Gelişmiş Arama
Ziyaret
11595
Güncellenme Tarihi: 2013/08/13
Soru Özeti
Ahit duası senet ve metin olarak teyit edilir özellikte midir?
Soru
İmam Sadık’tan (a.s) aktarılan ahit duası ile ilgili olarak bizi bilgilendirebilir misiniz?
Kısa Cevap
Gıyap döneminde okunan ve derin bir içeriği bulunan dualardan birisi Ahit Duasıdır. Bu duayı Allame Meclisi Biharu’l-Envar’da üç bölümde aktarmış ve bunun iki bölümünün senedini de belirtmiştir. Her ne kadar Ahit Duasının çoğu ravileri Şia’nın büyük şahsiyetleri ve fakihlerinden sayılsa da onlar arasında açık bir duruma sahip olmayanlar da mevcuttur. Ama bu dua Misbahu’z-Zair’de Seyit b. Tavus ve Misbah kitabında Kef’emi ve sonra da Allame Meclisi gibi büyük âlimler tarafından nakledilmiş olması onların Ahit Duasına güvendiklerinin göstergesidir. İkincisi, bu duanın içerikleri diğer dualarda onaylanmıştır; bu nedenle Ahit Duası okunabilir ve inşallah ilahi ecir ve sevaba bu sayede nail olunabilir.   
 
Ayrıntılı Cevap
“Ahit Duası” olarak meşhur olan duayı Allame Meclisi Biharu’l-Envar’da üç yerde değişik kaynaklardan nakillerde bulunarak zikretmiştir. Duanın bazı kelimelerinde çok az ihtilaflar da gözlemlenmektedir. Meclisi, bu duayı ilk önce Ric’at babında[1] ve Seyit b. Tavus’un Misbahu’z-Zair ve Cenahu’l-Misafir kitabından nakletmektedir.[2] Seyit, bu kitapta İmam Sadık’tan (a.s) bir dua nakletmektedir. İmamın (a.s) buyurduğu üzere her kim bu duayı kırk sabah okursa İmam Mehdi (a.c.f) ortaya çıktığında ve kıyam ettiğinde onun yareni olacak ve İmam Mehdi’den (a.c.f) önce dünyadan göçmesi halinde de Allah İmam Mehdi’ye (a.c.f) yardım etmesi gayesiyle onu diri bir halde ve İmam Mehdi’ye (a.c.f) yardım etme niyetiyle kabrinden çıkaracaktır. Bu inanç Şia’da “Ric’at” olarak belirtilmiştir.[3] Burada Alleme Meclisi sadece bu duanın kaynağını yani Seyit b. Tavus’un kitabını ve onun İmam Sadık’tan (a.s) aktardığı sözü belirtmekle yetinmiş ve rivayetin senedine hiçbir işarette bulunmamıştır. Meclisi, dualar ve sabah duaları bölümünde bu duayı ikinci bir defa aktarmış ama bu sefer “el-Kitabu’l-Atik” adlı kitaptan nakilde bulunmuş ve kitabın yazarına hiçbir işaret etmemiştir. Bununla birlikte Meclisi “Biharu’l-Envar” kitabını yazarken istifade etmiş olduğu kaynak kitapları belirtirken “el-Kitabu’l-Atik” kitabının tanıtımında şöyle demiştir: “İstifade edilen kitaplardan bir diğeri de eski hadis bilginleri tarafından yazılan ve Necefi Eşref’te bulduğumuz Kitabı Atiktir.”[4] Elbette Kef’emi bu kitabın değerli hadis âlimi Harun b. Musa Tel-Ekberi’nin olduğunu ifade etmiştir.[5] Allame Meclisi de bu bölümün sonundaki sayfalarda Kef’emi’nin bu ifadesini nakletmiştir.[6] Aynı şekilde Aqa BozorguTehrani şöyle yazmaktadır: “el-Kitabu’l-Atik” kitabının diğer adı da “Mecmeu’d-Deavat” veya “Mecmuu’d-Deavat” olup yazarı Ebil-Hüseyin ya Ebi Cafer Muhammed b. Ebi Muhammed Harun b. Musa Tel-Ekberi’dir.[7]
