Gelişmiş Arama
Ziyaret
18274
Güncellenme Tarihi: 2010/07/05
Soru Özeti
Cennet ve cehennemde ölüm var mıdır?
Soru
Kıyamet koptuğu ve insanların cennet ve cehenneme gittiği zaman ölüm yine var mıdır?
Kısa Cevap

Kur’an, rivayet ve aklî deliller, insanların cennete veya cehenneme gittiği zaman artık bir ölümün olmadığı hususunda müttefiktirler. Kur’an’ı Kerim bir taraftan kıyameti daimi gün (ebediyet günü) olarak adlandırmış ve öte taraftan da cennetlikleri daimiler (ebediler) sıfatıyla nitelemiştir. Rivayetlerde geldiği üzere cennetlik ve cehennemliklere şöyle hitap edilecektir: Ebedisiniz. Artık ölüm yok (ey cennet ehli ebedisiniz artık ölüm yok ve ey cehennem ehli ebedisiniz artık ölüm yok). Ölümü bir koyun suretinde onların yanına getirecek ve kurban edeceklerdir. Akıl açısından da insan nefsi soyut ve her soyut varlık da ölümsüz olduğundan, insanlar cennet veya cehenneme gittikten sonra ölüm olmayacaktır.

Ayrıntılı Cevap

Berzah âleminden sonra ilkinden sonuna kadar tüm insanların toplanacağı, yaşam ve hayatın yeni bir merhalesine girecekleri ve dünyevî amel ve davranışlarının mükâfat ve cezalarına ulaşacakları büyük kıyamet denilen âlemde[1] Kur’an ayetleri, rivayetler ve aklî delillerin ittifak ettiği üzere ölüm yoktur. Şimdi onların bazılarına işaret ediyoruz:

Kur’an, kıyameti her birinin bir özellik ve hususiyetine işaret ettiği yetmiş isimle dile getirmektedir; örneğin tüm insan ve varlıkların o günde dirilmeleri nedeniyle dirilme günü ve sürekli olması ve ölümün onda mümkün olmaması nedeniyle de ebediyet günü olarak adlandırmıştır.[2] Bu ad, bir mübarek surede (Kaf) yer almıştır.[3] Buna ek olarak Kur’an yetmiş defadan fazla olmak üzere cennet ve cehennemi daimilik ve ebediyet sıfatıyla nitelemektedir. Numune olarak Kur’an’dan iki ayeti beyan ediyoruz:

“Evet, kötülük işleyip suçu benliğini kaplamış (ve böylece şirke düşmüş) olan kimseler var ya, işte onlar cehennemliklerdir. Onlar orada ebedî kalacaklardır.”[4]

“İman edip salih ameller işleyenler ise cennetliklerdir. Onlar orada ebedî kalacaklardır.”[5]

Rivayetlerde de kıyamette ölüm olmayacağı beyan edilmiştir. Bu cümleden olmak üzere Allame Meclisi Biharu’l-Envar’ın sekizinci cildinde (bap. 26) ölümü koyun suretinde cennet ve cehennem ehli karşısında kurban ettiklerini sayılı bir takım hadislerde nakletmektedir. Bunlardan biri de Peygamber’den (s.a.a) nakledilen şu hadistir: Allah cennet ehlini cennete soktuğu ve cehennem ehlini de cehenneme soktuğu vakit, ölüm bir koyun gibi getirilir ve onların gözü önünde kurban edilir. Sonra görevli ey cennet ehli ebedisiniz artık ölüm yok ve ey cehennem ehli ebedisiniz artık ölüm yok diye seslenir.[6] Yani artık kıyamette ölüm yoktur, tersine ebediyet vardır.[7] Akıl açısından da insan nefsi soyut ve her soyut varlık da ölümsüz olduğundan, insanlar cennet veya cehenneme gittikten sonra ölüm olmayacaktır.

Bilge ve Mütekellimlerin Nefsin Soyut Olduğuna Dair Bazı Delilleri:

1-     Nefis tümelleri idrak eder ve tümel soyuttur. O halde onun yeri de soyut olmalıdır.

2-     Nefis, sonsuz şeyleri tasavvur etmek gibi cismanî boyutun güç yetiremeyeceği bir takım şeylere güç yetirmektedir.

3-     Biz, bir şeyin tüm duyu algılarını idrak ettiğini müşahede ettiğimiz zaman, bu nefsin soyut oluşunun delilidir. Zira duyular birbirlerinin algılarından habersizdir. Örneğin göz, şeker gibi bir cismin beyazlığını görür ama onun tadını bilmez. Yahut görmediğimiz bir şeyi ağzımıza koyduğumuzda onun tadını alır ama rengini görmeyiz. O halde içimizde bütün bunları idrak eden tümel soyut bir şeyin olduğu anlaşılmaktadır.

