Gelişmiş Arama
Ziyaret
12963
Güncellenme Tarihi: 2011/11/21
Soru Özeti
İslam toplumu liderinin serveti olsa da tecemmülden (lüks yaşantıdan) uzak kalarak sade bir yaşamı tercih etmesi mi gerekir?
Soru
İslam toplumu liderinin serveti olduğunu farzedersek tecemmüle (lüks yaşantıya) özendirme olmasın diye sade bir şekilde yaşaması caiz midir? Cevabın olumlu olması durumunda böyle bir şey riya sayılmaz mı?
Kısa Cevap

Kur’an buyuruyor: ‘Bilin ki dünya yaşayışı ancak bir oyun, bir eğlence ve bir süstür...’ Ayette geçen ‘süs’ten maksat tecemmül (lüks yaşantı) ve savurganlık olup, aklı fikri hep lüks ev, lüks araba, pahalı elbiselerde olan, bir nevi refah hastalığına tutulan, dünyaya ve sınırsız eğlenceye düşkün olan, servetine servet katmak isteyen ve kanaatçı olmayan kimseler hakkındadır. Ama insan maddiyattan ihtiyacı kadar istifade eder, harcamalarını sıkıntıya düşmeyecek şekilde, gereksiz örf ve adetlerden uzak kalarak yapıyorsa böyle biri için ‘sade yaşıyor’ denilebilir.

Buna göre gerçekte herkes lüks yaşantıdan uzak durmalıdır; ancak Müslüman rehberin başkalarına örnek olması gerektiği vb. gibi açılardan vazifesi kat kat daha fazla olduğundan dünya perestlik ve dünyaya düşkünlükten kaçınmalıdır.

Müslüman önderin serveti olduğu halde sade bir yaşamı olması riya değildir. Zira dünya malına sahip olmakla dünyaya düşkünlük aynı şeyler değildir. Servet sahibi olmak demek dünyaya düşkün olmak manasına gelmez. Kaldı ki bir rehber bununla halkın gönlünde taht kurmak istememektedir. O, sade yaşamıyla toplumu yönetenlere örnek olmayı amaçlamaktadır. Evet, eğer gerçekten kalbinde dünya sevgisi olsa ama kendisini dünyaya düşkün göstermese bu riya olur ve günahtır.     

Ayrıntılı Cevap

Cevabın anlaşılabilmesi için bizim ‘lüks’ diye tanımladığımız Tecemmül’ün ve onun mukabili olan Sade Yaşantı’nın ne anlamlara geldiğinin tam olarak bilinmesi lazım.

Tecemmül

 Tecemmül lügatte ‘Süslenmek ve güzel olmak’ demektir.[1] Rivayetlerde  tecemmülün güzelleşmek ve süslenmek manası methedilmiştir. Nitekim İmam Sadık’tan (a.s) şöyle rivayet edilmiştir: ‘Allah -azze ve celle- cemal (güzellik) ve tecemmülü (süslenmeyi) sever, kirli olmayı ve fakirliğini söyleyeni sevmez.’[2]

Tecemmül’ü, lügat manası olan güzellik ve süslenmek manasında tutarsak bunun kötü bir şey olmadığını, aksine methedildiğini söyleyebiliriz. Kelimenin kendisinin kullanıldığı yerlerde onun olumlu yönü kastedilir.

Kur’an buyuruyor: ‘Bilin ki dünya yaşayışı ancak bir oyun, eğlence ve bir süstür...’ [3] Ayette geçen süsten maksat tecemmül (lüks yaşantı) ve savurganlık olup, aklı fikri son nefesine kadar lüks ev, lüks araba, pahalı elbiselere sahip olmak isteyen kimselere içindir.[4]

Buna göre tecemmülü terimsel olarak -Kur’an-ı Kerim ve hadislerde dünyaya bağlılığın kınandığı manası göz önüne alınarak- şöyle mana edebiliriz: Tecemmül, refaha ve dünyaya düşkünlük, ayyaşlık, sınırsız eğlenme isteği, servetine servet katma hırsı, kanaatçı olmamak vb. demektir.

Tecemmül, dünya malına düşkünlüğün açık örneği ve dünyaperestliktir. Bu da insanı her türlü günaha sürükler: ‘Bütün günahların kaynağı dünyaya düşkünlüktür.’[5] Böyle bir yaşantı hak ve adalet yolundan sapmak, insaniyet ve faziletten uzaklaşmak, ölçülü olmaktan çıkmak ve değerlerin ölmesi demektir.[6]

 

Sade Yaşam

 Dünyaya düşkünlüğü kınayan ayet ve hadislere dayanarak sade yaşamı şöyle tanımlayabiliriz: Maddiyatı ihtiyacı ölçüsünde kullanan, harcamalarını sıkıntısız, gereksiz örf ve adetlerden uzak şekilde yapan kimsenin yaşamı sade yaşamdır.