Her halükarda Meclisi kitabı belirtikten sonra bu kitaptaki mevcut izin ve senet silsilesini yazarından şöyle aktarmaktadır: Kitabın müellifi şöyle dedi: Büyük Seyit Abdü’l-Hamid b. Fahhar 676 yılında şöyle dedi: Babam bana Tacüddin Hasan b. Ali ed-Durbi’den, kendi Muhammed b. Abdullah Bahrani’den, kendi Ebi Muhammed Hasan b. Ali’den, kendi Ali b. İsmail’den, kendi Yahya b. Kesir’den, kendi Muhammed b. Ali Karaşi’den, kendi Ahmed b. Said’’den, kendi Ali b. Hakem’den ve kendi da Rebi b. Muhammed Musli’den naklettiği üzere ravi şöyle demiştir: Ben İmam Sadık’tan (a.s) duyduğum şu sözü Abdullah b. Selma’ya ifade ettim: “Her kim bu duayı kırk sabah okursa bizim Kaimimizin (a.c.f) sahabelerinden olacaktır. Eğer ölürse, Allah onu bu iş için kabrinden çıkaracak ve bu duanın her bir kelimesi için ona bin güzellik verecek ve onun bin günahını bağışlayacaktır. Bu dua ahittir…”[8]
Ahit Duası Ravilerinin İncelenmesi:
Bu senette yer alan bireylerin incelenmesi aşağıda açıklanmıştır:
1. Belirtildiği gibi Allame Meclisi el-Kitabu’l-Atik müellifinin Şia’nın eski hadisçilerinden bilmektedir. Allame Meclisi ve diğerleri Kef’emi’den naklettikleri üzere bu kitabın yazarı “Ebi Cafer Muhammed b. Ebi Muhammed Harun b. Musa Tel-Ekberi”dir.
2. Seyit Abdu’l-Hamid b. Fahhar: Bu şahsın adı âlimlerin izinler silsilesinde mevcuttur ve Şeyh Hürr Amuli onu erdemli, muhaddis ve ravi olarak adlandırmıştır.[9]
3. Seyit Abdu’lHamid’in babası: Bu şahıs, Seyit Şemsuddin Fahhar b. Mad Musevi’dir.[10] Şeyh Hürr Amuli onun hakkında şöyle demektedir: O alim, erdemli, edip ve muhaddistir. İbn. İdris-i Hilli ve Şazan b. Cebrail el-Kummi’den rivayet nakletmektedir.[11] Hicri 630 yılının Ramazan ayında vefat etmiştir.[12]
4. Tacuddin Hasan b. Ali b. Derbi: Onun gerçek ismi Hasan b. Ali Derbi’dir. Ali Derbi’nin oğlu değildir.[13]Biharu’l-Envar’ın bu bölümünde yanlışlıkla bu şekilde aktarılmıştır. Hasan b. Ali Derbi de Şia’nın büyük fakih ve âlimlerindendir.[14]
5. Muhammed b. Abdullah Bahrani Şeybani: Bu şahıs, altıncı asrın İmami fakihlerindendir[15] ve Tacuddin Hasan b. Ali Derbi’nin şeyhlerindendir.[16]
6. Ebi Muhammed Hasan b. Ali: Bu şahıs, fakih olup Muhammed b. Abdullah Bahrani Şeybani’nin üstatlarındandır.[17]
7. Ali b. İsmail: Bu şahıs Hasan b. Ali’nin üstatlarındandır ve bir fakihtir.[18]
8. Yahya b. Kesir: Bu şahıs hakkında Şia’nın Teracüm ve rical kitaplarında herhangi bir bilgiye rastlanmamıştır.[19]
9. Muhammed b. Ali Kureşi: Şia’nın hadis ricali kitaplarında Muhammed b. Ali el-Karaşi olarak kendinden söz edilen tek şahıs, Muhammed b. Ali; Ebu Sumine’dir.[20] Bu, İmam Rıza (a.s) ashabının sınıflandırılmasında zikredilmiştir.[21] Ebu Sumine çok zayıf ve inancı bozuk biri olarak sayılmıştır.[22] O halde rivayette sözü edilen şahıs, belirtilen Ebu Sumine ise zayıf sayılır ve değilse meçhul addedilir.
