Gelişmiş Arama
Ziyaret
6769
Güncellenme Tarihi: 2014/02/19
Soru Özeti
Meleklerin, hazreti İbrahim ile çocuğunun doğumu ve hakeza hazreti Lut kavminin azabı hakkındaki konuşmalarını, kuranı dikkate alarak açıklayınız?
Soru
Hud suresinin 69 ve 70.ayetlerinin payamı nedir?
Kısa Cevap
Kuranı kerim birkaç ayette meleklerin hazreti İbrahim (a.s.) ve eşi Sara’ya haber getirdiklerini haber veriyor. Söz konusu ayetlerde, hazreti İbrahim (a.s.) ile alakalı çok calip nüktelere değinilmiştir:
  1. Melekler hazreti İbrahim’in yanına geldikleri vakit, İbrahim (a.s.) ilk başta onları tanımıyor olduğu halde kendileri için bir buzağı etini kızartarak hazırlıyor. Bu iş onun çok misafirperver olduğuna delalet ediyor.
  2. Meleklerin İbrahim (a.s.) ve eşi Sara’ya İshak’ın doğacağı bağlamında vermiş oldukları müjde çok uzak bir ihtimal ve adet dışı bir iş idi. Bu nedenle Sara taaccüp ediyor ve kendisi ve kocası için böyle bir şeyin gerçekleşeceğini uzak görüyor. Elbette bu şüphe tabii bir durum idi ve insanların edinmiş oldukları âdete göre beyan edilmiştir. Bu nedenle peygamber olan Hz. Zekeriya da, (a.s.) buna benzer bir haberle karşılaştığında bir şaşkınlık yaşandığından bahis ediliyor. Ama İbrahim’den (a.s.), şaşkınlık veya itirazda bulunduğuna dair hiçbir şey nakil edilmemiştir. Bu İbrahim’in (a.s.) iman ve gerçekten ne kadar yakine ve itminana sahip olduğunu gösteriyor. İşte bu ayetlerle Halillullah (Allahın Halili) denilmesinin ne anlama geldiğini daha iyi anlayabiliyoruz.
  3. Hazreti İbrahim (a.s.) Meleklerden Lut (a.s.) kavminin azabını geciktirmelerini istedi. İman getirir ve amellerini düzeltecekler ümidiyle. Bu, hazreti İbrahim’in günahkârları bile ne kadar düşünüyor ve onlara ne kadar üzüldüğünü gösteriyor.
Ayrıntılı Cevap
Hazreti İbrahim (a.s.) kuranda kendisinden birçok kıssa zikir edilen peygamberlerden bir diğer peygamberdir. Bu kıssaların birisinde, kendisine ve eşine İshak (a.s.) isminde çocuklarının ve Yakup (a.s.) isminde torunlarının doğacağı müjdesi verilmiştir. Konunun devamında bu kıssaları okuyacağız. Bu ayetlerin içerisinden birçok ders ve nükteler elde ediliyor ki İbrahim (a.s.) ın şahsiyetinin yüceliğini gösteriyor. Bu bağlamda bu kıssayı üç kısımda inceleyeceğiz:
  1. Bu kıssanın başında Allah u Teâlâ şöyle buyuruyor: Ant olsun, elçilerimiz (melekler), İbrahim'e müjde getirip "sana selâm olsun!" dediler. O, "Size de selâm olsun" dedi ve kızartılmış bir buzağı getirmekte gecikmedi. Ellerini yemeğe uzatmadıklarını görünce, onları yadırgadı ve onlardan dolayı içinde bir korku oluştu. Dediler ki: "Korkma, çünkü biz Lût kavmine gönderildik".[1]
“Gönderdiklerimiz” anlamını  veren “Rusülüna” kelimesinden anlaşılıyor ki birkaç melek hazreti İbrahim’in (a.s.) yanına gelmiş. Ama bu meleklerin sayısı ve kimler olduğu bağlamında gelen rivayetler ve görüşler farklıdır. Bu kısacık makalede bu konuya değinme gereğini his etmiyoruz.[2]
Ayeti kerimede yemeğin hazırlamasından ve hakeza; İbrahim’in onlardan korktuğundan bahis edilmiştir. Buradan anlaşılıyor ki İbrahim (a.s.) onların, Allah’ın melekleri olduğunu bilmiyordu.[3] Bu nedenle kendileri için yemek hazırlıyor.[4] Bu ayeti kerimede calip olan nokta şudur: Hz. İbrahim kendi misafirlerini tanımadığı halde kendileri için çok lezzetli ve değerli bir yemek hazırlıyor. Bu işin kendisi, bu ilahi peygamberin değerli davranışlarından birisidir ki bu bizim için de bir ders olabiliyor.