İslamın onaylamadığı şey servetin kendisi değil, servetten kaynaklanan istikbar ruhudur. Servet genelde istenmeden de insana olsa böyle bir ruh yapısını verdiği için bazen servet toplamakta kınanmıştır. Ekonomik meselelere yönelmek insanı manevi makamlara ve güzel ahlaka da götürebilir. Mal ve servetin iyi ve kötü yanları vardır. O bir yılan gibidir, zehirde olabilir, panzehirde. Yani servet insanı zehirleyebilirde, zehirden kurtarabilirde.[7]

 

Müslüman Liderin Yaşantısı

Yukarıda söylenenelerden yola çıkarak Müslüman bir liderin sade yaşamı ve tecemmülü hususunda şunları söyleyebiliriz:

1- Sade bir yaşam ve tecemmülden uzak kalmak herkesin görevidir. Ancak Müslüman bir önderin başkalarına örnek olma zorunluluğu, Masum İmamlardan (a.s) taraf İmam Zaman’ın (a.f) gaybet döneminde toplumun idaresini elinde bulundurmasından dolayı sorumluluğu kat kat daha fazladır. Masum İmamların (a.s) yolunu sürdürebilmesi için yaşamı sade olmalı, masraftan, lüks yaşamdan ve israftan uzak durmalı ve normal bir vatandaş gibi yaşamalıdır.

2- İmam Ali (a.s) buyuruyor: ‘Allah beni imam etmiştir ve ben, yiyecekte, giyecekte ve yaşantımda ümmetin en zayıfı olanların durumunda olmak gibi bir vazifem vardır. Bu şekilde fakir teselli bulacak, zenginde benim toplumun başında olduğumu görünce, zenginliği onu tuğyana ve isyana götürmeyecektir.’ [8]

Allah Teala, Kur’an’da şöyle buyuruyor: ‘Ey Peygamber! Eşlerine söyle: Eğer dünya yaşayışını ve süsünü (refahını) istiyorsanız, gelin size nikah bedellerinizi vereyim de, sizi güzellikle bırakayım.’[9]

Ayet-i Kerime, sade yaşantı konusunu ele almıştır. Bu ayete göre Müslüman bir önder, başta kendisi sade bir şekilde yaşamalı, eşlerinin yersiz isteklerinin etkisinde kalmayarak bu konuda da başkalarına örnek olmalı, kendisinin yanı sıra eşi ve çocuklarınında böyle bir özelliğe sahip olmasını sağlamalıdır.

3- Mal ve serveti olan Müslüman bir önder, İslam toplumunun rehberi olması ve toplumdaki mustazafların ve muhtaçların derdini anlayabilmesi hasebiyle Peygamberler (a.s) ve Masum İmamlar (a.s) gibi toplumun orta sınıfı seviyesinde hatta ondan daha aşağı derecede  yaşamalıdır. Aşırı serveti olanlar ise o servetlerini fakir fukaraya dağıtmalıdır. Yukarıda ki ayet, savaşlardan elde edilen onca ganimetlere rağmen Peygamberimizin (s.a.a) onlardan faydalanma düşüncesinde olmadığını, eşleri daha refah bir yaşam istediklerinde bu isteklerine muhalefet ettiğini ve onlara hücceti tamamlandığını beyan etmektedir.

5- Zengin olduğu halde Müslüman önderin sade yaşamı riya sayılmaz. Çünkü dünya malına sahip olmakla dünyaya düşkünlük aynı şeyler değildir. Servetinden faydalanmak zorunlu olarak dünyaya düşkünlük ve mal yığmak anlamına gelmez. Kaldı ki bir önder bununla halkın gönlünde taht kurmak peşinde olmamalıdır. O, sade yaşamıyla toplumu yönetenlere örnek olmalıdır. Halkta din önderlerinin böyle bir yaşam tarzına sahip olmaları gerektiğinin bilincinde olduğu için Müslüman önder servetine güvenerek başkalarının gönlünü fethedemez.

Daha fazla bilgi için bkz: Soru:994 (Site:1062)



[1] -Ferheng-i Ebcedi-î Arabî-Farsî, s.210

[2] -Hür Amuli, Muhammed b. Hasan, Vesailu’ş Şia, c.5, s.7, Müesseset-u Alu’l Beyt, Kum, H.K. 1409

[3] -Hadid/20.

[4] -Mekarim Şirazi, Nasır, Tefsir-i Nümune, c.23, s.351-352, Daru’l Kütübi’l İslamiyye, Tahran, 1. Baskı, H.Ş 1374

[5] -Vesailu’ş Şia, c.16, s.8

[6] -el-Hayat (Ahmed Aram’ın Farsça çevirisi), c.3, s.502

[7] -Soru:994 (Site:1062)’ten alıntı yapılmıştır.