10. Ahmed b. Said: Bu şahıs, Şia’nın ve Ehlisünnet’in rical kitaplarında birkaç şahıstan ibarettir: Şeyh Saduk’un kendisinden rivayet aktardığı Ahmed b. Said b. Abdullah Demeşki bunlardan biridir.[23] Bu şahsın hali hakkında bir bilgi bulunmamaktadır ve anlaşıldığı kadarıyla meçhuldür. Ahmed b. Said b. Yezit Sakafi’de[24] bu şahıslardan biridir ve bunun hakkında da bir bilgi mevcut değildir. Hatibi Bağdadi ondan söz etmiş ve Muhammed b. Selme Ebu Ubeyde el-Emevi el-Heyti’nin ondan rivayet naklettiğini söylemiştir.[25] Ehlisünnet kaynaklarında adı geçen Ahmed b. Said b. Osman Sakafi’de bir diğer şahıstır.[26]
Her halükarda Ahmed b. Said’in bu bireylerden kimin olduğu belli değildir. Buna ek olarak rivayetlerde Ahmed b. Said adında bir şahsın Ali b. Hakem’den rivayet aktardığı gözlemlenmemiştir.
11. Ali b. Hakem: Bu şahıs Tusi’nin ricalinde İmam Rıza’nın (a.s) sahabelerinden[27] ve saygın ve güvenilir âlimlerden sayılmıştır.[28]
12. Rebi b. Muhammed Musla: Bu şahıs imami mezhebine mensuptur ve bir grup ondan bir kitap nakletmiştir. Kitabının meşhur kitaplardan sayıldığı öne sürülmüştür. O İmam Sadık’tan (a.s) rivayet nakletmiştir.[29] Kendisi hakkında bundan daha fazla bir bilgiye rastlanmamıştır.
13. Abdullah b. Selmi: Raviler arasında böyle bir şahıs mevcut değildir ve büyük ihtimalle Biharu’l-Envar nüshalarındaki yapılan hataların bir sonucudur; zira Allame Meclisi üçüncü defa Ahit duasını “el-İstişfabi Muhammed ve A’li Muhammed fi’d-dua ve ediyye ve et-Teveccüh ileyhim” başlığı altında ahit duasını nakletmiştir. Burada Abdullah b. Selma yerine ebi Abdullah b. Süleyman zikredilmiştir.[30] Lakin büyük ihtimalle Ebi Abdullah da doğru değildir ve onun doğru ismi Abdullah b. Süleyman’dır; zira evvela Ebi Abdullah b. Süleyman adında raviler arasında bir şahıs bulunmamaktadır. İkincisi Abdullah b. Süleyman Amiri, tıpkı Ahit Duasının rivayet senedi gibi sadece Kütüb-i Erbaa’da[31]Rebi b. Muhammed tarafından ondan rivayet aktarılmıştır.[32] O halde söz konusu şahsın Abdullah b. Süleyman Amiri olduğu hususunda hiçbir kuşku bulunmamaktadır. Berki ricali[33] ve Tusi ricali[34] onu İmam Sadık’ın (a.s) sahabelerinden biri olarak tanıtmışlardır. Ayetullah Hoyi onu güvenilir bilmektedir.[35]
Netice:
Her ne kadar Ahit Duasının ravileri Şia’nın büyüklerinden ve fakihlerinden olsa da onlar arasında durumu açık bir duruma sahip olmayan kimseler de mevcuttur. Lakin bu duanın Misbahu’z-Zair kitabında Seyit b. Tavus ve Misbah kitabında Kef’emi ve ardından Allame Meclisi gibi büyük âlimler tarafından nakledilmiş olması, onların Ahit Duasına güvendiklerinin göstergesidir. İkincisi, bu duanın muhtevası diğer dualarda onaylanmıştır. Örneğin bu duanın önemli içeriklerinden biri dünyaya dönmek ve ricattir.[36] Bu, Şia’nın inançları ve kelam kaynakları ile mutabıktır. Bunun benzerini diğer dualarda ve bu cümleden olmak üzere Camie’yi Kebire’de okumaktayız: “Beni sizin en iyi takipçilerinizden, düşmanlarınızın aleyhine savaşmak için dönenlerden, devletinizde hâkimiyete ulaşanlardan, sizin sağlık ve esenliğiniz atmosferinde yüce ve ulvi bir makama ulaşanlardan, sizin günlerinizde izzet, istikrar ve sebat bulanlardan ve yarın sizi görmeyle gözleri aydınlanan kimselerden karar kıl.”[37]Bundan dolayı Ahit Duasının senedi bir takım sorunlar taşısa da onun derin içeriği diğer muteber dualarda onaylanmıştır. Ahit Duası okunabilir ve inşallah onu okuyan ilahi ecir ve sevaba nail olur. 