Ayetlerin devamında misafirlerin davranışlarından bahis ediliyor ki yemeğe ellerini uzatmadılar. O dönemde böyleli bir davranış iyi bir alamet sayılmıyordu. Sonra bu misafirlerin melek cinsinden varlıklar olup yemeğe ihtiyaçlarının, belki de yemeye kabiliyetli olmadıklarını anlıyorlar.[5]
  1. Sonraki ayetlerde, mezkûr meleklerin Hz. İbrahim’in (a.s.) yanına niçin geldiğinden bahis ediyor ve şöyle buyuruyorlar: “İbrahim'in karısı ayakta idi. (Bu sözleri duyunca) güldü. Ona da İshak'ı müjdeledik; İshak'ın arkasından da Yakûb'u. Karısı, "Vay başıma gelenler! Ben bir koca karı ve bu kocam da bir ihtiyar iken çocuk mu doğuracağım? Gerçekten bu, çok şaşılacak bir şey!" dedi. Melekler, "Allah'ın emrine mi şaşıyorsun? Allah'ın rahmeti ve bereketi size olsun ey (peygamber ocağının) ev halkı! Şüphesiz O, övülmeye lâyıktır, şanı yücedir." Dediler.[6]  Ayeti kerimede “o göldü” anlamını veren “dehiket” kelimesinin manası hakkında şöyle denilmesi mümkün: Sara bunların melek olduklarını ve onlardan şer gelmeyeceğini anlayınca dudaklarına gülümseme alameti zahir oldu.[7] Elbette bu konu hakkında başka görüşler de var olmaktadır.[8]
Bu ayetler de, İbrahim’in sahip olduğu yüce makamlardan bir başka makama da işaret ediyor: melekler İbrahim (a.s.) ve Sara’ya vermiş oldukları müjde uzak ve adet dışı bir şey idi. Bu nedenle Sara taaccüp ediyor ve kendisi ve kocasının çocuk sahibi olacağını uzak görüyor. Elbette bu şüphe tabii bir şey ve insanların âdetine uygun açıklandığı için çok tabiidir. Bu nedenle Allahın peygamberi olan Hz. Zekeriya peygamber olduğu halde böyle bir şeyle karşılaştığında taaccüp edip aynı soruyu sorduğu nakledilmiştir.[9] Ama İbrahim (a.s.) bu müjdeyle müjdelendiği vakit hiçbir ihtirazda bulunduğu veya taaccüp ettiği nakil edilmemiştir. Bu onun sahip olduğu imanının güçlülüğüne ve gerçek itminanın işarettir ve bu ayetlerle Halillullahın (Allahın Halili) ne anlama geldiğini da daha iyi anlaşılabiliniyor.
  1. Konuşmanın devamında tekrar İbrahim’e dönüyor: “İbrahim'in korkusu gidip, kendisine müjde gelince Lût kavmi hakkında bizimle (elçilerimiz) tartışmaya başladı. Çünkü İbrahim çok içli ve Allah'a yönelen bir kimseydi. Elçilerimiz, "Ey İbrahim bundan vazgeç! Çünkü Rabbinin emri kesin olarak gelmiştir. Şüphesiz onlara geri döndürülemeyecek bir azap gelecektir" dediler[10]
Lut kavmi hakkında bizimle tartışacaklar anlamını veren “yucadiluna fi kavmi Lut” tabiri hakkında şöyle denilmiştir: İbrahim, Lut kavminin, iman eder ve işlerini ıslah edecekler ümidiyle azaplarının ertelenmesini meleklerden istedi.[11] Evet! İbrahim gibi Şahsiyetli ve peygamberlik makamına sahip olan birisi işte böyledir; sevindirici bir haber işittiğinde bile Lut kavmini düşünüyor ve onların hayrını ve salahını diliyor. İbrahim şu hitaba; "Ey İbrahim bundan vazgeç! çünkü Rabbinin emri kesin olarak gelmiştir..” . Şüphesiz onlara geri döndürülemeyecek bir azap gelecektir", tabi tutularak şunu bildiriyor; bu kavim isyanlıkta o denli ileri gitmiştir ki geri dönmelerine ümit kalmamış, dolayısıyla azaba tabi tutularak yok edilmeleri onların maslahatınadır.
