Gelişmiş Arama
Ziyaret
8831
Güncellenme Tarihi: 2008/04/09
Soru Özeti
Ben, namaz kılarken halim olmuyor, ne yapmam gerekir?
Soru
Ben, namaz kılarken halim olmuyor, ne yapmam gerekir?
Kısa Cevap

Namazın bir zahiri ve bir de batıni yönü vardır. Zahirinin kural ve şartları olduğu gibi batının da kural ve şartları vardır.

Elbisenin pak olması, kıbleye doğru yönelmek abdestli olmak ve … gibi namazın zahiri şartlarına riayet etmek, namazın zahiri doğruluğuna sebep olduğu gibi, namazın batıni şartlarını yerine getirmek de, örneğin kalbin Allah’a teveccüh etmesi, huşu’ içinde olmak, sakin olmak ve …, namazın batıni yönden doğru olmasına sebep olur ve aslında namazın kabul olmasını sağlar.

Buna göre, namazdaki bu şartlara riayet edilerek gerekli kalp huzuruna ulaşılabilinir.

Ayrıntılı Cevap

Namaz, diğer ibadetler arasında yüce bir yere sahiptir. Namaz,  rivayetlerde müminin miracı veya dinin direği olarak tabir edilmiştir. Bu tabirler, bu ilahi ibadetin önemini göstermektedir.

Diğer taraftan bir şeyin oluşabilmesi için, onu oluşturan sebep ve şartların kâmil bir şekilde oluşması ve engelleyen şeylerin de olmaması gereklidir. Namaz da aynı şekilde bu kuralın dışında değildir.

Namazda, gerekli sebeplerin oluşmasına, engellerin kaldırılmasına ve gerçek namaza ulaşmak için, onun zahiri ve batıni şart ve kurallarına riayet etmeğe dikkat edilmelidir.

Namazın batini kuralları hakkında söylenecek söz çoktur ama biz burada kısa ve öz bir şekilde onların bir kısmını zikredeceğiz:

Allah-u Teala’ya yönelmek:

Yani namaz kılan, Allah’ı tanımalı ve kiminle karşı karşıya olduğunu bilmelidir. Allah-u Teala mutlak kemaldir. Bütün kemallerin toplandığı ve hatta kemalin aynısıdır. İlahi kemallerin birisi de hikmettir. Bu yüzdenden de Allah’ın bütün fiilleri bir hedef doğrultusundadır. İlahi fiillerden birisi varlık âleminin ve onun göz bebeği olan insanın yaratılmasıdır. Yaratılışın amacı ise kemale ulaşmaktır ve bu da doğru bir yolu (sırat-ı müstakimi) izlemek dışında mümkün değildir. Sırat-ı müstakim Allah’a kulluğun ta kendisidir: Nitekim Allah Teala şöyle buyurur: “Bana kulluk edin. İşte bu dosdoğru yoldur, diye emretmedim mi?”[1] yani Allah’ın bütün emir ve kurallarına itaat etmektir ve onların en önemlisi de ibadetlerde gerçekleşir.

İbadetle uyuşmayan şeylerden uzak durmak:

Amellerin etki etme ölçüsü, tamamen insanların kişilik, ihlâs ve alakalarına bağlıdır. Bu yüzden ibadetin, şahıslarda değişik etkileri vardır. İbadetle uyuşmayan ve onun etkilerini yok eden şeylerden sakınılması son derece önemli bir husustur. Örneğin; bir doktorun tedavisiyle ilaçlarını zamanında kullanan iki hastadan birisi, tedavisine zararlı şeylerden sakınsa ve diğer şahıs ise sakınmasa, doktorun yazdığı reçete ikinci şahıs için etkisiz veya az etkili olacaktır.

Bu yüzden ibadetlerin batınımızda etki etmesi ve huzur getirmesi için kötü amellerden (günahlardan) sakınmamız gerekmektedir. Çünkü rivayetlerde, mümkün olduğunca günahlardan sakınılması söylenmiştir; çünkü karanlık, günah sayesinde insanın batınına girer. “Birisi günah işlediği zaman kalbine siyah bir nokta girer.”[2]

İmam Sadık(a.s.) şöyle buyuruyor: “Babam(İmam Bakır (a.s.) şöyle diyordu: kalbe günah kadar zararlı bir şey yoktur, kalp, günahla karışıp onunla içli dışlı olursa, sonunda kalbe üstün gelerek onu alt üst eder.”[3]

Yani kalp asıl tabiatına göre, melekût âlemine bağlı ve Allah’a yöneliktir. Ama günahlar yüzünden tersine dönerek şeytani olmaktadır.