 

[1]Meclisi, Muhammed Bakır, Biharu’l-Envar, c. 53, s. 95, Müessesetü el-Vefa, Beyrut, 1404 h.k.
[2]Aqa Bozork Tahrani, ez-Zeria ile Tesanifi’ş-Şia, c. 21, s. 107, İsmailiyan, Kum,1408 h.k.
[3]Ric’at ve özellikleri, Soru: 247; Peygamber ve İmamların Ric’atı, Soru: 5896.
[4]Biharu’l-Envar, c. 1, s. 16.
[5]ez-Zeria ile Tesanifi’ş-Şia, c. 20, s. 323.
[6]Biharu’l-Envar, c. 1, s. 33.
[7]ez-Zeria ile Tesanifi’ş-Şia, c. 20, s. 28.
[8]Biharu’l-Envar, c. 83, s. 284.
[9]Hürr’ü Amuli, Muhammed b. Hasan, Emeli’l-Amal, c. 2, s. 145, İntişaratıMektebeti el-Endülüs, Bağdat, çapı Necef-i Eşref, 1385 h.k.
[10]age, s. 214; Subhani, Cafer, MovsuatuTabagatu’l-Fukaha, c. 7, s. 192, Müessesetu İmam Sadık (a.s), Kum, 1418 h.k.
[11]Emeli’l-Amal, c. 2, s. 214.
[12]MovsuatuTabagatu’l-Fukaha, c. 7, s. 192.
[13]age, c. 7, s. 68; Emin Amuli, Seyit Muhsin, A’yanu’ş-Şia, c. 5, s. 64 ve 192, Daru’t-Taarufli’l-Metbuat, Beyrut, 1406 h.k.
[14]a.g.e
[15]Emin, Seyit Hasan, MüstedrekiA’yanu’ş-Şia, c. 6, s. 286 ve 287, Daru’t-Taarufli’l-Metbuat, Beyrut, 1408h.k.
[16]A’yanu’ş-Şia, c. 9, s. 388 ve 389.
[17]Müstedrek-u A’yani’ş-Şia, c. 6, s. 286.
[18]a.g.e
[19] Tabiinden ya da tabiinin tabiinden olan Ehlisünnete mensup ravilerinden birkaç kişi bu adla adlandırılmıştır. Ama Şia ravileri arasında böyle bir raviye rastlanmamıştır.
[20]Necaşi, Ahmed b. Ali, Fihristi Esma-i Musennfi’ş-Şia (Ricali Necaşi), s. 332, Defteri İntişaratı İslami, Kum, çapı şeşum, 1365 h.ş.
[21]Berki, Ahmed b. Muhammed b. Halit, et-Tabakat (Ricali el-Berki), s. 54, İntişaratıDanişahı Tahran, 1383 h.k.
[22]Fihristi Esma-i Musennfi’ş-Şia (Ricali Necaşi), s. 332.
[23]Şeyh Saduk, el-Hisal, Muhakkık ve Musahhıh: Gaffari, Ali Ekber, c. 1, s. 320, Defteri İntişaratı İslami, Kum, çapı evvel, 1362h.ş.
[24]Bu ravinin senet silsilesinde yer aldığı rivayetleri görmek için: Şeyh Tusi, el-Amali, s. 515 ve 517, Daru’s-Segafe, Kum, çapı evvel, 1414 h.k; Vesailu’ş-Şia, c. 16, s. 368.