 

[1] Hud 69-70.
[2] Bkz. Kuleyni, Muhammed b. Yakub, “el – Kafi”, Muhakkık ve Musahhih: Ali Ekber Gafari, Muhammed Ahundi, baskı, 4, Taharan: Darul – Kutubi’l İslamiye, 1407 kameri, c. 5, s. 546; Meclisi, Muhammed Bakır, “Biharu’l – Envar”, baskı, 2, Beyrut: daru ihayai’t – turasi’l – arebi, 1403 kameri, c. 12, s. 88; Suyuti, Celaluddin, “ed-Durru’l – Mensur fi Tefsiri’l – Mesur”, Kum: kitaphane-i Ayetullah Mer’arşi Necefi, 1404 kameri, c. 3, s. 338.   
[3] Alemu’l – Huda, Ali b. Hüseyin, “Tenzihihu’l Enbiya”, baskı, 1, Kum: daru’ş-şerifu’r- rezi, 1377, s. 37.
[4] Elbette bazıları, melekler yemek yiyor varlıklar olduğunu kabul ediyor ve dolayısıyla İbrahim (a.s.) onların melek olduklarını biliyor ve bildiği halde kendileri için yemek hazırladı diyorlar. İbni Şehri Aşub-i Mazenderani, Muhammed b. Ali, “Meteşabihu’l- Kuran ve Muhtelefuhu”, Mukaddime: Allame Şehrestani, baskı, 1, Kum: intişarati biidar, 1410, c. 1, s. 221.
[5] Tabatabai, Seyit, Muhammed Hüseyin, “el-Mizan fi Tefsiril - Kuran”, baskı, 5, Kum: defteri intişarat-i İslami, 1410, c. 10, s. 321.
[6] Hud, 71-73.
[7] Tabarisi, Fazl b. Hasan, “Tefsiri Cavamiu’l – Camii”, baskı 1, Tahran: intişarati danışgahi tahran, müdüriyeti hawze-i ilmiye-i kum, 1377, c. 2, s. 156. 
[8] Tabarisi, Fazl b. Hasan. “Mecmeu’l – Beyan fi Tefsiri’l – Kuran”, Mukaddime: Belagi, Muhammed Cevad, baskı 3, Tahran: Nasır Hosru, 1372,  c. 2, s. 460; Feyz-i Kaşani, “Tefsir-i Safi”, Tahkik: Hüsyein A’lemi, baskı, 2, Tahran: intişarati es-sadr, 1415 kameri, c. 2, s. 460.
[9] “Zekeriyya, " (Allah, şöyle dedi:) "Ey Zekeriya! Haberin olsun ki biz sana Yahya adlı bir oğul müjdeliyoruz. Daha önce onun adını kimseye vermedik."(Allah şöyle buyurdu:) Ey Zekeriya! Biz sana bir oğul müjdeleriz ki, onun adı Yahya'dır. Daha önce ona kimseyi adaş yapmadık. Rabbim!" "Hanımım kısır ve ben de ihtiyarlığın son noktasına ulaşmış iken, benim nasıl çocuğum olur?" dedi”. Meryem 7 – 8.
[10] Hud, 74 -76.
[11] Tenzihu’l – Enbiya, (a.s.), s 37.
Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Kopya çekmek ve tez notuyla oynamanın hükmü nedir?
    3608 Yasa Ve Kanunlara Riayet Etmek 2019/12/09
    Kopya çekmek ve aynı sonucu doğuran eylemler haramdır. Buna bina tövbe etmeli ve Allah’tan bağışlanma dilemelisiniz. Ama eğer mesleğinizi yapacak gerekli bilimsel birikime sahipseniz bu alanda çalışmanızın da ve karşılında aldığınız paranın da sakıncası yoktur.Bu soruya Taklit Mercilerin vermiş olduğu cevaplar:[1]
  • Kendisi için zararlı olduğu takdirde hastanın oruç tutması farz mıdır?
    9019 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/11
    Taklit mercileri ve İslam âlimlerinin fetvalarına göre, oruç hastaya önemli bir zarar verirse kendisinin oruç tutması farz değildir.[1] Kur’an bu hususta şöyle buyurmaktadır: “Sizden kim hasta, ya da yolculukta olursa, tutamadığı ...
  • Maliki ve Hanefi mezhebinin ne yanlışlığı var?
