Gelişmiş Arama
Ziyaret
5880
Güncellenme Tarihi: 2011/01/20
Soru Özeti
Masum olmayan bir kimse Allah’ın halifeliğinin örneği olabilir mi?
Soru
On dört mukaddes nur dışında başka bir kimse Allah’ın halifesi olabilir mi?
Kısa Cevap

Allah’ın halifeliğinin örneklerine değinmeden önce Allah’ın halifesinin kim ve vasıflarının ne olduğunu açıklamak gerekir. Hilafet ve halifelik kavramının batınında halife kılanın halifede zuhur etmesi manası saklıdır ve halife ise halife kılan özneye kimliği bağlı olan kimsedir. Halifenin ondan ayrı bir mana ve hakikati yoktur. Bu yüzden bir zerre gayrilik veya kendini gösterir ve de onun fiili dışında bir iş yaparsa, artık halife olmaz. “Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım”[i] ayetinde belirtilen hilafet, Hz. Âdem’e (a.s) özgü değildir ve tüm insanlarda ortak olan insaniyet makamıyla ilgilidir. Bundan dolayı ilahi halifeliğin eksen ve mihveri tüm isimleri bilmektir. İlmin dereceleri vardır. Hilafetin de dereceleri vardır. Herkes ilahi isimlerin mazharı olduğu ölçüde ilahi hilafetten bir pay alır.

Allah’ın Halifeliğinin Örnekleri

Önceki konular, Hakk’ın ilk zuhurunu Hz. Peygamber (s.a.a) olarak tanıtan “Allah ilk olarak benim nurumu yarattı”[ii] gibi hadisler, “Allah için benden daha büyük bir ayet yoktur”[iii] diye buyuran müminlerin önderinin sözü, Camia Kebire duasının yüce içeriği, diğer rivayetler ve Kur’an’da Ehli Beytin (a.s) tavsifi esasınca Allah’ın halifeliğinin en kâmil örnekleri on dört masumdur. Tüm peygamber ve elçiler de bu nurani varlıkların alt kademesinde yer alan kâmil insanlar olup onların vasıtasıyla Allah’ın halifeleridirler. On dört masum ve peygamberlerden sonraki merhalede ilahi arifler ve bazı üstün, dindar ve ilim ve salih amel sahibi insanlar da taşıdıkları ilim ve ilahi isimler oranınca peygamberlerin alt kademesinde yer alır ve onların aracılığıyla Allah’ın halifeliğinin örnekleri olurlar.



[i] “Hani, Rabbin meleklere, “Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım” demişti. Onlar, “Orada bozgunculuk yapacak, kan dökecek birini mi yaratacaksın? Oysa biz sana hamdederek daima seni tesbih ve takdis ediyoruz.” demişler. Allah da, “Ben sizin bilmediğinizi bilirim” demişti.” (Bakara, 30).

[ii] Biharu’l-Envar, c. 15, s. 24.

[iii] Biharu’l-Envar, c. 23, s. 206.

Ayrıntılı Cevap

Bu soruya halife kimdir ve vasıfları nedir ve de onun örnekleri kim veya kimler olabilir diye iki mihverde yanıt veriyoruz:

1. Allah’ın Halifesi Kimdir?

Hilafet ve halifelik kavramının batınında halife kılanın halifede zuhur etmesi manası saklıdır ve halife ise halife kılan özneye kimliği bağlı olan kimsedir. Halifenin ondan ayrı bir mana ve hakikati yoktur. Bu yüzden bir zerre gayrilik veya kendini gösterir ve de onun fiili dışında bir iş yaparsa, artık halife olmaz. Birincisi, Allah halife olma kabiliyetini insana ruhunu üfleyerek kendisine vermiştir. Nitekim hilafetin verilmesinin isim cümlesi ile beyan edildiği ve isim cümlesinin de hilafetin verilmesinin devamlılığına delalet ettiği “ben ona ruhumdan üfledim”[1] ve “ben yeryüzünde bir halife yaratacağım”[2] ayetleri ve bu ayetle ilgili diğer tefsir delillerinden[3] anlaşıldığı üzere hilafet Hz. Adem’e özgü değildir ve tüm insanlar bu liyakati taşımaktadırlar. İkincisi, bunu canlandırmanın ve hayata geçirmenin yolu da semavi kitaplar ve bu yolu doğruca kat eden ve bu makama kâmil olarak ulaşan insanlar tarafından sağlanır; yani peygamber ve elçiler bunu insanlara gösterebilir. İlahi halifeliğin mihver ve ekseni isimleri bilmek olduğundan ve ilimin de derece ve mertebeleri bulunduğundan halifeliğin de dereceleri vardır. Herkes ilahi isimlerin mazharı olma oranında ilahi halifelikten bir pay alır. Elbette “tüm isimleri bilme” ile açıklanan halifeliğin verilmesi ayetlerinde[4] tam ve kâmil hilafet ve halifeye işaret edilmektedir. Bu esas uyarınca hilafetin dereceleri bir tahlilde şu şekilde açıklanabilir:

A. Bir grup bu yoldan sapmış ve şeytanın yolunu takip etmektedir. Bunlar şeytanın halifeleridirler.

B. İlahi isimleri zayıf derecede dahi kendinde eyleme geçirmeyip yeti olarak Allah’ın halifesi olan kimseler.

C. Tüm isimlerin zayıf veya orta olarak kendilerinde bulunduğu ve de isimlerin ve ilahi kemallerin kendileri için “hal” haddinde olduğu kimseler. Bunlar, onları bazen taşır ve bazen de taşımaz. Yahut “meleke” haddindedir; yani isimleri bulundurmak kendileri için kolaydır ve kendilerinde isimlerin zail olması ise yavaşça gerçekleşmektedir. Bunların hilafeti de hal ve meleke haddindedir.

D. İlahi sıfat ve isimlerin zahir oluşu bir grupta meleke haddinden öteye geçip kimlik ve varlıklarının aynısı olur. Bu yüzden asla onlardan ayrılmaz; zira zatın aynısı olan bir şeyin zattan ayrılması, şeyin kendinden ayrılması demektir ve bu da muhaldir. Böyle bir insandaki hilafet de onun kimliğinin aynısı olup asla ondan ayrılmaz.

Son merhale kâmil insana özgüdür. Diğer merhaleler ise orta ve zayıf insanların payıdır. Aynı şekilde belirtilen her merhalenin de mertebeleri vardır.[5] Hilafet, halife kılanın halifede zahir olması anlamında olduğundan ilk zahir olan varlık, Hakk’ın ilk halifesidir. İlahi zat (mutlak kemal) yerinde ispatlanan felsefi kaide esasınca yalın olduğundan ve yalın bir birimden de birden başka bir şey çıkmayacağından ve yalın birim cüz taşımadığından bir cüzün zahir olması ve bir diğer cüzün zahir olmaması kendi hakkında düşünülemeyeceğinden mutlak kemal tüm kemal yönleriyle zuhur edecek ve O’nun ilk mazharı da en kâmil varlık olacaktır. Böyle bir varlık vasıtasız halife olan kâmil insanın ta kendisidir. O da kemal ve yalınlığı ardıllık ile taşır, Hakk’ın yalınlık ve kemalliğinin aynası olur ve başka her halife onun yalınlığıyla Allah’ın halifesi sayılır. Gerçekte o, Allah’ın halifesi ve diğerleri de onun halifesi sayılır. Hilafet silsilesi boylamsaldır, enlemsel değildir. Dolayısıyla eğer bir zamanda iki fert hilafet makamını taşırsa, biri diğerini tabi olur; tıpkı Ali’nin (a.s) Peygamber (s.a.a) zamanında ona tabi olması ve Hasan ve Hüseyin’in (a.s) Ali (a.s) döneminde kendisine tabi olmaları gibi. Hilafetin iki ciheti vardır. Birincisi, şimdiye dek bahsedilen Allah tarafından olan kısmıdır. İkincisi ise evrene halifelik etmektir. Kamil halife tüm evrende hazırdır. Tüm feyizlerin vasıtası ve varlık düzeni silsilesinin yönetici ve yönlendiricisidir. O, hem Hakk’ın ilim, kudret, hayat, rızık verme ve hidayet sıfatlarının mazharı ve hem de yaratıklara ilim, rızık, hayat, hidayet vb. unsurların ulaşma vasıtasıdır. Nitekim “sizin vasıtanızla hayır ve bereket kapıları halka açılır. Evrenin sona ermesi ve tükenmesi sizin kâmil varlığınızladır. Sizin varlığınızla Allah her şeyi mahveder ve sabit tutar”[6] diye belirtilen bu rivayet ve diğer rivayetler de Ehli Beyt için ispatlanmıştır.