[25]Hatibi Bağdadi, Ebubekir Ahmed b. Ali, el-Muttefik ve el-Mufterik, Tahkik: Aydın el-Hamidi, Muhammed Sadık, c. 3, s. 1844, Daru’l-Gadirili’tTabaa ve’n-Neşrve’t-Tövzi, Demeşk, çapı evvel, 1417 h.k.
[26]Teberi, Razi LalKai, ebu’l-Kasım Hibetu’llah b. El-Hasan, Keramatu’l-Evliya (min kitabı Şerhi Usulu İtikadı Ehli’s-sunneve’l-Cemaah), Tahkik: Gamidi, Ahmed b. Sad, c. 9, s. 87, Daru Tayyibe, Arabistan-ı Suudi, çapı heştum, 1423 h.k; Sehmi KurşiCurcani, Ebu’l-Kasım Hamza b. Yusuf, Tarihi Curcan, s. 520, Alemu’l-Kitab, Beyrut, çapı çaharum, 1407 h.k; İbn. Hacer Askalani, Tebsiretu’l-MentibebiTahriri’l-Müştebeh, Tahkik
Neccar, Muhammed Ali, c. 2, s. 732, el-Mektebetu’l-İlmiyye, Beyrut, bi ta.
[27] Şeyh Tusi, el-Ebvab (Ricali Tusi), s. 361, İntişaratıHayderiyye, Necef-i Eşref, 1381 h.k.
[28]Şeyh Tusi, el-Fihrist, s. 263, el-Mektebetu’l-Murtezeviyye, Necef-i Eşref, bi ta.
[29]Ricali Necaşi, s. 164.
[30]Biharu’l-Envar, c. 91,  s. 41.
[31]Örnek olarak: Kuleyni, Muhammed b. Yakup, el-Kâfi, Muhakkık ve Musahhıh: Gaffari, Ali Ekber, Ahundi, Muhammed, c. 1, s. 178, Daru’l-Kutubu’l-İslamiye, Tahran, çapı çaharum, 1407 h.k.
[32]Musevi Huyi, Seyit Ebu’l-Kasım, MucemuRicalu’l-hadis, c. 10, s. 201, Merkezi Neşri Asarı Şia, Kum, 1410 h.k.
[33] Ricali el-Berki, s. 22.
[34]Ricali Tusi, s. 264.
[35]Mucemu Ricalu’l-hadis, c. 10, s. 202.
[36] Ahit Duasında şöyle okuruz:
در دعای عهد می‌خوانیم: «اللهم إن حال بینی و بینه الموت الذی جعلته على عبادک حقا مقضیا فاخرجنی من قبری مؤتزرا کفنی شاهرا سیفی مجردا قناتی ملبیا دعوة الداعی فی الحاضر و البادی».
[37]Şeyh Saduk, UyunuAhbaru’r-Rıza (a.s), Muhakkık ve Musahhıh, Lacverdi, Mehdi, c. 2, s. 276, neşri cihan, Tahran, çapı evvel, 1378 h.k.
Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Yemek yemek için ev sahibinden izin almak gerekir mi?
    6842 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/02/14
    İslami açıdan insanın yemeğinin helal ve pak olmasının yanı sıra mubah da olması gerekir yani o yemeğin sahibi de razı olmalıdır ve biz de onun razılığını bilmeliyiz. Başkalarını malını izinleri olmaksızın kullanmak haramdır. Ancak bir kimse başkasını yemek için evine davet etmiş yemek sofrasını açmış veya bir bağ sahibi ...
  • Bu asırda kızları köleliğe çekmek caiz midir?
    6938 Eski Kelam İlmi 2011/10/23
    Her şeyden önce köleliğin İslam dini tarafından temelleri atılan bir kurum olmadığını, bilakis bu fenomenin İslam’ın doğduğu çağda dünyanın tüm bölgelerinde yaygın olan bir realite olduğunu bilmeliyiz. İslam köle sahiplerine ciddi bir zarar vermeksizin ve mevcut toplumsal dengeyi ani ve hızlı bir girişimle ortadan kaldırmaksızın imkânların elverdiği ölçüde ve ...
  • Çocukken bir defa kız kardeşimin sütünü içmiş olan amcakızım ile evlenebilir miyim?
    7868 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/22
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Allah gerçekleşmeden önce insan amelini nasıl bilmektedir?
