Gelişmiş Arama
Ziyaret
7313
Güncellenme Tarihi: 2009/09/22
Soru Özeti
Münafıklar ruhları çağırarak Müslümanlara sorun çıkarabilirler mi?
Soru
Münafıklar ruhları çağırarak Müslüman ülkelere sorun çıkarabilirler mi?
Kısa Cevap

Ruh çağırmak ve ruhlarla irtibata geçmek mümkün bir şeydir; yani akli yönden imkansız değildir ve ruhla irtibat kuranlar olabilir. Evliyalar ve nefislerine çok riyazet çektiren kimseler dışında galiba kimse bu işi yapamaz. Münafıklar kibirli, kendilerini beğenmiş ve nefislerinin esiri insanlar olduklarından riyazet çekmeye de güçleri yoktur. Bu yüzden asla böyle bir güce ulaşamazlar.

Onların Şeytani bir güçleri olduğunu farz etsek bile bu, başkalarına zarar vermede özgür oldukları ve hiçbir gücün onlara engel olamayacağı veya onlara karşı savunma imkanının olamayacağı anlamına gelmez.

Ayrıntılı Cevap

Ruh çağırmak ve ruhlarla irtibata geçmek mümkün olan bir şeydir; yani akli yönden imkansız değildir ve ruhla irtibat kuran kimseler olabilir.[1] Bu iş nasıl olur ve şu anda bu işi yapabilen kimse var mı konusunda elimizde bir bilgi yoktur.

 

Bu işi kimler yapabilir? Bu işi evliyalardan ve riyazet çeken kimselerden başka kimse yapamaz. Bilimsel yollarla da olacak iş değildir.

 

Daha geniş bir açıklama için bir kaç konuya işaret ediyoruz:

 

1- İnsan beden ve ruh olmak üzere iki boyuttan oluşmaktadır. Beden ölümden sonra toprak olmakta ama ruh öteki aleme gitmekte ve orada baki kalmaktadır, kıyamete kadar da berzah aleminde kalacaktır. Ruh maddi olmadığı için maddi herhangi bir sınırlaması yoktur. Cam ve bulutun arkasından odaya sızan bir güneş ışını gibi her tarafta olabilir.

 

2- Bir çok ayet ve hadiste[2], ruhlarla irtibata geçmek, onlarla konuşmak ve onların konuşmaları duydukları vb. gibi gerçekler ispatlanmıştır. Allah Resulu (s.a.a) Kureyş’in (Bedir kuyusuna atılan) ölülerine şöyle buyurdu: ‘Sizler Allah Resulü için ne de kötü komşular idiniz…’ Bu işin faydasız olduğunu söyleyen Ömer’e şöyle buyurdu: ‘Sus ey Hattab’ın oğlu! Andolsun Allah’a sen onlarda daha çok duyan değilsin’[3]

 

Emir-ul Mü’minin Ali (a.s)’da Cemel savaşından sonra ölülere hitap ederek konuştu.[4]

 

Demek ki ruhlarla irtibat kurmak inkar edilemez bir gerçektir. Bundan daha ötesi her birimiz rüyalarımızda defalarca tanıdığımız ruhlarla (akrabalarımız gibi) sohbet etmiş ve belki de gelecekten haber almışızdır. Bunların hepsi ruhlarla irtibatın ve onları çağırmanın delilleridir.

 

Bu alanda asrımızın büyük Kur’an müfessiri Allame Tabatabi (k.s) ve onun kardeşi Allame Seyyid Muhammed Hüseyin İlahi Tabatabai’nin tecrübesi en güzel teyittir. Onlar anne ve babalarının ruhlarını çağırmış ve bazı haberleri almışlardır.[5]

 

3- Bazı zamanlar cin ve şeytanlar belli bir şahsın ruhunun yerine geçip ruhu çağırmak isteyen kişileri kandırmaları da ( ki ruhları çağırma toplantılarından nakledilen bilgiler de bunu teyit etmektedir) inkar edilmeyecek bir gerçektir. Öyleyse ruhla irtibat her zaman doğru olmayıp bazen yalandır. Ayrıca yine kimi sahtekar insanlar var ki, cinle irtibat kurar ve onu esir ederek, hatta hayal gücünden faydalanarak bazı işler yapar ve ruh çağırıyoruz diye yutturmaya çalışırlar. Bu yüzden insan uyanık olmalı ve onların tuzağına düşmemelidir.