2. Allah’ın Halifeliğinin Örnekleri Kimlerdir?

Buraya kadar belirtilen konular, Hakk’ın ilk zuhurunu Hz. Peygamber (s.a.a) olarak tanıtan “Allah ilk olarak benim nurumu yarattı”[7] gibi hadisler, “Allah için benden daha büyük bir ayet yoktur”[8] diye buyuran müminlerin önderinin sözü, Camia Kebire duasının yüce içeriği, diğer rivayetler ve Kur’an’da Ehli Beytin (a.s) tavsifi esasınca, Allah’ın halifeliğinin en kâmil örnekleri on dört masumdur. Tüm peygamber ve elçiler de bu nurani varlıkların alt kademesinde yer alan kâmil insanlar olup onların vasıtasıyla Allah’ın halifeleridirler. Nitekim bu ayette Hz. Adem (a.s) ve bir takım rivayetlerde de bazı peygamberler için açıkça hilafet kavramı kullanılmıştır.[9] Aynı şekilde ayet ve hadislerde bazı ilahi fiiller peygamberlere isnat edilmiştir. Musa’nın (a.s) eliyle denizin ikiye ayrılması, Hz. İbrahim (a.s) için ateşin bahçeye dönüşmesi, rüzgâr ve diğer şeylerin Hz. Süleyman’ın (a.s) hizmetine girmesi, İsa’nın (a.s) emriyle körlerin şifa bulması ve ölülerin diriltilmesi ve evrende tasarrufta bulunmanın numuneleri olan diğer başka örnekler, onların ilahi hilafetini göstermektedir. On dört masum ve peygamberlerden sonraki merhalede bazı üstün, dindar ve ilim ve salih amel sahibi insanlar da taşıdıkları ilim ve ilahi isimler oranınca peygamberlerin alt kademesinde yer alır ve onların aracılığıyla Allah’ın halifeliğinin örnekleri olurlar. Nitekim numune sıfatıyla Kur’an’da Yüce Allah savaşçıların cihadını kendine isnat etmektedir. Tıpkı “siz onları öldürmüyordunuz, Allah onları öldürüyordu”[10] ve “onlarla savaşın, Allah sizin ellerinizle onları cezalandıracaktır”[11] gibi ayetler. Bu ayetlerde sakınan mücahitlerin eliyle zahir olan birçok eylem Allah’a isnat edilmiştir. Aynı şekilde rivayetlerde Selman[12], Ebuzer ve Fizze gibi bazı sahabeler “ehli beytimizdendir” sıfatını almıştır. Bu da taşıdıkları ontolojik enginlik oranınca kendilerinin Ehli Beytin vasıtasız ve Allah’ın vasıtalı halifeleri olduğunu yansıtmaktadır. Ad ve halleri biyografi yazarlarının kitaplarında belirtilen kamil arif ve keramet ehli kimseler de Allah’ın halifeliğinin örnekleri olarak anılabilir.