İmam Sadık (a.s.) şöyle buyurmaktadır: “İnsan günah işlediği zaman gece namazından mahrum olur. Kötü bir amel, sahibine keskin bir bıçaktan daha hızlı ve çabuk etki eder.”[4]

Günah, insanı ibadet ve teheccütten mahrum eder ve Allah’la yaptığı münacattan haz almasını engeller. Günahın etkisi keskin bir bıçaktan daha hızlıdır.[5]

Nefsi tezkiye etmek için çalışmak:

Nefis tezkiyesinin hedefi, insanla fıtratı arasında engel oluşturan ve Allah’ın tecelli aynası olan fıtratın saflaşmasına izin vermeyen hicap ve perdeleri ortadan kaldırmaktır. Bu perde ve hicaplar, günah, gaflet, maddeye ve maddiyata dalmak ve Allah’ı, ahireti ve melekût âlemini unutmaktan kaynaklanmaktadır. Mukaddes şeriatta olan emir ve hükümlerin hepsi tek bir hedefi takip etmektedirler ve o hedef de bu hicapları ortadan kaldırmak veya etkisini azaltmak ve toz toprak altında kalmış fıtrat mücevherini ortaya çıkararak insan hakikatinin parlamasını sağlamaktır. “Gerçek felâh bulmuştur onu temizlikle parlatan. Ve ziyan etmiştir onu kirletip gömen”[6]

İyi ve faydalı işler yapmak:

Ruh beden aleminin mutlak hükümdarıdır ve bütün uzuvlar onun emri altındadır. Diğer bir açıdan ise nuraniyet ve karanlığın yeridir ve insanın amellerinden etkilenmektedir.

İyi veya kötü işlerin, ruha çabuk etki etmesi herkes tarafından bilinmektedir. İyi amellerin bir kısmı da ibadetlerdir; yani eğer insan on derecelik bir nuraniyete sahip olsa ve gece namazı kılsa veya insanların ihtiyaçlarını gidermeye çalışsa vb… iyi işler yapsa bu işler ruhunun nuraniyetini artıracak ve onun ruhunun ve batının güçlenmesini sağlayacaktır. Bu değerli nuraniyet, namaz gibi ibadetlerde huzur ve huşunun oluşmasını sağlamaktadır. Tabiî ki kötü amellerde de bunun tersi geçerlidir. “De ki: “Herkes kendi yapısına uygun işler görür.”[7]

Allah-u Teala’yı sevmek:

İnsanın hata ve günahları, dünya sevgisi ve maddi lezzetlere aşırı bir şekilde bağlanmaktan kaynaklanmaktadır. “Dünya sevgisi bütün günahların başıdır.”  Buna göre, eğer birisi kalbini günahlardan temizlemek isterse, onun kökü ve kaynağıyla mücadele etmeli, kalbinde dünya sevgisinin şiddetini azaltmaya çalışmalı ve kendi nefsindeki maddi lezzetlere olan ilgisini sınırlandırmalıdır. Eğer bu şekilde yaparak Allah’tan yardım dilerse, bu yüce işte başarılı olarak kalbini günahtan temizleyebilir ve onun yerine yüce Allah’ın ve O’nun evliyalarının sevgisini yerleştirebilir.

Sonuç:

Eğer namazda iyi bir ruh haline sahip olmak ve ibadetten haz almak istiyorsak; batini edep ve kurallara uymalı, nurani amellerle altyapıyı hazırlayarak batınımızın nurunu güçlendirmeli ve vücudumuzu ahlaki hastalıklardan arındırmalıyız. Çünkü hasta birisi, hastalığından dolayı en güzel yemeklerin tadını alamaz ve en güzel yemekleri yemeye iştahı olmaz. Ama bu şekilde de olsa yine gerekli yemeği yemesi, hastalığının iyileşmesinde önemli bir rolü vardır. Bu yüzden yukarıda konu arasında işaret ettiğimiz gibi, bu ikisinin birbirlerine karşılıklı etkisi vardır.

Kaynaklar:

Adab-us Salât (namazın adabı), İmam Humeyni.

Rahhayı Huruç ez Sıfat-ı Rezile (Aşağılık sıfatlardan kurtulma yolları) Seyit Rahim, Tevekküli

Sırr-us Salât (namazın sırları), İmam Humeyni.



[1] YASİN suresi 61. ayet  

[2] Usul-u Kâfi, c: 3, Günahlar babı, 13’üncü rivayet.

[3] Aynı kaynak, c: 2, Günahlar babı, s: 268, 1’inci hadis.

[4] Aynı kaynak, c: 2, Günahlar babı, s: 272, 16’ncı hadis; Cami’-us Saadat, c: 3, s: 48.

[5] Mehdevi Keni, Muhammed Rıza, Ameli ahlakta başlangıç noktaları, s: 116.

[6] ŞEMS suresi 9 ve10. Ayetler.