4-     Cismanî güçler kullanılma neticesinde pörsümeye yüz tutar. Lakin nefis gücü bunun tersinedir. Zira ussal hareketliliklerin çokluğu onu güçlendirir. Öyleyse nefis cisim türünden değildir, soyuttur.[8]

5-     Nefsin soyut olmasının bir başka delili de şahsiyetin birliğidir. Beden değişime uğrar ama nefis diye adlandırdığımız sabit bir şey bu değişimlerin tümünde mevcuttur. Bu nefis maddenin değişmesiyle değişime uğramamaktadır; dolayısıyla maddeden soyuttur.[9]

Elbette bir grup, bunlara muhalif olup ruhu maddî ve beyin ile bir bilmektedir. Lakin onların delilleri beynin söz konusu tümel idraki gerçekleştirdiğini değil, sadece beyin hücrelerinin idrak ile irtibatını ispat etmektedir.  Bundan ötürü, ruhun bekası meselesinin ruhun bağımsız ve soyut oluşuyla yakın bir ilişkisi vardır; zira soyut olması kaydıyla ölüm sonrası baki kalabilir. Elbette soyut varlıkların ölümsüzlüğü felsefî konulardan sayılır ve onlar hakkında bilgi edinmek için felsefî kitaplara müracaat etmeniz gerekir.



[1] Berzah âlemi şahsidir ve her insan öldüğünde berzaha girer. Büyük kıyamet ise herkes ile ilgilidir; yani dünyadaki herkes bir anda dirilecektir. Bkn: Cihan Bini-i Şehid Mutahhari, Bahs-i Mead, s. 31

[2] Mekarim Şirazî, Peyam-i Kur’an, Bahs-i Mead, c. 5, s. 58

[3] Oraya esenlikle girin. İşte bu, ebedîlik günüdür. Kaf. 34

4 Bakara. 81

5 Bakara. 82

6 Ebu Said Hodri’den gelen senetle Müslüm’ün Sahih’te rivayet ettiğine göre Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Cennet ehli cennete ve ateş ehli de ateşe girdiği zaman ey cennet ehli ve ey ateş ehli diye seslenilir. Onlar bakar ve sonra ölüm bir koyun suretinde getirilir ve onlara ölümü tanıyor musunuz diye sorulur. Onlar da evet ölüm budur der ve hepsi onu tanır. O getirilir ve kurban edilir. Sonra ey cennet ehli artık ebedisiniz ölüm yok ve ey ateş ehli artık ebedisiniz ölüm yok denir. Bu, onları hasret gününden korkut ayetine atıftır.” Bkn: Biharu’l-Envar, c. 8, s. 344-345

7 Elbette bu, her cehenneme girenin orada ebedi kalacağı anlamında değildir; cehennemde ebedi kalmak özel bir gruba mahsustur.

8 Allame Şa’ranî, Tercüme-i Şerhi’l-İtikad, s. 242-262 

9 Mekarim Şirazi, Peyam-i Kur’an, Bahs-i Mead, c. 5, s. 287

 

 

 

 

 