Daha fazla bilgi için şu kaynaklara müracaat edilebilir:

1. el-Mizan Tefsiri, Bakara suresi, 30 ila 34. ayetlerin tefsiri.

2. Tefsir-i Tesnim, Cevad Amuli, Abdullah, c. 3, s. 17-321.   


[1] Hicr, 29.

[2] “Hani, Rabbin meleklere, “Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım” demişti. Onlar, “Orada bozgunculuk yapacak, kan dökecek birini mi yaratacaksın? Oysa biz sana hamdederek daima seni tesbih ve takdis ediyoruz.” demişler. Allah da, “Ben sizin bilmediğinizi bilirim” demişti.” (Bakara, 30).

[3] Bkn: Tefsir-i Tesnim, c. 3, s. 41 ve 293.

[4] Bakara, 30-33.

[5] Bkn: Tesnim, c. 3, s. 53-56 ve 94-99.

[6] Mefatihü’l-Cenan, Ziyaret-i evvel ez heft ziyaret-i mutlak-ı İmam Hüseyin (a.s) ve Ziyaret-i Camia Kebire.

[7] Biharu’l-Envar, c. 15, s. 24.

[8] “Allah için benden daha büyük bir ayet yoktur.” Biharu’l-Envar, c. 23, s. 206.

[9] Bkn: Biharu’l-Envar, c. 32, s. 417; Tefsir-i Nuri’l-Sakaleyn, c. 1, s. 48; Tefsiru’l-Burhan, c. 1, s. 75.

[10] “Siz onları öldürmüyordunuz, Allah onları öldürüyordu.” (Enfal, 17)

[11] “Onlarla savaşın ki, Allah onlara sizin ellerinizle azap etsin, onları rezil etsin…” (Tevbe, 14).