 

4- Ruh çağırmak gerçek olsa da, sadece nefsiyle mücadele edip, onu kötülüklerden temizleyerek bu makama ulaşmış insanların yaptığı ruh çağırmadan elde edilen bilgilere güvenilebilir. Yoksa şer’i olmayan riyazetler çekerek böyle bir kudrete ulaşanların gittikleri yollara ve onların söylediklerine güvenilmez.[6]

 

Münafıkların böyle bir güce sahip olması konusuna gelince söylemek gerekir ki, onlar düşünce ve ahlaki yapıları yönünden mütekebbir ve nefislerinin köleleri kimseler olduğundan (özellikle kafirlere uşaklık edenler) asla böyle bir güce sahip olamayacaklardır. Ancak bunların kişiliklerinde bir dönüşüm söz konusu olursa böyle bir güce sahip olabilirler, o zamanda münafık olmaz ve Müslüman ülkeler örneğin İslam Cumhuriyetine karşı bir zarar vermek istemezler.

Her halükarda batıl yoldan böyle bir güce ulaştıklarını farz etsek bile böyle şeytani bir hileyi defetmek mümkündür. Nitekim bazıları Peygamber (s.a.a)’e de nazar etmek istemiş ama Allah onların büyü ve nazarlarını defetmiştir ve bunun için bazı emirler peygamber’e vermiştir.

 

Daha fazla bilgi için bkz:

1-Diğer Alemlerdeki Varlıklarla İrtibat, 293. Soru (Site:1747)

2-Şeytan ve Cin’in Gücü, 138. Soru (Site:883)

3-İnsanla Cin’in İrtibatı, 556. Soru (Site:606)

4-İnsan ve Cinle İrtibatı, 438. Soru (Site:468)



[1] -Nasır Mekarim Şirazi, Avd-u Ervah, s.63, 130

[2] -Örneğin Hz. Salih (a.s) kendi kavminin ruhlarıyla konuşmuştur: A’raf/77-79; veya Şuayb (a.s) geçmişlerin ruhlarıyla konuşmuştur: A’raf/85-93; yine Hz. Pegamber (s.a.a) Peygamberlerin (a.s) ruhlarıyla sohbet etmiştir: Zuhruf/45; veya Baki’de ölülerin ruhlarıyla konuşmuştur: Tabakat-ı İbn-i Saad, c.2, s.204; Sire-i İbn-i Hişam, c.1, s.453.

Emir-ul Mü’minin (a.s) Sıffin’den dönerken Kufe mezarlığının başında durup şöyle hitap etti: ‘Ey vahşet evlerinin, fakir yurtlarının ve karanlık kabirlerin sakinleri! Ey toprakla kucaklaşan ve vatanlarından uzak kalanlar! Ey vahşet ve korkunun mazharları! Siz bizden öne geçtiniz ve biz size varacağız. Ben size haber vereyim: Evlerinizi başkaları sahiplendi, eşlerinizi başkaları aldı, servetleriniz bölündü! Sizin yanınız da ne haberler var?’ Sonra ashabına dönüp şöyle buyurdu: ‘Eğer onlara konuşma izni verilseydi diyeceklerdi ki: En güzel azık takvadır.’ (Nehc-ul Belağa/ 179.Hutbe)

Bkz: Cafer Subhani, Asalet-i Ruh

[3] -Bihar-ul Envar, c.6, s.254, Ahundi baskısı

[4] -Hüseyni Tahrani, Mead Şinasi, c.2, s.242

[5] -Bu olayı Muhammed Hüseyin Hüseyni-i Tahrani’nin Allame Tabatabai’nin yaşamını anlatan ‘Mehr-i Taban’ adlı kitaptan okuyabilirsiniz.

[6] -Bkz: Diğer Alemlerdeki Varlıklarla İrtibat, 293. Soru (Site:1747)

