Gelişmiş Arama
Ziyaret
7409
Güncellenme Tarihi: 2012/10/01
Soru Özeti
Hırsızlık etmiş bir şahıs çaldığı parayla kazanç elde ederek parayı ikiye katlamıştır. Şimdi ise malının helal olmasını istiyor ama malını çaldığı adama bunu söylemeye cesareti yok; teklifi nedir?
Soru
Eşinin erkek kardeşinden çok miktarda para çalan ve bu parayı kullanarak iş kuran, bu işte çaldığı paranın iki katı kazanç sağlayan bir şahıs şimdi malının helal olmasını istiyor. Ayrıca yaklaşık on yıl bu olayın üzerinden geçmiştir. Eşimin erkek kardeşi zengin bir insan olduğu için malının çalındığını fark etmedi. Bu iş haram ve günah olduğu için bunu yapan hırsız hatasını düzeltmek istiyor ama malını çaldığı adama bunu söylemeye cesareti yok. Bunu yapması büyük bir münakaşaya yol açabilir. Birde elde ettiği kazancın hepsi onun malikiyeti ve tasarrufu dışında ise bu onun için büyük sorunlara ve iflas etmesine sebep olabilir. Bu durumda ne yapması gerekir dini görevi nedir?
Kısa Cevap
 
  1. Çaldığı malı (parayı) kesinlikle sahibine geri vermelidir. Ancak bunu yaparken bu miktar malı (parayı) neden ona verdiğini söylemek zorunda değildir.
  2. Eğer çalınan malla ticaret yaptıysanız veya iş kurduysanız elde ettiğiniz kazanç mal sahibine aittir. Ama eğer külli alışverişte[1] bulundunuz ve çaldığınız malla ödeme yapmadıysanız yani örneğin sadece işlem ücreti olarak kullandıysanız sadece çaldığınız miktarı ödemekle mükellefsiniz.
  3. Her halükârda çalınan para hesaplanırken veya ondan elde edilen kazanç hesaplanırken paranın güncel değeri göz önüne alınarak sahibine geri verilmelidir.
 
Ekler:
 Taklit mercilerin bu soruya verdikleri cevaplar şu şekildedir:[2]
Hazreti Ayetullah Hamaney:
Çaldığı malı sahibine geri vermelidir. Ancak bunu yaparken neden ona verdiğini söylemek zorunda değildir. Eğer çalınan mal para ise ihtiyatı vacip gereği paranın alım gücünde yaşanan değer kaybını anlaşma yoluyla çözmeli.
Hazreti Ayetullah Sistani:
Çaldığı parayı sahibine geri vermelidir.
Hazreti Ayetullah Safi Gulpeygani:
Eğer hırsızlık parasıyla ticaret yapar ve kazanç sağlarsa paranın hepsini çaldığı insana geri vermelidir. Ama eğer külli alışverişte bulunmuş ve çaldığı malla ödeme yapmadıysanız yani sadece işlem ücreti olarak kullandıysanız sadece çaldığınız miktarı ödemekle mükellefsiniz. Parayı çaldığı insanın hesabına yatırabilir veya posta havalesiyle onun adına yatırabilirsiniz kendisine açıklamak zorunda değilsiniz. Sadece bu parayı ona borçlu olduğunuzu bildirmeniz yeterlidir.
Hazreti Ayetullah Mehdi Hadevi Tahrani:
  1. Eğer çalınan malın kendisi mevcut ise onu kendisine teslim etmelidir. Çalınan malın kendisi mevcut değilse onun günümüz değerini mal sahibine ödemelidir. Her iki durumda mal sahibine bu parayı veya malı neden ona verdiğini açıklamak zorunda değildir.
  2. Eğer çalınan mal ile ticaret yapılmış ve bu ticaret toplumda yaygın olan şekliyle külli bir alışveriş ise elde edilen kazanç mal sahibine ait değildir. Ama eğer çalınan malın kendisiyle ticaret yapılmış ise kazançta mal sahibine iade edilmelidir. Fetva sitesinin linki
 
 
 
 
 
 