[12] Biharu’l-Envar, c. 17, s. 170.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Kadın zarif bir varlık mıdır yoksa zayıf bir insan mı?
    10372 Eski Kelam İlmi 2010/12/05
    Kur’an’a göre kadının makamı çok yüksektir. Kur’an yaratılış yönünden kadın ve erkeği aynı cinsten olduğunu söylemekte ve insanlıkta bir bilmektedir. Bu semavi kitap özel ilahi lütufa nail olan, vahiyin rububi makamınaçıkan ve meleklerin konuştuğu kadınlardan bahsetmiş, iman ve Allah yolunda mukavemetin örnekleri olan ...
  • Dr. Şeriati gibi şahısların kitaplarını okumak nasıldır?
    5455 تاريخ بزرگان 2012/02/14
    Şeriati ve onun kitapları hakkında çeşitli görüşler söz konusu edilmiştir ve Şeriati’yi kabul edenler ve etmeyenler tarafından çelişik görüşler ortaya atılmıştır. İslam İnkılâbı Rehberi Ayetullah Hamanei insaflı bir bakış açısıyla Şeriati konusunda şöyle diyor: Bana göre Şeriati mazlum konumunda olan bir kimsedir. Onun bu konuma duçar olmasına kaynaklık yapanlar ise ...
  • Bir Müslüman’ın yapabileceği en üstün müstehap amel nedir?
    12277 Pratik Ahlak 2011/10/23
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Erkeklerin kadınlar üzerinde yönetici olmaları Kur’an açısından nasıl yorumlanabilir?
    19362 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2008/06/01
    Bakara Suresinin 34.üncü ayetinde geçen “ Erkekler kadınlar üzerinde yöneticidirler” yöneticiler (kavvamin) kavramı erkeklerin kadınlar üzerinde hâkim olması (sulta), zorbalık gösterme ve adaleti aşmaları anlamında değildir tıpkı lügatçilerin ve onlara tabi olan tefsircilerin tabir ettikleri gibi, “kavvam” kelimesi sorumlu, ihtiyaçları giderici ve bekçi anlamındadır. Sosyal kitlenin ...
  • Ömer hadis uydurduğu için Ömer tarafından kınanmış mı?
    14778 Ricalu’l-Hadis (Ravilerin İncelenmesi) 2010/06/30
    Buhari, Muslim, İmam Ebu Cafer Eskafi, Muttaki Hindi İkinci Halife Ömer’in Ebu Hureyre’den temelsiz hadis naklettiği için Ebu Hureyre’yi kırbaçlamış ve kendi hükümranlığının sonuna kadar onu hadis nakletmekten sakındırmıştır.Ömer’in Ebu Hureyre’ye bu kötümserliğinin sebebini şu faktörlere dayandırabiliriz:
  • Diğer gezegenlerde yaşamaya İslam’ın bakışı nedir?
    9809 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/07/12
    Diğer gezegenlerde yaşamayı iki açıdan ele alabiliriz. 1.       Diğer gezegenlerde yaşam ve canlı varlık belirtileri var mı? İnsanın diğer gezegenlerde yaşaması mümkün mü? İnsan diğer gezegenlere gidebilir mi?
  • Riyayı tedavi etmenin yolu nedir?
    11787 Pratik Ahlak 2011/10/22
    Riya, insanın güzel amel ve davranışları başkalarına göstererek toplumda itibar ve konum kazanmak istemesine denir. Riya ihlâsın karşı noktasında yer alır. Riya ameline yönelik ilahi gazap ve öfkeye dikkat etmek, halkın ödül ve teşvikinin değersiz olduğunu bilmek, insanların kadirşinaslıkta sözlerini tutmamalarına, şükranda bulunmamalarına, işleri unutmalarına ve güçsüzlüklerine bakmak, gönülleri ...
  • Beyaz yüzlü olanların derisinin sarı, kırmızı, kahverengi veya siyah olanlardan üstün olduğu hususuna Kur’an işaret ediyor mu?
    21690 Tefsir 2012/02/18
    Tıpkı benzer diğer ayetler gibi, Âli İmran suresinin 106. ayeti de beyaz ırkın diğer ırklardan daha değerli ve üstün olduğunu ilan etme gayesinde değildir. Esasen bu ayetler insanların deri renkleriyle hiçbir şekilde irtibatlı değildir ve sadece Arap dilinde alışagelmiş ıstılahlardan istifade edilmiştir. Tıpkı diğer dillerde olduğu gibi ...
  • Başkasının bostanından izinsiz meyve ve bitki toplamanın hükmü nedir?
    12619 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/08/20
    Söz konusu sorunun cevabında ilk önce fakihlerin bu konu hakkında görüşlerini genel olarak açıkladıktan sonra Hz. Ayetullah Mehdi Hadevi Tehrani nin görüşünü takdim edeceğiz.  Fakihlerin genel görüşleri:Bir başkasının malından faydalanmak her şekilde olursa olsun mutlaka bu tasarruf o malın sahibinin izni ile olmalıdır. Yalnızca ...
  • Acaba İmam-ı Zaman (a.s) Bermuda Üçgeninde mi yaşıyor?
    7974 تاريخ بزرگان 2012/02/14
    Bir takım insanların “Bermuda Üçgeni”ni İmam-ı Zaman (a.s)’ın yaşadığı yer olarak zannetmelerinin sebebi şudur: Bu insanlar “Bermuda Üçgeni”ni “Hazra Adası” olarak bilmişler ve “Hazra Adası”nın İmam-ı Zaman (a.s)’ın yaşadığı yer olduğu ön kabulüyle şöyle demişlerdir: “Bermuda Üçgeni” İmam-ı Zaman (a.s)’ın yaşadığı yer olması hasebiyle bir takım özelliklere sahiptir.”İmam-ı Zaman ...

En Çok Okunanlar