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Kuranı kerimde ayetlerin ve konuların tekrarlanması kuran ayetlerinin insicamsızlığına delil değil midir?
    12632 Fasahat & Balaghat 2015/05/04
    Kuranda zikir edilen kıssalardan güdülen hedef, insanların rüştü ve tekâmülüdür. Hedef insanların can ve ruhlarında aydınlığı ve nurlandırmayı icat etmektir. Dik kafalı nefisleri kontrol ve zalimliğe, zulme ve inhirafa karşı koymaktır. Kurandaki konuların dağınıklığının delili kuranın, asaleti muhtevaya ve ibret verici konulara vermesi, insanı ve toplumu yapılandırmaya ...
  • Senetleri sahih olan Mütevatir-i Lafzi, Mütevatir-i Manevi ve Mütevatir-i İcmali hadis çeşitlerinin kuralı nedir?
    15900 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2011/03/03
    Şii alimleri, bir haberin her tabakasında ki senet silsilesinde ravilerin sayısı ilime neden olacak ve rivayetin Masum’un (a.s) söylediğine yakin haddine ulaştıracak habere mütevatir hadis demekteler. Her tabakada yerine göre kişilerin sayısını farklı saymış ve ravilerin sayısı hakkında belli bir sayı belirtmemişlerdir. Onlara göre ölçü sözün Masumdan çıktığını ...
  • Dini mektep ve nizamlarla dini olmayanların arasında ne gibi ayrıcalıklar vardır?
    7258 Teorik Ahlak 2012/05/12
    İlk önce şunu hatırlatmamız gerekmektedir ki; İslam dini ve tahrif olmamış diğer semavi dinler arasındaki asli benzerlik, yeryüzünde tevhidin istikrarı ve Allah’a ibadet etme ve insanların kulluktan uzaklaştırma ve Allah’tan başkasına ibadet etmektir; Nitekim Kur’an’-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır: “Andolsun biz, her ümmete, “Allah’a kulluk edin, tâğûttan kaçının” ...
  • Acaba Mütalaada başarılı olmak ve daha iyi öğrenmek için Kur’an-ı Kerimden bir ayet veya bir dua var mıdır?
    11238 Pratik Ahlak 2010/01/16
    Mütalaa etmek, bir şey üzerinde onu anlamak ve öğrenmek için yoğunlaşmak ve düşünmektir. Bu yüzden bu özelliği taşımayan her okuma mütalaa değildir. Bir Mütalaanın faydalı ve verimli olması için diğer işler gibi özel şartların hazırlanmasına ihtiyacı vardır.
  • Şia mezhebinde namazın sırları ve felsefesi nedir?
    10034 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2012/05/16
    Şüphesiz ilahi hükümlerin tümünün felsefe ve delili vardır, ama ilahi hüküm ve buyrukların tümünün delillerini bulmamız gerekli değildir. Müslümanlar vahiy mesajı karşısında teslim olmalıdır. Bu teslim ve kabul etme psikolojisi insanın kemalidir ve esasen bazı buyruklar teslim ve kulluk ruhunu sınamak içindir. Ama bununla birlikte Kur’an defalarca ...
  • Akika kurbanının şartları ve sünnetleri nelerdir?
    10594 Pratik Ahlak 2019/11/10
    Akika: Yeni doğan çocuğun doğumunun yedinci günü belalardan korunması için bir koyunun veya kurban etmeye salahiyeti olan bir hayvanın kurban edilmesidir.Kurban kesmek yerine para bağışlanması akika yerine geçmez. Münasip olan kız çocuğuna dişi, erkek çocuğuna ise erkek koyunun kurban edilmesidir. Eğer mümkün değilse dişi ...
  • Neden İmam Hüseyin (a.s) Muaviye’nin döneminde kıyam etmedi?
    13678 Masumların Siresi 2010/04/07
    İmam Hüseyin’in (a.s) Muaviye’nin döneminde kıyam etmemesinin sebebi hakkında şunları söyleyebiliriz:1- İmam (a.s) kardeşi ve imamı olan İmam Hasan’ın (a.s) hayatı döneminde Muaviye’yle yaptığı anlaşmaya gösterdiği saygı ve Muaviye’nin de böyle bir anlaşmaya göstermelik olarak yaptığı saygıdan dolayı.2- ...
  • Tabiatı doğru bir şekilde kullanmanın yolu nedir?
    6333 Pratik Ahlak 2012/02/04
    İslam, başka mektepler gibi insanın ihtiyaçlarına tek bir açıdan bakmamış, tek maddi yönüne veya tek manevi yönüne odaklanmamış, aksine orta yolu tutmuştur. İlahi nimetleri doğru bir şekilde kullanmak, maneviyatla ve ahiretle çelişmediği gibi insanın saadet yolunda ilerlemesini de sağlar. ...
  • Bütün peygamberlerin kitabı var mıydı? Vardıysa Hz. Nuh’un kitabının adı nedir?
    29340 Eski Kelam İlmi 2012/05/15
    Kur’an-ı Kerim’de ve hadislerde Hz. Nuh’un kitabının olduğuna dair bir şey gelmemiştir. Ama ‘Andolsun ki biz, peygamberlerimizi, apaçık delillerle gönderdik ve insanlar adaleti ayakta tutsunlar diye onlarla beraber kitap ve terazi de indirdik...’ ayetinden bütün peygamberlerin kitap sahibi olduğu anlaşılsa da bazı rivayetlerde bu ayet değişik şekillerde ...
  • Farz namazların kazaları yerine sünnet namazları kılınabilir mi?
    7489 Kaza Namazı Ve Kiralık Namaz 2012/10/01
    İmam Humeyni (r.a) benzeri bir soruya yanıtta şöyle buyurmuştur: Geçmiş farz namazların kazası farzdır ve sünnet namazlarını kılmayla bir çelişki arz etmez. Lakin sünnet namazı, farz namazın kazasının yerini almaz.[1] Bundan dolayı her ne kadar sünnet namazları birçok fazilete sahip olsa da sizin kaza ...

En Çok Okunanlar