[1] Külli ve “eyni” alışverişten maksat; Eyni alışverişte satılacak veya alınacak ürün net olarak belirlenmiştir. Örneğin bu tükenmez kalemi sana sattım. Bu alışverişte mevzu bahis olan kalem alıcıya teslim edilmelidir bir başkası değil. Külli alışveriş ise örneğin alıcı mavi renkli tükenmez bir kalem almak istemektedir. Bu alışverişte satıcı anlaşmada belirlenen özelliklere sahip herhangi bir mavi tükenmez kalemi teslim edebilir. 
[2] Islamquest sitesi bu soruyu değerli taklit mercilerden Ayetullah Hamaney, Ayetullah Sistani, Ayetullah Safi Gulpeygani’nin resmi bürolarından sorarak cevaplandırmıştır.
Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Kuranı kerimde ayetlerin ve konuların tekrarlanması kuran ayetlerinin insicamsızlığına delil değil midir?
    12632 Fasahat & Balaghat 2015/05/04
    Kuranda zikir edilen kıssalardan güdülen hedef, insanların rüştü ve tekâmülüdür. Hedef insanların can ve ruhlarında aydınlığı ve nurlandırmayı icat etmektir. Dik kafalı nefisleri kontrol ve zalimliğe, zulme ve inhirafa karşı koymaktır. Kurandaki konuların dağınıklığının delili kuranın, asaleti muhtevaya ve ibret verici konulara vermesi, insanı ve toplumu yapılandırmaya ...
  • Senetleri sahih olan Mütevatir-i Lafzi, Mütevatir-i Manevi ve Mütevatir-i İcmali hadis çeşitlerinin kuralı nedir?
    15900 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2011/03/03
    Şii alimleri, bir haberin her tabakasında ki senet silsilesinde ravilerin sayısı ilime neden olacak ve rivayetin Masum’un (a.s) söylediğine yakin haddine ulaştıracak habere mütevatir hadis demekteler. Her tabakada yerine göre kişilerin sayısını farklı saymış ve ravilerin sayısı hakkında belli bir sayı belirtmemişlerdir. Onlara göre ölçü sözün Masumdan çıktığını ...
  • Dini mektep ve nizamlarla dini olmayanların arasında ne gibi ayrıcalıklar vardır?
    7258 Teorik Ahlak 2012/05/12
    İlk önce şunu hatırlatmamız gerekmektedir ki; İslam dini ve tahrif olmamış diğer semavi dinler arasındaki asli benzerlik, yeryüzünde tevhidin istikrarı ve Allah’a ibadet etme ve insanların kulluktan uzaklaştırma ve Allah’tan başkasına ibadet etmektir; Nitekim Kur’an’-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır: “Andolsun biz, her ümmete, “Allah’a kulluk edin, tâğûttan kaçının” ...
  • Acaba Mütalaada başarılı olmak ve daha iyi öğrenmek için Kur’an-ı Kerimden bir ayet veya bir dua var mıdır?
    11238 Pratik Ahlak 2010/01/16
    Mütalaa etmek, bir şey üzerinde onu anlamak ve öğrenmek için yoğunlaşmak ve düşünmektir. Bu yüzden bu özelliği taşımayan her okuma mütalaa değildir. Bir Mütalaanın faydalı ve verimli olması için diğer işler gibi özel şartların hazırlanmasına ihtiyacı vardır.
  • Şia mezhebinde namazın sırları ve felsefesi nedir?
    10034 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2012/05/16
    Şüphesiz ilahi hükümlerin tümünün felsefe ve delili vardır, ama ilahi hüküm ve buyrukların tümünün delillerini bulmamız gerekli değildir. Müslümanlar vahiy mesajı karşısında teslim olmalıdır. Bu teslim ve kabul etme psikolojisi insanın kemalidir ve esasen bazı buyruklar teslim ve kulluk ruhunu sınamak içindir. Ama bununla birlikte Kur’an defalarca ...
  • Akika kurbanının şartları ve sünnetleri nelerdir?
    10594 Pratik Ahlak 2019/11/10
    Akika: Yeni doğan çocuğun doğumunun yedinci günü belalardan korunması için bir koyunun veya kurban etmeye salahiyeti olan bir hayvanın kurban edilmesidir.Kurban kesmek yerine para bağışlanması akika yerine geçmez. Münasip olan kız çocuğuna dişi, erkek çocuğuna ise erkek koyunun kurban edilmesidir. Eğer mümkün değilse dişi ...
  • Neden İmam Hüseyin (a.s) Muaviye’nin döneminde kıyam etmedi?
    13678 Masumların Siresi 2010/04/07
    İmam Hüseyin’in (a.s) Muaviye’nin döneminde kıyam etmemesinin sebebi hakkında şunları söyleyebiliriz:1- İmam (a.s) kardeşi ve imamı olan İmam Hasan’ın (a.s) hayatı döneminde Muaviye’yle yaptığı anlaşmaya gösterdiği saygı ve Muaviye’nin de böyle bir anlaşmaya göstermelik olarak yaptığı saygıdan dolayı.2- ...
  • Tabiatı doğru bir şekilde kullanmanın yolu nedir?
    6333 Pratik Ahlak 2012/02/04
    İslam, başka mektepler gibi insanın ihtiyaçlarına tek bir açıdan bakmamış, tek maddi yönüne veya tek manevi yönüne odaklanmamış, aksine orta yolu tutmuştur. İlahi nimetleri doğru bir şekilde kullanmak, maneviyatla ve ahiretle çelişmediği gibi insanın saadet yolunda ilerlemesini de sağlar. ...
  • Bütün peygamberlerin kitabı var mıydı? Vardıysa Hz. Nuh’un kitabının adı nedir?
    29340 Eski Kelam İlmi 2012/05/15
    Kur’an-ı Kerim’de ve hadislerde Hz. Nuh’un kitabının olduğuna dair bir şey gelmemiştir. Ama ‘Andolsun ki biz, peygamberlerimizi, apaçık delillerle gönderdik ve insanlar adaleti ayakta tutsunlar diye onlarla beraber kitap ve terazi de indirdik...’ ayetinden bütün peygamberlerin kitap sahibi olduğu anlaşılsa da bazı rivayetlerde bu ayet değişik şekillerde ...
  • Farz namazların kazaları yerine sünnet namazları kılınabilir mi?
    7489 Kaza Namazı Ve Kiralık Namaz 2012/10/01
    İmam Humeyni (r.a) benzeri bir soruya yanıtta şöyle buyurmuştur: Geçmiş farz namazların kazası farzdır ve sünnet namazlarını kılmayla bir çelişki arz etmez. Lakin sünnet namazı, farz namazın kazasının yerini almaz.[1] Bundan dolayı her ne kadar sünnet namazları birçok fazilete sahip olsa da sizin kaza ...

En Çok Okunanlar