiçbirinde Ömer b. Hattab’ın eşcinsel oluşu hakkında bir rivayet nakledilmemiştir. Şia’ya atfedilen bu tür sözlerin çoğu temelsizdir, esassızdır ve Şia âlimlerinin inancı değildir. ...

En Çok Okunanlar