    4447 شیعه و دیگر مذاهب 2018/12/08
    Her şeyden önce aydınlığa kavuşması gereken nokta sizin Şia’ya olan ilginiz sadece ilgi ve sevgiden ibaret mi yoksa kuvvetli delillere mi dayanmaktadır? Eğer sizin ilgi ve alakanız delil ve burhan üzere ise bunun doğal sonucu olarak diğer mezheplerin ve fırkaların eksiklikleri ve zayıflıkları aydınlığa kavuşmuş olacaktır. Şia’nın ...
  • Kime şehid demektedirler? Diğer İslamî ve gayri İslamî ülkelerin ölüleri şehid sayılır mı?
    6459 Tefsir 2011/08/17
    Şehid şahit ve hazır anlamında olup değişik derecelere sahiptir. Bu anlamıyla Allah, peygamberler, melekler, Allah yolunda öldürülenler ve tüm müminler şahadet derecelerindeki mertebeler dizisinde yer alırlar. Elbette mukaddes “şehid” sözcüğü ilahî dürtü olmaksızın ve sadece kendi ülkesini savunmak veya hatta istemeyerek ve hedefsizce öldürülen tüm şahıslar için ...
  • İlahi yaşam nasıl bir yaşamdır? Şu andaki yaşamla bir tezaddı var mı?
    7704 Pratik Ahlak 2012/01/05
    Kur’an’a baksak ve ‘’Neden yaratıldık? sorusunu ona sorsak şu cevabı verecektir: ‘Ben, cinleri ve insanları, sadece bana kulluk etsinler diye yarattım.’ İbadet nedir? İbadet yani Allah’a kulluk etmektir. Yani yaptığımız bütün işler, hatta yemek içmek gibi günlük ve çok normal işlerimiz bile ilahi ve ibadi ...
  • Hangi ameller insanı güzel ve nuranî kılar?
    11371 Pratik Ahlak 2011/07/21
    İslam’ın bakışında güzellik zahirî güzellik ve batınî güzellik diye iki kısma ayrılır. Muteber ve mütevatir rivayetler açısından insanın batınî güzelliğini sağlayan bazı etkenler sabır, tahammül, vakar, sükûnet, takva ve sakınmadan ibarettir. Aynı şekilde rivayetlerde insan yüzünün nuraniyet ve güzelliğini sağlayan birçok amil zikredilmiştir. Abdest, az ...
  • Eğer işe acil ihtiyacımız varsa ve iş yerinde kendi isteğimiz ve normal olarak namaz kılma imkânımız yoksa ne yapmalıyız?
    3247 Varie 2019/02/18
    Namazın her ne şart altında olursa olsun eda edilmesi gerekir. İnsanın işe olan ihtiyacı vakaların büyük çoğunluğunda namazın eda edilmesini engelleyecek bir zaruret taşımamaktadır. Öyleyse insan namazını eda edecek kadar serbest olacağı bir fırsat yaratmak için bir düzenleme yapmalıdır. Bahsi geçen soruda fakihlerin fetvalarının delaleti işi bahane ...
  • Ehl-i Sünnetin Bilal hakkındaki görüşü nedir?
    6072 تاريخ بزرگان 2008/05/13
    O müşriklerin işkencelerine karşı direniş göstermiş, Peygamber’in müezzini ve savaşlarda Peygamber’le birlikte savaşmış Resulullah’tan sonra Medine’yi terketmiştir, Şam’a yerleşmiş ve orada da vefat etmiştir. Ehl-i Sünnet kaynaklarına göre o Ebubekir tarafından azat edilmiştir. ...
  • Ağzı temizleyen maddelerin içinde genellikle az miktarda alkol bulunur. Bunun hükmü nedir?
    6314 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/06/12
    Sarhoş edici[1] sıvılardan olup olmadığı belli olmayan alkoller temiz hükmündedirler. Onların karıştırıldığı sıvıların alınıp satılması ve kullanılmasının herhangi bir sakıncası yoktur.[2]
  • İslam devletinde medeni kurumların yeri nedir?
    7665 Düzenler 2010/12/04
    Toplumda halk kitleleriyle devlet arasındaki kuruluşlara medeni kurumlar denir. Köy ve şehirlerdeki kooperatifler, dernekler, spor kulüpleri ve birlikler (okul-aile birliği gibi) vb. medeni kurumlara örnek teşkil etmektedirler. Medeni kurumların varlığı halkçı düzenlerin temel özelliklerinden biridir. Bir işi ve mesleği olan herkes bu kurumlara üye olabilirler. Medeni kurumlar, toplumsal ...

En Çok Okunanlar