[8] -Sıkatu’l İslam Kuleyni, el-Kafi, c.1, s.410, Daru’l Kütüb-ül İslamiyye, Tahran, H.Ş.1365

[9] -Ahzab/28

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Hafızayı takviye etmenin yolları nelerdir?
    8761 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/04/04
    Peygamber efendimiz ve masum İmamlardan bizlere ulaşan rivayetlerin bir kısmı bazı bitkilerin özellikleri, ilaçlar ve yiyecekler hakkındadır. Birçok rivayette hafızayı takviye etmenin yolları ve hangi yiyecekler ve ilaçların kullanılması gerektiği açıklanmıştır. Zikri geçen rivayette İmam Ali (a.s) şöyle buyuruyor: “Her kim biraz halis safranı, ayak otu ve ...
  • İnsan kıyamette bu dünyada sevdiği ve ilgi duyduğu insanlarla mı haşır olacak?
    3207 Hadis 2020/01/20
  • Hz. Fatıma Zehra (a.s) nerede toprağa verildi?
    47421 تاريخ کلام 2011/10/23
    Fatıma Zehra (a.s), İslam Peygamberinin (s.a.a) elçiliğe seçilmesinden sonra[1] ve hicretten sekiz yıl önce (peygamberliğin beşinci yılında) Mekke’de doğmuş[2] ve dokuz yaşındayken İmam Ali (a.s) ile evlenmiştir.[3] Peygamberden (s.a.a) sonra Hz. Fatıma’ya (a.s) zulüm ...
  • İslamın beşer medeniyetinin ilerlemesindeki rolü nedir?
    10791 Fıkıh Tarihi 2012/02/15
    Medeniyet her milletin yücelişi ve ilerlediğinin göstergesidir. İslami ülkelerdeki medeniyetin icat edilişinin geçmişi şu anlamdadır: Müslümanlar fikir, düşünce, servet, sermaye ve hakeza kudret üretmiş olmalarıdır. Eğer böyle bir durum olmamış olsaydı hiç bir medeniyet şekillenmezdi.Medeniyet şu anlamdadır: Şehirleşmeyi, düzen ve kanunu, ...
  • Hac ve umre giderlerini hayırlı işlerde kullanmak hac ve umrenin sevabını taşır mı?
    14834 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/06/14
    Tüm ömür boyunca bir defalığına Allah’ın evini ziyaret etmek gerekli şartları taşıyan herkese farzdır ve bu farzdan yüz çevirmek diğer farzlarda olduğu gibi hiçbir bahaneyle caiz değildir. Ama müstehap hac ve umre gibi müstehap amellerin tümüyle ilgili olarak genel bir kaide vardır ve bu kaide esasınca içinde ...
  • Ehlisünnetin kadınları kabirleri ziyaret etmekten men etmesinin nedeni nedir?
    8975 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/08/21
    Ehlisünnet kitaplarında kadınların kabir ziyaretinde bulunmasının mekruh veya haram olduğunu yansıtan bir takım rivayetler mevcuttur. Lakin böyle ziyaretlerin caiz olduğunu belirten daha güçlü hadislerin varlığı ve birinci grup hadislerin senet ve muhtevasındaki zayıflık, birçok Ehlisünnet âlimini şer’i şart ve durumlara riayet etmesi halinde kadınların da erkekler gibi ...
  • Namazda kırattan sonra rükû’a gitmeden önce azıcık beklemek gerekiyor mu? Rükû’a bitişik kıyamın hükmü nedir?
    11569 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/09/09
    Namazda kırattan sonra biraz bekleme ve rüku’a bitişik kıyamın hükmü konusunda büyük taklit mercilerinin görüşleri şöyledir: Ayetullah Uzma Hamanei’nin (Allah onun ömrünü uzun etsin) Defteri: Cevap 1: Durmak vacip değildir ve tekbirin söylenmesi de farz değil, müstehaptır. Cevap 2: Rükün olan ...
  • Hz. Ali’ye (a.s.) göre vacip nedir? Vacipten daha vacip nedir? Zor nedir? Daha zor nedir? Acayip nedir? Acayipten daha acayip nedir? Yakın nedir? Yakından daha yakın olan nedir?
    13965 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/02/14
    Allame Meclisi’nin “Biharu’l Envar” adlı kitabında da naklettiği bir rivayette: Şahsın birisi Hz Ali’den (a.s) şu sorularına cevap vermesini istedi; vacip nedir? Vacipten daha vacip hangisidir? Acayip nedir? Acayipten daha acayip nedir? Zor olan hangisidir? Zordan daha zor olan nedir? Yakın nedir? Yakından daha ...
  • Güvercin oynatmanın İslamdaki hükmü nedir?
    10378 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/01/29
    Bu işin kendiliğinden şer’i bir sakıncası yoktur, ancak genel olarak başkalarını ve komşuları rahatsız ve eziyet edecekse ve bazı bölgelerede bunu yapan ciddiye alınmayacaksa sakıncalı olduğu söylenebilir. Bütün bunları göz önüne alan büyük taklit merciileri şöyle fetva vermişlerdir:Hz. Ayetullah Hamanei’nin Bürosu:
  • Anne rızası olmadan Müslüman olmayan bir kızla evlenmenin hükmü nedir?
    9048 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/09/22
    İslam dini insanların bozulması ve yozlaşmasını önlemek ve ahlakî yozlaşmalardan kaynaklanan problemlerden birey ve toplumu korumak ve aynı şekilde aile müessesesini güçlendirmek için evlenmeyi çok tavsiye etmiştir. Elbette gencin hayatı ve geleceği için karar alabileceği bir erginlik ve rüşt yaşına ermesi de İslam dini tarafından önemsenen ...

En Çok Okunanlar