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Cenabet guslü alması gereken biri namaz kılabilmek için guslün yanı sıra abdestte alması gerekir mi?
    26159 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/08/11
    Cenabet guslü yerine getirmiş olan kimse normal şartlarda abdesti bozan bir durumla karşılaşmadığı takdirde (tuvalete çıkma, yellenme gibi…)aldığı cenabet guslü ile namaz kılabilir ve namaz için abdest almaması gerekir. Eğer abdesti bozan bir durumla karşılaşmadığı halde gusülden sonra namaz için abdest alırsa haram olan(yapmaması gereken ) bir ...
  • İmam niçin masum olmalıdır ve imamın masum olduğu nasıl belirlenmelidir?
    13092 Eski Kelam İlmi 2008/06/18
    Şia, Ehl-i Sünnet’in aksine, imamın, da masumiyet konusunda peygamberler (s.a.a.) gibi olduğuna inanmaktadır. Bu yüzden İslam Peygamberi ve diğer ilahi peygamberlerin de masum oldukları gibi, imam da hata ve yanlıştan masum olmalıdır.Ama Ehl-i Sünnet, peygamberden sonraki halifeliği, ilahi değil, toplumsal bir makam olarak görmektedirler onlara göre bu makam halk ...
  • Rehberliğin görüşüne göre “bilerek” namazı bozmanın hükmü nedir?
    30111 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/22
    İradi olarak farz namazı bozmak ve kesmek haramdır ama bir kefareti yoktur. Eğer insan namazını doğru kılıp kılmadığına dair şüphe ederse şüphesine itina etmemeli, namazını doğru kıldığına hükmetmeli ve namazı bozmamalıdır. Ama namazını bozarsa bunun bir kefareti yoktur. Elbette farz namazı iradi olarak bozmak haramdır ama ...
  • Eğer namaz kılan bir insan namaz esnasında mescidin necis olduğunu veya olacağını anlarsa ne yapmalıdır?
    6070 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/09/12
    Tevzihü’l-Mesail’de şöyle belirtilmiştir: “Eğer namaz kılan şahıs namaz esnasında mescidin necis olduğunu anlarsa ve namaz vakti dar ise namazın tümünü kılmalıdır. Eğer vakti varsa ve mescidi temizlemek namazı bozmaya neden olmazsa namaz esnasında temizlemeli ve sonra namaz kılmalıdır. Lakin bu namazı bozacaksa, namazı bozmalı, mescidi temizlemeli ve sonra namaz ...
  • Ümmü'l Mü'minin deyimi nasıl ortaya çıktı?
    11752 Tefsir 2009/06/16
    Ümmü'l Mü'minin deyimi ilk olarak Peygamber (s.a.a)'in zamanında Ahzap suresinin 6. ayetinin nazil olmasıyla deyimleşti. Ayet, Peygamber (s.a.a)'in eşlerinin mü'minlere göre durumunu ortaya ...
  • Yemek yemek için ev sahibinden izin almak gerekir mi?
    7032 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/02/14
    İslami açıdan insanın yemeğinin helal ve pak olmasının yanı sıra mubah da olması gerekir yani o yemeğin sahibi de razı olmalıdır ve biz de onun razılığını bilmeliyiz. Başkalarını malını izinleri olmaksızın kullanmak haramdır. Ancak bir kimse başkasını yemek için evine davet etmiş yemek sofrasını açmış veya bir bağ sahibi ...
  • Eğer Ayşe müminlerin annesiyse ve Kur’an onun temiz olduğunu ilan etmişse, Cemel savaşında İmam Ali’yle (a.s) nasıl savaştı?
    9578 Eski Kelam İlmi 2011/09/21
    Sorudaki temizlikten kastedilen temizlik, tathir ayetinin içeriği olan tüm yönleriyle ve mutlak temizlikse, tathir ayeti sadece aziz Peygamber (s.a.a), İmam Ali (a.s), Fatıma (a.s), İmam Hasan (a.s) ve İmam Hüseyin ile ilgilidir ve Peygamberin eşlerini kapsamamaktadır. Ama iffet ile çelişen bir ameli yapma ithamından (ifk hadisesi) temizlenmek ise, bu ...
  • Gusül alırken bedenin mutlaka yıkanması gereken yerleri neresidir?
    9969 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/01/17
    Guslün doğru olmasının şartlarından biri suyun bedenin görünen dış yüzünün tümüne ulaşmasıdır. Nitekim Tevzih-ul Mesail’de şöyle yazar: ‘Gusül alırken bedende iğne ucu kadarda yıkanmayan yer kalırsa gusül batıldır. Ama kulak ve burun içi gibi görünmeyen yerlerini yıkamak farz değildir.’
  • Hz. Meryem’in makamının yükselmesine neden olan şey nedir?
    15584 Tefsir 2012/06/26
    Kur’an ve hadislerden anlaşılan şu ki; İmran’ın kızı Meryem, mali bakımından iaşesini idare edebilecek bir güce sahip değil ve böyle fakir bir ailede (zira o doğmadan önce babası vefat etmişti) dünyaya gelmiştir. Bu neden dolayı onun sorumluluğunu Hz. Zekeriya (Meryem’in teyzesinin kocası) üstlenmişti. Bu değerli ...
  • Aceleyi gidermek için ne yapılmalıdır?
    6741 Teorik Ahlak 2012/05/03
    Acele, dinsel öğretilerin men ettiği hususlardandır. Bu, işleri yapmada erken girişimde bulunmak anlamına gelir. Acele etmek hız ve işleri zamanında yapmak ile fark eder. Hız, öncüllerin ve gerekli şartların hazır olmasından sonra insanın fırsatı elden vermemesi ve işi yapmak için girişimde bulunmasıdır. Acelenin karşısında ise soğukkanlılık ve ...

En Çok Okunanlar