[7] İSRÂ suresi 84. ayet

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Vaktin başında namaz kılmak mı iyidir yoksa iki doğuş arasında yatmamak mı?
    5640 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/11
    Her şeyden önce bir noktaya dikkat etmeniz lazımdır:Kerahete neden olan uyku ister sabah namazından sonra olsun, ister ondan önce olsun iki doğuş arasındaki uykudur. Bu yüzden sorunuza göre siz iki doğuş arasında uyuduğunuzdan dolayı her iki durumda da kerahete mürtekip olmuş bulunmaktasınız. ...
  • Ahmet ismi İncil’in neresinde gelmiştir?
    26742 Eski Kelam İlmi 2011/11/12
    Bu konuda dikkat edilmesi gereken önemli nokta şudur: Kur’an, İncil’de İslam Peygamber’inin (s.a.a) müjdeleyici olduğunu söylüyorsa, tahrif edilmiş İncil’i değil, Hz. İsa’nın (a.s) getirdiği incili kastetmektedir. Elbette tahrif edilmiş hali hazırdaki İncil’de de, bu meseleye işaret edilmesi dikkate değer bir konudur.Hz. Mesih (a.s), “Farkilit”ın geleceği müjdesini vermişti. Bu kelime ...
  • Bazen kıbleye doğru oturuyor ve temiz imamlar (a.s) ile sohbet ediyorum ve bu esnada bedenimde özel bir hal hissediyorum ve deyim yerindeyse tüm tüylerim ürperiyor. Bu hal neyin işaretidir?
    10283 Pratik Ahlak 2012/01/18
    Bildiğiniz gibi masum hazretler (a.s) bizim amellerimizi gözetlemektedir ve rivayetlerde de bu konuya işaret edilmiştir. Kesinlikle bu ilgi onların haremindeyken veya dikkatle kendilerine sevgi ifadesinde bulunduğumuzda daha çok ve belirgindir. Öte taraftan bedenin heyecanlıyken ve manevi hallerde reaksiyon göstermesi, hepimiz için vuku bulmuştur ve ayet ve rivayetlerde de bunun ...
  • Bankanın halktan geciken taksitten dolayı aldığı “gecikme parası” faiz sayılıyor mu?
    5983 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/09/09
    Banka aracılığıyla gecikmiş taksitten dolayı alınan gecikme parasın hükümü hakkında bazı mercilerin görüşleri aşağıda açıklandığı şekildedir: Ayetullah Uzma Hamenei’nin (Allah onun ömrünü uzun etsin) Defteri: Çalışmalarını “İslami Şura Meclisi’nin” tasvip ettiği kanunlar esasına göre yapan ve “Gözetleme Şurası’nın” teyit ettiği bankanın uygulamasında bir ...
  • İlahi yaşam nasıl bir yaşamdır? Şu andaki yaşamla bir tezaddı var mı?
    7834 Pratik Ahlak 2012/01/05
    Kur’an’a baksak ve ‘’Neden yaratıldık? sorusunu ona sorsak şu cevabı verecektir: ‘Ben, cinleri ve insanları, sadece bana kulluk etsinler diye yarattım.’ İbadet nedir? İbadet yani Allah’a kulluk etmektir. Yani yaptığımız bütün işler, hatta yemek içmek gibi günlük ve çok normal işlerimiz bile ilahi ve ibadi ...
  • Acaba Şia mezhebinden Sünni mezhebine geçmek caiz mi?
    4784 Diğer Konular 2018/12/08
    Esasen din ve inanç insanın akıl ve mantık yoluyla hakikati araştırması ve araması sonucu kendi seçimiyledir. İnsan temel inançlarında araştırma yapmalı ve hakikate ulaştıktan sonra onu seçmelidir. Din ve mezhep insana büyüklerinden miras kalmaz. Buna binaen dinin temel inançlarında taklit caiz değildir.[1] Zira din, ...
  • Rivayetlere göre iyi bir ortağın taşıması gereken özellikler nelerdir?
    3561 Şirket 2020/01/20
  • Anne (kadınlar) yoluyla da seyitli intikal eder mi?
    16105 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/06/20
    Hz. Zehra’nın (a.s) tüm evlatlarının Peygamberin (s.a.a) evlatları olduğu hususunda hiçbir şüphe yoktur. Ama Allah Resulü’nün (s.a.a) evladı olmak sıfatı ile seyit ve Haşimi olmak sıfatı arasında fark bulunduğuna dikkat etmek gerekir. Soyu Fatıma Zehra’ya (a.s) ulaşan herkes İslam Peygamberinin (s.a.a) neslindendir, ama seyitlerden değildir; zira seyit ve Haşimî ...
  • Bilal-i Habeşî Ve Hilafet Meselesi
    9683 تاريخ بزرگان 2011/08/03
    Tarihten anlaşıldığı kadarıyla Bilal-i Habeşî halifeler biat etmemiş, bazı yerlerde onlara itiraz etmiş ve hilafet sistemi için ezan okumaktan uzak durmuştur. Bu yüzden Şam’a sürgüne gönderilmiş ve orada vefat etmiştir. ...
  • “Farz” ve “vacip” hangi manaya gelmektedir? Bu iki kelime arasındaki fark nedir?
    10232 مبانی فقهی و اصولی 2014/01/21
    Farz ve vacip eğer değişik durumlarda ve özellikle ayrı (birlikte değil) bir şekilde kullanılırsa, kesinlik ve belirleme anlamına gelir[1] ve ıstılahtaki manası ise mütealliklerinin zorunlu olmasıdır. Ama bu iki kelime arasında bir farkın olduğu bazı lügat kitaplarında zikredilmiştir. Farz ve vacip arasındaki fark, farzın ...

En Çok Okunanlar