    6359 Eski Kelam İlmi 2011/08/21
    Bizim için böyle bir sorunun meydana gelmesinin sebebi, Allah ile zaman arasındaki bağı doğru anlamamamızdır. Allah ezeli, ebedi ve zaman üstüdür; yani Allah zamanı kuşatmıştır ve onunla sınırlı değildir. Esasen Allah geçmişte gelecek hakkında bilgi sahibidir diye bir şey söylememiz doğru değildir; çünkü Allah için geçmiş ve gelecek diye ...
  • Eğer birisi ramazan ayında tutmamış orucunu bir sonraki ramazan ayına kadar kaza etmezse hükmü nedir?
    6682 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2015/09/14
    sorunuzun üç sureti var: biz mercii taklitlerin görüşlerini dikkati nazarda tutarak sorununuzun her bir suretini ayrı ayrı cevaplandırırız. Bir: eğer hastalıktan ötürü orucunu tutmamış ve hastalığı bir sonraki ramazana kadar devam etmişse, tutmamış oruçlarının kazası farz değildir ve her gün yerine yaklaşık on sir (750 gram) denkliğinde ...
  • Eğer bir kız ve erkek evlenmeyi kararlaştırırlarsa ve aralarında ilişki olursa, ama erkek ahdine vefa göstermez ve kızı terk ederse günah işlemiş sayılır mı?
    9322 Pratik Ahlak 2011/08/21
    İslam ahit ve anlaşma dini olup ahde vefa göstermeyi müminlerin alamet ve sıfatlarından biri saymaktadır. Peygamber-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyurmaktadır: Müminler şart ve taahhütlerine bağlıdır.[1] Maalesef bazı insanlar bu önemli hususa bağlı değildir ve menfaat, heves ve arzularının ...
  • Ben hastayım ve cep haclığımı da babamdan alıyorum. Bunun dışında param yoktur ki orucumun kefaretini verebileyim, Acaba yine orucumun kefaret üzerimde farz mıdır? Bu senenin kefaret miktarı kaç tümendir?
    6170 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/14
    Fukahanın (fıkıh âlimleri) fetvası esasınca orucunu kasten (amdi olarak) ve her hangi bir mazereti olmaksızın yiyen bir kimse üç çeşit kefaretten birisini seçmek arasında muhayyerdir. Birincisi: Bir köle azat etmek. Günümüz dünyasında köle konusu mevcut olmadığından dolayı bu şık kendiliğinden devre dışı kalıyor.
  • İmam Ca'fer Sadık'a göre Kur'an karisinin özellikleri
    12688 Kur’anî İlimler 2011/07/19
    İmam Cafer Sadık (a.s) Kur'an karisi için bir takım özellikler ve vasıflar zikretmiştir. Bu cümleden şu vasıfları zikredilebilir: Ehl-i Beyt'in velayetini bilmesi, Kur'an'ı doğru okuması, Kur'an'ı okurken ondan etkilenmesi, abdestli olması, doğru bir kimse olması ve yağcılıktan uzak durması, Kur'an'a karşı tevazu ve huşu göstermesi, ilim öğrenmek yolunda çaba göstermesi, ...
  • Hangi surede hay ve kayyum sıfatları yer almaktadır?
    17459 Tefsir 2010/11/08
    Hay ve kayyum Yüce Allah’ın iki zatî sıfatıdır. “Hay” “diri” manasında ve “kayyum” da “zatıyla kaim olan ve başkalarının kendisiyle kaim olduğu varlık” anlamındadır. Bu iki sıfat beraber bir şekilde Kur’an surelerinin üç ayetinde yer almaktadır:1. Bakara suresi 255. ayet: “
  • Dinin afetleri nelerdir?
    12217 Din Felsefesi 2010/08/22
    Din, kendisinde hata, yanlış, hasar ve afetin yer alamayacağı kutsî ve ilahî bir olgudur. Hata ve yanlış yapma beşerî hususlarla ilgilidir. Din ve dindarlığın hasarlarını bilme bahsindeki hasar ve afet, dinin hakikatiyle ilgili değildir. Bilakis insanların dine bakış tarzları, insanın dini anlama ve telaki etme şekli, ...

En Çok Okunanlar